Başbakan Yıldırım'dan Kılıçdaroğlu'na Sert Eleştiri

Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesi ile ilgili sözlerine ilişkin, “Benim 5 tane torunum var. Benim çocuklarımın en küçüğü 35 yaşını geçmiş durumda. Benimle ilgiliyse yanlış hesap yapmış, böyle bir şey yok. Bunlar acizlik. Belli ki ana muhalefet partisi gençleri anlamıyor. Gençlere hak vermede bu kadar haksız davranan başka birisi olamaz. Çocuklar, torunlar meselesine gelince orada açtırmasın kutuyu, söyletmesin kötüyü. Sayın Kılıçdaroğlu, SGK Genel Müdürü olduğu zaman 14 tane torununu sigortalı yaptırdığını biliyorsunuz. Orada dürüstlük dersi vermeye kalkmasın. Kişisel meselelere girmekten mümkün mertebe uzak duruyoruz. Ama girerse herkesin söyleyeceği şey var” dedi.

Milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesi ile ilgili eleştirileri ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, ‘AK Parti içinde oğullarını milletvekili yapmak istiyorlar. Hangi bakkalın, esnafın oğlu ya da çocuğu bakalım milletvekili olabilecek mi?’ sözlerini değerlendiren Başbakan Yıldırım, “Benim 5 tane torunum var. Benim çocuklarımın en küçüğü 35 yaşını geçmiş durumda. Benimle ilgiliyse yanlış hesap yapmış böyle bir şey yok. Bunlar acizlik. Seçme yaşı aynı zamanda seçilme yaşıdır. Bir insan seçmek için ehliyetliyse seçilmek için de ehliyetlidir. Bu çarpıklığı ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Biz iktidara geldiğimizde seçilme yaşı 30’du, 25’e düşürdük. Şimdi ise 18 yapıyoruz. Zannediyorlar ki sadece 18 yaşındaki gençlere bu hak veriliyor. Yeni değişiklik 18-24 yaş arasındaki gencimizi ilgilendiriyor. Sadece 18 yaşındakiler 1 milyon 200 bir kişi. 8 milyon genci ilgilendiren bir değişiklik. CHP eğer bunu gençlere çok görüyorsa diyecek bir şeyim yok. 15 Temmuz’da şehit olan 7 tane 18 yaşında gencimiz var. Gençlerimize bu memleketin sorunlarını bilmez diyenler, gençlere apolitik diyenler 15 Temmuz gecesi o gençlerin ne güce sahip olduklarını gördüler. Belli ki ana muhalefet partisi gençleri anlamıyor. Gençlere hak vermede bu kadar haksız davranan başka birisi olamaz. Çocuklar, torunlar meselesine gelince orada açtırmasın kutuyu, söyletmesin kötüyü. Sayın Kılıçdaroğlu, SGK Genel Müdürü olduğu zaman 14 tane torununu sigortalı yaptırdığını biliyorsunuz. Orada dürüstlük dersi vermeye kalkmasın. Kişisel meselelere girmekten mümkün mertebe uzak duruyoruz. Ama girerse herkesin söyleyeceği şey var” açıklamasını yaptı.

“Açık hava mitinglerini birlikte yapma düşüncemiz yok”

16 Nisan öncesi MHP ile AK Parti’nin ortak miting yapıp yapmayacağını açıklayan Yıldırım, şunları söyledi:

“Biz ortak bir etkinlik yapmaktan ziyade MHP ile Sayın Bahçeli ile bir amaç birlikteliğimiz var. Beraber ‘evet’ için yola çıktık. Bu değişikliğin halkımız tarafından onaylanması için aynı doğrultuda ayrı ayrı programlar yapmaya karar verdik. Bazı kapalı toplantılar, biraz daha akademik toplantılar bizim de, MHP’nin de milletvekillerinin katılımı ile yapılıyor. Ama açık hava mitinglerini birlikte yapma düşüncemiz yok."

Milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkartılması ile ilgili Kılıçdaroğlu’nun yapmış olduğu ‘israf’ açıklamasını ve 2019 yılında yapılacak seçimlerde MHP ile ortak listeyle AK Parti’nin seçime gireceği ve bunun için bu sayının arttırıldığına ilişkin iddialara da değinen Yıldırım, şunları söyledi:

“Falcıya mı sordular. Bunlar kahve falında falan ancak çıkar. Bunlar saçma sapan şeyler. Kafa karıştırmaya yönelik aklımızda fikrimizde olmayan işler. Yalanla dolanla bu işler olmaz. Eğer israf hesabını yapıyorsa önce 8 yıl görev yaptığı SSK Genel Müdürlüğünde 2 trilyon kurumu zarara uğrattı. O göreve geldiğinde kurum artıdaydı ve görevi bıraktığında kurum artıya geçti. Önce onun hesabını sorsun. Posta, telefon masrafları 10 milletvekilinin dönem boyunca maaşı kadar tutuyor. Bunların hesabını versin. İsraf diye bir şey yok. Türkiye’de 1946’da 462 milletvekili var. 1954’te 541 oluyor ve 60’ta 610 oluyor. 60’ta nüfus ne kadar? Bugünkünün yarısından az. Yıl 1995. DYP-CHP iktidarda ve anayasa değişikliği oluyor, 450’den 550’ye çıkıyor. O zaman niye dememişler bu fazla diye. Şimdi 80 milyon nüfus var. İnsaflı olmak lazım. Bunların hiçbirinin tutulacak yanı yoktur. Seçmen başına düşen milletvekili şuanda bile yetersizdir.”

“CHP’nin değişmesi lazım”

“Seçim sonucu ne olursa olsun erken seçime gidileceğine dair iddialar var. Bununla ilgili neler söylersiniz?” sorusuna Yıldırım şu cevabı verdi:

“Dedikodu ile amel olunmaz. Bizim öyle bir düşüncemiz yok. Bu bir seçim değildir. Bu bir referandum. Aynen 2007’de olduğu gibi. 2007’de biz, 22 Temmuz’da milletvekili seçimi yaptık ve yüzde 47 oy aldık. 21 Ekim’de de CHP yüzünden cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören anayasa halk oylaması yaptık ve orada da yüzde 69 cumhurbaşkanının halk seçsin dedi milletimiz. O karardan sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi kriz olmaktan çıkmıştır. Cumhuriyet tarihi boyunca hep kriz olan Cumhurbaşkanlığı seçimi meselesi çözülmüştür. Önemli bir değişim, dönüşüm gündeme geldiğinde CHP hemen rejim elden gidiyor. En önce ortaya bunu koyuyor. 2007 Cumhurbaşkanını siz seçemezsiniz dedi CHP, rejimi değiştiriyorsunuz dedi.

Neymiş, AK Parti’li biri cumhurbaşkanı olamazmış, başörtülü eşi olan birisi cumhurbaşkanı olamazmış. Oldu. Rejim mi değişti? Başörtüsü yasağını kaldıralım dediğimiz zaman da bu bir rejim meselesidir dediler. 28 Şubat’ta gençlere kızların başını zorla açtırmalarının sebebi neydi? Rejimin korunması. O yasakların hepsi ortadan kalktı ve yetmedi kamu kuruluşunda da, poliste de var, askerde de var. Karar alındı ama uygulama gelecekte olacak. Bunlar CHP’nin kafasındaki tek parti döneminden kalmış korkulardır. CHP’nin mutlaka değişmesi lazım. Her şey değişir CHP değişmez.”

Fetullah Gülen’in iadesi konusundaki gelişmeler hakkında bilgi veren Yıldırım, “Bu iddialar takip ediliyor. İddialar bize geliyor ve bizde ilgili makamlara bu bildiriyoruz. Yeni yönetimin FETÖ’nün iadesi konusunda işi daha sıkı tutacağına, bu işi daha çok ciddiye alacağına inanıyorum. Temaslarımızda bu meselenin iç yüzünü anlattık. Bu darbe girişiminin azmettireninin, planlayıcısı ve uygulayıcısının bunlar olduğunu belgeler ile ortaya koyduk. Buradan bir yapıcı sonuç bekliyoruz” diye konuştu.

OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna ilişkin de bilgi veren Yıldırım, şunları söyledi:

