Erdoğan: Gavur topraklarında esir yaşayamam!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan referanduma sayılı günler kala Salih Nayman moderatörlüğünde ATV, A Haber, A News, A Haber Radyo ortak yayınında gençlerin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATV ve A Haber ortak canlı yayınında Gençlerle Baş Başa programına katıldı.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeme ilişkin önemli açıklamaları;
ERKLER BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ OLACAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şunu çok iyi kavramamız lazım. Kuvvetler ayrılığı prensibinde Yasama Yürütme Yargı erkleri var. Tek adam denildiği zaman Yasama Yürütme Yargı'yı bir kişi almış yönetiyor algısı olur ama burada öyle bir şey yok. Burada sadece yürütmenin bir kişide toplanması o da Cumhurbaşkanı'dır. Şu anda bir çift başlılık var. Cumhurbaşkanı var Başbakan var. Örneğin Gazi Mustafa Kemal Atatürk malum hem CHP'nin genel başkanı idi hem de ülkenin Cumhurbaşkanı idi. İsmet İnönü de aynı şekilde. Acaba şu anda partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'dir diyen Kılıçdaroğlu o dönemin tek adamlığından bahsediyor mu hayır. Şu anda Cumhurbaşkanı var Başbakan var. Başbakan hem bir parti genel başkanı hem başbakan. Tek adamlık ifadesi kullanılıyor mu kullanılmıyor. Güçlendirilmiş bir başkan olacak şimdi ve onun yanında güçlendirilmiş yasama organı ve aynı şekilde güçlendirilmiş bir yargı olacak. Bunların birbiriyle ilişkisi bağlantısı olmayacak.
İLLERİMİZİN ADİL TEMSİLİ İÇİN 600 VEKİL ŞART
Temsilde adalet için 600 vekil şart. Dünyanın pek çok ülkesinde bu sayı 700'lere binlere çıkıyor. Türkiye 80 milyon milletvekili sayımız 550, 143 bin kişiye bir vekil düşüyor. Bunların hiç biri ile mukayese edilemeyecek derecede Türkiye temsilde adalette tam olarak temsil edilmiyor istiyoruz ki bunu biraz dengeleyelim. Hem illerin temsili noktasında adil olsun hem de bütün bunlarla beraber öyle iller var ki mesela İstanbul 120-130 bin kişi ile bir vekil çıkarırken öyle illerimiz var 10-15 bin kişiyle bir vekil çıkarıyor. Bu adil değil. Bunu neyle getireceğiz yeni düzenleme ile getirmiş olacağız.
CHP, AKLA HAYALE GELMEYECEK PROJELER ÖNERİYORDU
Benim Belediye Başkanlığım döneminde Mehmet Ali Birand ile toplantı yaptık. Öğrencilerimiz aynı şekilde sordular ben cevapladım. O zaman ilk defa siyasetten İstanbul'a belediye başkan adayı oluyorum. Bir çok konuda soru sordular ben de yanıtladım. Yine burada yaptık programı. Arşiv görüntüleri olsa da keşke görseniz. Bir iki yılda biz İstanbul'u çöp dağlarından, hava kirliliğinden kurtardık. Doğalgazı katlayarak bir milyon 250 bine çıkardık. Bu da İstanbul'u ciddi anlamda rahatlattı. Su konusunda İstanbullu evinde çeşmeler akmadığı için tabi ben CHP'den aldım İstanbul'u o zaman CHP'li başkan nasıl su getireceğini bilmiyordu. Bomba atarız yağmur bulutlarına gibi akla hayale gelmez projeler uyduruyorlardı. Hatta bir ara Yalova'dan su getiririz diyorlardı.
