'Halk Sesimi Biliyor Ama Beni Tanımıyordu'
Ses sanatçısı Özener: '2526 yaşında Türkan Şoray'ı seslendirmeye başladım. Sesimi halk biliyor. 50 senedir bu sesi, Zeki Müren'in tınısı gibi sinemanın Belkıs ablanın tınısını halk biliyor fakat beni tanımıyordu' 'Onur Ödülü, Allah'ın seçilmiş kullarına nasip olur. Onur, şeref kesinlikle hiçbir şeyle, pahayla biçilmez. O ağırlığı taşıyan kişiler layık görülür' 'Kardeşleri tarafından ezilen Sindirella gibi kendimi gördüm. Hani Sindirella'nın iskarpini var ya papuç ayağına olur ve baloya gider, öyle görüyorum bu yaşta kendimi'
HİLAL UŞTUK - Yeşilçam ünlülerinin sesi Belkıs Özener, "Gözüm açık değil. Bugün bir şey olsa gözüm kapalı olur. Güzel duruşuyla, haysiyetli, kimseye avuç açmayan, kimseden bir şey talep etmeyen, asgari ücret maaşıyla yetinen bir ablanızım ben. Bunu herkese söyledim. Türk sinemasının Belkıs ablasıyım." dedi.
7. Malatya Uluslararası Film Festivali'nden Onur Ödülü alan sanatçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 50 yıl önce Yeşilçam'ın ünlü kadınlarının seslendirmesini yapmaya başladığını belirterek, "Türkan Şoray ile başladım 1968 yılında ama daha evvel genç kızlığımda Neriman Köksal'ı seslendirdim. 25-26 yaşında Türkan Şoray'ı seslendirmeye başladım. Sesimi halk biliyor. 50 senedir bu sesi, Zeki Müren'in tınısı gibi sinemanın Belkıs ablanın tınısını halk biliyor fakat beni tanımıyordu." diye konuştu.
Özener, 40 yıldır sessiz kaldığının altını çizerek, "Şimdi artık televizyon, kasaplarda, manavlarda her yerde var. Alışverişimi yaparken kendi sesimi duyunca ayakta takılıp kalıyordum." ifadelerini kullandı.
Yeşilçam'dan sevdiği isimlerin hayatını kaybetmesinin ardından içine bir sızı düştüğünü dile getiren sanatçı, "Halkımla karşılaşmak istedim. Yine dünyaya gelsem yine seslendirme yaparım ama ismim altta yazmadığı için bu sızı bende devam etti gitti." değerlendirmesinde bulundu.
Belkıs Özener, şarkılarını toplayıp CD yaptırdıktan sonra çok sayıda ödül aldığının altını çizerek, şunları aktardı:
"Devletin en büyük kademelerinden, en tepelerinden yani Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, meclis başkanı hepsinden ödüller aldım. Bana layık olan ilgiyi gösterdi sağ olsun devletim. İletişim fakülteleri, İstanbul Üniversitesi, ODTÜ, Boğaziçi üniversitelerinden ödüller aldım. Bunları alınca kendime güvenim geldi. Sahneye ayak uyduramayabilirim diye düşünürken kendimi sahnede buldum. Tabii ki bu arada kendime güvenim geldi. O güven, halkın sevgisi ve merakıyla oldu. Beni o kadar merak etmişsiniz ki beni parlatan medya ve Türk halkı. O kadar ki elin Amerikalısı bile geldi. Pink Martini, İstanbul açık havadaki konserlerine benimle çıktı. O kadar sanatçı varken beni tercih ettiler. 10-20 tane plak geliyor ve arasından beni seçmişler. Tabii ki bu güzel günleri görmenin mutluluğunun yanında, aldığım ödüllerin katmerlisine Malatya'da layık görüldüm. Onur Ödülü herkese verilmez. Onur Ödülü, Allah'ın seçilmiş kullarına nasip olur. Onur, şeref kesinlikle hiçbir şeyle, pahayla biçilmez. O ağırlığı taşıyan kişiler layık görülür. Tabii ki bunun mutluluğu, şaşkınlığı, bahtiyarlığı beni göklere çıkardı, taçlandırdı."
