Kasketçilikle Geçen Yarım Asır
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 50 yılı aşkın süredir kasketçilik yapan Remzi Kağar, ürünlere talebin büyük oranda azalmasına rağmen mesleğini ilk günkü şevkle yürütüyor Sadece bazı yaşlılara satış yapabilen Kağar, zaman zaman da tarihi film ve dizilerde kullanılmak üzere kasket üretiyor Kağar: '19601970'li yılların canlandırıldığı filmler için Yeşilçam'a kasket gönderiyorum'.
FİKRET KAVGALI - Diyarbakır'da oturan 68 yaşındaki Remzi Kağar, unutulmaya yüz tutan kasketçilik mesleğine yarım asırı aşkın süredir ilk günkü şevkle devam ediyor.
Merkez Sur ilçesinde tarihi Saraykapı yanındaki küçük dükkanında müşterilerine hizmet sunan kasketçi Kağar, mesleği sürdüren son ustalar arasında bulunuyor.
Henüz 10 yaşındayken tanıştığı kasketçilikte yarım asrı geride bırakan Kağar, ilerleyen yaşı ve ürünlere talebin azalmasına rağmen mesleğini ilk günkü heyecanla yürütüyor.
Sadece bazı yaşlılara satış yapabilen Kağar, zaman zaman da tarihi film ve dizilerde kullanılmak üzere kasket üretiyor.
Kağar, AA muhabirine, mesleğin son temsilcilerinden biri olduğunu söyledi.
Talep olmadığı için gençlerin kasketçiliğe yanaşmadığını dile getiren Kağar, ülke genelinde kasket üreticilerinin çırak dahi bulamadığını kaydetti.
Kasketçiliğin yaklaşık 40-50 yıl önce en parlak dönemini yaşadığını, o tarihte resmi kurum personeli ile asker şapkası üretimi de yaptıklarını anlatan Kağar, 'Asker, öğrenci, gardiyan, bekçi ve polis şapkası yapardık. O zamanlar çok yoğunduk, gece gündüz çalışırdık, yine de talebi karşılayamazdık. Okulların açılmasına yakın şapkaları yetiştirmek için 2-3 ay aralıksız çalışırdık. Her dükkanda 5-10 kişi çalışırdı.' dedi.
Zaman içinde kültürel değişime bağlı olarak giyim ve kuşamın da farklılaşması nedeniyle mesleğe ilginin azaldığına işaret eden Kağar, 'Artık kasket takan yok. Bizden sonra bu iş devam ettirilmeyecek. Bizimle bu meslek de son bulacak.' ifadelerini kullandı.
- 'Erkekler başı açık gezmeye utanırdı'
Bir dönem şapkasız gezmenin toplum tarafından çok yadırgandığını dile getiren Kağar, şunları kaydetti:
'Herkesin kafası kapalıydı. Başı açık olanların şahitliği kabul edilmezdi. Herkes başını örtmek zorundaydı. Başı açık olanlar ayıplanırdı. Erkekler başı açık gezmeye utanırdı. Ama artık erkekler şapka takmıyor. Genç müşterimiz hiç yok. Bazen geçmişi konu alan film ve tiyatro oyunları için şapka alan var. 1960-1970'li yılların canlandırıldığı filmler için Yeşilçam'a kasket gönderiyorum. Bugüne kadar Avrupa, ABD ve Japonya'ya ürettiğim şapkaları gönderdim. Dünyanın birçok ülkesine şapkam gitmiştir. Almanya'da Türkler çok olduğu için oraya çok gönderdim. Gelip nostalji için alan da var.'
Kaynak: AA
Merkez Sur ilçesinde tarihi Saraykapı yanındaki küçük dükkanında müşterilerine hizmet sunan kasketçi Kağar, mesleği sürdüren son ustalar arasında bulunuyor.
Henüz 10 yaşındayken tanıştığı kasketçilikte yarım asrı geride bırakan Kağar, ilerleyen yaşı ve ürünlere talebin azalmasına rağmen mesleğini ilk günkü heyecanla yürütüyor.
Sadece bazı yaşlılara satış yapabilen Kağar, zaman zaman da tarihi film ve dizilerde kullanılmak üzere kasket üretiyor.
Kağar, AA muhabirine, mesleğin son temsilcilerinden biri olduğunu söyledi.
Talep olmadığı için gençlerin kasketçiliğe yanaşmadığını dile getiren Kağar, ülke genelinde kasket üreticilerinin çırak dahi bulamadığını kaydetti.
Kasketçiliğin yaklaşık 40-50 yıl önce en parlak dönemini yaşadığını, o tarihte resmi kurum personeli ile asker şapkası üretimi de yaptıklarını anlatan Kağar, 'Asker, öğrenci, gardiyan, bekçi ve polis şapkası yapardık. O zamanlar çok yoğunduk, gece gündüz çalışırdık, yine de talebi karşılayamazdık. Okulların açılmasına yakın şapkaları yetiştirmek için 2-3 ay aralıksız çalışırdık. Her dükkanda 5-10 kişi çalışırdı.' dedi.
Zaman içinde kültürel değişime bağlı olarak giyim ve kuşamın da farklılaşması nedeniyle mesleğe ilginin azaldığına işaret eden Kağar, 'Artık kasket takan yok. Bizden sonra bu iş devam ettirilmeyecek. Bizimle bu meslek de son bulacak.' ifadelerini kullandı.
- 'Erkekler başı açık gezmeye utanırdı'
Bir dönem şapkasız gezmenin toplum tarafından çok yadırgandığını dile getiren Kağar, şunları kaydetti:
'Herkesin kafası kapalıydı. Başı açık olanların şahitliği kabul edilmezdi. Herkes başını örtmek zorundaydı. Başı açık olanlar ayıplanırdı. Erkekler başı açık gezmeye utanırdı. Ama artık erkekler şapka takmıyor. Genç müşterimiz hiç yok. Bazen geçmişi konu alan film ve tiyatro oyunları için şapka alan var. 1960-1970'li yılların canlandırıldığı filmler için Yeşilçam'a kasket gönderiyorum. Bugüne kadar Avrupa, ABD ve Japonya'ya ürettiğim şapkaları gönderdim. Dünyanın birçok ülkesine şapkam gitmiştir. Almanya'da Türkler çok olduğu için oraya çok gönderdim. Gelip nostalji için alan da var.'