Türkiye Cezayir'in Bağımsızlık Sembolünü Restore Etti
TİKA, iki ülke dostluğunun 500 yıllık simgesi Keçiova Camisi'nin restorasyonunu tamamladı Fransız işgali nedeniyle maksadının dışında kullanılan cami, eski ihtişamıyla ibadete hazır Prof. Dr. Ortaylı: 'Cezayir için önemli bir katkı, bizim tarihimiz için de' Prof. Dr. Sırma: 'Önce camiymiş, sonra kilise olmuş, sonra tekrar cami olmuş ve maalesef bu coğrafyalarda bu tür hadiseler yaşanıyor. Keşke mabedlere hiç dokunulmasa'
ALİ İHSAN ÇAM - Türkiye ile Cezayir arasındaki 500 yıllık dostluğun simgelerinden ve Cezayir'in bağımsızlık sembolü Keçiova Camisinin restorasyonu tamamlandı.
Başkent Cezayir'de Kasba (Kasaba) olarak anılan bölgede yer alan ve 1500'lü yıllarda yapıldığı rivayet edilen Cami, tarih boyunca işgaller ve çatışmalar nedeniyle birkaç kez maksadının dışında kullanıldı.
300 yıl Osmanlı Devleti'nin Garp Ocakları'nın en önemli merkezi olan Cezayir'de, 1830'daki Fransız işgalinin ardından 132 yıllık müstemleke döneminde birçok tarihi eser yıkıldı ya da amacı dışına çıkarıldı.
Cezayir'in önemli sembollerden olan Akdeniz kıyısındaki Keçiova Camisi Fransız işgalinin ardından önce askeri depo, sonrasında ise Cezayir başpiskoposları için konut olarak kullanıldı. Caminin 1844'te yıkılmasının ardından yerine büyük bir kilise inşa edildi ve bina 1962'deki Cezayir'in bağımsızlığına kadar katedral olarak kaldı. Kiliseye dönüştürüldüğü dönemde halkın büyük tepkisini çeken ve Fransızlara karşı yüzlerce Cezayirlinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylar nedeniyle caminin önündeki alan Şehitler Meydanı olarak anılmaya başladı.
Uğruna şehitler verilen ve Cezayirliler nezdinde büyük manevi değeri olan Keçiova camisi Fransız işgalinin ardından bağımsızlık sembolüne dönüştü.
Bağımsızlığın ardından camiye dönüştürülerek ilk Cuma namazının kılındığı ve bağımsızlığın sembolü haline gelen Keçiova Camisi 2003 yılındaki depremde büyük zarar gördü. 2007 yılında can güvenliği nedeniyle kapatılan caminin durumu 2013'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cezayir ziyaretinde gündeme geldi. İki ülke liderinin mutabakatıyla restorasyon kararı alınan Keçiova camisiyle ilgili çalışmaları TİKA yürüttü. İki yıldan uzun bir süredir Türkiye'den akademisyenlerin oluşturduğu bir bilim heyeti ile ünlü nakkaş ve hattatlar restorasyon çalışmalarını yürüttü.
Yetkililer restorasyon sırasında yapılan her müdahalenin yapıya ait önceki dönemdeki izlerini yok etmeden uygulandığını vurguladı.
- "Keşke mabedlere hiç dokunulmasa"
Caminin restorasyonunun ardından Türkiye'den tarihçi ve araştırmacıların incelediği Keçiova Camisi aslına uygun yapılması ve Osmanlı mimarisi ile sanatlarının yansıtılması hasebiyle büyük beğeniyle karşılandı.
Keçiova camisinde incelemelerde bulunan Prof. Dr. İlber Ortaylı, AA'ya yaptığı açıklamada Keçiova camisinin restorasyonundan fevkalade memnun olduğunu belirtti.
"Cezayir için önemli bir katkı, bizim tarihimiz için de." diyen Ortaylı, "İnşallah yanındaki Hasan Paşa Sarayı'nı da hale yola koymak mümkün olabilir. Yapanları tebrik ederiz." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma da caminin inşasından yıllar sonra katedrale dönüştürülmesi ve Türkiye'nin ardından tekrar aslına uygun şekilde camiyi restore etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
İspanya'da benzer örnekler olduğunu anlatan Sırma, "Önce camiymiş, sonra kilise olmuş, sonra tekrar cami olmuş ve malesef bu coğrafyalarda bu tür hadiseler yaşanıyor. Keşke mabedlere hiç dokunulmasa." diye konuştu.
