Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (1) 'Bize düşen görev, medeniyetimizin üç tasavvurunu; kalbiselimi, zevkiselimi, aklıselimi kendi tarihimizde kendi geçmişimizde aramak, bulmak, yeniden yorumlamak ve geleceğe taşımaktır'.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bize düşen görev, medeniyetimizin üç tasavvurunu; kalbiselimi, zevkiselimi, aklıselimi kendi tarihimizde, kendi geçmişimizde aramak, bulmak, yeniden yorumlamak ve geleceğe taşımaktır." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde, bu yılki ödüllerin tarih ve sosyal bilimler alanında Prof. Dr. Mehmet İpşirli, sinema alanında Türker İnanoğlu, müzik alanında Erol Sayan, sanat ve fotoğraf alanında İzzet Keribar, vefa ödülü alanında ise Mehmet Akif Ersoy adına torunu Selma Argon'a verileceğini belirtti.
Ödül kazanan kişileri tebrik eden Erdoğan, ayrıca Türkiye'nin maziden atiye uzanan büyük yolculuğuna kendi alanlarında katkı yaptıkları için şükranlarını sundu.
- "Kültür, bir milletin bağımsızlığının sembollerinden biridir"
Cumhurbaşkanlığı ödüllerini, devletin ve milletin kültür sanat insanlarına teşekkürünün, takdirinin bir nişanesi olarak verildiğine işaret eden Erdoğan, "Marifet iltifata tabidir. Bize göre kültür, tıpkı toprak, bayrak, ordu, para gibi bir milletin bağımsızlığının sembollerinden biridir." diye konuştu.
Dünyanın en güçlü ülkelerine bakıldığında ordularından ziyade, kültürel iktidarıyla bu konuma geldiklerine değinen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Günümüzde kültür endüstrisi öyle bir seviyeye geldi ki, dünyada girmediği, ulaşmadığı, tesir etmediği yer kalmadı. Sinemadan müziğe, giyimden teknolojiye ve mimariye kadar her alanda bu etkiyi görüyoruz. İşte bu gerçek bizi kültür sanat politikalarımıza dört elle sarılmaya itiyor. Geçtiğimiz 16 yılda demokraside ve ekonomide çok büyük devrimlere imza atan Türkiye, maalesef eğitim ve kültür sanat politikalarında arzu ettiğimiz mesafeyi kat edememiştir.
Esasen bu alandaki gelişmelerin, diğer yatırımlar gibi sadece devlet projeleriyle, kamu imkanlarıyla sağlanabilmesi işin tabiatına da uygun değildir. Millet olarak topyekun bir mücadeleyle ülkemizi kültür, sanatta ileriye taşıyabiliriz, çünkü bu faaliyetler sonuç itibariyle bireysel çabaya, üretkenliğe dayalıdır. Devlete düşen görev, bireylerin bu gayreti ortaya koyabilecekleri iklimi tesis etmektir. İnşallah yeni dönemde bu doğrultuda çok daha büyük adımları hep birlikte atacağız."
- "Medeniyet esasta bir inşa faaliyetidir"
Türkiye'nin son bir asrının siyasi ve sosyal alanların yanında kültür sanat bakımından da çok büyük kırılmaları yaşadığını aktaran Erdoğan, "Bu süreçte dilimiz öylesine büyük bir değişime uğramıştır ki dedeler torunlarıyla sağlıklı iletişim kuramaz hale gelmiştir. Aynı şekilde müzik zevkimizde çok ciddi değişmeler yaşanmıştır. Giyim kuşamdan yeme içmeye kadar her alanda bu sıkıntının emarelerine şahit oluyoruz. Kültür sanat dünyamızın kuraklığının en başta gelen sebeplerinden biri de budur." değerlendirmesinde bulundu.
"Yitik, kaybedildiği yerde aranır" atasözüne atıfta bulunan Erdoğan, "Bize düşen görev, medeniyetimizin üç tasavvurunu; kalbiselimi, zevkiselimi, aklıselimi kendi tarihimizde kendi geçmişimizde aramak, bulmak, yeniden yorumlamak ve geleceğe taşımaktır. Kalbi selimle kalplerimizi, zevki selimle gönüllerimizi, aklı selimle zihnimizi yeniden doyuracak, zenginleştireceğiz." dedi.
