AK Partili Bostancı'dan önemli açıklamalar
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kurucusu olduğu partiye tekrar üye olmasına ilişkin değerlendirmede bulunarak, "Kendisi gelip doğrudan grup toplantılarını yönetebilir, yahut da bazen kendisi gelir bazen gelmeyebilir veya hiç gelmeyebilir. Bunlar tamamen kendi takdirindedir" dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, İhlas Haber Ajansı'na başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti'ye üyeliği, AK Parti'deki olağanüstü kongre süreci olmak üzere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin 2019'da tamamıyla hayata geçeceğine işaret eden Bostancı, 6 aylık süre içinde uyum yasalarının yapılması gerektiğini ifade etti.
Bunların arasında Seçim Yasası, Siyasi Partiler Yasası ve Meclisin iç tüzüğün yer aldığını anlatan Bostancı, 'Başbakanın olmadığı, Başbakanlık görevini Cumhurbaşkanının üstlendiği ve Cumhurbaşkanının seçimlerde parlamento ile birlikte seçildiği bir sistem bu. Dolayısıyla yeni sisteme göre bazı düzenlemeler yapmak gerekiyor. Adlandırmadan başlamak üzere işin mahiyetine kadar bir değişiklik gerekiyor. Yeni sisteme uygun bir tarzda yasal mevzuatı düzenlemekle mükellefiz, Meclis bu doğrultuda yoğun bir çalışma gerçekleştirecek. Muhalefet, iç ve dış hukuk yollarıyla çeşitli girişimlerde bulunsalar da halkın iradesi mahkemeler marifetiyle değiştirilemez. Ortada demokratik teoriye uygun şekilde halk oylaması yapılmış. Muhalefete de düşen mevcut tablo içerisinde bu yeni durumu görüp bu çerçevede 2019'da kadar geçecek süre içerisinde uyum yasalarına ne tür katkılar sağlayabilir, bunun üzerine düşünebilir. Biz, bütün siyasi partilerle birlikte yapmak isteriz. Yüksek uyum ve iş birliği arayacağımız muhakkak. Ümit ederim uyumu sağlarız' ifadelerini kullandı.
Bostancı, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Uyum yasalarına ilişkin mutabakatı arayacağız ama mutabakatın sağlanması için herkesin bir esneklik göstermesi lazım. Elimizde ne var, yeni hükümet sistemi var. Bunun şekli, hukuki müktesebatı esas alınarak bu uyum yasaları yapılacaktır. Muhalefetin de burada kendi marjları içerisinde yapılacak çalışmalara destek vermesi Türkiye'nin çıkarınadır.'
'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kurucusu olduğu partiye tekrar üye olmasına' ilişkin konuşan Bostancı, 'Bundan sonraki süreçte Cumhurbaşkanlarının genel başkan düzeyinde, ağırlıklı olarak ilke düzeyinde çıkacağını düşünmek lazım. Bu yeni bir siyasi kültür anlamına gelir. Hem parti genel başkanı hem de Cumhurbaşkanı olarak yeni bir siyasi davranış biçimi, yeni bir siyasi ilişkiler ağı şekillenecektir. Bunu unutmayalım. Sürekli zihnimizde mevcut duruma bir veri olarak kabul edip, bunun dışında olan bir tabloyu görerek arada uyumsuzluk olduğunu düşünmeyelim. Yeni bir sistem olduğunu ve insanların da bu sistem içerisinde tutum ve davranışlarını geliştireceklerini unutmayalım. Muhakkak bu sistemde Cumhurbaşkanı, devleti temsil eden ve aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olan iki kişiliği, iki şapkayı, kendi şahsında uyumlu bir şekilde birleştirerek kendi rolünü ifa edecektir' açıklamasında bulundu.