Bu camiyi tekrar tamir edip kazandırdıkları için TİKA'yı özellikle tebrik ettiğini belirten Sırma, bu tür hadiselerin tekrarlamamasını temenni ettiğini söyledi.
Sırma, caminin içinde kullanılan hat örnekleri ve diğer unsurların çok güzel olduğunu belirterek, "Güzel bir Osmanlı camisi olmuş, hayırlı bir hizmet olmuş." ifadelerini kullandı.
- "Bizim için Cezayir Osmanlı İmparatorluğu'nun en uzak köşesiydi"
Prof. Dr. İdris Bostan, camiye 7-8 sene önce de geldiğini belirterek, o dönem Keçiova camisinin Fransız döneminin izlerini yansıttığını ve bir katedral hissi uyandırdığını anlattı.
O zamanlarda herhangi bir İslami işaret görmek için bile zorlanıldığını kaydeden Bostan, geçmişteki müdahalelerin izlerinin o dönem belirgin olduğunu anlattı.
Bostan, Keçiova camisinin tekrar bu hale gelmesinden büyük memnuniyet duyduğunu ifade ederek, caminin hem Osmanlı döneminin bir eseri olduğunu, hem de Cezayir'in tarihi için bir sembole dönüştüğünü belirtti.
Caminin çok iyi restore edildiğinin altını çizen Bostan, gerek mimari yapısı, gerek kuşak yazıları ve hüsnü hatlarıyla aslı olan camiye döndürüldüğünü söyledi.
Bostan, Cezayir için yapılabilecek bu çalışmaların Osmanlı tarihine bir katkı olacağına inandığını dile getirdi. Cezayir ve çevresinin başta Barbaros Hayreddin Paşa dönemi olmak üzere 300 yıllık dönemde kurularak geliştiğini aktaran Bostan, bölgede zamanın ihtiyacına göre birçok yapının kurulduğunu söyledi.
"Bizim için Cezayir Osmanlı imparatorluğunun en uzak köşesiydi" diyen Bostan, Osmanlı varlığının Akdeniz üzerinden merkeze kadar uzandığını ifade etti. Bostan, bu durumun eserleriyle iyi bir şekilde tanınması gerektiğinin altını çizerek, Cezayir'de bu caminin benzeri birçok eserin bulunduğunu söyledi. Diğer eserlerin de bu şekilde yapılmasını temenni ettiklerini kaydeden Bostan, bunların da tarih, kültür ve iki toplum arasındaki ilişkiler için büyük bir kazanç olacağını dile getirdi.
Bostan, bölgenin büyük mücadelelerle anıldığına dikkati çekerken, Osmanlıların bu bölgeye ilk geldiklerinde İspanya'ya karşı da büyük bir destek gördüklerini anlattı.
Kültür eserleri içinde kitaplar ve arşivler olduğunu hatırlatan Bostan, Cezayir'de Osmanlı döneminden kalma ne tür yazmalar olduğunun pek bilinmediğini, bunların üzerinde de çalışılması gerektiğini kaydetti.
Bostan, ortak tarih ve kültürü yazabilmek için bu tür imkanların değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Cezayir'in Tunus ve Trablusgarp'la birlikte Garp Ocakları olarak Akdeniz'deki Osmanlı varlığına en büyük katkı sağladığını anlatan Bostan, Cezayir'in de bu varlıkta merkezi bir konumda olduğunu söyledi.
- "Halk gözleri dolarak caminin önemini anlattı"
TİKA Cezayir Program Koordinatörü Orhan Aydın da Keçiova Camisinin UNESCO Dünya Kültür Mirasları arasında olduğu için sınırlı sayıda müdahalede bulunulduğunu anlattı.
Cezayir Kültür Bakanlığı, Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı ile Konut Bakanlığı'nın dahli ve onayı ile tüm çalışmaların yapıldığının altını çizen Aydın, bu bakanlıklardan mimar, arkeolog ve mühendislerin proje boyunca tüm çalışmalara nezaret ettiğini kaydetti.
Aydın, caminin restorasyonunun 3 yıl sürdüğünü vurgulayarak, bu süre boyunca halkın her kesiminden bireyin restorasyonu izlediğini aktardı.
