Dünya Balkan Dernekleri Federasyonu 2. Olağan Genel Kurulu
Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Erdoğan: 'Bosna'ya, Batı Trakya'ya, Gazze'ye, Somali'ye, Myanmar'a gittiğimizde hep oradaki Müslüman kardeşlerimizin 'Nasılsınız?' dediğimiz zaman 'Siz iyi olun biz iyi oluruz.' dediklerine bizzat şahit olduk. Çünkü tutunacak başka dalları kalmamış insanların dünyada' 'Hakikaten bakıyorsunuz Bosna'daki Müslümanlar geleceklerinin teminatını bizde görüyorlar. Gazze'deki Müslümanlar geleceklerinin teminatını Ankara'da, İstanbul'da, Türkiye'de görüyorlar. Allah'ın izniyle bu kadar duanın, bu kadar mazlumun ahının olduğu yerde, bu kadar zulüm devam etmeyecektir. Bu millet ecdadının yaptığı gibi mazluma sahip çıkmaya devam edip dünyadaki adaletsizliklere 'dur' diyecektir' 'Şimdi bazıları çıkıyor ve 'Türkiye İsrail'e neden kafa tutuyor?', 'Türkiye Avrupa'ya niye kafa tutuyor?', 'Türkiye Amerika'yla böyle olmaması lazım?' diyor. Şimdi bu onurlu bir duruş mudur? Bizim ecdadımıza yakışan bir duruş mudur? O ecdadın torunlarına yakışan bir durum mudur? Allah'ın izni ile biz eğer bu ideallerimize sımsıkı sarılırsak Allah bize nice yeni zaferler armağan edecektir. Aynen 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi'
Hoca Ahmet Yesevi Kültür Merkezi'nde düzenlenen Dünya Balkan Dernekleri Federasyonu 2. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan, Türkiye'nin bütün dünya nezdinde gücünün, itibarının arttığı bir dönemi yaşadıklarını söyledi.
Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken yerine ikame edilen Türkiye Cumhuriyeti'ne sadece belli bir alanda oyun kurma hakkı tanındığını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin eskiden olduğu gibi soydaşlarının, dindaşlarının hukukunu koruyan, onlar için yedi düvele karşı mücadele veren ve dünyadaki bütün mazlumların yanında dimdik duran bir irade olmasını istemediler. Çünkü 20. yüzyılda kurmak istedikleri düzende adalet yok, zulüm var, katliam ve gözyaşı var. Ecdadımızın bıraktığı yerden bu zulümlere, bu adaletsizliklere karşı yeniden mücadele vermeye kalkıştığımızda karşımıza 15 Temmuzlarla çıktılar. İnanın bu 15 Temmuz kalkışması basit bir FETÖ kalkışmasının çok daha ötesinde kaynakları, temelleri olan bir kalkışmaydı. Türkiye üzerine planlar yapan, Türkiye'yi durdurmak isteyen bu dış mihrakların bir oyunuydu. Bunu hepimiz gördük ve hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu 15 yılda sadece ekonomik olarak 2002 yılına kadar bütün cumhuriyet tarihindeki büyümenin çok daha ötesinde bir büyüme oranı yakaladık. Hem de 2008 dünya finansal krizine rağmen, hem de Gezi kalkışmasına rağmen, hem de 17-25 Aralık kalkışmasına rağmen, sokakların karıştırılmaya çalışıldığı 6-8 Ekim olaylarına ve 15 Temmuz'a kadar bu kadar sancılı girişime rağmen Türkiye bu 15 yılda 5,7 büyüme oranını yakaladı. Demek ki bunlar olmasaydı, Türkiye yüzde 7 mi büyürdü, yüzde 8 mi büyürdü bir düşünün. Millet olarak 15 Temmuz'da ortaya koyduğumuz irade var ya her yiğidin harcı değil. Bu bize ecdadımızdan kalan, bizim kanımızda damarlarımızda akan bir şey. Bu hem inancımızdan kaynaklanan hem geleneğimizden kaynaklanan, bir pehlivanlık, bir cefakarlık, fedakarlık işi bu. Bu Türk milletinde, Osmanlı tebası bu millette olan bir haslet."
