Sağlıklı Gelecek İçin Tohumlar Nilüfer'de El Değiştirdi
Nilüfer Belediyesi, Anadolu’nun bitki çeşitlerini korumak için "Tohum Takas Şenliği" düzenledi. Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, "Sağlıklı günler ancak ve ancak GDO’suz ürünlerle mümkündür" dedi.
Nilüfer Belediyesinin, Kent Konseyi, EKODER ve Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi iş birliği ile bu yıl üçüncüsü düzenlediği Nilüfer Tohum Takas Şenliği, Bursa’nın önemli tarım merkezlerinden Ürünlü Mahallesi’nde gerçekleştirildi.
Trabzon’un Çaykara ilçesi Uzuntarla köyünden, İzmir’in Seferihisar ilçesine kadar Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden yerel tohumların takas edildiği şenlik ilgi gördü.
Şenlik, Nilüfer Kent Bostanları’nın ziyaret edilmesiyle başladı.
Organik ürünlerin üretildiği Kent Bostanları ziyaretinin ardından Ürünlü Mahallesi Meydanı’nda yer alan etkinlik alanına geçildi. Anadolu topraklarının dünyanın en zengin toprakları arasında yer aldığına dikkat çeken Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Türkiye’nin her geçen gün yanlış tohum politikalarıyla bu özelliğini kaybettiğini söyledi.
Bozbey, "Bizler Anadolu topraklarında yıllarca kendi kendimize yetecek olan üç beş ülkeden biri olarak övündük. Ama geldiğimiz nokta hiç iç açıcı değil. Buna tabi ki uluslararası tekellerin, uluslararası şirketlerin tamamen yoksullaştırarak fazla kazanma gibi düşüncesinden kaynaklandığını özellikle belirtmek istiyorum. Birileri buna ‘dur demeli’ diye düşünüyoruz. Ama onun zamanı geldi de geçiyor. Buna ‘dur’ diyecek de bu topraklarda yaşayan insanlardır. Ne zaman ki kendi özümüze, kendi toprağımızda ekilene sahip çıkarsak, onu desteklersek o zaman çark geriye dönmeye başlayacaktır. Birileri geri adım atacaklardır. Yerel yöneticiler olarak yıllardır bu konuda çaba gösteriyoruz. Ülkenin tarım politikaları adına beklediğimiz güçlü sesin bir an önce duyulmasını arzu ediyoruz" dedi.
"Sağlıklı günler ancak ve ancak GDO’suz ürünlerle mümkündür"
Her yıl daha da güçlenerek gerçekleştirdikleri Tohum Takas Şenliği ile sağlık dolu yerel tohumlarla üretilen ürünlerin sofraları donatmasını istediklerini belirten Bozbey, "Sağlıklı günler ancak ve ancak GDO’suz ürünlerle mümkündür. Anadolu coğrafyasında kayıt altına alınmış 12 bin bitki türü var. Türkiye’nin Avrupa kıtası üzerinde var olan bitki çeşitliliğinden daha zengin. Üzerinde yaşadığımız topraklar gıda olarak tükettiğimiz bir çok bitkinin de ana vatanıdır. Türkiye; buğday, arpa, mercimek, nohut, elma, armut, kiraz, Antep fıstığı ve kestanenin gen ve çeşitlilik merkezidir. Ama bugüne geldiğimizde, gıda egemenliğimiz tehdit altın olduğunu hep beraber görmekteyiz. İşte bu tehdit, tarım ve gıda endüstrisinin baskısıyla olmaktadır. Bu tehdit, dünyanın şekillendirilmesinde önemli rol oynayan tohum, tarım kimyasalları ve endüstriyel gıdayı üreten ve pazarlayan şirketler eliyle yapılmaktadır. Ülkelerin tarım politikaları manipüle edilerek halkların gıda egemenlikleri gasp edilmektedir. Halktan yana tavır koymayan, tarım politikalarını çiftçisinden ve tüketicisinden yana değil, şirketlerden yana belirleyen hükümetler ise tarımın çöküşünden, hayvani ve bitkisel üretimin düşmesinden sorumlu olmaktadır" diye konuştu.
Gen ve çeşitlilik merkezinin Türkiye olması ile övündüğümüz temel gıda maddelerinin günümüzdeki durumunu da değerlendiren Mustafa Bozbey, "Nohudu artık ithal ediyoruz. Geçen yıl yapılan 39 milyon dolarlık nohut ithalatının 15 milyonu Meksika’dan, 9 milyonu da Hindistan’dan gerçekleştirildi.
