'İş Güvenliğinde Başarıya Ulaşmanın Yolu; Yasayı Ertelemek Değil Denetlemektir'
OSGBDER Genel Başkanı Cengiz İmeci, iş güvenliği yasasında erteleme gerçekleşirse, 2020 yılına kadar 77 bin C Sınıfı iş güvenliği uzmanı işsiz kalmakla yüz yüze kalacağı gibi mesleğe olan güven azalacağı için yeni yapılacak iş güvenliği uzmanlığı sınavlarına başvurularının da olmayacağını bildirdi.
Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri işletmecileri Derneği (OSGBDER) Genel Başkan Cengiz İmeci, ’İş Güvenliği Yasasının’ ertelemesi ile ilgili yazılı açıklama yaptı. 2012 yılında yasalaşan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu müstakil bir kanun olarak çalışma hayatına girdiğinde iş kazalarının azalacağı meslek hastalıklarının ise izlenebilir ve önlenebilir hale geleceğinden ötürü çok ümitlenildiğini belirten İmeci, "Kanunda yer alan iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu aşamalı olarak devreye girecekti. Normalde yasanın ilk halinde 50’den az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde ve kamu işyerlerinde 2014 yılında yürürlüğe girmesi planlanırken iş dünyasından gelen sebebini anlayamadığımız baskılar ile 3 yıldır uygulanamadığı gibi TBMM Genel Kurulunda görüşülen ’Üretim Reform’ yasa tasarısına eklenen bir madde ile 3 yıl daha ertelenmek istenmektedir. Üretimin desteklenmesini konu alan bir tasarıda iş güvenliği uygulamalarını ertelemek üretimde verimliliğe nasıl yansıyacağını merak etmekteyiz. Bu yasanın sahada uygulayıcısı konumundaki iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinden görüş almadan sektör ile ilgili hiçbir sivil toplum kuruluşlarını dinlemeden alelacele bir şekilde yasanın çıkartılmak istenmesini hayretle karşılıyoruz. Bu erteleme gerçekleşirse 2020 yılına kadar 77 bin C Sınıfı iş Güvenliği Uzmanı işsiz kalmakla yüz yüze kalacağı gibi mesleğe olan güven azalacağı için yeni yapılacak İş Güvenliği Uzmanlığı sınavlarına başvurularının da olmayacağı bilinmelidir. Yani İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının tüm maddeleri yürürlüğe girmeden başladığımız noktaya 2012 yılına geri dönülmesi kaçınılmaz olacaktır" dedi.
Son değişiklikle 50’den az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde ve kamu işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu 20 gün sonra yani 1 Temmuz 2017 tarihinde uygulamaya geçmesi beklenirken şimdilik 2020 yılına kadar ötelenmek istendiğini belirten İmeci, "2020 yılına geldiğimizde ne olacağını şimdiden görür gibiyiz. Acaba 2020 yılına kadar ertelenmek istenen iş güvenliği tedbirleri iş kazalarına nasıl bir etki yapacaktır. Aladağ yurt yangını faciasını ve Marmaris’te tur otobüsü kazasını aklımıza getirdiğimizde olumlu bir etki yapmayacağı herkesin malumudur. Bizler anaokulunda minik öğrencilere iş güvenliği kültürünü aşılamaya gayret gösterirken bu ertelemeler zinciri her kesimi iş güvenliği kültüründen uzaklaştıracaktır. Yasanın sahada uygulanmasında yaşanan birçok sıkıntısı varken biz halen yasayı ertelemekle meşgul oluyoruz. Halbuki 2012 yılında çıkan yasanın bugüne kadar sahada oluşan olumsuzluklarının giderilip ülkemizin 2023 hedeflerine tam anlamıyla noksansız bir iş güvenliği bakış açısıyla girmek için çaba sarf etmek yerine halen ertelemeleri konuşmak hedefte ne kadar saptığımız göstermektedir. Üstelik bu erteleme gerçekleşirse 2014-2018 Üçüncü Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesinin de işlerliğini ve bu belgede belirtilen hedeflerin daha 2018 yılına gelmeden dışına çıktığımızın da göstergesi olacaktır" ifadelerini kullandı.
OSGBDER Genel Başkanı bu ertelemeye hiçbir tarafın sevineceğini düşünmediğini belirterek, "Kim yanında çalışan bir işçinin iş kazasından ölmesini veya uzuv kayıplı yaralanmasını veya meslek hastalığına yakalanmasını ister, hayretle bakıyoruz. Bu erteleme bugünden sonra oluşacak iş kazası sebebiyle yaşanacak ölümleri aslında iş cinayeti olarak adlandıracaktır. Ve bunu hiçbir kimsenin kamuoyuna izah edebileceğini sanmıyorum. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bize öğrettiği ve bizimde her zaman kullandığımız her fırsatta dile getirdiğimiz bir slogan vardır; ’Önlemek Ödemekten Ucuzdur’ bu erteleme gerçekleşirse kağıt üstünde bir slogan olarak kalmaya devam edecektir.
Az tehlikeli işyerleri denildiğinde herkesin aklına mali müşavirlik ofisi, avukatlık afisi, manav, bakkal, market, tekstil satış mağazası gibi sektörler gelmektedir. Sayıları hiçte azımsanmayacak kadar tekstil imalathanesi, gıda imalathanesi, temizlik hizmetleri, sebze meyve üretimi, servis taşımacılığı gibi sektörleri yok sayamayız. İstatistiklere baktığımızda iş kazalarının ve meslek hastalıkların büyük bölümü önemsemediğimiz iş sahalarında olmaktadır" dedi.