Cezayirliler için Keçiova Camisinin bağımsızlık sembolü olduğunu hatırlatan Aydın, "Halk bölgeye gittiğim bazı zamanlarda yanıma gelerek gözleri dolarak caminin kendileri için önemini anlattı. Açılışı büyük bir heyecanla beklediklerini söylediler." dedi.
Bugüne kadar birçok yabancı devlet adamı ve araştırmacının restorasyon çalışmaları sırasında incelemelerde bulunduklarını belirten Aydın, projenin büyük beğeni topladığını ifade etti.
Kaynak: AA
Başkent Cezayir'de Kasba (Kasaba) olarak anılan bölgede yer alan ve 1500'lü yıllarda yapıldığı rivayet edilen Cami, tarih boyunca işgaller ve çatışmalar nedeniyle birkaç kez maksadının dışında kullanıldı.
300 yıl Osmanlı Devleti'nin Garp Ocakları'nın en önemli merkezi olan Cezayir'de, 1830'daki Fransız işgalinin ardından 132 yıllık müstemleke döneminde birçok tarihi eser yıkıldı ya da amacı dışına çıkarıldı.
Cezayir'in önemli sembollerden olan Akdeniz kıyısındaki Keçiova Camisi Fransız işgalinin ardından önce askeri depo, sonrasında ise Cezayir başpiskoposları için konut olarak kullanıldı. Caminin 1844'te yıkılmasının ardından yerine büyük bir kilise inşa edildi ve bina 1962'deki Cezayir'in bağımsızlığına kadar katedral olarak kaldı. Kiliseye dönüştürüldüğü dönemde halkın büyük tepkisini çeken ve Fransızlara karşı yüzlerce Cezayirlinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylar nedeniyle caminin önündeki alan Şehitler Meydanı olarak anılmaya başladı.
Uğruna şehitler verilen ve Cezayirliler nezdinde büyük manevi değeri olan Keçiova camisi Fransız işgalinin ardından bağımsızlık sembolüne dönüştü.
Bağımsızlığın ardından camiye dönüştürülerek ilk Cuma namazının kılındığı ve bağımsızlığın sembolü haline gelen Keçiova Camisi 2003 yılındaki depremde büyük zarar gördü. 2007 yılında can güvenliği nedeniyle kapatılan caminin durumu 2013'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cezayir ziyaretinde gündeme geldi. İki ülke liderinin mutabakatıyla restorasyon kararı alınan Keçiova camisiyle ilgili çalışmaları TİKA yürüttü. İki yıldan uzun bir süredir Türkiye'den akademisyenlerin oluşturduğu bir bilim heyeti ile ünlü nakkaş ve hattatlar restorasyon çalışmalarını yürüttü.
Yetkililer restorasyon sırasında yapılan her müdahalenin yapıya ait önceki dönemdeki izlerini yok etmeden uygulandığını vurguladı.
- "Keşke mabedlere hiç dokunulmasa"
Caminin restorasyonunun ardından Türkiye'den tarihçi ve araştırmacıların incelediği Keçiova Camisi aslına uygun yapılması ve Osmanlı mimarisi ile sanatlarının yansıtılması hasebiyle büyük beğeniyle karşılandı.
Keçiova camisinde incelemelerde bulunan Prof. Dr. İlber Ortaylı, AA'ya yaptığı açıklamada Keçiova camisinin restorasyonundan fevkalade memnun olduğunu belirtti.
"Cezayir için önemli bir katkı, bizim tarihimiz için de." diyen Ortaylı, "İnşallah yanındaki Hasan Paşa Sarayı'nı da hale yola koymak mümkün olabilir. Yapanları tebrik ederiz." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma da caminin inşasından yıllar sonra katedrale dönüştürülmesi ve Türkiye'nin ardından tekrar aslına uygun şekilde camiyi restore etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
İspanya'da benzer örnekler olduğunu anlatan Sırma, "Önce camiymiş, sonra kilise olmuş, sonra tekrar cami olmuş ve malesef bu coğrafyalarda bu tür hadiseler yaşanıyor. Keşke mabedlere hiç dokunulmasa." diye konuştu.
Bu camiyi tekrar tamir edip kazandırdıkları için TİKA'yı özellikle tebrik ettiğini belirten Sırma, bu tür hadiselerin tekrarlamamasını temenni ettiğini söyledi.
Sırma, caminin içinde kullanılan hat örnekleri ve diğer unsurların çok güzel olduğunu belirterek, "Güzel bir Osmanlı camisi olmuş, hayırlı bir hizmet olmuş." ifadelerini kullandı.
