Bakan Özhaseki Açıklaması 'Fikirtepe Diye Bir Örnek Var. Bakanlık Olarak Gittik Şimdi Müteahhitliğe Başlıyoruz'
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Fikirtepe’de devam eden kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin, “Aslında Fikirtepe diye bir örnek var. Bizim bu konuyla ilgili ne kadar düşünen arkadaşımız varsa, akademisyenimiz varsa gitseler inceleseler ciltler dolusu kitap çıkarırlar. Bakanlık olarak gittik şimdi müteahhitliğe başlıyoruz. Çözüm ortağı olarak girip vatandaşın mağduriyetini engellemeye çalışıyoruz” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, bir otelde düzenlenen ‘Kentsel Tasarım Semineri’ne katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Bakan Özhaseki, yaşadığımız şehirleri bizler kuruyoruz. Şehirdeki yaşayanlar kuruyor, oradaki yerel yöneticiler kuruyor, oradaki ileri gelenler kuruyor. O şehir bizim ufkumuzla, kültürümüzle yoğruluyor. Sonra o şehir dönüyor bizleri çocuklarımızı terbiye etmeye başlıyor” diye konuştu.
Mekanların nasıl tasarlandığının da önemli olduğuna işaret eden Özhaseki, “Bize özgü mekanları kaybedersek kimliğimizi, kişiliğimizi kaybederiz. Son bin yıl içerisinde yaşadığımız Anadolu coğrafyasında iki önemli medeniyete imza attık. Birisi Selçuklu diğeri Osmanlı. Şimdi yeni bir medeniyetin inşası için kollarımızı açtık ufka doğru bakıyoruz ve onun sancılarını çekiyoruz. Kuracağımız Cumhuriyet medeniyetinin kodları üzerinde bu tartışmalara ve toplantıların ufuk turlarının akil insanlarımızın bu konuda söz söyleyecek herkesin şimdi konuşma vakti. Çünkü bir medeniyet böyle inşa ediliyor. Akşamdan karar verilip sabah temeli atılıp inşaat yapar gibi kulübe yapar gibi bir medeniyet inşa edilmiyor. Son 100 yıl içerisindeki çabalarımız neticesindeki ortaya çıkan durum bizim geçmişteki birikimlerimizle de ne yazık ki örtüşmüyor” dedi.
Şehirlerde olan biten her şeyin ortak bir sorumluluk olduğunu, eğer bir suçlu varsa ortak bir suçlu olduğunu belirten Bakan Özhaseki, “Bakanlık olarak 1-1,5 senedir müthiş bir gayret içerisindeyiz. Acaba deprem ülkesi olan bu coğrafyada kentlerimizi nasıl kurtarırız. O sağlıksız binalarımızı, yapılarımızı içinde oturan insanlarımızı nasıl kurtarırız. Bunun gayreti var. Son aşamaya geldik. Önümüzdeki günlerde bunları konuşacağız zaten. İkinci konu hepimizin içini acıtan bir konu kimliksiz şehirlere sahibiz. Bu konuda başta Bakanlık olmak üzere yerel yönetimlere doğrusu hepimize iş düşüyor” diye konuştu.
Sıfır Atık Projesi
Bakanlık olarak başlattıkları Sıfır Atık Projesine değinen Özhaseki, “Kendi Bakanlığımızda başladı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan himayelerine aldılar. Şimdi TBMM’de uygulayacağız, bu sene içerisinde Ankara’da bin 500 kadar okulumuzda, 500’e yakında bin kişiden fazla çalıştıran kamu kuruluşlarında bu projeyi uygulamaya sokuyoruz. Kendi Bakanlığımızda 3 bin kişi çalışıyor. 750-800 kilo kadar atık çıkıyor. Önce koridorlardaki kumbaralarımızda bütün atıklarımızı ayrıştırıyoruz. Yemekhaneden çıkanlar kompost makinesine giriyor. Kompost makinesinde küçük ısıl işlemden geçtikten sonra gübre olarak ortaya çıkıyor. Bununla son birkaç ay içerisinde bin 300 civarında ağacı kesilmekten kurtardık, havadaki kirliliği önledik. İnanıyorum ki ben bu senenin sonuna kadar bitirdiğimizde Ankara için müthiş kazanım olacak. Gelecek sene şehirlerimizde devam edeceğiz. Belediyelerimizden özellikle önümüzdeki dönemle ilgili istediklerimiz yerinde ayrıştırmaya önem verin. Bu noktada belediyelerimizi birçok masrafından kurtaracağız” değerlendirmesinde bulundu.