“Bu komisyon henüz göreve başlamadı. Mevcut komisyonlar daha önce bakanlıkların kurduğu başbakanlıkta kurulan itiraz değerlendirme komisyonlarıydı. Bunlar idari kararla kurulmuş komisyonlar. Bu komisyonların çalışmaları devam ediyor ama İtiraz edenlere hukuki bir yolu açmıyor. Bu kurulan bir KHK ile kurduk. Burada adı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu. Bu komisyon artık hukuki dayanağı olan bir komisyon. 7 üyeden oluşuyor. 3 üye Başbakan tarafından atanıyor, 1 üye Adalet Bakanlığı tarafından veriliyor, 1 üye mülki idare amirlerinden İçişleri Bakanlığı tarafından öneriliyor, 2 üye de HSYK tarafından öneriliyor. Komisyon kendi üyeleri arasından bir başkan seçiyor ve çalışmalara başlayacak. Şuan da kuruluş aşamasında. Memuriyetten çıkartma işlemlerini değerlendirecek, öğrenciliği ile ilişiği kesilenlerin durumu değerlendirilecek, özel kurum ve kuruluşların kapatılmasının durumunu değerlendirecek, emekli personelin rütbeleri söküldü, o rütbe konularının iadesi değerlendirilecek. Şuan da yüz binin üzerinde müracaat var. Bu müracaatlar oraya aktarılacak. Talepler burada incelenecek. Ya diyecekler senin itirazın yerindedir iade edecekler ve iş bitecek. Sen müracaat ettin sana yanlış işlem yapılmış, hakların iade edildi veya doğru işlem yapılmış diyecekler ve yargı yolu açılıyor. Hakkını yargıda arayabileceksin. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gidebileceksin. Bu gerçek anlamda hukuki bir yolu da açmış oluyor. Rakamlar, uzaklaştırma 31 bin 14, memuriyetten çıkartma 96 bin 499, toplam 128 bin 13. PKK ve DHKP-C gibi bölücü terör örgütleriyle ilişki içinde olanlarda var. Bunlarda da uzaklaştırma 141, ihraç 2 bin 796, toplam 2 bin 937’dir. İade edilenler ise 12 bin 586’dır. Dosyası bekleyenler ise 100 bin civarıdır.”

“Haziran 2015 seçimlerinin ardından koalisyonun gündeme gelmesi ile MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye Başbakanlık teklifi yapıldı CHP tarafından. Bu modelin FETÖ tarafından tanzim edildiği söylendi. O gün HDP destekli bir koalisyon hükümeti olsaydı Türkiye bugün nerede olurdu?” sorusuna Yıldırım şöyle cevap verdi:

“15 Temmuz muhtemelen olmayabilirdi veya daha öncede olabilirdi. Kurulacak hükümeti hayal edin. Bir yanda HDP bir yanda MHP var. Dünya bir araya gelse ikisi bir araya gelemeyecek iki partiden bahsediyoruz. Sayın Bahçeli orada önce memleketim, partim sonra dedi.

O hükümet zorlamayla kurulmuş olsaydı bile uzun ömürlü olmazdı. AK Parti iktidarının bütün kazanımları bir çırpıda giderdi. Terör örgütleri daha da azardı ve muhtemelen PKK ve FETÖ çok daha tehlikeli bir boyuta ulaşabilirdi.”

Rakka’ya ortak operasyon olup olmayacağı yönünde bilgi veren Yıldırım, “Bunun için henüz her şey bitmiş değil. ABD’ye biz teklifimizi yaptık ve bize resmi bir dönüş olmadı. Ortada yazılan çizileni veri kabul ederek bunların başka planları var demek doğru olmaz. Biz onlara teklifimizi yaptık. Yapacağınız her türlü faaliyeti Türkiye ile yapmanız işin doğru olanıdır dedik. Şuan da onların cevabını bekliyoruz. Terör örgütlerinin olduğu yerde biz olmayız” dedi.

Bingöl’deki mitingin ardından yoğun sis nedeniyle Muş’un Kale Mahallesi’ne zorunlu iniş yapan Yıldırım, yaşananları şöyle anlattı:

“Bingöl mitingi muhteşemdi. Müthiş bir coşku vardı. Gün kararmadan Muş’a gidelim dedik. Muş Havalimanında yoğun sis olduğu için uçak kalkamadı. Yoğun sis olduğu için helikopterle gidelim dedik. Gittik şehrin üzerine şehrin üzerinde bir şey gözükmüyor. Biraz daha alçal filan dedik. Binaların arasından falan baktık inecek bir yer bulamadı. Şuraya inebilirsin dedik ve inince helikopter kara oturdu. Bizde o karları yara yara Muşlular ile buluştuk. Vatandaşın derdi ile dertlenirsen, vatandaşa ulaşmak istersen her türlü zorluğu aşarsın. Kale Mahallesi kentsel dönüşüme tabi tutulmuş bir mahalle. Onların sorunlarını dinleme fırsatımız oldu. Orayı çok güzel hale getireceğiz.”
Kaynak: İHA