- "Bizim için Cezayir Osmanlı İmparatorluğu'nun en uzak köşesiydi"
Prof. Dr. İdris Bostan, camiye 7-8 sene önce de geldiğini belirterek, o dönem Keçiova camisinin Fransız döneminin izlerini yansıttığını ve bir katedral hissi uyandırdığını anlattı.
O zamanlarda herhangi bir İslami işaret görmek için bile zorlanıldığını kaydeden Bostan, geçmişteki müdahalelerin izlerinin o dönem belirgin olduğunu anlattı.
Bostan, Keçiova camisinin tekrar bu hale gelmesinden büyük memnuniyet duyduğunu ifade ederek, caminin hem Osmanlı döneminin bir eseri olduğunu, hem de Cezayir'in tarihi için bir sembole dönüştüğünü belirtti.
Caminin çok iyi restore edildiğinin altını çizen Bostan, gerek mimari yapısı, gerek kuşak yazıları ve hüsnü hatlarıyla aslı olan camiye döndürüldüğünü söyledi.
Bostan, Cezayir için yapılabilecek bu çalışmaların Osmanlı tarihine bir katkı olacağına inandığını dile getirdi. Cezayir ve çevresinin başta Barbaros Hayreddin Paşa dönemi olmak üzere 300 yıllık dönemde kurularak geliştiğini aktaran Bostan, bölgede zamanın ihtiyacına göre birçok yapının kurulduğunu söyledi.
"Bizim için Cezayir Osmanlı imparatorluğunun en uzak köşesiydi" diyen Bostan, Osmanlı varlığının Akdeniz üzerinden merkeze kadar uzandığını ifade etti. Bostan, bu durumun eserleriyle iyi bir şekilde tanınması gerektiğinin altını çizerek, Cezayir'de bu caminin benzeri birçok eserin bulunduğunu söyledi. Diğer eserlerin de bu şekilde yapılmasını temenni ettiklerini kaydeden Bostan, bunların da tarih, kültür ve iki toplum arasındaki ilişkiler için büyük bir kazanç olacağını dile getirdi.
Bostan, bölgenin büyük mücadelelerle anıldığına dikkati çekerken, Osmanlıların bu bölgeye ilk geldiklerinde İspanya'ya karşı da büyük bir destek gördüklerini anlattı.
Kültür eserleri içinde kitaplar ve arşivler olduğunu hatırlatan Bostan, Cezayir'de Osmanlı döneminden kalma ne tür yazmalar olduğunun pek bilinmediğini, bunların üzerinde de çalışılması gerektiğini kaydetti.
Bostan, ortak tarih ve kültürü yazabilmek için bu tür imkanların değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Cezayir'in Tunus ve Trablusgarp'la birlikte Garp Ocakları olarak Akdeniz'deki Osmanlı varlığına en büyük katkı sağladığını anlatan Bostan, Cezayir'in de bu varlıkta merkezi bir konumda olduğunu söyledi.
- "Halk gözleri dolarak caminin önemini anlattı"
TİKA Cezayir Program Koordinatörü Orhan Aydın da Keçiova Camisinin UNESCO Dünya Kültür Mirasları arasında olduğu için sınırlı sayıda müdahalede bulunulduğunu anlattı.
Cezayir Kültür Bakanlığı, Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı ile Konut Bakanlığı'nın dahli ve onayı ile tüm çalışmaların yapıldığının altını çizen Aydın, bu bakanlıklardan mimar, arkeolog ve mühendislerin proje boyunca tüm çalışmalara nezaret ettiğini kaydetti.
Aydın, caminin restorasyonunun 3 yıl sürdüğünü vurgulayarak, bu süre boyunca halkın her kesiminden bireyin restorasyonu izlediğini aktardı.
Cezayirliler için Keçiova Camisinin bağımsızlık sembolü olduğunu hatırlatan Aydın, "Halk bölgeye gittiğim bazı zamanlarda yanıma gelerek gözleri dolarak caminin kendileri için önemini anlattı. Açılışı büyük bir heyecanla beklediklerini söylediler." dedi.
Bugüne kadar birçok yabancı devlet adamı ve araştırmacının restorasyon çalışmaları sırasında incelemelerde bulunduklarını belirten Aydın, projenin büyük beğeni topladığını ifade etti.