"Medeniyet, esasta bir inşa faaliyetidir." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu faaliyetin temeli de ilim ve hikmettir. Şayet bu temel sağlamsa ortaya göz alıcı bir köşk çıkar. Tam tersi temel çürükse elimize sadece yıkık dökük bir gecekondu geçer. Biz, uzunca bir süre ecdadın ihtişamlı medeniyet mirasına sırtımızı dönüp, kendimizi her alanda gecekondulara, kaçak yapılara mahkum ettik. Halbuki bizim tarihimizde ilim ve sanat insanlarının müstesna bir yeri vardır. Kanuni Sultan Süleyman'ın 'Benim zamanında hiçbir şey olmasa bile Baki gibi bir şairin bulunması yeter saadettir' dediği rivayet edilir. Bugün ülkemizin ve genel olarak medeniyet coğrafyamızın yaşadığı sorunlar, ilme, hikmete, tefekküre, gayrete, azme ve tevekküle yeteri kadar sarılmıyor olmamızdan kaynaklanıyor."
- "Mehmet Akif Ersoy'un fikir mirası"
Kur'an-ı Kerim'deki bazı ayetlere işaret eden Erdoğan, "Gitmemiz gereken yolu orada gösteriyor. 'Akletmez misiniz, düşünmez misiniz?' Bunlar bizim için çok ciddi uyarılar. Kültür sanat alanındaki kısırlığı aşmak için yapmamız gereken budur. Aklımızı kullanmamız, geçmişten ve bugünden gereken dersleri çıkarmamızdır." diye konuştu.
Bunun için çok kıymetli bir müktesebata sahip olunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, bu alanda zenginiz, fakir değiliz. Sadece varisine vefa ödülünü takdim edeceğimiz merhum Mehmet Akif Ersoy'un fikir mirası bile önümüzde yeni yollar açmaya yetecek kadar zenginliktedir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurtuluş Savaşı'nın ruhunu anlatan İstiklal Marşı'nın, milletin yeniden ayağa kalkışının destanı olan Çanakkale şiiri ve her biri ayrı kıymete sahip mesajlar içeren eserlerinin Mehmet Akif'in ismini tarihe altın harflerle kazıdığını kaydetti.
(Sürecek)
Kaynak: AA
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde, bu yılki ödüllerin tarih ve sosyal bilimler alanında Prof. Dr. Mehmet İpşirli, sinema alanında Türker İnanoğlu, müzik alanında Erol Sayan, sanat ve fotoğraf alanında İzzet Keribar, vefa ödülü alanında ise Mehmet Akif Ersoy adına torunu Selma Argon'a verileceğini belirtti.
Ödül kazanan kişileri tebrik eden Erdoğan, ayrıca Türkiye'nin maziden atiye uzanan büyük yolculuğuna kendi alanlarında katkı yaptıkları için şükranlarını sundu.
- "Kültür, bir milletin bağımsızlığının sembollerinden biridir"
Cumhurbaşkanlığı ödüllerini, devletin ve milletin kültür sanat insanlarına teşekkürünün, takdirinin bir nişanesi olarak verildiğine işaret eden Erdoğan, "Marifet iltifata tabidir. Bize göre kültür, tıpkı toprak, bayrak, ordu, para gibi bir milletin bağımsızlığının sembollerinden biridir." diye konuştu.
Dünyanın en güçlü ülkelerine bakıldığında ordularından ziyade, kültürel iktidarıyla bu konuma geldiklerine değinen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Günümüzde kültür endüstrisi öyle bir seviyeye geldi ki, dünyada girmediği, ulaşmadığı, tesir etmediği yer kalmadı. Sinemadan müziğe, giyimden teknolojiye ve mimariye kadar her alanda bu etkiyi görüyoruz. İşte bu gerçek bizi kültür sanat politikalarımıza dört elle sarılmaya itiyor. Geçtiğimiz 16 yılda demokraside ve ekonomide çok büyük devrimlere imza atan Türkiye, maalesef eğitim ve kültür sanat politikalarında arzu ettiğimiz mesafeyi kat edememiştir.
