'Alman-Türk İlişkileri Ve FETÖ'nün Rolü' Sempozyumu
Prof. Dr. Altun: 'Daha 1978 yılında Fetullah Gülen son derece sembolik bir konuşma yaparak, adliye, emniyet ve orduyu ele geçirerek yeni yapılanma oluşturulabilir işaretini vermişti. Bu söyleminden yola çıkarsak bunun ne tür bir sonuca ulaştığını 15 Temmuz gecesi görmüş olduk' Daily Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Karagöz: 'Bir noktadan sonra hükümet, o masum kavramların (hoşgörü, diyalog, hizmet) arkasındaki gerçek yüzü görmeye başladı. Yargıyı, polisi ve askeriyeyi ele geçirmiş olan örgüt, seçilmiş olan siyasi otoriteyle açıktan savaşmaya başladı'
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Sabah Gazetesi Yazarlar Kulübü işbirliğinde Hamburg'da "Alman-Türk ilişkileri ve FETÖ'nün rolü" konulu sempozyum düzenlendi.
Sempozyuma konuşmacı olarak Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Genel Başkan Yardımcısı ve Siyasi İşler Başkanı Fatih Zingal, Daily Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz, Sabah gazetesi yazarları Prof. Dr. Fahrettin Altun ile Prof. Dr. Kerem Alkin katıldı.
Türk-Alman ilişkilerine değinen Zingal, Alman medyasının FETÖ hakkındaki tutarsızlığına dikkati çekti.
Zingal, Almanya Anayasa Koruma Dairesinin '"Türk vaizi Gülen ve hareketinin anayasal düzeni tehdit edici suçunun bulunmasıyla ilgili araştırma çalışması" adlı bildirgesinin olduğunu belirterek, Alman medyasının, FETÖ'nün darbe girişimi öncesi örgüte karşı tutumu ile darbe girişimi sonrası tutumunun tamamen farklı olduğunun altını çizdi.
Alman medyasının, darbe girişimi öncesinde FETÖ'yü tehlikeli bulduklarına dair makaleler paylaştığını hatırlatan Zingal, darbe girişimi sonrası örgütü birden masum bir grup olarak nitelendirmeye başladıklarını vurguladı.
- "Örgütün asıl amacı bürokrasiyi ele geçirmekti"
FETÖ'nün iç yüzünü ele alan Prof. Dr. Altun da örgütün asıl amacının bürokrasiyi ele geçirmek olduğunu vurguladı.
Altun, FETÖ'nün en başından itibaren hem insan kaynağı devşirme hem de ekonomik kaynak oluşturmak adına eğitim alanına yöneldiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"FETÖ sivil ve devlet alanında örgütlendi ve bu alanlar birbirlerini günümüze kadar besledi. Sivil alanda medya, eğitim, ekonomiye odaklanırken, devlet alanında ise özellikle emniyet, yargı, ordu ve istihbarat teşkilatlarında örgütlendiler. Sızma, yayılma, kontrol etme ve yönetme adımlarını uygulayarak devletin içine sızmaya başladılar. Daha 1978 yılında Fetullah Gülen son derece sembolik bir konuşma yaparak, adliye, emniyet ve orduyu ele geçirerek yeni yapılanma oluşturulabilir işaretini vermişti. Bu söyleminden yola çıkarsak, bunun ne tür bir sonuca ulaştığını 15 Temmuz gecesi görmüş olduk." dedi.
Devlete karşı güç çatışmasına 2002-2016 yılları arasında başlanıldığını belirten Altun, Gülen'in Türkiye siyasetine doğrudan müdahale ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı fikri çatışmaya girdiğini belirtti.
Bunun basit bir çatışma olmadığını anlatan Altun, "Bu Fetullahçı örgütün Türkiye siyasetine doğrudan müdahale hareketidir." ifadesini kullandı.
- "Siyasi otoriteye karşı açıktan savaşmaya başladılar"
FETÖ'nün insanların dini duygularını istismar ederek onları kullandığına dikkati çeken Daily Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Karagöz de ülkenin sağcısından solcusuna kadar, entellektüellerinin de dahil herkesin aldatıldığını ifade etti.
