'Hükümetin Teknoloji Üst Yöneticisi Artık Belirlenmeli'
DenizBank Genel Müdürü Ateş: “Bugün büyükelçiliklerimizde ticari ateşemiz var. Neden bir teknoloji ateşemiz yok? Danimarka eğer Silikon Vadisi’ne büyükelçi atıyorsa biz de ülke olarak bazı şeyleri kendimize sormalıyız. Devlet organize bir şekilde atama yapmalı. Bu hükümetin Teknoloji Üst Yöneticisi kim? Bu artık belirlenmeli” Boyner Grup Üst Yöneticisi Boyner: “ Müşteri de mağazanızda ama o sırada ona cebinden ulaşan başkası var. Sizde ama sizde değil. Dolayısıyla müşterinin ilgisini yakalayabilmek o kadar önemli ki gerçekten onun için manalı bir iş yapmak çok önemli” Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Nane: “Güvenlik için Blockchain'i kullandık. Gelmeyen yolcuyu kapı kapanmadan fark ediyoruz”
İSTANBUL – DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Bugün büyükelçiliklerimizde ticari ateşemiz var. Neden bir teknoloji ateşemiz yok? Danimarka eğer Silikon Vadisi’ne büyükelçi atıyorsa biz de ülke olarak bazı şeyleri kendimize sormalıyız. Devlet organize bir şekilde atama yapmalı. Bu hükümetin Teknoloji Üst Yöneticisi (CTO) kim? Bu artık belirlenmeli.” dedi.
Ateş, Microsoft Teknoloji Zirvesi’nde Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu’nun yönetiminde yapılan “CEO’ların Ajandası: Dijital Dönüşüm” panelinde teknoloji yönetimine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ateş, Microsoft ile beraber geliştirdikleri çözümleri dünya çapında 10 ülkede 52 ülkeye ihraç ettiklerini belirterek, "Microsoft ile beraber geliştirdiğimiz bu çözümler rekabet ve iş birliği kavramının ortaya çıkardığı ‘rekaberlik’ ile ortaya çıktı. Günümüzde rekaberlik çok kritik. Ürünler, müşteriler ve çalışanlar dijitalleşiyor. Bir ileri aşamada robotlar ve makine öğrenimi bize eşlik edecek. Rekabet öyle bir hal aldı ki iş birliğini (rekaberliği) zorunlu tutuyor. Biz Microsoft gibi teknoloji şirketleriyle çalışarak yeni ürünler ve çözümler geliştiriyoruz. Farklı sektörlerle iş birliği yapmamız gerekiyor. Annem bankacı sanıyor ama ben aslında bir çöpçatanım. Ben teknoloji ile insan arasındaki bir çöpçatanım.” diye konuştu.
Türkiye’nin finansal okuryazarlık ve dijitalizasyonla ilgili reformları yapması halinde refahını artıracağını belirten Ateş, şunları kaydetti:
“Bugün büyükelçiliklerimizde ticari ateşemiz var. Neden bir teknoloji ateşemiz yok? Danimarka eğer Silikon Vadisi’ne büyükelçi atıyorsa biz de ülke olarak bazı şeyleri kendimize sormalıyız. Devlet organize bir şekilde atama yapmalı. Bu hükümetin CTO’su kim? Bu artık belirlenmeli.
İş artık politik hükümetlerle yönetilmekten ziyade, nasıl Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) veya Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nca (EPDK) yönetiliyorsa, teknoloji konusunun da aslında bürokratlarla belli bir master plan çerçevesinde ele alınması gerekli.”
- “Tek kurtuluş yolumuz onlarla iş birliği yapmak”
Finans sektörünün varlığını sürdürebilmek için finansal teknoloji şirketleriyle (FinTech) iş birliği yapması gerektiğini anlatan Ateş, “FinTech’ler artık finans sahasına giderek daha etkili olarak giriyor. Tek kurtuluş yolumuz onlarla iş birliği yapmak. O desteği alıp bütünselliği içinde makine öğrenmesi ile beraber yapay zeka ile birlikte insanların işini kolaylaştırmak... “ diye konuştu.
Ateş, DenizBank’ın müşterilerine sunduğu inovasyonlara ilişkin de örnekler verdi.
