Bakan Özlü Açıklaması 'Türkiye'nin Esas Açığı Teknoloji Açığıdır'
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Türkiye teknoloji üretmese geleceği yok. Türkiye’nin esas açığı teknoloji açığıdır” dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Ege Bölgesi Sanayi Odasında (EBSO) sanayici ve iş adamlarıyla bir araya geldi. Toplantıya; İzmir Valisi Erol Ayyıldız, AK Parti İzmir Milletvekili Necip Kalkan, AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican, İzmir Esnaf ve Sanatkar Odaları Birlik Başkanı Zekeriya Mutlu ile EBSO Meclisi üyeleri katıldı.
Türkiye’nin, teknoloji üretmediği takdirde geleceğinin olmadığını kaydeden Bakan Özlü, “Biz teknoloji üreteceğiz, akıl satacağız ve açığı kapatacağız. Türkiye’nin esas açığı teknoloji açığıdır. Dünya ticaretinde aldığımız pay yüzde 1’in altındadır. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımızdaki payı yüzde 4’ün altındadır” diye konuştu.
“İzmir potansiyeli en yüksek il İzmir”
İzmir’in önemine vurgu yapan Bakan Özlü, şöyle konuştu:
“Yüksek teknolojiye geçiş hedeflerimizde potansiyeli en yüksek şehirlerin başında İzmir geliyor. Kadim bir ticaret limanı olan İzmir, bu coğrafyada ekonominin nabzının attığı merkezlerden birisidir. Köklü üniversiteleri, 13 organize sanayi bölgesi, dört teknoloji geliştirme bölgesi ve 31 Ar-Ge merkezi bulunan bu şehir, üniversite-sanayi işbirliğini en üst seviyede hayata geçirmek için gerekli imkan ve fırsatlara sahiptir. İzmir’in özellikle eğitimli ve yeniliğe açık nüfusunun bu bölgeyi bir teknoloji merkezine dönüştürmek için ciddi bir fırsat olduğunu düşünüyoruz."
“İzmir yapabileceklerinden azını yapıyor”
İzmir’in, ekonomi, üretim ve ticaretteki ağırlığını koruduğunu kaydeden Bakan Özlü, “Ancak açık söylemek gerekirse İzmir’in, yapabileceklerinden daha azını yaptığını düşünüyorum. Türkiye’nin en büyük ekonomilerinden biri olmak İzmir’e yetmez, yetmemeli. Türkiye’nin ihracatında ilk sıralarda yer almak, İzmir için bir başarı sayılmamalı. İzmir, Türkiye’deki diğer şehirlerle değil, Milano ile, Rotterdam ile, Liverpool ile, Hamburg ile yarışmalı. İzmir, kadim zamanlarda olduğu gibi, yeniden Akdeniz’in en önemli ticaret merkezi haline dönüşmeli” dedi.
“82 anayasası Türkiye’ye yakışmıyor”
16 Nisan’da ülke tarihinin en önemli seçimlerinden birinin gerçekleşeceğini ifade eden Bakan Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“AK Parti ve MHP’nin birlikte hazırladığı yeni hükümet modelinin kabul edileceğine tüm kalbimle inanıyorum. Bir darbeden sonra yapılan 1982 anayasası, Türkiye’ye hiç ama hiç yakışmıyor. Mevcut anayasa, Türkiye’nin ayağında bir pranga gibi duruyor, bizi yavaşlatıyor. Çünkü sistemi kurgulayanlar, yasama, yürütme ve yargının uyum içinde çalışmasını değil, birbirlerini sınırlandırmalarını gaye edinmişler. 82 Anayasası, birey-devlet ilişkilerinde sürekli devlet lehine hususlar gözetilerek yazılmış. Zira vatandaş bir tehdit olarak algılanmış, bu nedenle, özgürlükler, farklılıklar budanmaya çalışılmış. Gönül isterdi ki, tamamen yeni bir anayasa ile yolumuza devam edelim. Ne yazık ki bu mümkün olmadı. Bu nedenle en azından yönetim modelini, çağın ve ülkenin ihtiyaçlarına uyumlu hale getirmek istedik.”