Örgütün "Hoşgörü, diyalog, hizmet" gibi pozitif kavramlar çerçevesinde kamuflaj uyguladığını belirten Karagöz, "Bir noktadan sonra hükümet o masum kavramların arkasındaki gerçek yüzü görmeye başladı.Yargıyı, polisi ve askeriyeyi ele geçirmiş olan örgüt, seçilmiş olan siyasi otoriteye karşı açıktan savaşmaya başladı." dedi.
Devletin içine sızan ve paralel bir devlet oluşturma yönünde örgütleşen FETÖ mensuplarını, devlet kurumlarından temizlemek adına başlatılan operasyonu eleştiren Alman basınına seslenen Karagöz, şunları kaydetti:
"Alman dostlarımız, bunu Doğu ile Batı Almanya birleştiği dönemde bir birleşme anlaşması yapıldı. Bu anlaşmadan sonra yaklaşık 500 bin kişi devlet memuriyetinden ve kamu kurumlarından uzaklaştırıldı. Sebebi ise 'Bu kişilerle demokratik hukuk düzeni tesis edilemez, çünkü bu kişiler Doğu Almanya gizli servisiyle ilişkili. Dolayısıyla biz modern bir hukuk devleti tesis edemeyiz.' görüşüydü. Bu Alman devleti tarafından açıklanmıştı. Bunu bir tarihi kesit olarak dikkatlerinize sunuyorum."
- "Türkiye'de tarihi bir zincir kırılması yaşandı"
Mobil Servis Sağlayıcı İş Adamları Derneği (MOBİLSİAD) Başkanı ve Sabah gazetesi yazarı Prof. Dr. Alkin de Türk-Alman ekonomik ilişkilerinin önemine dikkati çekti.
Alkın, darbe girişiminden sonra ekonomik ilişkilerinin sekteye uğramadığına dikkati çekerek, ''Alman yatırımcılar Türkiye'yi gözardı etmediler. Çok taraflı bir dış politika maddelemesi yapmaktayız. Tabii bazı ülkeler ve bölücü örgütler bu durumundan hoşlanmamaktadır. Türkiye'de tarihi bir zincir kırılması yaşandı. Başkanlık sistemiyle daha güçlü bir ülke olarak ilerleyeceğiz. Diğer ülkelere nazaran biz iki 2100 yılı hakkında bile planlama yapacak güce ve iradeye sahibiz." açıklamasında bulundu.
Kaynak: AA
Sempozyuma konuşmacı olarak Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Genel Başkan Yardımcısı ve Siyasi İşler Başkanı Fatih Zingal, Daily Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz, Sabah gazetesi yazarları Prof. Dr. Fahrettin Altun ile Prof. Dr. Kerem Alkin katıldı.
Türk-Alman ilişkilerine değinen Zingal, Alman medyasının FETÖ hakkındaki tutarsızlığına dikkati çekti.
Zingal, Almanya Anayasa Koruma Dairesinin '"Türk vaizi Gülen ve hareketinin anayasal düzeni tehdit edici suçunun bulunmasıyla ilgili araştırma çalışması" adlı bildirgesinin olduğunu belirterek, Alman medyasının, FETÖ'nün darbe girişimi öncesi örgüte karşı tutumu ile darbe girişimi sonrası tutumunun tamamen farklı olduğunun altını çizdi.
Alman medyasının, darbe girişimi öncesinde FETÖ'yü tehlikeli bulduklarına dair makaleler paylaştığını hatırlatan Zingal, darbe girişimi sonrası örgütü birden masum bir grup olarak nitelendirmeye başladıklarını vurguladı.
- "Örgütün asıl amacı bürokrasiyi ele geçirmekti"
FETÖ'nün iç yüzünü ele alan Prof. Dr. Altun da örgütün asıl amacının bürokrasiyi ele geçirmek olduğunu vurguladı.