- “Bizim 365 gün 24 saat müşterimizle beraber olmamız lazım”
Boyner Grup Üst Yöneticisi (CEO) Cem Boyner ise ilk mağazaları olan Osmanbey mağazasını açtıklarında kendisinin 15 yaşında olduğunu hatırlatarak, “O zaman sezonda bir kez ziyaret edince çok mutlu oluyorduk. İki çok büyüktü. Şimdi geldiğimiz yere baktığımda dünyamız çok gelişti.” dedi.
Türkiye’nin dünyanın en ileri perakende endüstrilerinden birine sahip olduğunu belirten Boyner, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye'de müşteriye yakınlık açısından çok iyi bir noktadayız. Müşteri de mağazanızda ama ona cebinden ulaşan başka biri var. Onun o anını yakalamam gerekiyor. Dokunduğunda bir kıymet çıkması gerekiyor. Çok kısa anlarda müşteri ilgisini tutmamız gerekiyor. Geleceğin inovasyon, mobilleşme ve yapay zeka ile şekilleneceğini düşünüyoruz. 5,5 milyon müşterinin ne isteyebileceğini kendisi farkında olmadan ya da haberi olmadan tahmin etmemiz gerekiyor.
Bilgi çağındayız deniliyor ama ben ilgi çağında olduğumuzu düşünüyorum. Eskiden bir veriye bakarak karar verirdik. Günümüzde ise müşterinin 360 derecesini takip edip, onu profilleyemezsek var olamayız. Örneğin biz bugün Hopi ile geliştirdiğimiz Yapay Zeka teknolojisi sayesinde Belgrad Ormanı’nda hafta sonları kaç kişi yürüyor, kaç kişi koşuyor biliyoruz. 7,5 kilometrelik parkuru çok hızlı tamamlıyorsa biz ona koşu ayakkabıları öneriyoruz. Yavaş gidiyorsa onlara daha rahat ürünler öneriyoruz.”
-"Konuşmak için araya girmek zorunda kalıyorum""
Günümüzün bilgi değil aslında ilgi çağı olduğunu söyleyen Boyner, “Evde oturuyoruz karı-koca, eşimin önünde televizyon ekranı var, Twitter’ı iPad’inden takip ediyor, Whatsapp mesajlarını da cep telefonundan takip ediyor. Konuşmak için araya girmek zorunda kalıyorum ve çocuklarım da öyle. Çok meşgul oldukları bir zamansa bekliyorum. Müşteri de mağazanızda ama o sırada ona cebinden ulaşan başkası var. Sizde ama sizde değil. Dolayısıyla müşterinin ilgisini yakalayabilmek o kadar önemli ki, gerçekten onun için manalı bir iş yapmak çok önemli. O yüzden çağımız bir bakıma bilgi çağı değil ilgi çağı.” ifadelerini kullandı.
Şirketinin milyonlarca müşterisinin bir adım sonra ne isteyeceğini planlamaya çalıştıklarını anlatan Boyner, yapay zekanın ellerindeki en önemli koz olduğuna işaret etti.
- “Koltuğu uçuş saatine kadar satamazsan çöp olur”
Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet Nane de teknolojiden zamanı verimli kullanarak yararlanmaları halinde azami verimi alabileceklerini belirterek, “Teknolojiyi en iyi kullananlardan biri olmamız gerekiyor. Bizim ürünlerimiz bozulabilir ürünler. Bizim koltuğu uçuş saatine kadar satamazsan çöp olur. Domates'in bile 2 gün yaşam süresi var. Bizim koltuğun yok. Bizde yurt içi uçuşlarda masrafı çıkarma noktası yüzde 85'tir. 160 koltuğu doldurduğumuzda para kazanmaya başlıyoruz. Bunu yapabilmek için hızlı ve farklı olmak lazım. Bugün ki dünyada dijital dönüşümle farklı oluyorsunuz. Dünya devi de olsanız ihtiyaçları karşılayacak sistemler geliştiremezseniz batarsınız.“ değerlendirmesini yaptı.
Havayolunda ilk blokchain teknolojisi kullanan firma olduklarını belirten Nane, şöyle konuştu:
“Güvenlikten geçerken iki kere geçiyorsunuz. Kapılardan geçerken sizi boarding pass için okutuyorlar. Bu ne demektir? Bu bilgi bir yerde var. Kapıda bizim en büyük sıkıntımız geç gelen yolcudur. Kapı X dakika önce kapandı. Kapı kapandıktan sonra gelen yolcu varsa ve bagajı uçağa yüklendiyse arkadaşlar o bagajı bulur ve indirir. Bu da o uçağın en az 20 dakika gecikmesi demek.