- "Maalesef bu Batı medeniyetinin cibilliyeti bozuk"
Türkiye'nin ekonomik büyüme ve gelişme ile birlikte dünyanın dört bir yanındaki dindaşlarına, soydaşlarına sahip çıkıp bütün mazlumlara yardım etmeye çalıştığını dile getiren Erdoğan, bu yüzden Avrupa ve ABD'nin rahatsız olduğunu kaydetti.
Türkiye'deki darbe girişiminin arkasındaki kişiyi ABD'nin beslediğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"FETÖ'nün bütün avanesini bakıyorsun Avrupa himaye ediyor. Yanı başımızdaki Yunanistan, 8 tane darbeciyi bugüne kadar veremedi. Yazık, birazcık komşuluk hukukunun gereği olarak bunu yapman lazım ama yok. Maalesef bu Batı medeniyetinin cibilliyeti bozuk. Hele hele bize karşı çok bozuk. Bu 15 yılda ülkemizi üç kattan fazla büyütmeyi başardık. Bunu yaparken dünyanın en hayırsever ülkesi olmayı da başardık. Türkiye milli gelire oranla dünyanın en hayırsever ülkesi. Şimdi bu Amerika'nın, Avrupa'nın işine gelir mi? Türkiye bunu sömürgecilik için mi yapıyor, hayır. Bilakis hiçbir beklenti olmadan Somali'de, hiçbir beklenti olmadan Gazze'de, hiçbir menfaatimiz olmamasına rağmen Myanmar'da, Bangladeş'teyiz. Niye; petrol mü var oralarda, hayır yok. Doğal kaynak mı var? Yok. Zenginlik mi var? Yok. Sadece o gariban insanların hayatına bir nebze huzur gelsin diye, sadece o kardeşlerimiz insanca yaşayabilsin diye mücadele ediyoruz. 100 yıl dünyayı insan hakları diye demokrasi, özgürlük diye kandıranların işine gelir mi böyle bir ülkenin varlığı? Gelmez, gelmiyor da zaten. Onun için bu yürüyüşümüze milletçe sahip çıkmamız lazım. İnanın bu yürüyüşün arkasında sapasağlam durduğumuz müddetçe Türkiye büyümeye, güçlenmeye, mazlumun yanında durmaya devam edecek. Önümüzde hiçbir engel duramaz."
Bilal Erdoğan, Dandanakan, Malazgirt ve İstanbul'un fethi zaferlerini örnek vererek, bu zaferlerin birçoğunda düşmanın sayıca fazla olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Baktığın zaman savaşın başlamasından önce kazanma ihtimali bizim lehimize değil ama o kahraman ecdadımız 'İşte acaba bu işi yapmasam mı, acaba teslim mi olsam, bir hal yoluna mı baksam' dememiş. Eğer biz Allah'ın dinini insanlara ulaştırmak için bunu yapıyorsak, eğer biz insanlara huzur ve refah götürmek için bunu yapıyorsak, eğer biz başkalarının zulmü altında inleyen insanları bunlardan kurtarmak için bu işi yapıyorsak Allah'ın izni ile bu zaferi kazanırız diye yola çıkmışlar. Yani 'Bizler zaferler değil, seferle mükellefiz'i tam anlamıyla hayatlarına tatbik ederek bu zaferleri elde etmişler. Şimdi bazıları çıkıyor ve 'Türkiye İsrail'e neden kafa tutuyor?', 'Türkiye Avrupa'ya niye kafa tutuyor?', 'Türkiye Amerika'yla böyle olmaması lazım?' diyor. Şimdi bu onurlu bir duruş mudur? Bizim ecdadımıza yakışan bir duruş mudur? O ecdadın torunlarına yakışan bir durum mudur? Allah'ın izni ile biz eğer bu ideallerimize sımsıkı sarılırsak Allah bize nice yeni zaferler armağan edecektir. Aynen 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi."