Esasen bu alandaki gelişmelerin, diğer yatırımlar gibi sadece devlet projeleriyle, kamu imkanlarıyla sağlanabilmesi işin tabiatına da uygun değildir. Millet olarak topyekun bir mücadeleyle ülkemizi kültür, sanatta ileriye taşıyabiliriz, çünkü bu faaliyetler sonuç itibariyle bireysel çabaya, üretkenliğe dayalıdır. Devlete düşen görev, bireylerin bu gayreti ortaya koyabilecekleri iklimi tesis etmektir. İnşallah yeni dönemde bu doğrultuda çok daha büyük adımları hep birlikte atacağız."
- "Medeniyet esasta bir inşa faaliyetidir"
Türkiye'nin son bir asrının siyasi ve sosyal alanların yanında kültür sanat bakımından da çok büyük kırılmaları yaşadığını aktaran Erdoğan, "Bu süreçte dilimiz öylesine büyük bir değişime uğramıştır ki dedeler torunlarıyla sağlıklı iletişim kuramaz hale gelmiştir. Aynı şekilde müzik zevkimizde çok ciddi değişmeler yaşanmıştır. Giyim kuşamdan yeme içmeye kadar her alanda bu sıkıntının emarelerine şahit oluyoruz. Kültür sanat dünyamızın kuraklığının en başta gelen sebeplerinden biri de budur." değerlendirmesinde bulundu.
"Yitik, kaybedildiği yerde aranır" atasözüne atıfta bulunan Erdoğan, "Bize düşen görev, medeniyetimizin üç tasavvurunu; kalbiselimi, zevkiselimi, aklıselimi kendi tarihimizde kendi geçmişimizde aramak, bulmak, yeniden yorumlamak ve geleceğe taşımaktır. Kalbi selimle kalplerimizi, zevki selimle gönüllerimizi, aklı selimle zihnimizi yeniden doyuracak, zenginleştireceğiz." dedi.
"Medeniyet, esasta bir inşa faaliyetidir." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu faaliyetin temeli de ilim ve hikmettir. Şayet bu temel sağlamsa ortaya göz alıcı bir köşk çıkar. Tam tersi temel çürükse elimize sadece yıkık dökük bir gecekondu geçer. Biz, uzunca bir süre ecdadın ihtişamlı medeniyet mirasına sırtımızı dönüp, kendimizi her alanda gecekondulara, kaçak yapılara mahkum ettik. Halbuki bizim tarihimizde ilim ve sanat insanlarının müstesna bir yeri vardır. Kanuni Sultan Süleyman'ın 'Benim zamanında hiçbir şey olmasa bile Baki gibi bir şairin bulunması yeter saadettir' dediği rivayet edilir. Bugün ülkemizin ve genel olarak medeniyet coğrafyamızın yaşadığı sorunlar, ilme, hikmete, tefekküre, gayrete, azme ve tevekküle yeteri kadar sarılmıyor olmamızdan kaynaklanıyor."
- "Mehmet Akif Ersoy'un fikir mirası"
Kur'an-ı Kerim'deki bazı ayetlere işaret eden Erdoğan, "Gitmemiz gereken yolu orada gösteriyor. 'Akletmez misiniz, düşünmez misiniz?' Bunlar bizim için çok ciddi uyarılar. Kültür sanat alanındaki kısırlığı aşmak için yapmamız gereken budur. Aklımızı kullanmamız, geçmişten ve bugünden gereken dersleri çıkarmamızdır." diye konuştu.
Bunun için çok kıymetli bir müktesebata sahip olunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, bu alanda zenginiz, fakir değiliz. Sadece varisine vefa ödülünü takdim edeceğimiz merhum Mehmet Akif Ersoy'un fikir mirası bile önümüzde yeni yollar açmaya yetecek kadar zenginliktedir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurtuluş Savaşı'nın ruhunu anlatan İstiklal Marşı'nın, milletin yeniden ayağa kalkışının destanı olan Çanakkale şiiri ve her biri ayrı kıymete sahip mesajlar içeren eserlerinin Mehmet Akif'in ismini tarihe altın harflerle kazıdığını kaydetti.
(Sürecek)