Biz bir koltuğu günde 7 defa satıyoruz. Bizim Anadolu hatlarımızda ilk yolcu indi, bir sonraki uçağın son yolcusu indi. Arada geçen süre 25 dakika. Bu süre içinde 20 dakika uçak gecikince sistem kilitleniyor. Bu iki datayı birleştirince aradaki yarım saat için Blockchain kullandık. Güvenlik için Blockchain'i kullandık. Gelmeyen yolcuyu kapı kapanmadan fark ediyoruz.”
Kaynak: AA
Ateş, Microsoft Teknoloji Zirvesi’nde Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu’nun yönetiminde yapılan “CEO’ların Ajandası: Dijital Dönüşüm” panelinde teknoloji yönetimine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ateş, Microsoft ile beraber geliştirdikleri çözümleri dünya çapında 10 ülkede 52 ülkeye ihraç ettiklerini belirterek, "Microsoft ile beraber geliştirdiğimiz bu çözümler rekabet ve iş birliği kavramının ortaya çıkardığı ‘rekaberlik’ ile ortaya çıktı. Günümüzde rekaberlik çok kritik. Ürünler, müşteriler ve çalışanlar dijitalleşiyor. Bir ileri aşamada robotlar ve makine öğrenimi bize eşlik edecek. Rekabet öyle bir hal aldı ki iş birliğini (rekaberliği) zorunlu tutuyor. Biz Microsoft gibi teknoloji şirketleriyle çalışarak yeni ürünler ve çözümler geliştiriyoruz. Farklı sektörlerle iş birliği yapmamız gerekiyor. Annem bankacı sanıyor ama ben aslında bir çöpçatanım. Ben teknoloji ile insan arasındaki bir çöpçatanım.” diye konuştu.
Türkiye’nin finansal okuryazarlık ve dijitalizasyonla ilgili reformları yapması halinde refahını artıracağını belirten Ateş, şunları kaydetti:
“Bugün büyükelçiliklerimizde ticari ateşemiz var. Neden bir teknoloji ateşemiz yok? Danimarka eğer Silikon Vadisi’ne büyükelçi atıyorsa biz de ülke olarak bazı şeyleri kendimize sormalıyız. Devlet organize bir şekilde atama yapmalı. Bu hükümetin CTO’su kim? Bu artık belirlenmeli.
İş artık politik hükümetlerle yönetilmekten ziyade, nasıl Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) veya Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nca (EPDK) yönetiliyorsa, teknoloji konusunun da aslında bürokratlarla belli bir master plan çerçevesinde ele alınması gerekli.”
- “Tek kurtuluş yolumuz onlarla iş birliği yapmak”
Finans sektörünün varlığını sürdürebilmek için finansal teknoloji şirketleriyle (FinTech) iş birliği yapması gerektiğini anlatan Ateş, “FinTech’ler artık finans sahasına giderek daha etkili olarak giriyor. Tek kurtuluş yolumuz onlarla iş birliği yapmak. O desteği alıp bütünselliği içinde makine öğrenmesi ile beraber yapay zeka ile birlikte insanların işini kolaylaştırmak... “ diye konuştu.
Ateş, DenizBank’ın müşterilerine sunduğu inovasyonlara ilişkin de örnekler verdi.
- “Bizim 365 gün 24 saat müşterimizle beraber olmamız lazım”
Boyner Grup Üst Yöneticisi (CEO) Cem Boyner ise ilk mağazaları olan Osmanbey mağazasını açtıklarında kendisinin 15 yaşında olduğunu hatırlatarak, “O zaman sezonda bir kez ziyaret edince çok mutlu oluyorduk. İki çok büyüktü. Şimdi geldiğimiz yere baktığımda dünyamız çok gelişti.” dedi.