Erdoğan, 15 yıllık AK Parti iktidarında Türkiye'nin refah olarak daha iyi noktalara taşındığını, dünyada ise sorgulanamayan birçok haksızlık, adaletsizliğin gündeme getirildiğini aktardı.
Devletin ecdat yadigarı birçok yerdeki tarihi eserlere sahip çıkıp onları onararak ihya ettiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yunus Emre Enstitülerimiz vasıtası ile birçok kültürel etkinlikler yapılmaya başlandı. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığımız birçok soydaşımızın Türkiye'de eğitim alması için onlara burs ve barınma imkanı sağladı. Bu konuda çalışma gösteren derneklerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız çok güzel çalışmalara imza atıyorlar. İnşallah çok daha iyi günler göreceğiz. Bosna'ya, Batı Trakya'ya, Gazze'ye, Somali'ye, Myanmar'a gittiğimizde hep oradaki Müslüman kardeşlerimizin 'Nasılsınız?' dediğimiz zaman 'Siz iyi olun, biz iyi oluruz.' dediklerine bizzat şahit olduk. Çünkü tutunacak başka dalları kalmamış insanların dünyada. Hakikaten bakıyorsunuz Bosna'daki Müslümanlar geleceklerinin teminatını bizde görüyorlar. Gazze'deki Müslümanlar geleceklerinin teminatını Ankara'da, İstanbul'da, Türkiye'de görüyorlar. Allah'ın izni ile bu kadar duanın, bu kadar mazlumun ahının olduğu yerde, bu kadar zulüm devam etmeyecektir. Bu millet ecdadının yaptığı gibi mazluma sahip çıkmaya devam edip dünyadaki adaletsizliklere 'dur' diyecektir."
- Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür
Federasyon Başkanı Recep Varol ise 2014'te kurulan federasyonun çalışmalarından bahsederek birlik içerisinde daha çok çalışacaklarını söyledi.
Rumeli-Balkan insanları olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet" anlayışında olduklarını ifade eden Varol, devletin ve milletin varlığına karşı yapılacak her girişime karşı vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünden yana taraf olduklarını dile getirdi.
Geçmişteki iktidarların Balkanlar'a sadece komşu ülke nazarıyla baktığını öne süren Varol, şunları kaydetti:
"Bunun yanında gerek geçmişte gerekse de iktidarı döneminde devletin tüm imkanlarını seferber ederek, kamu diplomasi kuruluşlarıyla bu coğrafyada sürekli icraat yapan ve bizim de birçoğunu yerlerinde gördüğümüz binlerce proje, restorasyon ve yardımlar ile gerek Balkanlar'daki soydaş ve akrabalarımızı gerekse de ülkemizdeki yaşayan milyonlarca hemşehrilerimizin gönlünde taht kuran mazlumların, mağdurların umut kapısı Cumhurbaşkanımıza yürekten teşekkürü borç biliyoruz."
Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay da Balkanlar'da yürüttükleri çalışmaları aktararak, "Türkiye hayranı Balkanlar'daki kardeşlerimize, TİKA ile Kızılay ile dernek başkanlarımızla el uzatıp köprü kurduk. Bursa'dan Üsküp'e, Adapazarı'ndan Kalkandere'ye, Sultangazi'den Ohri'ye her bölgeye el attık. Orada yapılan çalışmalar asla unutulmayacak. Onlar o bölgelerde eskisinden çok daha güçlüler. Bizim Avrupa ile aramızda adeta bir kalkan oldular. Rumelili kardeşlerimizle irtibatımızı asla kesmeyeceğiz." dedi.