Olağanüstü kongre süreci
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2 Mayıs tarihi itibarıyla AK Parti'ye üye olacağını hatırlatan Bostancı, 'Partide grup toplantısı yapacağız, orada partiye üye olacaklar partinin daveti üzerine. 21 Mayıs'ta da olağanüstü kongre kararıyla beklentimiz, muhakkak herkesin isteği ve arzusu partinin genel başkanı olarak bundan sonraki süreçte görevine devam etmesi şeklinde olacak. Halk oylamasıyla birlikte buna ilişkin bir yasal engel vardı, halkımız bu yasal engeli ortadan kaldırdı, dolayısıyla bu ayrılık sona ermiş oldu' şeklinde konuştu.
Bostancı, açıklamasında şunları kaydetti: 'Sayın Cumhurbaşkanımız, 21 Mayıs'taki olağanüstü kongreden sonra genel başkan seçildikten sonra nasıl bir siyasi süreç takdir ediyorlarsa o çerçevede bir şekillenme olacaktır. Kendisi gelip doğrudan grup toplantılarını yönetebilir, yahut da bazen kendisi gelir bazen gelmeyebilir veya hiç gelmeyebilir. Bunlar tamamen kendi takdirindedir ve aynı zamanda Türkiye'deki siyasi kültür çerçevesinde muhakkak değerlendireceği konulardır. AK Parti'nin genel başkanı olarak muhakkak genel başkanlıktan kaynaklanan her türlü hak ve yetkiyi tasarruf etmeye sirayet sahibidir.'
Avrupa Birliği ile olan ilişkiler
Avrupa Birliği ile ilişkilere işaret eden Bostancı, problemli tarafın Avrupa Birliği olduğunu ifade etti.
Netleşmesi gereken tarafın Avrupa Birliği olduğunu anlatan Bostancı, 'Asıl kasıt Türkiye'nin kapıda bekletilmesi, buna yönelik bir siyaset o çerçevede Türkiye'ye 'ev ödevini yapmadın', 'referandum süreci eşit olmayan şartlarda yapıldı' gibi birtakım blokajlar ortaya konuyor, bunları uygun bulmuyoruz. AB'nin kendi yetkisi dahilinde de görmüyoruz. AB'nin netleşmesi gereken konu, 'Türkiye üye olacak mı, olmayacak mı?' Oyalama taktiğiyle işlerin buna götürülmesini Türkiye kabul etmeyecektir' dedi.
'İdama ilişkin Meclis'e teklif gelmiş değilir, geldiğinde müzakere edilir'
İdam tartışmalarına ilişkin konuşan Bostancı, 'Bu meydanların bir talebiydi. İnsanlar Türk milletinin geleceğine kasteden, dışarıdan kaynaklı bir operasyon mahiyetli darbe girişimine karşı hem tepki koydular hem de böylesine kabul edilemez ve her türlü olumsuz kavramla tanımlanacak girişimin ele başlarına karşı hukukun imkanları dahilinde en ağır cezaların verilmesine ilişkin bir iradeyi dile getirdiler. Türkiye, idamı kaldırmıştı, müebbet ceza devam ediyor. Meydanlar, bir tür böylesine daha önce bir bakıma örneği görülmeyen, bu kadar dış kaynaklı, Türkiye'nin geleceğine yönelik bir darbe girişimine karşı bunu yapanların en ağır şekilde cezalandırılması talebiyle birlikte 'idamı' telaffuz etmeye başladılar. Türkiye demokratik bir ülke ve elbette buradan kaynaklanan bir durum olarak siyasi kadroların meydanlardan yükselen talebe karşı duyarsız kalması beklenemezdi. İdam tartışmaları gündeme böyle geldi. Şimdi, geldiğimiz nokta şudur, AB'yi bir kenara bırakıyorum onların derdinin idamla ilgili olmadığı kanaatindeyim, onlar her ne olursa olsun Türkiye'yi kapıda bekletme stratejisinin bir parçası olarak kullanıyorlar. Onu bir kenara koyarak idam konusunda Türkiye'nin yapacağı, eğer Meclis'e gelirse Meclis'te değerlendirmektir. Enine boyuna bu değerlendirme yapılır ve sonuçta bir karar alınır. Milletin iradesinin tecelli ettiği