“Yürütmedeki iki başlılık sona ersin”
7 Haziran seçimlerini hatırlatan Bakan Özlü, “Koalisyon görüşmelerinden sonuç çıkmayınca ve hükümet kurulamayınca, seçimler tekrarlandı. Geçici bir seçim hükümeti oluştu. Öyle veya böyle, memleket neredeyse 6 ayını kaybetmiş oldu. Şimdi biz diyoruz ki, yürütmedeki iki başlılık sona ersin. Cumhurbaşkanın madem yetkisi var, sorumluluğu da olsun. Seçimler neticesinde muhakkak bir cumhurbaşkanı seçilsin ve o cumhurbaşkanı, 5 yıl süreyle ülkeyi yönetsin. Aynı cumhurbaşkanı en fazla iki dönem için seçilebilsin. Kanun yapma vazifesi, tamamen Meclise bırakılsın. Cumhurbaşkanı yürütmeyi ilgilendiren konularda hızlı adımlar atmak için kararname çıkarabilsin. Ancak bu kararnameler, anayasaya ve mevcut diğer kanunlara aykırı olamasın. Yani Meclisin çıkardığı kanun, cumhurbaşkanının çıkardığı kararnamenin üzerinde olsun” diye konuştu.
“Koşarak gitmemiz lazım”
Türkiye ekonomisinin geçen yıl birçok baskıya maruz kaldığını ve üçüncü çeyrekte bir miktar daralma yaşadığını hatırlatan Bakan Özlü, “Üçüncü çeyreğin hemen ardından, dördüncü çeyrekten itibaren ılımlı bir toparlanma sürecini yaşamaya başladık. Ancak şu anda ulaştığımız hız bize yetmez. Bizim yürüyerek değil koşarak gitmemiz lazım. Özellikle bilimde ve teknolojide, gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı kapatmamız lazım. İzmirli sanayicilerin, Ar-Ge, tasarım, patent, markalaşma gibi konularda Türkiye’ye öncülük, rehberlik ve liderlik etmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
“Mesele sadece fazla üretmek değil”
Meselenin sadece daha fazla üretmek olmadığını belirten Bakan Özlü, “10 liraya aldığımızı 11 liraya satıyorsak, bunu artık 15 liraya, 20 liraya satabilmektir. 10 liraya aldığınız bir hammaddeyi basitçe işleyip satıyorsanız, 11 liraya satarsınız. Buna teknoloji ve yenilik katarsanız 15 lira olur; buna tasarım katarsanız 17 lira olur; buna marka değeri katarsanız 20 lira olur. Bu nedenle, Bakanlığımızın temel meselesi üretimde katma değeri artırmak ve bunu sağlayacak alanlara yönelmektir” ifadelerini kullandı.
“Reformları sürdüreceğiz”
Geçen yıl hayata geçirilen Ar-Ge reform paketinin bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Bakan Özlü, “Yine bu yılın başında hayata geçen Sınai Mülkiyet Kanunu ile çok uzun yıllardır talep edilen büyük bir ihtiyacı karşıladık. Burada durmayacağız, reformlarımızı sürdüreceğiz. Mesela TÜBİTAK’ı yeniden yapılandıracağız. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunu kaldırıp yerine Bilim Teknoloji ve Sanayi İcra Kurulunu getireceğiz. Bütçenin içinde Araştırma Geliştirme ve Teknoloji Fonu kuracağız. Böylece bilim ve teknoloji alanındaki çalışmalara, daha fazla ve daha doğru kaynak aktarabileceğiz. Yine üretim maliyetlerini düşürmek adına sanayimizi dördüncü sanayi devrimine hazırlamak en büyük amaçlarımızdan birisidir. Bu amaçla, kamunun ve özel sektörden temsilcilerin olduğu Sanayide Dijital Dönüşüm Platformunu kurduk. Bu platform, sanayinin dijital dönüşümüyle ilgili yol haritamızı belirleyecek. Yine üzerinde çalıştığımız Üretim Reform Paketi de yatırımcıların daha ucuz ve daha uygun yatırım yeri bulmalarını sağlayacak düzenlemeler içerecek. Reform niteliğindeki bu çalışmaların yanı sıra, bugünün ihtiyaçlarına göre adımlar atmayı da sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.
“Maliyet yüzde 35 azaldı”
KOSGEB aracılığıyla 50 bin lira faizsiz kredi desteğine başladıklarını da söyleyen Bakan Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlk etapta 15 bin KOBİ’ye bu krediyi kullandırabildik. Ancak bu yıl içinde, başvuru yapan ve gerekli şartları taşıyan tüm KOBİ’lerin bu destekten yararlanmasını sağlayacağız. Böylece 10 milyar lirayı geçen bir kredi hacmi oluşturacağız. Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı İstihdam Seferberliğine de vurgu yapmak istiyorum. Bu yıl, aralık ayına göre fazladan istihdam ettiğiniz her bir kişi için prim ve vergi yükünü devlet karşılayacak. Diyelim ki asgari ücretli bir çalışan için 1404 lira maaş ödüyordunuz, bunun yanında 773 lirayı da vergi, prim ve fon maliyeti olarak devlete ödüyordunuz. İşte bu yıl işe aldığınız kişiler için bu 773 lirayı ödemeyeceksiniz. Bu da asgari ücretli bir çalışanın sizlere maliyetinin yüzde 35 oranında azalması anlamına geliyor. Sizleri bu muazzam imkandan yararlanmaya davet ediyorum. Gelin, hep birlikte, ülkemizdeki işsizlik oranını hızlı bir şekilde düşürelim. 2017’ye iyi bir başlangıç yaptık. İnşallah daha da iyi olacak diye düşünüyorum.”