BUNLAR SİYASETİN UZLAŞMA BOYUTUNDA YOKLAR
Yeni anayasa sözü verenler yeni adım attılar mı, hayır. 60 Maddeye kadar gelindi bunun üzerinde arkadaşlarımız çalıştı mutabık kaldılar fakat son anda CHP geri vitese taktı hayır dedi. HDP'yi söylememe gerek yok. O dönemde MHP ile bu konuları arkadaşlarımız yine görüşmeye devam ettiler. Fakat illa 4 partinin katılması gerekir katılmazsa biz yokuz dediler. Zaten 4 partinin görevlendirdiği kişiler bu çalışmayı yaptı niye uzatıyoruz gelin onlar paraf ettiler ön çalışmayı yaptılar biz de onayları verelim ve bu işin ilk etabı olan 60 maddeyi geçirelim. Maalesef, siyasetin uzlaşma boyutunda bunlar yoklar.
SİYASETİN O DAYANIŞMA DİLİNİ ÖZLÜYORUM
60 Madde paraf edildiği halde maalesef tıkandı ve yeniden seçim süreçleri başladı Kasım olayı Haziran olayı bu süreçleri yaşadık. Keşke Türkiye o süreçleri de yaşamamış olsaydı. Bu ülkenin yönetiminde zaman kaybına tahammülümüz yok. Yalnızlıktan bahsedince o şurada; ben siyasetin o dayanışma dilini özlüyorum. Batı dünyasını biraz bilirim. Gerek belediye başkanlığım dönemim gerekse şurada 12 yıl başbakanlık ondan sonra 2-2,5 yıl Cumhurbaşkanlığı dönemi bütün dünyayı büyük oranda dolaştım buralarda neler oluyor bunu gören bilen birisiyim. Bütün bunları görünce bunlarda bir mutabakat dilinden anlayış var.
18 MADDEYİ İNANIN OKUMAMIŞ, BİLMİYOR
Şimdi iş geldi Sayın Başbakanımız ile Sayın Bahçeli üzerinde çalıştı ve 18 madde ile iş bağlandı. Gönül arzu ederdi ki burada CHP de olsun ama olmadı. Bu 18 madde ile şimdi milletimizin karşısına çıktık. Milletimizin karşısında bu anlatılıyor mu maalesef anlatılmıyor. Zira CHP'nin başındaki zat 18 maddeyi okumamış inanın bilmiyor. Böyle siyaset olmaz ki. Gönül arzu ederdi ki o mutabakatta beraber olmaktı. Yalnızlık noktası buydu. Yoksa benim yol arkadaşlarımla sıkıntımız yok inşallah da ölene kadar beraber olacağız.
GAVUR TOPRAKLARINDA ESİR HAYATI YAŞAYAMAM
Otel sahibi arkadaşımız, 'Benim hızlı bir yatım var. Buradan sizi yakın adalara götürebilirim.' gibi bana bir teklif de yaptı.
Dedim ki 'Serkan, bak' dedim; 'benim vatan topraklarında ölmem varken, ben gidip gavur topraklarında, orada esir hayatı yaşayamam.
KILIÇDAROĞLU'NUN 15 TEMMUZ GECESİ HAVALİMANINDAN AYRILMASI
Yanımıza arkadaşlar geldi, dediler ki, 11,5 gibi dediler bana, Kılıçdaroğlu VIP'den geldi ve bir yere gitti dediler, onlar da bilmiyorlar. Tabii biz bunları sonra öğreniyoruz. Bak şimdi çok daha enteresan görüntüler çıktı. O esnada meğerse tankların önüne gelen o ışıldaklı araçla darbecilerle orada konuşuyorlar, görüşme yapıyorlar ve darbecilerle ne konuştunuz, ne görüştünüz? 12 dakika telefon görüşmesi var, ne görüştün? Hani sen FETÖ'nün gazetesine röportaj vermiştin. Geçen akşam bir radyo kanalında bir görüşme yaptım, dedi ki 'benim de onunla görüşmem var, bana da aynı şeyi söyledi' dedi, 'Darbe olursa ilk defa tankların üzerine ben çıkarım' dedi bana. E peki bu ne perhiz, ne lahana turşusu. Niye kaçıp gittin? Hadi gelseydin ya orada bak on binlerce insan var. Sen de onların arasına karışsaydın. Bu iş kürek işi değil, yürek işi, yürek. Çekti gitti. Dedim ya yalan bunda diz boyu. Ben zaten buna diyorum, bu yalan makinesi. Böyle bir durumu var, işte görüntü ortada.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeme ilişkin önemli açıklamaları;