yer Meclis'tir. Milletin duyarlılığına kulak veren Meclis o günkü müzakereler çerçevesinde bu konuda bir karar alır. Henüz Meclis'e buna ilişkin teklif gelmiş değildir. Geldiğinde müzakere edilir' ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Bunların arasında Seçim Yasası, Siyasi Partiler Yasası ve Meclisin iç tüzüğün yer aldığını anlatan Bostancı, 'Başbakanın olmadığı, Başbakanlık görevini Cumhurbaşkanının üstlendiği ve Cumhurbaşkanının seçimlerde parlamento ile birlikte seçildiği bir sistem bu. Dolayısıyla yeni sisteme göre bazı düzenlemeler yapmak gerekiyor. Adlandırmadan başlamak üzere işin mahiyetine kadar bir değişiklik gerekiyor. Yeni sisteme uygun bir tarzda yasal mevzuatı düzenlemekle mükellefiz, Meclis bu doğrultuda yoğun bir çalışma gerçekleştirecek. Muhalefet, iç ve dış hukuk yollarıyla çeşitli girişimlerde bulunsalar da halkın iradesi mahkemeler marifetiyle değiştirilemez. Ortada demokratik teoriye uygun şekilde halk oylaması yapılmış. Muhalefete de düşen mevcut tablo içerisinde bu yeni durumu görüp bu çerçevede 2019'da kadar geçecek süre içerisinde uyum yasalarına ne tür katkılar sağlayabilir, bunun üzerine düşünebilir. Biz, bütün siyasi partilerle birlikte yapmak isteriz. Yüksek uyum ve iş birliği arayacağımız muhakkak. Ümit ederim uyumu sağlarız' ifadelerini kullandı.
Bostancı, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Uyum yasalarına ilişkin mutabakatı arayacağız ama mutabakatın sağlanması için herkesin bir esneklik göstermesi lazım. Elimizde ne var, yeni hükümet sistemi var. Bunun şekli, hukuki müktesebatı esas alınarak bu uyum yasaları yapılacaktır. Muhalefetin de burada kendi marjları içerisinde yapılacak çalışmalara destek vermesi Türkiye'nin çıkarınadır.'
'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kurucusu olduğu partiye tekrar üye olmasına' ilişkin konuşan Bostancı, 'Bundan sonraki süreçte Cumhurbaşkanlarının genel başkan düzeyinde, ağırlıklı olarak ilke düzeyinde çıkacağını düşünmek lazım. Bu yeni bir siyasi kültür anlamına gelir. Hem parti genel başkanı hem de Cumhurbaşkanı olarak yeni bir siyasi davranış biçimi, yeni bir siyasi ilişkiler ağı şekillenecektir. Bunu unutmayalım. Sürekli zihnimizde mevcut duruma bir veri olarak kabul edip, bunun dışında olan bir tabloyu görerek arada uyumsuzluk olduğunu düşünmeyelim. Yeni bir sistem olduğunu ve insanların da bu sistem içerisinde tutum ve davranışlarını geliştireceklerini unutmayalım. Muhakkak bu sistemde Cumhurbaşkanı, devleti temsil eden ve aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olan iki kişiliği, iki şapkayı, kendi şahsında uyumlu bir şekilde birleştirerek kendi rolünü ifa edecektir' açıklamasında bulundu.
Olağanüstü kongre süreci
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2 Mayıs tarihi itibarıyla AK Parti'ye üye olacağını hatırlatan Bostancı, 'Partide grup toplantısı yapacağız, orada partiye üye olacaklar partinin daveti üzerine. 21 Mayıs'ta da olağanüstü kongre kararıyla beklentimiz, muhakkak herkesin isteği ve arzusu partinin genel başkanı olarak bundan sonraki süreçte görevine devam etmesi şeklinde olacak. Halk oylamasıyla birlikte buna ilişkin bir yasal engel vardı, halkımız bu yasal engeli ortadan kaldırdı, dolayısıyla bu ayrılık sona ermiş oldu' şeklinde konuştu.