“Müjdelere ihtiyacımız var”
Toplantıda konuşan EBSO Meclis Başkanı Salih Esen de, şunları söyledi:
“Ülkemizin altını oymak isteyenler bir hayli fazla. Ama bunun ilacı üretim ve yatarım. Bunun için bölge sanayicileri olarak şartlar ne olursa olsun üretim ve yatırım inadından vazgeçmiyoruz. Bölgemizdeki OSB’lerin doluluğu da bunun en güzel ispatı. Örneğin benim başkanlığını yaptığım Menemen Plastik OSB’de tüm yerler sanayiciler tarafından alındı. Bu da ülkemiz sanayicisinin yatırımdan vazgeçmediğini gösteriyor. Sanayinin büyüme hızı ve miktarı bizim istediğimiz noktada değil. İnanıyorum ki dövizin de istikrar kazanmasıyla tekrar üretim, yatırım seferberliği ile istihdamı arttıracağız. Sizin vereceğiniz müjdelere de ihtiyacımız var.”
“Sanayi 4.0 için çalışmalıyız”
EBSO Başkanvekili İbrahim Gökçüoğlu ise bakanın proaktif şekilde konulara yaklaştığını ve bunun da sanayiciye güç verdiğini kaydetti.
Gökçüoğlu, "Ar-Ge ile ilgili birçok talebimizin hayata geçirilmiş olmasından mutluluk duyuyorum. Dünya gündeminden kopmadan sanayi 4.0 için çalışmalıyız. Araştırma Geliştirme Fonu kurulduğunu da mutlulukla öğrendik. Ar-Ge merkezleriyle ilgili teşvikleri de çok önemsiyorum. Ayrıca Ar-Ge standartları da dünya standartlarına yükseltilmeli. Üniversitelerde de Ar-Ge bölümleri kurulmalı. Temel Blimler Fakültesi mezunları Ar-Ge merkezlerinde istihdam edilmesi çok önemli. Bu Ar-Ge merkezleri için de çok önemli” dedi.
Kaynak: İHA
Türkiye’nin, teknoloji üretmediği takdirde geleceğinin olmadığını kaydeden Bakan Özlü, “Biz teknoloji üreteceğiz, akıl satacağız ve açığı kapatacağız. Türkiye’nin esas açığı teknoloji açığıdır. Dünya ticaretinde aldığımız pay yüzde 1’in altındadır. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımızdaki payı yüzde 4’ün altındadır” diye konuştu.
“İzmir potansiyeli en yüksek il İzmir”
İzmir’in önemine vurgu yapan Bakan Özlü, şöyle konuştu:
“Yüksek teknolojiye geçiş hedeflerimizde potansiyeli en yüksek şehirlerin başında İzmir geliyor. Kadim bir ticaret limanı olan İzmir, bu coğrafyada ekonominin nabzının attığı merkezlerden birisidir. Köklü üniversiteleri, 13 organize sanayi bölgesi, dört teknoloji geliştirme bölgesi ve 31 Ar-Ge merkezi bulunan bu şehir, üniversite-sanayi işbirliğini en üst seviyede hayata geçirmek için gerekli imkan ve fırsatlara sahiptir. İzmir’in özellikle eğitimli ve yeniliğe açık nüfusunun bu bölgeyi bir teknoloji merkezine dönüştürmek için ciddi bir fırsat olduğunu düşünüyoruz."
“İzmir yapabileceklerinden azını yapıyor”
İzmir’in, ekonomi, üretim ve ticaretteki ağırlığını koruduğunu kaydeden Bakan Özlü, “Ancak açık söylemek gerekirse İzmir’in, yapabileceklerinden daha azını yaptığını düşünüyorum. Türkiye’nin en büyük ekonomilerinden biri olmak İzmir’e yetmez, yetmemeli. Türkiye’nin ihracatında ilk sıralarda yer almak, İzmir için bir başarı sayılmamalı. İzmir, Türkiye’deki diğer şehirlerle değil, Milano ile, Rotterdam ile, Liverpool ile, Hamburg ile yarışmalı. İzmir, kadim zamanlarda olduğu gibi, yeniden Akdeniz’in en önemli ticaret merkezi haline dönüşmeli” dedi.
