Yeni Nesil İnsülin Tedavisi Düşük Kan Şekeri Riskini Azaltıyor
Yeni geliştirilen ve kontrollü çalışma grubunda etkileri incelenen uzun süreli insülin tedavisinin, tip 2 diyabetli hastalarda ciddi kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) riskini azalttığı ortaya kondu Amerikan Diyabet Derneğinin yıllık toplantısında sunulan ve 'New England Journal of Medicine' isimli bilimsel dergide yayımlanan çalışmanın sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Yıldız: 'Çalışma sonuçları, iki insülinin şeker kontrolü ve kalp damar hastalığı riski yönünden benzer özellikte olduğunu ancak yeni nesil insülin ile ciddi şeker düşüklüğü riskinin daha az olduğunu gösterdi'
ANKARA - YEŞİM SERT KARAASLAN - Yeni geliştirilen ve kontrollü çalışma grubunda etkileri incelenen uzun süreli insülin tedavisine yönelik bilimsel çalışmayla tip 2 diyabetlilerde yeni uzun etkili insülin tedavisinin, hastalarda ciddi kan şekeri düşüklüğü riskini azalttığı belirlendi.
Bu yıl ABD'nin San Diego kentinde 77'ncisi düzenlenen Amerikan Diyabet Derneğinin yıllık toplantısında, yeni nesil insülinlere ilişkin çalışmaların sonuçları sunuldu.
Eş zamanlı olarak 'New England Journal of Medicine' dergisinde de yayımlanan çalışma kapsamında, yeni nesil uzun etkili insülin ile halen kullanımdaki uzun etkili insülinin, vücudun düzgün çalışması için yeterli insülin üretmediği zaman veya vücut hücreleri insüline tepki vermediğinde ortaya çıkan tip 2 diyabetli hastalarda, kalp damar hastalığı gelişim riski yönünden karşılaştırması da yapıldı.
Farklı ülkelerden toplam 7 bin 637 katılımcının dahil edildiği ve 2 yıl süren kontrollü çalışma gruplarının incelendiği çalışmada, kalp damar hastalığına bağlı ölüm, kalp krizi ve inme riskleri her iki grupta da benzer seviyelerde çıkarken, yeni nesil insülinlerin mevcut insülinlere göre ciddi kan şekeri düşüklüğü olarak tanımlanan ve istenmeyen yan etkileri olan şiddetli hipoglisemi görülme riskini yüzde 43 oranında azalttığı görüldü.
- 'Tedavide henüz normal fizyolojiyi taklit edemiyoruz'
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, diyabetlilerin insülin ile tedavisinde tüm gelişmelere rağmen henüz sağlıklı insan fizyolojisinin taklit edilemediğini söyledi.
Pankreasın, insülin üretemez hale gelmesi ile ortaya çıkan tip 1 diyabetlilerin tamamının ve tip 2 diyabetlilerin en az üçte birinin tek başına ya da başka diyabet ilaçlarıyla birlikte insülin kullandığını anlatan Yıldız, şu değerlendirmede bulundu:
'Hastaların eğitiminde, ev şeker ölçümlerinde, insülin uygulama tekniklerinde gelişmeler ve kullanıma giren birçok yeni insüline rağmen diyabetin insülin ile tedavisinde önemli zorluklarla karşı karşıyayız. Bunların başında insülinin istenmeyen etkisi olarak hipoglisemi ve kilo alımı geliyor.'
Yıldız, son yıllarda diyabet tedavisinde şeker yüksekliği (hiperglisemi) yanında hipoglisemi ve şeker değerlerinde günden güne değişkenliğin diyabete bağlı küçük ve büyük damar hastalıklarının gelişimi üzerine etkilerinin de giderek önem kazandığına dikkati çekti.
Diyabetli hastalarda 1920'li yıllardan bu yana kullanılan insülinin, rahatsızlığın tedavisinde ilk ve en eski ilaç olduğunu hatırlatan Yıldız, şöyle devam etti:
'Bugün elimizde etkisinin başlama hızı, en yüksek etkiye ulaşma süresi ve toplam etki süresine göre farklılık gösteren çok sayıda modern insülin tipi bulunuyor. Ancak hangi insülinin ne şekilde ve hangi dozda kullanılacağı hastadan hastaya farklılık gösteriyor. İnsülin tedavisinde kan şekeri yüksekliğini kontrol altına almanın yanında kan şekeri düşüklüğünü önlemek de önemli ve bu konuda daha fazla araştırma verisine ihtiyaç var.'
- 'Aynı enjeksiyon bölgesi fazla kullanılmamalı'
Prof. Dr. Yıldız, başarılı insülin tedavisinde hastanın doktorun önerdiği insülinin tipini, etkisini, ilacı uygulama ve muhafaza koşullarını, insülin dozları ve şeker ölçümleri ile ilgili kayıt tutmayı öğrenmesinin son derece önemli olduğunu söyledi.