ERKLER BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ OLACAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şunu çok iyi kavramamız lazım. Kuvvetler ayrılığı prensibinde Yasama Yürütme Yargı erkleri var. Tek adam denildiği zaman Yasama Yürütme Yargı'yı bir kişi almış yönetiyor algısı olur ama burada öyle bir şey yok. Burada sadece yürütmenin bir kişide toplanması o da Cumhurbaşkanı'dır. Şu anda bir çift başlılık var. Cumhurbaşkanı var Başbakan var. Örneğin Gazi Mustafa Kemal Atatürk malum hem CHP'nin genel başkanı idi hem de ülkenin Cumhurbaşkanı idi. İsmet İnönü de aynı şekilde. Acaba şu anda partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'dir diyen Kılıçdaroğlu o dönemin tek adamlığından bahsediyor mu hayır. Şu anda Cumhurbaşkanı var Başbakan var. Başbakan hem bir parti genel başkanı hem başbakan. Tek adamlık ifadesi kullanılıyor mu kullanılmıyor. Güçlendirilmiş bir başkan olacak şimdi ve onun yanında güçlendirilmiş yasama organı ve aynı şekilde güçlendirilmiş bir yargı olacak. Bunların birbiriyle ilişkisi bağlantısı olmayacak.
İLLERİMİZİN ADİL TEMSİLİ İÇİN 600 VEKİL ŞART
Temsilde adalet için 600 vekil şart. Dünyanın pek çok ülkesinde bu sayı 700'lere binlere çıkıyor. Türkiye 80 milyon milletvekili sayımız 550, 143 bin kişiye bir vekil düşüyor. Bunların hiç biri ile mukayese edilemeyecek derecede Türkiye temsilde adalette tam olarak temsil edilmiyor istiyoruz ki bunu biraz dengeleyelim. Hem illerin temsili noktasında adil olsun hem de bütün bunlarla beraber öyle iller var ki mesela İstanbul 120-130 bin kişi ile bir vekil çıkarırken öyle illerimiz var 10-15 bin kişiyle bir vekil çıkarıyor. Bu adil değil. Bunu neyle getireceğiz yeni düzenleme ile getirmiş olacağız.
CHP, AKLA HAYALE GELMEYECEK PROJELER ÖNERİYORDU
Benim Belediye Başkanlığım döneminde Mehmet Ali Birand ile toplantı yaptık. Öğrencilerimiz aynı şekilde sordular ben cevapladım. O zaman ilk defa siyasetten İstanbul'a belediye başkan adayı oluyorum. Bir çok konuda soru sordular ben de yanıtladım. Yine burada yaptık programı. Arşiv görüntüleri olsa da keşke görseniz. Bir iki yılda biz İstanbul'u çöp dağlarından, hava kirliliğinden kurtardık. Doğalgazı katlayarak bir milyon 250 bine çıkardık. Bu da İstanbul'u ciddi anlamda rahatlattı. Su konusunda İstanbullu evinde çeşmeler akmadığı için tabi ben CHP'den aldım İstanbul'u o zaman CHP'li başkan nasıl su getireceğini bilmiyordu. Bomba atarız yağmur bulutlarına gibi akla hayale gelmez projeler uyduruyorlardı. Hatta bir ara Yalova'dan su getiririz diyorlardı.
BUNLAR SİYASETİN UZLAŞMA BOYUTUNDA YOKLAR
Yeni anayasa sözü verenler yeni adım attılar mı, hayır. 60 Maddeye kadar gelindi bunun üzerinde arkadaşlarımız çalıştı mutabık kaldılar fakat son anda CHP geri vitese taktı hayır dedi. HDP'yi söylememe gerek yok. O dönemde MHP ile bu konuları arkadaşlarımız yine görüşmeye devam ettiler. Fakat illa 4 partinin katılması gerekir katılmazsa biz yokuz dediler. Zaten 4 partinin görevlendirdiği kişiler bu çalışmayı yaptı niye uzatıyoruz gelin onlar paraf ettiler ön çalışmayı yaptılar biz de onayları verelim ve bu işin ilk etabı olan 60 maddeyi geçirelim. Maalesef, siyasetin uzlaşma boyutunda bunlar yoklar.