Türkiye’nin dünyanın en ileri perakende endüstrilerinden birine sahip olduğunu belirten Boyner, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye'de müşteriye yakınlık açısından çok iyi bir noktadayız. Müşteri de mağazanızda ama ona cebinden ulaşan başka biri var. Onun o anını yakalamam gerekiyor. Dokunduğunda bir kıymet çıkması gerekiyor. Çok kısa anlarda müşteri ilgisini tutmamız gerekiyor. Geleceğin inovasyon, mobilleşme ve yapay zeka ile şekilleneceğini düşünüyoruz. 5,5 milyon müşterinin ne isteyebileceğini kendisi farkında olmadan ya da haberi olmadan tahmin etmemiz gerekiyor.
Bilgi çağındayız deniliyor ama ben ilgi çağında olduğumuzu düşünüyorum. Eskiden bir veriye bakarak karar verirdik. Günümüzde ise müşterinin 360 derecesini takip edip, onu profilleyemezsek var olamayız. Örneğin biz bugün Hopi ile geliştirdiğimiz Yapay Zeka teknolojisi sayesinde Belgrad Ormanı’nda hafta sonları kaç kişi yürüyor, kaç kişi koşuyor biliyoruz. 7,5 kilometrelik parkuru çok hızlı tamamlıyorsa biz ona koşu ayakkabıları öneriyoruz. Yavaş gidiyorsa onlara daha rahat ürünler öneriyoruz.”
-"Konuşmak için araya girmek zorunda kalıyorum""
Günümüzün bilgi değil aslında ilgi çağı olduğunu söyleyen Boyner, “Evde oturuyoruz karı-koca, eşimin önünde televizyon ekranı var, Twitter’ı iPad’inden takip ediyor, Whatsapp mesajlarını da cep telefonundan takip ediyor. Konuşmak için araya girmek zorunda kalıyorum ve çocuklarım da öyle. Çok meşgul oldukları bir zamansa bekliyorum. Müşteri de mağazanızda ama o sırada ona cebinden ulaşan başkası var. Sizde ama sizde değil. Dolayısıyla müşterinin ilgisini yakalayabilmek o kadar önemli ki, gerçekten onun için manalı bir iş yapmak çok önemli. O yüzden çağımız bir bakıma bilgi çağı değil ilgi çağı.” ifadelerini kullandı.
Şirketinin milyonlarca müşterisinin bir adım sonra ne isteyeceğini planlamaya çalıştıklarını anlatan Boyner, yapay zekanın ellerindeki en önemli koz olduğuna işaret etti.
- “Koltuğu uçuş saatine kadar satamazsan çöp olur”
Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet Nane de teknolojiden zamanı verimli kullanarak yararlanmaları halinde azami verimi alabileceklerini belirterek, “Teknolojiyi en iyi kullananlardan biri olmamız gerekiyor. Bizim ürünlerimiz bozulabilir ürünler. Bizim koltuğu uçuş saatine kadar satamazsan çöp olur. Domates'in bile 2 gün yaşam süresi var. Bizim koltuğun yok. Bizde yurt içi uçuşlarda masrafı çıkarma noktası yüzde 85'tir. 160 koltuğu doldurduğumuzda para kazanmaya başlıyoruz. Bunu yapabilmek için hızlı ve farklı olmak lazım. Bugün ki dünyada dijital dönüşümle farklı oluyorsunuz. Dünya devi de olsanız ihtiyaçları karşılayacak sistemler geliştiremezseniz batarsınız.“ değerlendirmesini yaptı.
Havayolunda ilk blokchain teknolojisi kullanan firma olduklarını belirten Nane, şöyle konuştu:
“Güvenlikten geçerken iki kere geçiyorsunuz. Kapılardan geçerken sizi boarding pass için okutuyorlar. Bu ne demektir? Bu bilgi bir yerde var. Kapıda bizim en büyük sıkıntımız geç gelen yolcudur. Kapı X dakika önce kapandı. Kapı kapandıktan sonra gelen yolcu varsa ve bagajı uçağa yüklendiyse arkadaşlar o bagajı bulur ve indirir. Bu da o uçağın en az 20 dakika gecikmesi demek.
Biz bir koltuğu günde 7 defa satıyoruz. Bizim Anadolu hatlarımızda ilk yolcu indi, bir sonraki uçağın son yolcusu indi. Arada geçen süre 25 dakika. Bu süre içinde 20 dakika uçak gecikince sistem kilitleniyor. Bu iki datayı birleştirince aradaki yarım saat için Blockchain kullandık. Güvenlik için Blockchain'i kullandık. Gelmeyen yolcuyu kapı kapanmadan fark ediyoruz.”