Kuru fasulye Arjantin ve Kırgızistan’dan, arpayı hükümet, Toprak Mahsulleri Ofisi üzerinden 100 bin tonluk ithalat için kuruma yetki verdi. Binlerce ton ithal ediyoruz. Bu sene Toprak Mahsulleri Ofisi üzerinden 40 bin tonluk ithalat yapılacağı söyleniyor. Binlerce ton mısır ithal etmeye devam hem de çoğu GDO’lu olmak üzere. Üstüne üstlük bir de gümrük vergilerini sıfırlıyorlar. Kavun Kosta Rika’dan, karpuz ise İran’dan ithal ediliyor. Elmayı Şili’den havucu Avustralya’dan, dünyanın en fazla çay tüketen ülkesi olarak övünüyoruz, ama Sri Lanka’dan ithal edilen çayın miktarı yüzde 12 oranında artarak 49 milyon dolarlık bir seviyeye ulaştı. Yerel çay üretimimizin çok büyük bir kısmını üreten ÇAYKUR’un da Katarlılara satılacağı haberi eğer doğruysa, bundan sonra yudumlayacağımız çay boğazımızdan kim bilir nasıl geçecek" diyerek ithalat oranlarına sitem etti.
"Tohum Kütüphanesi ile yerli tohumlarımızı geleceğe taşımak istiyoruz"
Bozbey, "Tohum Kütüphanesi ile yerli tohumlarımızı geleceğe taşımak istiyoruz. Kent Bostanları, halkı tarımla buluşturan, toprağın kokusunu içine çeken kentliye bir vefa duygusu yaşatmayı amaçladığımız bir alandır. Öyle ki, toprağa vurulan her kazmada, sökülen her ayrık otunda, tek bir tohumun yeşermesi mucizesine nasıl emekle ulaşıldığının anlaşılmasına olanak sağlanmaktadır" dedi.
Açılış konuşmalarının ardından Nilüfer Belediyesi Çevre ve Kırsal Alan Danışmanı Arca Atay’ın moderatörlüğünde forum gerçekleştirilirken, Ahmet Aykanat ile ‘Tohumdan Fidana’ Karikatür Atölyesi ve Ekoder ile ‘Tohum ve Fide Dikimi Atölyesi’ gerçekleştirildi.
Trabzon’dan tohum getiren Ahmet Aydınlı ise, bu şenliğin genişleterek sürmesini isteyerek, geleceğe bu tohumları aktarmak gerektiğini söyledi.
Kaynak: İHA
Trabzon’un Çaykara ilçesi Uzuntarla köyünden, İzmir’in Seferihisar ilçesine kadar Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden yerel tohumların takas edildiği şenlik ilgi gördü.
Şenlik, Nilüfer Kent Bostanları’nın ziyaret edilmesiyle başladı.
Organik ürünlerin üretildiği Kent Bostanları ziyaretinin ardından Ürünlü Mahallesi Meydanı’nda yer alan etkinlik alanına geçildi. Anadolu topraklarının dünyanın en zengin toprakları arasında yer aldığına dikkat çeken Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Türkiye’nin her geçen gün yanlış tohum politikalarıyla bu özelliğini kaybettiğini söyledi.
Bozbey, "Bizler Anadolu topraklarında yıllarca kendi kendimize yetecek olan üç beş ülkeden biri olarak övündük. Ama geldiğimiz nokta hiç iç açıcı değil. Buna tabi ki uluslararası tekellerin, uluslararası şirketlerin tamamen yoksullaştırarak fazla kazanma gibi düşüncesinden kaynaklandığını özellikle belirtmek istiyorum. Birileri buna ‘dur demeli’ diye düşünüyoruz. Ama onun zamanı geldi de geçiyor. Buna ‘dur’ diyecek de bu topraklarda yaşayan insanlardır. Ne zaman ki kendi özümüze, kendi toprağımızda ekilene sahip çıkarsak, onu desteklersek o zaman çark geriye dönmeye başlayacaktır. Birileri geri adım atacaklardır. Yerel yöneticiler olarak yıllardır bu konuda çaba gösteriyoruz. Ülkenin tarım politikaları adına beklediğimiz güçlü sesin bir an önce duyulmasını arzu ediyoruz" dedi.