“82 anayasası Türkiye’ye yakışmıyor”
16 Nisan’da ülke tarihinin en önemli seçimlerinden birinin gerçekleşeceğini ifade eden Bakan Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“AK Parti ve MHP’nin birlikte hazırladığı yeni hükümet modelinin kabul edileceğine tüm kalbimle inanıyorum. Bir darbeden sonra yapılan 1982 anayasası, Türkiye’ye hiç ama hiç yakışmıyor. Mevcut anayasa, Türkiye’nin ayağında bir pranga gibi duruyor, bizi yavaşlatıyor. Çünkü sistemi kurgulayanlar, yasama, yürütme ve yargının uyum içinde çalışmasını değil, birbirlerini sınırlandırmalarını gaye edinmişler. 82 Anayasası, birey-devlet ilişkilerinde sürekli devlet lehine hususlar gözetilerek yazılmış. Zira vatandaş bir tehdit olarak algılanmış, bu nedenle, özgürlükler, farklılıklar budanmaya çalışılmış. Gönül isterdi ki, tamamen yeni bir anayasa ile yolumuza devam edelim. Ne yazık ki bu mümkün olmadı. Bu nedenle en azından yönetim modelini, çağın ve ülkenin ihtiyaçlarına uyumlu hale getirmek istedik.”
“Yürütmedeki iki başlılık sona ersin”
7 Haziran seçimlerini hatırlatan Bakan Özlü, “Koalisyon görüşmelerinden sonuç çıkmayınca ve hükümet kurulamayınca, seçimler tekrarlandı. Geçici bir seçim hükümeti oluştu. Öyle veya böyle, memleket neredeyse 6 ayını kaybetmiş oldu. Şimdi biz diyoruz ki, yürütmedeki iki başlılık sona ersin. Cumhurbaşkanın madem yetkisi var, sorumluluğu da olsun. Seçimler neticesinde muhakkak bir cumhurbaşkanı seçilsin ve o cumhurbaşkanı, 5 yıl süreyle ülkeyi yönetsin. Aynı cumhurbaşkanı en fazla iki dönem için seçilebilsin. Kanun yapma vazifesi, tamamen Meclise bırakılsın. Cumhurbaşkanı yürütmeyi ilgilendiren konularda hızlı adımlar atmak için kararname çıkarabilsin. Ancak bu kararnameler, anayasaya ve mevcut diğer kanunlara aykırı olamasın. Yani Meclisin çıkardığı kanun, cumhurbaşkanının çıkardığı kararnamenin üzerinde olsun” diye konuştu.
“Koşarak gitmemiz lazım”
Türkiye ekonomisinin geçen yıl birçok baskıya maruz kaldığını ve üçüncü çeyrekte bir miktar daralma yaşadığını hatırlatan Bakan Özlü, “Üçüncü çeyreğin hemen ardından, dördüncü çeyrekten itibaren ılımlı bir toparlanma sürecini yaşamaya başladık. Ancak şu anda ulaştığımız hız bize yetmez. Bizim yürüyerek değil koşarak gitmemiz lazım. Özellikle bilimde ve teknolojide, gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı kapatmamız lazım. İzmirli sanayicilerin, Ar-Ge, tasarım, patent, markalaşma gibi konularda Türkiye’ye öncülük, rehberlik ve liderlik etmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
“Mesele sadece fazla üretmek değil”
Meselenin sadece daha fazla üretmek olmadığını belirten Bakan Özlü, “10 liraya aldığımızı 11 liraya satıyorsak, bunu artık 15 liraya, 20 liraya satabilmektir. 10 liraya aldığınız bir hammaddeyi basitçe işleyip satıyorsanız, 11 liraya satarsınız. Buna teknoloji ve yenilik katarsanız 15 lira olur; buna tasarım katarsanız 17 lira olur; buna marka değeri katarsanız 20 lira olur. Bu nedenle, Bakanlığımızın temel meselesi üretimde katma değeri artırmak ve bunu sağlayacak alanlara yönelmektir” ifadelerini kullandı.
