Hekimoğlu Açıklaması 'Türkiye İhracatta, Organik Üretim Avantajını Fırsata Çevirmeli'
İçel Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu üyesi Enis Hekimoğlu, Türkiye’nin dünyada en fazla organik üretim alanına sahip ülkeler arasında 30’uncu, en fazla üretici sayısına sahip ülkeler sıralamasında ise 6’ıncı olduğunu belirterek, "Türkiye organik tarımda ciddi bir potansiyeli bulunmasına rağmen ihracatta bunu fırsata çeviremiyor. Dünyadaki talep ise organik ürünler üzerinde yoğunlaşıyor. Bunu Berlin Fuarı ve hal ziyaretlerimizde bir kez daha tespit ettik” dedi.

Organik sektörünün endüstriyel nişasta şekerine karşı çok ciddi tepki verdiğine de dikkat çeken Hekimoğlu, "Bu nedenle tatlı ihtiyacını karşılamak adına çok keyifli alternatif ürünler üretilmiş. Örneğin bizden incir alıyorlar ama onu asla sadece incir olarak satmıyorlar. İncir ile hazırlanmış, miktar olarak küçük ancak besin değeri oldukça yüksek, çantada taşınır ürünlere dönüştürüyorlar. Sektör, tüketim alışkanlıkları doğrultusunda kendini hızla nihai ürünü oluşturmaya odaklamış. Organik ürünler lezzet, güvenirlilik ve yüksek besin değeri ile gastronomi dünyasında da tüketici gözünde de değerli hale gelmiş" ifadelerini kullandı.
Karbon ayak izinin de önemsenen konuların başında geldiğine değinen Hekimoğlu, yarı mamul olarak ithal ettikleri ham maddeleri kendi ülkelerinde yüksek katma değerli ürünlere çevirip kendi markaları ile ihraç ettiklerini söyledi.
Organik üretimde bilim ve teknolojiyi kullanarak kusursuz ürünlere ulaşıldığını kaydeden Hekimoğlu, Türkiye’nin ise en büyük sorununun tedarik zincirindeki eksik halkalarda yaşadığını vurguladı. Üreticinin tüketiciye ulaşmada sıkıntı yaşadığını da dile getiren Hekimoğlu, "Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim ve Geliştirme Müdürlüğü’nün organik üretim ile ilgili yeni oluşturduğu birim ise sorunların çözümü noktasında daha hızlı yol alabileceğimiz umudunu veriyor. Organik sektörüne İçel ve Çukurova özelinde turunçgil meyveleri, muz, çilek, süt ve et ürünlerinde ciddi fırsatların bulunduğunu bilmeliyiz. Bu çerçevede üretici birlikleri, sivil toplum örgütleri ve bakanlığımıza bağlı araştırma enstitüleri ile beraber hazırlanacak araştırma ve eğitim destekleri ile Türkiye’nin bugün yaptığı 18 milyar dolar seviyesindeki tarım ihracatı kadar organik tarım ihracatı yapılmaması için hiçbir sebep yok" şeklinde konuştu.
Organik tarımın önemine de değinen Hekimoğlu, bugün modern tarım olarak da adlandırılan konvansiyonel tarımla artan dünya nüfusunun doyurulması hedeflense de kullanılan yöntemlerin sağlığı tehdit ettiğini söyledi.
Konvansiyonel yöntemlerin toprağı verimsizleştiren klasik kimyevi gübreler ve ilaçların yeraltı sularına kadar işleyip eko sistemi olumsuz etkilediğini ve pek çok canlının ölümüne sebep olduğunu anlatan Hekimoğlu, "FAO’nun yayınladığı rapora göre son 50 yılda suni azotlu gübrelerin kullanımı artarken, dünyada tahıl gruplarının artışı yalnızca yüzde 2 olmuştur. Yapılan araştırmalarda 21 vitamin ve mineral ögesinin organik ürünlerde daha bol olduğu, iklim değişikliklerini önlemede önemli rol aldığı, konvansiyonel tarıma göre yüzde 45 daha az enerji kullanıldığı ve sera gazı yayılımını yüzde 70 azaltabildiği belirlenmiştir. Organik tarım, konvansiyonele göre yüzde 30 daha fazla iş gücü sağlamaktadır. 2014’te dünyada 172 ülkede 44 milyon hektar alanda 2,3 milyon organik üretici tarafından organik tarım gerçekleştirildi.
Bu yıl itibariyle de dünya organik tarım ticaretine konu olan değer 80 milyar dolar oldu" dedi.
