Okul Öncesi Eğitimde Gezici Öğretmen Dönemi
Milli Eğitim Bakanı Yılmaz: 'Bu yıl öncelikli hedefimiz, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak. Bütün valilerimizden ricamız var, okul öncesi eğitime öncelikle dikkat edin' 'İlkokul, ortaokul ve lisede taşımalı eğitim var ama okul öncesinde öğrencilerimizi taşımayacağız, öğretmenlerimizi taşıyacağız. Gezici öğretmen, artık öğrenciler gezmeyecek, öğretmen gezecek. Dolayısıyla daha iyi bir şartı, eğitim imkanını evlatlarımıza vereceğiz'
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak istediklerini belirterek, "İlkokul, ortaokul ve lisede taşımalı eğitim var ama okul öncesinde öğrencilerimizi taşımayacağız, öğretmenlerimizi taşıyacağız. Gezici öğretmen, artık öğrenciler gezmeyecek, öğretmen gezecek. Dolayısıyla daha iyi bir şartı, eğitim imkanını evlatlarımıza vereceğiz." dedi.
Bakan Yılmaz, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Osmanlı Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 2017-2018 akademik yılı açılış programında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gerçek mukayeseli üstünlüğünün, genç ve dinamik nüfusu olduğunu söyledi.
Genç nüfusun, Türkiye'nin elmastan da değerli beşeri sermayesi olduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:
"Beşeri sermayeyi nitelikli kılan, eğitimdir. Eğitim sisteminin iyileştirilmesi, okullaşma oranının artırılması, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması bakanlığımızın her döneminde değişmez hedefi olmuştur. Bu hedefe ulaşabilmek için öncellikle hükümetlerimiz döneminde milli gelirden en fazla payı eğitime ayırdık. Eğitim bugün de merkez hükümetin bütçesinden en fazla payı alır. Bir oran vermek istersek 2012 yılında eğitime bütçeden ayrılan pay 11 milyar lira bile değildi. Bütçeye oranı yüzde 11 bile değildi, yüzde 10'du. Şimdi ise üniversite bütçeleri dahil 122 milyar lira. Toplam oranı da yüzde 19-20'ye geliyor. Bir şeye 'önem veriyoruz' dediğinizde önemin ölçüsü ona bütçenizden ayırdığınız pay ile orantılıdır."
- "Milli gelirden eğitime ayrılan pay 5,8'dir"
Bakan Yılmaz, bütçeden pay ayrılmayan şeye önem vermenin mümkün olmadığını belirterek, eğitime önem verdikleri için büyük oranda bütçe ayırdıklarına işaret etti.
En fazla bütçeyi eğitime ayırdıklarını vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bizim dönemimizde de milli gelirin bugün 5,8'i eğitime ayrılıyor. Bu miktara vatandaşların bağış olarak yaptıkları dahil değil. Bu miktara İl Özel İdarelerinden eğitime ayrılan pay da dahil değil. Eğer bunları da eklersek mill gelirden eğitime ayrılan pay 5,8'in de üstüne çıkar. Nereden nereye geldiğimizi göstermek için 85'te milli gelirden eğitime ayrılan pay yüzde 1,2 idi. 20'lı yıllarda 2, 2, 2002'de 2,8-2,9'du şimdi ise 5,8 ve artısı var. 90'larda Avrupa'nın eğitime milli gelirinden ayırdığı pay Almanya'da 4,8, İtalya'da 4,9'du. Biz onların dörtte birini veya yarısını ayırıyorduk. Dolayısıyla da 80-90'larda hem Avrupa Birliği'nin, Avrupa ülkelerinin eğitime ayırdığından daha az pay ayıracakınız hem de ondan sonra da Avrupa Birliği ülkelerinden eğitimde daha iyi netice umacaksınız. Bu beklentinizle bu ayırdığınız birbirine uygun değildir."
- "Öğrencilerimizi değil, öğretmenleri taşıyayacağız"
Halen Avrupa ülkelerinin eğitime ayırdığı bütçenin ortalamasının 5,2, Türkiye'nin ise 5,8'den fazla olduğunu aktaran Yılmaz, Türkiye'nin geçmişte eğitime Avrupa ülkelerinden daha az önem verdiğine dikkati çekti.
