AB Adalet Divanı'nın Başörtüsü Kararına Tepkiler
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Yeneroğlu: 'Karar, Avrupa'nın farklılıklarla bir arada yaşama ilkesine ciddi manada zarar verecek ve özellikle Müslüman kadınları iş ve toplumsal hayattan daha fazla dışlayacaktır'.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın, işverenlerin çalışanların başörtüsü takmasını yasaklamaya hakkı ve yetkisi olabileceği kararının Avrupa'nın farklılıklarla bir arada yaşama ilkesine ciddi zarar vereceğini ve özellikle Müslüman kadınları iş ve toplumsal hayattan daha fazla dışlayacağını bildirdi.
Yeneroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, davaya konu olan olaylarda, başörtülü çalışanlara karşı dine dayalı doğrudan ayrımcılığın yapıldığının gayet açık olduğunu belirtti.
Söz konusu yasağın, 'İşveren kurumun tarafsız imajı' gibi bir sebeple meşru gösterilmeye çalışılmasının, dini özgürlüğün hangi sebeple kısıtlandığını gösteren 'Tuhaf bir izahat' olduğunu vurgulayan Yeneroğlu, 'Avrupa'da yaşayan gruplar arasında en çok ayrımcılığa uğrayan kesimlerin başında, Müslüman kadınlar gelmektedir. Alınan karar ile bu durum daha kötü bir hale sokulmuştur. Çalışma hayatına katılmaları konusunda ciddi bir engel yaratılmıştır.' ifadesini kullandı.
Kararın sadece dava konusu olan ülkelerde değil, tüm Avrupa Birliği ülkelerinde geçerli olacağını ve bu ülkelerde yaşayan herkesi doğrudan etkileyeceğini aktaran Yeneroğlu, şunları kaydetti:
'Bu karar ile birlikte, kamuda dini sembollerin giyilmesini ve normal hayatta peçe giyilmesini yasaklayan Fransa ve Belçika gibi ülkelerin artması, özel sektör işverenlerin başörtüsü veya diğer dini sembolleri kullanan çalışanları işe almaması bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Son olarak, Avrupa'da var olan ve günden güne yükselen İslamofobi, Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın bu kararı ile birlikte kendisine yeni bir hukuki gerekçe daha bulmuştur. Daha da kötüsü, Avrupa'da yükselen aşırı sağın eli bu kararla birlikte daha da güçlenmiştir.'
Yeneroğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
'Din ve inanç özgürlüğü ile ayrımcılık yasağı, tüm uluslararası insan hakları sözleşmelerinde ve belgelerinde yer alan özgürlüklerin en önemlilerinden ikisi olarak yer almaktadır. Her fırsatta, hoşgörü ve toleransın beşiği olarak kendini sunan, kadın ve erkek eşitliğini sağlamanın temel gayesi olduğunu iddia eden Avrupa'nın Adalet Divanı'nda bu yönde olumsuz bir kararın çıkması, farklılıklarla bir arada yaşama ilkesine ciddi manada zarar verecek ve özellikle Müslüman kadınları iş ve toplumsal hayattan daha fazla dışlayacaktır.'
Kaynak: AA
Yeneroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, davaya konu olan olaylarda, başörtülü çalışanlara karşı dine dayalı doğrudan ayrımcılığın yapıldığının gayet açık olduğunu belirtti.
Söz konusu yasağın, 'İşveren kurumun tarafsız imajı' gibi bir sebeple meşru gösterilmeye çalışılmasının, dini özgürlüğün hangi sebeple kısıtlandığını gösteren 'Tuhaf bir izahat' olduğunu vurgulayan Yeneroğlu, 'Avrupa'da yaşayan gruplar arasında en çok ayrımcılığa uğrayan kesimlerin başında, Müslüman kadınlar gelmektedir. Alınan karar ile bu durum daha kötü bir hale sokulmuştur. Çalışma hayatına katılmaları konusunda ciddi bir engel yaratılmıştır.' ifadesini kullandı.
Kararın sadece dava konusu olan ülkelerde değil, tüm Avrupa Birliği ülkelerinde geçerli olacağını ve bu ülkelerde yaşayan herkesi doğrudan etkileyeceğini aktaran Yeneroğlu, şunları kaydetti:
'Bu karar ile birlikte, kamuda dini sembollerin giyilmesini ve normal hayatta peçe giyilmesini yasaklayan Fransa ve Belçika gibi ülkelerin artması, özel sektör işverenlerin başörtüsü veya diğer dini sembolleri kullanan çalışanları işe almaması bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Son olarak, Avrupa'da var olan ve günden güne yükselen İslamofobi, Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın bu kararı ile birlikte kendisine yeni bir hukuki gerekçe daha bulmuştur. Daha da kötüsü, Avrupa'da yükselen aşırı sağın eli bu kararla birlikte daha da güçlenmiştir.'
Yeneroğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
'Din ve inanç özgürlüğü ile ayrımcılık yasağı, tüm uluslararası insan hakları sözleşmelerinde ve belgelerinde yer alan özgürlüklerin en önemlilerinden ikisi olarak yer almaktadır. Her fırsatta, hoşgörü ve toleransın beşiği olarak kendini sunan, kadın ve erkek eşitliğini sağlamanın temel gayesi olduğunu iddia eden Avrupa'nın Adalet Divanı'nda bu yönde olumsuz bir kararın çıkması, farklılıklarla bir arada yaşama ilkesine ciddi manada zarar verecek ve özellikle Müslüman kadınları iş ve toplumsal hayattan daha fazla dışlayacaktır.'