İnsülin emilimi ile etkisini değiştiren ve sıklıkla gözden kaçabilen faktörler hakkında da bilgi veren Yıldız, şu uyarılarda bulundu:
'Banyo sonrası sıcağa maruz kalmış bir bölgeye, egzersiz yapmış bir kas grubu üzerine uygulama, enjeksiyon bölgesine masaj ya da cilt altı yerine yanlışlıkla kas içine insülin yapılması insülinin emilimini ve etkisini hızlandırırken aynı enjeksiyon bölgesinin çok fazla kullanılması, insülinin soğuk uygulanması ve sigara içme insülinin emilim ve etkisini yavaşlatıyor.'
Kaynak: AA
Bu yıl ABD'nin San Diego kentinde 77'ncisi düzenlenen Amerikan Diyabet Derneğinin yıllık toplantısında, yeni nesil insülinlere ilişkin çalışmaların sonuçları sunuldu.
Eş zamanlı olarak 'New England Journal of Medicine' dergisinde de yayımlanan çalışma kapsamında, yeni nesil uzun etkili insülin ile halen kullanımdaki uzun etkili insülinin, vücudun düzgün çalışması için yeterli insülin üretmediği zaman veya vücut hücreleri insüline tepki vermediğinde ortaya çıkan tip 2 diyabetli hastalarda, kalp damar hastalığı gelişim riski yönünden karşılaştırması da yapıldı.
Farklı ülkelerden toplam 7 bin 637 katılımcının dahil edildiği ve 2 yıl süren kontrollü çalışma gruplarının incelendiği çalışmada, kalp damar hastalığına bağlı ölüm, kalp krizi ve inme riskleri her iki grupta da benzer seviyelerde çıkarken, yeni nesil insülinlerin mevcut insülinlere göre ciddi kan şekeri düşüklüğü olarak tanımlanan ve istenmeyen yan etkileri olan şiddetli hipoglisemi görülme riskini yüzde 43 oranında azalttığı görüldü.
- 'Tedavide henüz normal fizyolojiyi taklit edemiyoruz'
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, diyabetlilerin insülin ile tedavisinde tüm gelişmelere rağmen henüz sağlıklı insan fizyolojisinin taklit edilemediğini söyledi.
Pankreasın, insülin üretemez hale gelmesi ile ortaya çıkan tip 1 diyabetlilerin tamamının ve tip 2 diyabetlilerin en az üçte birinin tek başına ya da başka diyabet ilaçlarıyla birlikte insülin kullandığını anlatan Yıldız, şu değerlendirmede bulundu:
'Hastaların eğitiminde, ev şeker ölçümlerinde, insülin uygulama tekniklerinde gelişmeler ve kullanıma giren birçok yeni insüline rağmen diyabetin insülin ile tedavisinde önemli zorluklarla karşı karşıyayız. Bunların başında insülinin istenmeyen etkisi olarak hipoglisemi ve kilo alımı geliyor.'
Yıldız, son yıllarda diyabet tedavisinde şeker yüksekliği (hiperglisemi) yanında hipoglisemi ve şeker değerlerinde günden güne değişkenliğin diyabete bağlı küçük ve büyük damar hastalıklarının gelişimi üzerine etkilerinin de giderek önem kazandığına dikkati çekti.
Diyabetli hastalarda 1920'li yıllardan bu yana kullanılan insülinin, rahatsızlığın tedavisinde ilk ve en eski ilaç olduğunu hatırlatan Yıldız, şöyle devam etti:
'Bugün elimizde etkisinin başlama hızı, en yüksek etkiye ulaşma süresi ve toplam etki süresine göre farklılık gösteren çok sayıda modern insülin tipi bulunuyor. Ancak hangi insülinin ne şekilde ve hangi dozda kullanılacağı hastadan hastaya farklılık gösteriyor. İnsülin tedavisinde kan şekeri yüksekliğini kontrol altına almanın yanında kan şekeri düşüklüğünü önlemek de önemli ve bu konuda daha fazla araştırma verisine ihtiyaç var.'
- 'Aynı enjeksiyon bölgesi fazla kullanılmamalı'
Prof. Dr. Yıldız, başarılı insülin tedavisinde hastanın doktorun önerdiği insülinin tipini, etkisini, ilacı uygulama ve muhafaza koşullarını, insülin dozları ve şeker ölçümleri ile ilgili kayıt tutmayı öğrenmesinin son derece önemli olduğunu söyledi.
İnsülin emilimi ile etkisini değiştiren ve sıklıkla gözden kaçabilen faktörler hakkında da bilgi veren Yıldız, şu uyarılarda bulundu:
'Banyo sonrası sıcağa maruz kalmış bir bölgeye, egzersiz yapmış bir kas grubu üzerine uygulama, enjeksiyon bölgesine masaj ya da cilt altı yerine yanlışlıkla kas içine insülin yapılması insülinin emilimini ve etkisini hızlandırırken aynı enjeksiyon bölgesinin çok fazla kullanılması, insülinin soğuk uygulanması ve sigara içme insülinin emilim ve etkisini yavaşlatıyor.'