Bostancı, açıklamasında şunları kaydetti: 'Sayın Cumhurbaşkanımız, 21 Mayıs'taki olağanüstü kongreden sonra genel başkan seçildikten sonra nasıl bir siyasi süreç takdir ediyorlarsa o çerçevede bir şekillenme olacaktır. Kendisi gelip doğrudan grup toplantılarını yönetebilir, yahut da bazen kendisi gelir bazen gelmeyebilir veya hiç gelmeyebilir. Bunlar tamamen kendi takdirindedir ve aynı zamanda Türkiye'deki siyasi kültür çerçevesinde muhakkak değerlendireceği konulardır. AK Parti'nin genel başkanı olarak muhakkak genel başkanlıktan kaynaklanan her türlü hak ve yetkiyi tasarruf etmeye sirayet sahibidir.'
Avrupa Birliği ile olan ilişkiler
Avrupa Birliği ile ilişkilere işaret eden Bostancı, problemli tarafın Avrupa Birliği olduğunu ifade etti.
Netleşmesi gereken tarafın Avrupa Birliği olduğunu anlatan Bostancı, 'Asıl kasıt Türkiye'nin kapıda bekletilmesi, buna yönelik bir siyaset o çerçevede Türkiye'ye 'ev ödevini yapmadın', 'referandum süreci eşit olmayan şartlarda yapıldı' gibi birtakım blokajlar ortaya konuyor, bunları uygun bulmuyoruz. AB'nin kendi yetkisi dahilinde de görmüyoruz. AB'nin netleşmesi gereken konu, 'Türkiye üye olacak mı, olmayacak mı?' Oyalama taktiğiyle işlerin buna götürülmesini Türkiye kabul etmeyecektir' dedi.
'İdama ilişkin Meclis'e teklif gelmiş değilir, geldiğinde müzakere edilir'
İdam tartışmalarına ilişkin konuşan Bostancı, 'Bu meydanların bir talebiydi. İnsanlar Türk milletinin geleceğine kasteden, dışarıdan kaynaklı bir operasyon mahiyetli darbe girişimine karşı hem tepki koydular hem de böylesine kabul edilemez ve her türlü olumsuz kavramla tanımlanacak girişimin ele başlarına karşı hukukun imkanları dahilinde en ağır cezaların verilmesine ilişkin bir iradeyi dile getirdiler. Türkiye, idamı kaldırmıştı, müebbet ceza devam ediyor. Meydanlar, bir tür böylesine daha önce bir bakıma örneği görülmeyen, bu kadar dış kaynaklı, Türkiye'nin geleceğine yönelik bir darbe girişimine karşı bunu yapanların en ağır şekilde cezalandırılması talebiyle birlikte 'idamı' telaffuz etmeye başladılar. Türkiye demokratik bir ülke ve elbette buradan kaynaklanan bir durum olarak siyasi kadroların meydanlardan yükselen talebe karşı duyarsız kalması beklenemezdi. İdam tartışmaları gündeme böyle geldi. Şimdi, geldiğimiz nokta şudur, AB'yi bir kenara bırakıyorum onların derdinin idamla ilgili olmadığı kanaatindeyim, onlar her ne olursa olsun Türkiye'yi kapıda bekletme stratejisinin bir parçası olarak kullanıyorlar. Onu bir kenara koyarak idam konusunda Türkiye'nin yapacağı, eğer Meclis'e gelirse Meclis'te değerlendirmektir. Enine boyuna bu değerlendirme yapılır ve sonuçta bir karar alınır. Milletin iradesinin tecelli ettiği yer Meclis'tir. Milletin duyarlılığına kulak veren Meclis o günkü müzakereler çerçevesinde bu konuda bir karar alır. Henüz Meclis'e buna ilişkin teklif gelmiş değildir. Geldiğinde müzakere edilir' ifadelerini kullandı.