Şehircilik Şurasından çıkan sonuçlarla ilgili konuşan Özhaseki, şuradan çıkan sonuçlardan birinin kentsel tasarım rehberleri olduğunu aktardı. Şehirlerin birbirine çok benzemediğini, her birinin kendine has bir özelliği, coğrafi ve tarihi kimliği olduğunu söyleyen Özhaseki, “Bunları asla reddetmeden her bir şehrin kendine has bir anayasasını oluşturmak lazım diye düşünüyoruz” dedi.
Evlerin balkonlarının 50-60 metrelik çizildiğini sonra kapatılmaya başlandığını kaydeden Özhaseki, şunları kaydetti:
“Bir hocamız 2 katlı villa tipi evleri çizip getirdiğinde, o 3 katlı getirmişti. Bu nasıl bir iştir demiş arkadaşlar. ‘Ara kat mescit’ demiş. ‘Hocam ara kat mescit olur mu, mahalleye mi açacaksınız siz bunu’ demişler. Yok demiş bu benim hakkım. Sonra demiş ki, ‘Müslüman değil misiniz?’ Müslümanız da bu istismar Müslümanca bir şey değil. İstismarın hiçbirisi Müslümanca bir şey değil.”
"Şehir 2023’ü önemsiyoruz"
Şehir 2023’ü önemsediklerini anlatan Özhaseki, “Bize özgün şehirler ortaya çıksın. Mahalle konseptimiz olsun, konu komşu ilişkimiz olsun. Herkesin birbirinin hatrını sorduğu mahalle kültürü olsun istiyoruz. Bu anlamda Şehir 2023’ü önemsiyoruz. Yarın da bir çalışmamız var. Şehrin birisinde bunu inşa etmeye çalışacağız. O şehir yerini hazırladı, finansman kaynaklarını hazırladı” açıklamasında bulundu.
“Aslında Fikirtepe diye bir örnek var”
Şehircilik Şurasında önem verdikleri konu başlıklarından birisinin kentsel dönüşüm olduğuna dikkat çeken Özhaseki, “Deprem riski altında olduğumuz bu ülkede kentsel dönüşüm çok hızlı gitmiyor. 1 milyon 200 bin civarında karar almışız ancak yıkabildiğimiz , yeniden inşa etmeye başladığımız yarısıdır. 5 sene içerisinde bu sayı çok düşük geliyor bize. İkincisi hatalar zinciri üst üste gidiyor. Kanun yazıcılar hiçbir boşluk bırakmamalarına rağmen doğruyu yazmak adına çabalıyorlar. Ama karşı tarafta bir grup var. Oradaki boşluktan hamle yapmaya çalışıyor. Kentsel dönüşüm bazı yerlerde rantsal dönüşüme dönüyor. Bütün bunlara mani olacağımız bir uygulama lazım" şeklinde konuştu.
Özhaseki, konuşmasına şöyle devam etti:
“Aslında Fikirtepe diye bir örnek var. Bizim bu konuyla ilgili ne kadar düşünen arkadaşımız varsa, akademisyenimiz varsa gitseler inceleseler ciltler dolusu kitap çıkarırlar. Bakanlık olarak gittik şimdi müteahhitliğe başlıyoruz. Çözüm ortağı olarak girip vatandaşın mağduriyetini engellemeye çalışıyoruz. Manzara hoşumuza gidiyor mu gitmiyor ama bir sıkıntı var. Çamur deryası haline gelmiş kurutmaya, temizlemeye uğraşıyoruz. Belediyeler etrafında da bir sıkıntı var. Planlar yapılırken şöyle bakıyorlar, ‘bir emsal var, bunu iki yapayım hatta iki buçuk yapayım, birini müteahhide, biri vatandaşa, yarısı da bana.’ Bir deriden birkaç tane post çıkmaz.”
Özhaseki, bütün sıkıntıları masaya yatırdıklarını ve yeni birtakım prensip kararı aldıklarını bildirerek, “Yerinde dönüşüm esas, kimseyi mahallesinden koparmayacaksınız, hatırasından koparmayacaksınız. Bina bazlı dönüşümden alan bazlı dönüşüme gitmek lazım. Bu karşımızdaki korkunç manzarayı, deprem gerçeğini bir fırsata dönüştürebiliriz. Son 100 yıl içerisinde bu ülkede 6 şiddetinin üzerindeki deprem sayısı 56, kaybettiğimiz can sayısı 83 bin. Neredeyse iki senede bir şiddetli deprem var bu ülkede. Bunun zararı 100 milyar dolar civarında. O zaman bütün bu sıkıntıları fırsata dönüştürecek bir ortam önümüzde duruyor” ifadelerini kullandı.