SİYASETİN O DAYANIŞMA DİLİNİ ÖZLÜYORUM
60 Madde paraf edildiği halde maalesef tıkandı ve yeniden seçim süreçleri başladı Kasım olayı Haziran olayı bu süreçleri yaşadık. Keşke Türkiye o süreçleri de yaşamamış olsaydı. Bu ülkenin yönetiminde zaman kaybına tahammülümüz yok. Yalnızlıktan bahsedince o şurada; ben siyasetin o dayanışma dilini özlüyorum. Batı dünyasını biraz bilirim. Gerek belediye başkanlığım dönemim gerekse şurada 12 yıl başbakanlık ondan sonra 2-2,5 yıl Cumhurbaşkanlığı dönemi bütün dünyayı büyük oranda dolaştım buralarda neler oluyor bunu gören bilen birisiyim. Bütün bunları görünce bunlarda bir mutabakat dilinden anlayış var.
18 MADDEYİ İNANIN OKUMAMIŞ, BİLMİYOR
Şimdi iş geldi Sayın Başbakanımız ile Sayın Bahçeli üzerinde çalıştı ve 18 madde ile iş bağlandı. Gönül arzu ederdi ki burada CHP de olsun ama olmadı. Bu 18 madde ile şimdi milletimizin karşısına çıktık. Milletimizin karşısında bu anlatılıyor mu maalesef anlatılmıyor. Zira CHP'nin başındaki zat 18 maddeyi okumamış inanın bilmiyor. Böyle siyaset olmaz ki. Gönül arzu ederdi ki o mutabakatta beraber olmaktı. Yalnızlık noktası buydu. Yoksa benim yol arkadaşlarımla sıkıntımız yok inşallah da ölene kadar beraber olacağız.
GAVUR TOPRAKLARINDA ESİR HAYATI YAŞAYAMAM
Otel sahibi arkadaşımız, 'Benim hızlı bir yatım var. Buradan sizi yakın adalara götürebilirim.' gibi bana bir teklif de yaptı.
Dedim ki 'Serkan, bak' dedim; 'benim vatan topraklarında ölmem varken, ben gidip gavur topraklarında, orada esir hayatı yaşayamam.
KILIÇDAROĞLU'NUN 15 TEMMUZ GECESİ HAVALİMANINDAN AYRILMASI
Yanımıza arkadaşlar geldi, dediler ki, 11,5 gibi dediler bana, Kılıçdaroğlu VIP'den geldi ve bir yere gitti dediler, onlar da bilmiyorlar. Tabii biz bunları sonra öğreniyoruz. Bak şimdi çok daha enteresan görüntüler çıktı. O esnada meğerse tankların önüne gelen o ışıldaklı araçla darbecilerle orada konuşuyorlar, görüşme yapıyorlar ve darbecilerle ne konuştunuz, ne görüştünüz? 12 dakika telefon görüşmesi var, ne görüştün? Hani sen FETÖ'nün gazetesine röportaj vermiştin. Geçen akşam bir radyo kanalında bir görüşme yaptım, dedi ki 'benim de onunla görüşmem var, bana da aynı şeyi söyledi' dedi, 'Darbe olursa ilk defa tankların üzerine ben çıkarım' dedi bana. E peki bu ne perhiz, ne lahana turşusu. Niye kaçıp gittin? Hadi gelseydin ya orada bak on binlerce insan var. Sen de onların arasına karışsaydın. Bu iş kürek işi değil, yürek işi, yürek. Çekti gitti. Dedim ya yalan bunda diz boyu. Ben zaten buna diyorum, bu yalan makinesi. Böyle bir durumu var, işte görüntü ortada.