KMÜ'de 1. Karaman Uluslararası Dil Ve Edebiyat Kongresi
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ)’nin ev sahipliğinde 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi başladı.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenen 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresinin açılış programına Karaman Valisi Fahri Meral, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül, il ve üniversite protokolü, bilim insanları, araştırmacılar ve çok sayıda davetli katıldı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program, KMÜ tanıtım filminin gösteriminin ardından protokol konuşmaları ile devam etti.
“Dil, bir bayrak gibi tüm milleti gölgesinde barındıran diri ve organik bir canlıdır”
Kongre Düzenleme Kurulu adına açılış konuşması yapan Doç. Dr. Bülent Kırmızı, Türk dilinin ana vatanı olan Karaman’da, dil ve edebiyatı konu alan bir kongre düzenlemekten büyük bir mutluluk duyduklarını ifade ederek, “Edebiyat, geçmişten geleceğe bir kültür elçisidir ve içinde barındırdığı milli unsurlarla sonraki nesillerin özgün yapısını korumasını sağlar. Dil ise bir düşünme biçimi olarak bir bakış açısıdır ve kişinin dünyasını çevreleyen bir evrendir. Dil her ne kadar bireyin sosyo-kültürel yapısına, düş dünyasına ve ruhsal durumuna göre değişkenlik arz etse de aynı bir bayrak gibi tüm bir milleti gölgesinde barındıran diri ve organik bir canlıdır” dedi.
“Türk dili ve kültürü dolaştığı bütün dillerden, dinlerden, mutfaklardan beslenmiştir”
Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, “Türk dediğimiz millet etnik grup olmanın yanında sosyolojik bir birliktir. Dünyanın birçok rengi vardır ve bu renk dilde de mevcuttur. Akan bir ırmak nasıl bir coğrafyayı beslerse Türk dili ve kültürü de dolaştığı bütün dillerden, dinlerden, mutfaklardan beslenmiştir. Türkçenin içerisinde Çince, Farsça, Arapça, Ermenice gibi pek çok dilden kelime mevcut olduğu gibi Türkçe de diğer dilleri beslemiştir. Her dilde başka dilden kelime mevcuttur fakat Türkçe Avrasya’yı dolaştığı için Türkçede çok daha fazladır. Türk dilini tarihten çekerseniz diğer dil varlıklarının altını boşaltmış olursunuz” diye konuştu.
Prof. Dr. Gülsevin, “Karamanoğlu Mehmetbey ile Türkçe devlet dili oldu. Karaman Türkçenin başkentidir. Bu, gurur verici olmasının yanında bunun sorumluluklarını yerine getirmeliyiz. Gençlere bu konuda çok görev düşüyor" şeklinde konuştu.
“Asıl olan kendi dilimizdir”
KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül ise, dilin aklımıza gelen her manaya hayat veren, gönlümüze düşen her duyguya tercüman olan bir araç olduğuna değinerek, “Dilimiz ne kadar zengin, kullanışlı ve akıcıysa hayatımız da o kadar verimli, anlamlı, değerli ve insana yaraşır biçimde şekillenir. Yine dilin yeryüzündeki tarihi ne kadar eski ve kullanım sahası ne kadar genişse söz söyleme imkanları, derinliği ve kuşatıcılığı da o kadar fazladır. Tüm bu özellikler yeni bir dil öğrenmemizle birlikte yalnızca kendi dilimizi konuştuğumuz coğrafyalarda değil farklı dillerin konuşulduğu coğrafyalarda daha da anlam kazanacaktı.” dedi.
Yabancı dil öğrenmek ile yabancı dil ile eğitim öğretim yapmanın çok farklı anlamları olduğunu belirten Rektör Akgül, “Mutlaka bir ya da daha fazla dil öğrenmek için gayret göstermeliyiz. Ancak asıl olan kendi dilimizdir. Bütün inceliklerini bilecek şekilde eğitim vermeliyiz ki dilimizi yarınlara ulaştırabilelim. Kısaca Türkçe’ye gereken özeni gösterip, koruyup, yaşatmak ve geliştirmek durumundayız. Bizler hem Türkçe konuşan insanlar olarak hem de Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinin mensupları olarak dil konusuna ayrı bir önem atfediyoruz. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi olarak tarihimizden aldığımız ilhamla ve sorumluluklarımızın gereği olarak, ülkemizde dil konusunu stratejik planına ekleyen ve yükseköğrenim camiasında dili bayraklaştıran, farklılaştıran, stratejik alanlarından birini ’Türk dili’ olarak belirleyen tek üniversiteyiz” ifadelerini kullandı.