“Reformları sürdüreceğiz”
Geçen yıl hayata geçirilen Ar-Ge reform paketinin bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Bakan Özlü, “Yine bu yılın başında hayata geçen Sınai Mülkiyet Kanunu ile çok uzun yıllardır talep edilen büyük bir ihtiyacı karşıladık. Burada durmayacağız, reformlarımızı sürdüreceğiz. Mesela TÜBİTAK’ı yeniden yapılandıracağız. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunu kaldırıp yerine Bilim Teknoloji ve Sanayi İcra Kurulunu getireceğiz. Bütçenin içinde Araştırma Geliştirme ve Teknoloji Fonu kuracağız. Böylece bilim ve teknoloji alanındaki çalışmalara, daha fazla ve daha doğru kaynak aktarabileceğiz. Yine üretim maliyetlerini düşürmek adına sanayimizi dördüncü sanayi devrimine hazırlamak en büyük amaçlarımızdan birisidir. Bu amaçla, kamunun ve özel sektörden temsilcilerin olduğu Sanayide Dijital Dönüşüm Platformunu kurduk. Bu platform, sanayinin dijital dönüşümüyle ilgili yol haritamızı belirleyecek. Yine üzerinde çalıştığımız Üretim Reform Paketi de yatırımcıların daha ucuz ve daha uygun yatırım yeri bulmalarını sağlayacak düzenlemeler içerecek. Reform niteliğindeki bu çalışmaların yanı sıra, bugünün ihtiyaçlarına göre adımlar atmayı da sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.
“Maliyet yüzde 35 azaldı”
KOSGEB aracılığıyla 50 bin lira faizsiz kredi desteğine başladıklarını da söyleyen Bakan Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlk etapta 15 bin KOBİ’ye bu krediyi kullandırabildik. Ancak bu yıl içinde, başvuru yapan ve gerekli şartları taşıyan tüm KOBİ’lerin bu destekten yararlanmasını sağlayacağız. Böylece 10 milyar lirayı geçen bir kredi hacmi oluşturacağız. Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı İstihdam Seferberliğine de vurgu yapmak istiyorum. Bu yıl, aralık ayına göre fazladan istihdam ettiğiniz her bir kişi için prim ve vergi yükünü devlet karşılayacak. Diyelim ki asgari ücretli bir çalışan için 1404 lira maaş ödüyordunuz, bunun yanında 773 lirayı da vergi, prim ve fon maliyeti olarak devlete ödüyordunuz. İşte bu yıl işe aldığınız kişiler için bu 773 lirayı ödemeyeceksiniz. Bu da asgari ücretli bir çalışanın sizlere maliyetinin yüzde 35 oranında azalması anlamına geliyor. Sizleri bu muazzam imkandan yararlanmaya davet ediyorum. Gelin, hep birlikte, ülkemizdeki işsizlik oranını hızlı bir şekilde düşürelim. 2017’ye iyi bir başlangıç yaptık. İnşallah daha da iyi olacak diye düşünüyorum.”
“Müjdelere ihtiyacımız var”
Toplantıda konuşan EBSO Meclis Başkanı Salih Esen de, şunları söyledi:
“Ülkemizin altını oymak isteyenler bir hayli fazla. Ama bunun ilacı üretim ve yatarım. Bunun için bölge sanayicileri olarak şartlar ne olursa olsun üretim ve yatırım inadından vazgeçmiyoruz. Bölgemizdeki OSB’lerin doluluğu da bunun en güzel ispatı. Örneğin benim başkanlığını yaptığım Menemen Plastik OSB’de tüm yerler sanayiciler tarafından alındı. Bu da ülkemiz sanayicisinin yatırımdan vazgeçmediğini gösteriyor. Sanayinin büyüme hızı ve miktarı bizim istediğimiz noktada değil. İnanıyorum ki dövizin de istikrar kazanmasıyla tekrar üretim, yatırım seferberliği ile istihdamı arttıracağız. Sizin vereceğiniz müjdelere de ihtiyacımız var.”
“Sanayi 4.0 için çalışmalıyız”
EBSO Başkanvekili İbrahim Gökçüoğlu ise bakanın proaktif şekilde konulara yaklaştığını ve bunun da sanayiciye güç verdiğini kaydetti.
Gökçüoğlu, "Ar-Ge ile ilgili birçok talebimizin hayata geçirilmiş olmasından mutluluk duyuyorum. Dünya gündeminden kopmadan sanayi 4.0 için çalışmalıyız. Araştırma Geliştirme Fonu kurulduğunu da mutlulukla öğrendik. Ar-Ge merkezleriyle ilgili teşvikleri de çok önemsiyorum. Ayrıca Ar-Ge standartları da dünya standartlarına yükseltilmeli. Üniversitelerde de Ar-Ge bölümleri kurulmalı. Temel Blimler Fakültesi mezunları Ar-Ge merkezlerinde istihdam edilmesi çok önemli. Bu Ar-Ge merkezleri için de çok önemli” dedi.