Sahnelere dönmesinin ardından Cemal Reşit Rey'de bir konser verdiğini de dile getiren sanatçı, "Eğer çıkmadan bu dünyadan göçseydim, bunu göremeyecektim. Siz de diyecektiniz ki, 'Demek ki o ses bu hanımın'. Bu dünyadan göçmeden, yaşarken gördüğüm için fevkalade mutluyum. Allah'ın seçilmiş kullarından biri olduğunu düşünüyorum. Rabbime çok şükrediyorum." dedi.
Özener, kendisine gösterilen ilgiyi ise, "Halkın beni taçlandırması sonucu, adeta ipek böceğinden çıkan ipek gibi, kardeşleri tarafından ezilen Sindirella gibi kendimi gördüm. Hani Sindirella'nın iskarpini var ya papuç ayağına olur ve baloya gider, öyle görüyorum bu yaşta kendimi. Yaşımı başımı aldım. Torun sahibiyim. Demek ki çok birikmiş içimde. O birikimi şimdi halkımla paylaşıyorum." sözleriyle ifade etti.
Yaşının 76 olduğunu sözlerine ekleyen Belkıs Özener, ortaokuldayken okulu bıraktığını, çocuklarının ise üniversiteyi bitirdikleri için çok mutlu olduğunu söyledi.
Ses sanatçısı Özener, Gönül Yazar ile kardeş olduğunu hatırlatarak, ablasının boşanmasının ardından İstanbul'a geldiğini ve yaklaşık 60 yıldır da İstanbul'da yaşamını sürdürdüğünü kaydetti.
Eski ses sanatçılarından Jeyan Mahfi Ayral Tözüm, Çetin Tekindor, Toron Karacaoğlu, Abdurrahman Palay, Saadettin Erbil, Nevin Akkaya, Hayri Esen ve Adalet Cimcoz ile çalıştığını sözlerine ekleyen sanatçı, yaşamını yitiren ses sanatçılarına rahmet dileğinde bulundu.
Belkıs Özener, kendi sesinin Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın ve Fatma Girik gibi isimlerin sesi olduğunun sanıldığına dikkati çekerek, Perihan Savaş'tan Müjde Ar, Hale Soygazi, Feri Cansel, Zeynep Aksu, Mine Mutlu'ya kadar 20'ye yakın kişinin şarkılarını okuduğunun altını çizdi.
Sinemada açık saçık filmler başladıktan sonra seslendirmeyi noktaladığını aktaran sanatçı, "Gözüm açık değil. Bugün bir şey olsa gözüm kapalı olur. Güzel duruşuyla, haysiyetli, kimseye avuç açmayan, kimseden bir şey talep etmeyen, asgari ücret maaşıyla yetinen bir ablanızım ben. Belkıs ablanızım. Bunu herkese söyledim. Devlet büyükleri köşklere davet ettiğinde orada da beyan ettim. Türk sinemasının Belkıs ablasıyım." dedi.
Kaynak: AA
7. Malatya Uluslararası Film Festivali'nden Onur Ödülü alan sanatçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 50 yıl önce Yeşilçam'ın ünlü kadınlarının seslendirmesini yapmaya başladığını belirterek, "Türkan Şoray ile başladım 1968 yılında ama daha evvel genç kızlığımda Neriman Köksal'ı seslendirdim. 25-26 yaşında Türkan Şoray'ı seslendirmeye başladım. Sesimi halk biliyor. 50 senedir bu sesi, Zeki Müren'in tınısı gibi sinemanın Belkıs ablanın tınısını halk biliyor fakat beni tanımıyordu." diye konuştu.
Özener, 40 yıldır sessiz kaldığının altını çizerek, "Şimdi artık televizyon, kasaplarda, manavlarda her yerde var. Alışverişimi yaparken kendi sesimi duyunca ayakta takılıp kalıyordum." ifadelerini kullandı.
Yeşilçam'dan sevdiği isimlerin hayatını kaybetmesinin ardından içine bir sızı düştüğünü dile getiren sanatçı, "Halkımla karşılaşmak istedim. Yine dünyaya gelsem yine seslendirme yaparım ama ismim altta yazmadığı için bu sızı bende devam etti gitti." değerlendirmesinde bulundu.