Rektör Akgül, “İlimizdeki diğer kurum ve kuruluşlarda ortaklaşa düzenlediğimiz çeşitli etkinliklerle Türkçemizin gençler arasında doğru kullanımına ve daha fazla sevilip itibar bulmasına katkı verme gayesi taşımaktayız. Şuan ev sahipliği yapmaktan büyük bir memnuniyet ve şeref duyduğumuz 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi’nin de dil ve edebiyat araştırmalarına önemli katkılar sunacağına inancımız tamdır. Son olarak kongremizin düzenlenmesinde emeği geçen tüm paydaşlarımıza ve katılımcılarımıza teşekkürlerimi sunuyor; 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi’nin başarılı geçmesini ve dil araştırmalarında yeni kapılar aralamasını diliyorum” diye konuştu.
“Modern Arap edebiyatının zeminini Osmanlı Arap edebiyatı oluşturmaktadır”
Kongrenin davetli konuşmacılarından Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Demirayak, Osmanlı Türklerinin Arap dili ve edebiyatına yaptığı katkılardan bahsetti. Prof. Dr. Demirayak, “Osmanlı Türklerinin Arap diline en büyük katkısı hat sanatıdır. Hat sanatı Arap kökenli olup Arap birisi tarafından başlatılsa da hat sanatını geliştiren Türklerdir. Ayrıca Arap gramerine çeşitli eserler kazandırarak Arapçanın nasıl öğretileceği konusunda kafa yormuş ve çok sayıda kitap yazmışlardır. Osmanlı Türkleri belagat çalışmalarında bulunarak Arapçanın yayılmasına katkıda bulunmuşlardır. Arapça kelimelerin Balkanlara aktarılmasında köprü görevi görmüşlerdir. Arap dili ve edebiyatının korunması için gerekli özeni göstererek eserlerin korunup saklanmasını sağlamışlardır. Yine Türklerin Arapça biyografik eserleri vardır. Sonuç olarak Osmanlı Dönemi Türkleri Arap edebiyatını ihmal etmemiş, görmezden gelmemiş, geriletmemiş, yeni enerjiler katarak yolunu sürdürmüştür. Modern Arap edebiyatının zeminini Osmanlı Arap Edebiyatı oluşturmaktadır” dedi.
“Okumaktan ve yazmaktan korkmayın”
Kongrenin diğer bir davetli konuşmacısı olan Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ise, gençlere okumaktan ve yazmaktan korkmamaları gerektiğini söyleyerek Karaman ile ilgili anılarını ve hayatından bazı kesitleri anlatarak kongreye renk kattı.
Açılış programı, plaket takdiminin ardından ritim gösterisi ile sona erdi. 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi kapsamında üç gün boyunca eş zamanlı olarak dört ayrı salonda toplamda 38 oturum düzenlenecek ve 150 bilimsel sunum gerçekleştirilecek.
Kaynak: İHA
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program, KMÜ tanıtım filminin gösteriminin ardından protokol konuşmaları ile devam etti.
“Dil, bir bayrak gibi tüm milleti gölgesinde barındıran diri ve organik bir canlıdır”
Kongre Düzenleme Kurulu adına açılış konuşması yapan Doç. Dr. Bülent Kırmızı, Türk dilinin ana vatanı olan Karaman’da, dil ve edebiyatı konu alan bir kongre düzenlemekten büyük bir mutluluk duyduklarını ifade ederek, “Edebiyat, geçmişten geleceğe bir kültür elçisidir ve içinde barındırdığı milli unsurlarla sonraki nesillerin özgün yapısını korumasını sağlar. Dil ise bir düşünme biçimi olarak bir bakış açısıdır ve kişinin dünyasını çevreleyen bir evrendir. Dil her ne kadar bireyin sosyo-kültürel yapısına, düş dünyasına ve ruhsal durumuna göre değişkenlik arz etse de aynı bir bayrak gibi tüm bir milleti gölgesinde barındıran diri ve organik bir canlıdır” dedi.
“Türk dili ve kültürü dolaştığı bütün dillerden, dinlerden, mutfaklardan beslenmiştir”
Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, “Türk dediğimiz millet etnik grup olmanın yanında sosyolojik bir birliktir. Dünyanın birçok rengi vardır ve bu renk dilde de mevcuttur. Akan bir ırmak nasıl bir coğrafyayı beslerse Türk dili ve kültürü de dolaştığı bütün dillerden, dinlerden, mutfaklardan beslenmiştir. Türkçenin içerisinde Çince, Farsça, Arapça, Ermenice gibi pek çok dilden kelime mevcut olduğu gibi Türkçe de diğer dilleri beslemiştir. Her dilde başka dilden kelime mevcuttur fakat Türkçe Avrasya’yı dolaştığı için Türkçede çok daha fazladır. Türk dilini tarihten çekerseniz diğer dil varlıklarının altını boşaltmış olursunuz” diye konuştu.
Prof. Dr. Gülsevin, “Karamanoğlu Mehmetbey ile Türkçe devlet dili oldu. Karaman Türkçenin başkentidir. Bu, gurur verici olmasının yanında bunun sorumluluklarını yerine getirmeliyiz. Gençlere bu konuda çok görev düşüyor" şeklinde konuştu.