Kamu işyerlerinde durumun içler acısı olduğunun altını çizen İmeci, "Şöyle ki aynı kamu tesisinde 4 A sigortalısı iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi hizmetine erişebilirken 4 C li kamu personeli bu hizmete erişememektedir. Bu çarpıklığın fark edilerek 1 Temmuz 2017 tarihinde İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının tam manasıyla yürürlüğe girmesi önemlidir. Anayasamızın 56’ncı maddesinde, açık bir biçimde, devlete çalışanlarının sağlık ve güvenliklerini koruma ve gözetme yükümlülüğü getirilmiştir. Yine imzalamış olduğumuz Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerinde de benzer hükümler vardır. Ancak uygulama ve denetleme yerine erteleme yaparak çalışanın anayasal haklarına ulaşması engellenmektedir" ifadelerini kullandı.
Cengiz İmeci, ayrıca TBMM Genel Kurulunda reform tasarısının görüşmelerin başlamasıyla sağduyulu tüm milletvekillerinin birlik olup kanun tasarısının iş güvenliği ertelemesi ile ilgili maddelerini geri çekerek tüm sosyal tarafların ve ayrıca iş güvenliği ile ilgili faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının da görüşünü almak suretiyle yeni bir değerlendirme yapacaklarına inandığını açıkladı.
Kaynak: İHA
Son değişiklikle 50’den az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde ve kamu işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu 20 gün sonra yani 1 Temmuz 2017 tarihinde uygulamaya geçmesi beklenirken şimdilik 2020 yılına kadar ötelenmek istendiğini belirten İmeci, "2020 yılına geldiğimizde ne olacağını şimdiden görür gibiyiz. Acaba 2020 yılına kadar ertelenmek istenen iş güvenliği tedbirleri iş kazalarına nasıl bir etki yapacaktır. Aladağ yurt yangını faciasını ve Marmaris’te tur otobüsü kazasını aklımıza getirdiğimizde olumlu bir etki yapmayacağı herkesin malumudur. Bizler anaokulunda minik öğrencilere iş güvenliği kültürünü aşılamaya gayret gösterirken bu ertelemeler zinciri her kesimi iş güvenliği kültüründen uzaklaştıracaktır. Yasanın sahada uygulanmasında yaşanan birçok sıkıntısı varken biz halen yasayı ertelemekle meşgul oluyoruz. Halbuki 2012 yılında çıkan yasanın bugüne kadar sahada oluşan olumsuzluklarının giderilip ülkemizin 2023 hedeflerine tam anlamıyla noksansız bir iş güvenliği bakış açısıyla girmek için çaba sarf etmek yerine halen ertelemeleri konuşmak hedefte ne kadar saptığımız göstermektedir. Üstelik bu erteleme gerçekleşirse 2014-2018 Üçüncü Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesinin de işlerliğini ve bu belgede belirtilen hedeflerin daha 2018 yılına gelmeden dışına çıktığımızın da göstergesi olacaktır" ifadelerini kullandı.
OSGBDER Genel Başkanı bu ertelemeye hiçbir tarafın sevineceğini düşünmediğini belirterek, "Kim yanında çalışan bir işçinin iş kazasından ölmesini veya uzuv kayıplı yaralanmasını veya meslek hastalığına yakalanmasını ister, hayretle bakıyoruz. Bu erteleme bugünden sonra oluşacak iş kazası sebebiyle yaşanacak ölümleri aslında iş cinayeti olarak adlandıracaktır. Ve bunu hiçbir kimsenin kamuoyuna izah edebileceğini sanmıyorum. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bize öğrettiği ve bizimde her zaman kullandığımız her fırsatta dile getirdiğimiz bir slogan vardır; ’Önlemek Ödemekten Ucuzdur’ bu erteleme gerçekleşirse kağıt üstünde bir slogan olarak kalmaya devam edecektir.
Az tehlikeli işyerleri denildiğinde herkesin aklına mali müşavirlik ofisi, avukatlık afisi, manav, bakkal, market, tekstil satış mağazası gibi sektörler gelmektedir. Sayıları hiçte azımsanmayacak kadar tekstil imalathanesi, gıda imalathanesi, temizlik hizmetleri, sebze meyve üretimi, servis taşımacılığı gibi sektörleri yok sayamayız. İstatistiklere baktığımızda iş kazalarının ve meslek hastalıkların büyük bölümü önemsemediğimiz iş sahalarında olmaktadır" dedi.
Kamu işyerlerinde durumun içler acısı olduğunun altını çizen İmeci, "Şöyle ki aynı kamu tesisinde 4 A sigortalısı iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi hizmetine erişebilirken 4 C li kamu personeli bu hizmete erişememektedir. Bu çarpıklığın fark edilerek 1 Temmuz 2017 tarihinde İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının tam manasıyla yürürlüğe girmesi önemlidir. Anayasamızın 56’ncı maddesinde, açık bir biçimde, devlete çalışanlarının sağlık ve güvenliklerini koruma ve gözetme yükümlülüğü getirilmiştir. Yine imzalamış olduğumuz Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerinde de benzer hükümler vardır. Ancak uygulama ve denetleme yerine erteleme yaparak çalışanın anayasal haklarına ulaşması engellenmektedir" ifadelerini kullandı.
Cengiz İmeci, ayrıca TBMM Genel Kurulunda reform tasarısının görüşmelerin başlamasıyla sağduyulu tüm milletvekillerinin birlik olup kanun tasarısının iş güvenliği ertelemesi ile ilgili maddelerini geri çekerek tüm sosyal tarafların ve ayrıca iş güvenliği ile ilgili faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının da görüşünü almak suretiyle yeni bir değerlendirme yapacaklarına inandığını açıkladı.