Belkıs Özener, şarkılarını toplayıp CD yaptırdıktan sonra çok sayıda ödül aldığının altını çizerek, şunları aktardı:
"Devletin en büyük kademelerinden, en tepelerinden yani Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, meclis başkanı hepsinden ödüller aldım. Bana layık olan ilgiyi gösterdi sağ olsun devletim. İletişim fakülteleri, İstanbul Üniversitesi, ODTÜ, Boğaziçi üniversitelerinden ödüller aldım. Bunları alınca kendime güvenim geldi. Sahneye ayak uyduramayabilirim diye düşünürken kendimi sahnede buldum. Tabii ki bu arada kendime güvenim geldi. O güven, halkın sevgisi ve merakıyla oldu. Beni o kadar merak etmişsiniz ki beni parlatan medya ve Türk halkı. O kadar ki elin Amerikalısı bile geldi. Pink Martini, İstanbul açık havadaki konserlerine benimle çıktı. O kadar sanatçı varken beni tercih ettiler. 10-20 tane plak geliyor ve arasından beni seçmişler. Tabii ki bu güzel günleri görmenin mutluluğunun yanında, aldığım ödüllerin katmerlisine Malatya'da layık görüldüm. Onur Ödülü herkese verilmez. Onur Ödülü, Allah'ın seçilmiş kullarına nasip olur. Onur, şeref kesinlikle hiçbir şeyle, pahayla biçilmez. O ağırlığı taşıyan kişiler layık görülür. Tabii ki bunun mutluluğu, şaşkınlığı, bahtiyarlığı beni göklere çıkardı, taçlandırdı."
Sahnelere dönmesinin ardından Cemal Reşit Rey'de bir konser verdiğini de dile getiren sanatçı, "Eğer çıkmadan bu dünyadan göçseydim, bunu göremeyecektim. Siz de diyecektiniz ki, 'Demek ki o ses bu hanımın'. Bu dünyadan göçmeden, yaşarken gördüğüm için fevkalade mutluyum. Allah'ın seçilmiş kullarından biri olduğunu düşünüyorum. Rabbime çok şükrediyorum." dedi.
Özener, kendisine gösterilen ilgiyi ise, "Halkın beni taçlandırması sonucu, adeta ipek böceğinden çıkan ipek gibi, kardeşleri tarafından ezilen Sindirella gibi kendimi gördüm. Hani Sindirella'nın iskarpini var ya papuç ayağına olur ve baloya gider, öyle görüyorum bu yaşta kendimi. Yaşımı başımı aldım. Torun sahibiyim. Demek ki çok birikmiş içimde. O birikimi şimdi halkımla paylaşıyorum." sözleriyle ifade etti.
Yaşının 76 olduğunu sözlerine ekleyen Belkıs Özener, ortaokuldayken okulu bıraktığını, çocuklarının ise üniversiteyi bitirdikleri için çok mutlu olduğunu söyledi.
Ses sanatçısı Özener, Gönül Yazar ile kardeş olduğunu hatırlatarak, ablasının boşanmasının ardından İstanbul'a geldiğini ve yaklaşık 60 yıldır da İstanbul'da yaşamını sürdürdüğünü kaydetti.
Eski ses sanatçılarından Jeyan Mahfi Ayral Tözüm, Çetin Tekindor, Toron Karacaoğlu, Abdurrahman Palay, Saadettin Erbil, Nevin Akkaya, Hayri Esen ve Adalet Cimcoz ile çalıştığını sözlerine ekleyen sanatçı, yaşamını yitiren ses sanatçılarına rahmet dileğinde bulundu.
Belkıs Özener, kendi sesinin Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın ve Fatma Girik gibi isimlerin sesi olduğunun sanıldığına dikkati çekerek, Perihan Savaş'tan Müjde Ar, Hale Soygazi, Feri Cansel, Zeynep Aksu, Mine Mutlu'ya kadar 20'ye yakın kişinin şarkılarını okuduğunun altını çizdi.
Sinemada açık saçık filmler başladıktan sonra seslendirmeyi noktaladığını aktaran sanatçı, "Gözüm açık değil. Bugün bir şey olsa gözüm kapalı olur. Güzel duruşuyla, haysiyetli, kimseye avuç açmayan, kimseden bir şey talep etmeyen, asgari ücret maaşıyla yetinen bir ablanızım ben. Belkıs ablanızım. Bunu herkese söyledim. Devlet büyükleri köşklere davet ettiğinde orada da beyan ettim. Türk sinemasının Belkıs ablasıyım." dedi.