Programa Bakan Özhaseki’nin yanı sıra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, Bolu Belediyesi Şehir Plancıları Sinem Hatipoğlu ve Ayşenur Atalay ve çok sayıda belediye başkanı katıldı.
Kaynak: İHA
Programın açılış konuşmasını yapan Bakan Özhaseki, yaşadığımız şehirleri bizler kuruyoruz. Şehirdeki yaşayanlar kuruyor, oradaki yerel yöneticiler kuruyor, oradaki ileri gelenler kuruyor. O şehir bizim ufkumuzla, kültürümüzle yoğruluyor. Sonra o şehir dönüyor bizleri çocuklarımızı terbiye etmeye başlıyor” diye konuştu.
Mekanların nasıl tasarlandığının da önemli olduğuna işaret eden Özhaseki, “Bize özgü mekanları kaybedersek kimliğimizi, kişiliğimizi kaybederiz. Son bin yıl içerisinde yaşadığımız Anadolu coğrafyasında iki önemli medeniyete imza attık. Birisi Selçuklu diğeri Osmanlı. Şimdi yeni bir medeniyetin inşası için kollarımızı açtık ufka doğru bakıyoruz ve onun sancılarını çekiyoruz. Kuracağımız Cumhuriyet medeniyetinin kodları üzerinde bu tartışmalara ve toplantıların ufuk turlarının akil insanlarımızın bu konuda söz söyleyecek herkesin şimdi konuşma vakti. Çünkü bir medeniyet böyle inşa ediliyor. Akşamdan karar verilip sabah temeli atılıp inşaat yapar gibi kulübe yapar gibi bir medeniyet inşa edilmiyor. Son 100 yıl içerisindeki çabalarımız neticesindeki ortaya çıkan durum bizim geçmişteki birikimlerimizle de ne yazık ki örtüşmüyor” dedi.
Şehirlerde olan biten her şeyin ortak bir sorumluluk olduğunu, eğer bir suçlu varsa ortak bir suçlu olduğunu belirten Bakan Özhaseki, “Bakanlık olarak 1-1,5 senedir müthiş bir gayret içerisindeyiz. Acaba deprem ülkesi olan bu coğrafyada kentlerimizi nasıl kurtarırız. O sağlıksız binalarımızı, yapılarımızı içinde oturan insanlarımızı nasıl kurtarırız. Bunun gayreti var. Son aşamaya geldik. Önümüzdeki günlerde bunları konuşacağız zaten. İkinci konu hepimizin içini acıtan bir konu kimliksiz şehirlere sahibiz. Bu konuda başta Bakanlık olmak üzere yerel yönetimlere doğrusu hepimize iş düşüyor” diye konuştu.
Sıfır Atık Projesi
Bakanlık olarak başlattıkları Sıfır Atık Projesine değinen Özhaseki, “Kendi Bakanlığımızda başladı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan himayelerine aldılar. Şimdi TBMM’de uygulayacağız, bu sene içerisinde Ankara’da bin 500 kadar okulumuzda, 500’e yakında bin kişiden fazla çalıştıran kamu kuruluşlarında bu projeyi uygulamaya sokuyoruz. Kendi Bakanlığımızda 3 bin kişi çalışıyor. 750-800 kilo kadar atık çıkıyor. Önce koridorlardaki kumbaralarımızda bütün atıklarımızı ayrıştırıyoruz. Yemekhaneden çıkanlar kompost makinesine giriyor. Kompost makinesinde küçük ısıl işlemden geçtikten sonra gübre olarak ortaya çıkıyor. Bununla son birkaç ay içerisinde bin 300 civarında ağacı kesilmekten kurtardık, havadaki kirliliği önledik. İnanıyorum ki ben bu senenin sonuna kadar bitirdiğimizde Ankara için müthiş kazanım olacak. Gelecek sene şehirlerimizde devam edeceğiz. Belediyelerimizden özellikle önümüzdeki dönemle ilgili istediklerimiz yerinde ayrıştırmaya önem verin. Bu noktada belediyelerimizi birçok masrafından kurtaracağız” değerlendirmesinde bulundu.
Şehircilik Şurasından çıkan sonuçlarla ilgili konuşan Özhaseki, şuradan çıkan sonuçlardan birinin kentsel tasarım rehberleri olduğunu aktardı. Şehirlerin birbirine çok benzemediğini, her birinin kendine has bir özelliği, coğrafi ve tarihi kimliği olduğunu söyleyen Özhaseki, “Bunları asla reddetmeden her bir şehrin kendine has bir anayasasını oluşturmak lazım diye düşünüyoruz” dedi.