“Asıl olan kendi dilimizdir”
KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül ise, dilin aklımıza gelen her manaya hayat veren, gönlümüze düşen her duyguya tercüman olan bir araç olduğuna değinerek, “Dilimiz ne kadar zengin, kullanışlı ve akıcıysa hayatımız da o kadar verimli, anlamlı, değerli ve insana yaraşır biçimde şekillenir. Yine dilin yeryüzündeki tarihi ne kadar eski ve kullanım sahası ne kadar genişse söz söyleme imkanları, derinliği ve kuşatıcılığı da o kadar fazladır. Tüm bu özellikler yeni bir dil öğrenmemizle birlikte yalnızca kendi dilimizi konuştuğumuz coğrafyalarda değil farklı dillerin konuşulduğu coğrafyalarda daha da anlam kazanacaktı.” dedi.
Yabancı dil öğrenmek ile yabancı dil ile eğitim öğretim yapmanın çok farklı anlamları olduğunu belirten Rektör Akgül, “Mutlaka bir ya da daha fazla dil öğrenmek için gayret göstermeliyiz. Ancak asıl olan kendi dilimizdir. Bütün inceliklerini bilecek şekilde eğitim vermeliyiz ki dilimizi yarınlara ulaştırabilelim. Kısaca Türkçe’ye gereken özeni gösterip, koruyup, yaşatmak ve geliştirmek durumundayız. Bizler hem Türkçe konuşan insanlar olarak hem de Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinin mensupları olarak dil konusuna ayrı bir önem atfediyoruz. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi olarak tarihimizden aldığımız ilhamla ve sorumluluklarımızın gereği olarak, ülkemizde dil konusunu stratejik planına ekleyen ve yükseköğrenim camiasında dili bayraklaştıran, farklılaştıran, stratejik alanlarından birini ’Türk dili’ olarak belirleyen tek üniversiteyiz” ifadelerini kullandı.
Rektör Akgül, “İlimizdeki diğer kurum ve kuruluşlarda ortaklaşa düzenlediğimiz çeşitli etkinliklerle Türkçemizin gençler arasında doğru kullanımına ve daha fazla sevilip itibar bulmasına katkı verme gayesi taşımaktayız. Şuan ev sahipliği yapmaktan büyük bir memnuniyet ve şeref duyduğumuz 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi’nin de dil ve edebiyat araştırmalarına önemli katkılar sunacağına inancımız tamdır. Son olarak kongremizin düzenlenmesinde emeği geçen tüm paydaşlarımıza ve katılımcılarımıza teşekkürlerimi sunuyor; 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi’nin başarılı geçmesini ve dil araştırmalarında yeni kapılar aralamasını diliyorum” diye konuştu.
“Modern Arap edebiyatının zeminini Osmanlı Arap edebiyatı oluşturmaktadır”
Kongrenin davetli konuşmacılarından Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Demirayak, Osmanlı Türklerinin Arap dili ve edebiyatına yaptığı katkılardan bahsetti. Prof. Dr. Demirayak, “Osmanlı Türklerinin Arap diline en büyük katkısı hat sanatıdır. Hat sanatı Arap kökenli olup Arap birisi tarafından başlatılsa da hat sanatını geliştiren Türklerdir. Ayrıca Arap gramerine çeşitli eserler kazandırarak Arapçanın nasıl öğretileceği konusunda kafa yormuş ve çok sayıda kitap yazmışlardır. Osmanlı Türkleri belagat çalışmalarında bulunarak Arapçanın yayılmasına katkıda bulunmuşlardır. Arapça kelimelerin Balkanlara aktarılmasında köprü görevi görmüşlerdir. Arap dili ve edebiyatının korunması için gerekli özeni göstererek eserlerin korunup saklanmasını sağlamışlardır. Yine Türklerin Arapça biyografik eserleri vardır. Sonuç olarak Osmanlı Dönemi Türkleri Arap edebiyatını ihmal etmemiş, görmezden gelmemiş, geriletmemiş, yeni enerjiler katarak yolunu sürdürmüştür. Modern Arap edebiyatının zeminini Osmanlı Arap Edebiyatı oluşturmaktadır” dedi.
“Okumaktan ve yazmaktan korkmayın”
Kongrenin diğer bir davetli konuşmacısı olan Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ise, gençlere okumaktan ve yazmaktan korkmamaları gerektiğini söyleyerek Karaman ile ilgili anılarını ve hayatından bazı kesitleri anlatarak kongreye renk kattı.
Açılış programı, plaket takdiminin ardından ritim gösterisi ile sona erdi. 1. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi kapsamında üç gün boyunca eş zamanlı olarak dört ayrı salonda toplamda 38 oturum düzenlenecek ve 150 bilimsel sunum gerçekleştirilecek.