Altun, FETÖ'nün en başından itibaren hem insan kaynağı devşirme hem de ekonomik kaynak oluşturmak adına eğitim alanına yöneldiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"FETÖ sivil ve devlet alanında örgütlendi ve bu alanlar birbirlerini günümüze kadar besledi. Sivil alanda medya, eğitim, ekonomiye odaklanırken, devlet alanında ise özellikle emniyet, yargı, ordu ve istihbarat teşkilatlarında örgütlendiler. Sızma, yayılma, kontrol etme ve yönetme adımlarını uygulayarak devletin içine sızmaya başladılar. Daha 1978 yılında Fetullah Gülen son derece sembolik bir konuşma yaparak, adliye, emniyet ve orduyu ele geçirerek yeni yapılanma oluşturulabilir işaretini vermişti. Bu söyleminden yola çıkarsak, bunun ne tür bir sonuca ulaştığını 15 Temmuz gecesi görmüş olduk." dedi.
Devlete karşı güç çatışmasına 2002-2016 yılları arasında başlanıldığını belirten Altun, Gülen'in Türkiye siyasetine doğrudan müdahale ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı fikri çatışmaya girdiğini belirtti.
Bunun basit bir çatışma olmadığını anlatan Altun, "Bu Fetullahçı örgütün Türkiye siyasetine doğrudan müdahale hareketidir." ifadesini kullandı.
- "Siyasi otoriteye karşı açıktan savaşmaya başladılar"
FETÖ'nün insanların dini duygularını istismar ederek onları kullandığına dikkati çeken Daily Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Karagöz de ülkenin sağcısından solcusuna kadar, entellektüellerinin de dahil herkesin aldatıldığını ifade etti.
Örgütün "Hoşgörü, diyalog, hizmet" gibi pozitif kavramlar çerçevesinde kamuflaj uyguladığını belirten Karagöz, "Bir noktadan sonra hükümet o masum kavramların arkasındaki gerçek yüzü görmeye başladı.Yargıyı, polisi ve askeriyeyi ele geçirmiş olan örgüt, seçilmiş olan siyasi otoriteye karşı açıktan savaşmaya başladı." dedi.
Devletin içine sızan ve paralel bir devlet oluşturma yönünde örgütleşen FETÖ mensuplarını, devlet kurumlarından temizlemek adına başlatılan operasyonu eleştiren Alman basınına seslenen Karagöz, şunları kaydetti:
"Alman dostlarımız, bunu Doğu ile Batı Almanya birleştiği dönemde bir birleşme anlaşması yapıldı. Bu anlaşmadan sonra yaklaşık 500 bin kişi devlet memuriyetinden ve kamu kurumlarından uzaklaştırıldı. Sebebi ise 'Bu kişilerle demokratik hukuk düzeni tesis edilemez, çünkü bu kişiler Doğu Almanya gizli servisiyle ilişkili. Dolayısıyla biz modern bir hukuk devleti tesis edemeyiz.' görüşüydü. Bu Alman devleti tarafından açıklanmıştı. Bunu bir tarihi kesit olarak dikkatlerinize sunuyorum."
- "Türkiye'de tarihi bir zincir kırılması yaşandı"
Mobil Servis Sağlayıcı İş Adamları Derneği (MOBİLSİAD) Başkanı ve Sabah gazetesi yazarı Prof. Dr. Alkin de Türk-Alman ekonomik ilişkilerinin önemine dikkati çekti.
Alkın, darbe girişiminden sonra ekonomik ilişkilerinin sekteye uğramadığına dikkati çekerek, ''Alman yatırımcılar Türkiye'yi gözardı etmediler. Çok taraflı bir dış politika maddelemesi yapmaktayız. Tabii bazı ülkeler ve bölücü örgütler bu durumundan hoşlanmamaktadır. Türkiye'de tarihi bir zincir kırılması yaşandı. Başkanlık sistemiyle daha güçlü bir ülke olarak ilerleyeceğiz. Diğer ülkelere nazaran biz iki 2100 yılı hakkında bile planlama yapacak güce ve iradeye sahibiz." açıklamasında bulundu.