Evlerin balkonlarının 50-60 metrelik çizildiğini sonra kapatılmaya başlandığını kaydeden Özhaseki, şunları kaydetti:
“Bir hocamız 2 katlı villa tipi evleri çizip getirdiğinde, o 3 katlı getirmişti. Bu nasıl bir iştir demiş arkadaşlar. ‘Ara kat mescit’ demiş. ‘Hocam ara kat mescit olur mu, mahalleye mi açacaksınız siz bunu’ demişler. Yok demiş bu benim hakkım. Sonra demiş ki, ‘Müslüman değil misiniz?’ Müslümanız da bu istismar Müslümanca bir şey değil. İstismarın hiçbirisi Müslümanca bir şey değil.”
"Şehir 2023’ü önemsiyoruz"
Şehir 2023’ü önemsediklerini anlatan Özhaseki, “Bize özgün şehirler ortaya çıksın. Mahalle konseptimiz olsun, konu komşu ilişkimiz olsun. Herkesin birbirinin hatrını sorduğu mahalle kültürü olsun istiyoruz. Bu anlamda Şehir 2023’ü önemsiyoruz. Yarın da bir çalışmamız var. Şehrin birisinde bunu inşa etmeye çalışacağız. O şehir yerini hazırladı, finansman kaynaklarını hazırladı” açıklamasında bulundu.
“Aslında Fikirtepe diye bir örnek var”
Şehircilik Şurasında önem verdikleri konu başlıklarından birisinin kentsel dönüşüm olduğuna dikkat çeken Özhaseki, “Deprem riski altında olduğumuz bu ülkede kentsel dönüşüm çok hızlı gitmiyor. 1 milyon 200 bin civarında karar almışız ancak yıkabildiğimiz , yeniden inşa etmeye başladığımız yarısıdır. 5 sene içerisinde bu sayı çok düşük geliyor bize. İkincisi hatalar zinciri üst üste gidiyor. Kanun yazıcılar hiçbir boşluk bırakmamalarına rağmen doğruyu yazmak adına çabalıyorlar. Ama karşı tarafta bir grup var. Oradaki boşluktan hamle yapmaya çalışıyor. Kentsel dönüşüm bazı yerlerde rantsal dönüşüme dönüyor. Bütün bunlara mani olacağımız bir uygulama lazım" şeklinde konuştu.
Özhaseki, konuşmasına şöyle devam etti:
“Aslında Fikirtepe diye bir örnek var. Bizim bu konuyla ilgili ne kadar düşünen arkadaşımız varsa, akademisyenimiz varsa gitseler inceleseler ciltler dolusu kitap çıkarırlar. Bakanlık olarak gittik şimdi müteahhitliğe başlıyoruz. Çözüm ortağı olarak girip vatandaşın mağduriyetini engellemeye çalışıyoruz. Manzara hoşumuza gidiyor mu gitmiyor ama bir sıkıntı var. Çamur deryası haline gelmiş kurutmaya, temizlemeye uğraşıyoruz. Belediyeler etrafında da bir sıkıntı var. Planlar yapılırken şöyle bakıyorlar, ‘bir emsal var, bunu iki yapayım hatta iki buçuk yapayım, birini müteahhide, biri vatandaşa, yarısı da bana.’ Bir deriden birkaç tane post çıkmaz.”
Özhaseki, bütün sıkıntıları masaya yatırdıklarını ve yeni birtakım prensip kararı aldıklarını bildirerek, “Yerinde dönüşüm esas, kimseyi mahallesinden koparmayacaksınız, hatırasından koparmayacaksınız. Bina bazlı dönüşümden alan bazlı dönüşüme gitmek lazım. Bu karşımızdaki korkunç manzarayı, deprem gerçeğini bir fırsata dönüştürebiliriz. Son 100 yıl içerisinde bu ülkede 6 şiddetinin üzerindeki deprem sayısı 56, kaybettiğimiz can sayısı 83 bin. Neredeyse iki senede bir şiddetli deprem var bu ülkede. Bunun zararı 100 milyar dolar civarında. O zaman bütün bu sıkıntıları fırsata dönüştürecek bir ortam önümüzde duruyor” ifadelerini kullandı.
Programa Bakan Özhaseki’nin yanı sıra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, Bolu Belediyesi Şehir Plancıları Sinem Hatipoğlu ve Ayşenur Atalay ve çok sayıda belediye başkanı katıldı.