"Sağlıklı günler ancak ve ancak GDO’suz ürünlerle mümkündür"
Her yıl daha da güçlenerek gerçekleştirdikleri Tohum Takas Şenliği ile sağlık dolu yerel tohumlarla üretilen ürünlerin sofraları donatmasını istediklerini belirten Bozbey, "Sağlıklı günler ancak ve ancak GDO’suz ürünlerle mümkündür. Anadolu coğrafyasında kayıt altına alınmış 12 bin bitki türü var. Türkiye’nin Avrupa kıtası üzerinde var olan bitki çeşitliliğinden daha zengin. Üzerinde yaşadığımız topraklar gıda olarak tükettiğimiz bir çok bitkinin de ana vatanıdır. Türkiye; buğday, arpa, mercimek, nohut, elma, armut, kiraz, Antep fıstığı ve kestanenin gen ve çeşitlilik merkezidir. Ama bugüne geldiğimizde, gıda egemenliğimiz tehdit altın olduğunu hep beraber görmekteyiz. İşte bu tehdit, tarım ve gıda endüstrisinin baskısıyla olmaktadır. Bu tehdit, dünyanın şekillendirilmesinde önemli rol oynayan tohum, tarım kimyasalları ve endüstriyel gıdayı üreten ve pazarlayan şirketler eliyle yapılmaktadır. Ülkelerin tarım politikaları manipüle edilerek halkların gıda egemenlikleri gasp edilmektedir. Halktan yana tavır koymayan, tarım politikalarını çiftçisinden ve tüketicisinden yana değil, şirketlerden yana belirleyen hükümetler ise tarımın çöküşünden, hayvani ve bitkisel üretimin düşmesinden sorumlu olmaktadır" diye konuştu.
Gen ve çeşitlilik merkezinin Türkiye olması ile övündüğümüz temel gıda maddelerinin günümüzdeki durumunu da değerlendiren Mustafa Bozbey, "Nohudu artık ithal ediyoruz. Geçen yıl yapılan 39 milyon dolarlık nohut ithalatının 15 milyonu Meksika’dan, 9 milyonu da Hindistan’dan gerçekleştirildi.
Kuru fasulye Arjantin ve Kırgızistan’dan, arpayı hükümet, Toprak Mahsulleri Ofisi üzerinden 100 bin tonluk ithalat için kuruma yetki verdi. Binlerce ton ithal ediyoruz. Bu sene Toprak Mahsulleri Ofisi üzerinden 40 bin tonluk ithalat yapılacağı söyleniyor. Binlerce ton mısır ithal etmeye devam hem de çoğu GDO’lu olmak üzere. Üstüne üstlük bir de gümrük vergilerini sıfırlıyorlar. Kavun Kosta Rika’dan, karpuz ise İran’dan ithal ediliyor. Elmayı Şili’den havucu Avustralya’dan, dünyanın en fazla çay tüketen ülkesi olarak övünüyoruz, ama Sri Lanka’dan ithal edilen çayın miktarı yüzde 12 oranında artarak 49 milyon dolarlık bir seviyeye ulaştı. Yerel çay üretimimizin çok büyük bir kısmını üreten ÇAYKUR’un da Katarlılara satılacağı haberi eğer doğruysa, bundan sonra yudumlayacağımız çay boğazımızdan kim bilir nasıl geçecek" diyerek ithalat oranlarına sitem etti.
"Tohum Kütüphanesi ile yerli tohumlarımızı geleceğe taşımak istiyoruz"
Bozbey, "Tohum Kütüphanesi ile yerli tohumlarımızı geleceğe taşımak istiyoruz. Kent Bostanları, halkı tarımla buluşturan, toprağın kokusunu içine çeken kentliye bir vefa duygusu yaşatmayı amaçladığımız bir alandır. Öyle ki, toprağa vurulan her kazmada, sökülen her ayrık otunda, tek bir tohumun yeşermesi mucizesine nasıl emekle ulaşıldığının anlaşılmasına olanak sağlanmaktadır" dedi.
Açılış konuşmalarının ardından Nilüfer Belediyesi Çevre ve Kırsal Alan Danışmanı Arca Atay’ın moderatörlüğünde forum gerçekleştirilirken, Ahmet Aykanat ile ‘Tohumdan Fidana’ Karikatür Atölyesi ve Ekoder ile ‘Tohum ve Fide Dikimi Atölyesi’ gerçekleştirildi.
Trabzon’dan tohum getiren Ahmet Aydınlı ise, bu şenliğin genişleterek sürmesini isteyerek, geleceğe bu tohumları aktarmak gerektiğini söyledi.