Türkiye'nin şimdi Avrupa'dan daha fazla eğitime önem verdiğini dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yıl öncelikli hedefimiz, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak. Bütün valilerimizden ricamız var, okul öncesi eğitime öncelikle dikkat edin. Bir hususa daha dikkatinizi çekiyorum. Biliyorsunuz ilkokul, ortaokul ve lisede taşımalı eğitim var ama okul öncesinde öğrencilerimizi taşımayacağız, öğretmenlerimizi taşıyacağız. Gezici öğretmen, artık öğrenciler gezmeyecek, öğretmen gezecek. Dolayısıyla daha iyi bir şartı, eğitim imkanını evlatlarımıza vereceğiz. Yine bu yıl okul öncesi eğitimde ilk kez bir başlangıç yaptık. 37 ili pilot olarak seçtik. 37 ilde okul öncesi eğitime ilişkin kırtasiye masraflarını da bakanlık olarak biz karşılıyoruz."
- "Derslik başına düşen öğrenci sayısı 36'dan, 24'e düştü"
Eğitime ayırdıkları bütçeyle 270 bin derslik yaptıklarını anımsatan Yılmaz, derslik başına düşen öğrenci sayısının eğitimin kalitesini gösteren önemli unsurlar olduğunu belirtti.
Bakan Yılmaz, 70 kişilik sınıfta eğitim gördüğünü aktararak, "Bir öğretmen bir sınıfa girdiğinde bir sınıfta 70 öğrenci varsa, bir öğrencisine bir dakika dahi ayıramazsa orada kaliteli eğitimden bahsetmek mümkün mü? İşte bundan dolayı da mümkünse Türkiye'de derslik başına düşen öğrenci sayısını azaltmak istedik. Türkiye'de 2012 genelinde ortalama 36 iken şimdi 24'e düştü. Ağrı'da bu oranımız çok daha iyi. Ağrı'daki oran 45'ten 22'ye düştü. Kaliteli eğitim için öğretmen başına düşen öğrenci sayısının makul sayıda olması lazım. Biz geldiğimizde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 28'di. 580 bin öğretmen ataması gerçekleştirdik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 17'ye indi." diye konuştu.
Bu yıl 1,5 ve 9'uncu sınıflarda okuyan öğrencilerin yeni müfredatla eğitim almaya başlayacağını ifade eden Yılmaz, Türkiye'nin eğitimde çok daha iyi olacağını sözlerine ekledi.
Programa, Ağrı Vali Vekili Ejder Demir, AK Parti Ağrı Milletvekili Cesim Gökçe, İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, Ağrı Cumhuriyet Başsavcısı Tunay Pulça, 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Ahmet Ömercikli, kurum müdürleri, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile öğrenciler katıldı.
Kaynak: AA
Bakan Yılmaz, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Osmanlı Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 2017-2018 akademik yılı açılış programında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gerçek mukayeseli üstünlüğünün, genç ve dinamik nüfusu olduğunu söyledi.
Genç nüfusun, Türkiye'nin elmastan da değerli beşeri sermayesi olduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:
"Beşeri sermayeyi nitelikli kılan, eğitimdir. Eğitim sisteminin iyileştirilmesi, okullaşma oranının artırılması, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması bakanlığımızın her döneminde değişmez hedefi olmuştur. Bu hedefe ulaşabilmek için öncellikle hükümetlerimiz döneminde milli gelirden en fazla payı eğitime ayırdık. Eğitim bugün de merkez hükümetin bütçesinden en fazla payı alır. Bir oran vermek istersek 2012 yılında eğitime bütçeden ayrılan pay 11 milyar lira bile değildi. Bütçeye oranı yüzde 11 bile değildi, yüzde 10'du. Şimdi ise üniversite bütçeleri dahil 122 milyar lira. Toplam oranı da yüzde 19-20'ye geliyor. Bir şeye 'önem veriyoruz' dediğinizde önemin ölçüsü ona bütçenizden ayırdığınız pay ile orantılıdır."
- "Milli gelirden eğitime ayrılan pay 5,8'dir"
Bakan Yılmaz, bütçeden pay ayrılmayan şeye önem vermenin mümkün olmadığını belirterek, eğitime önem verdikleri için büyük oranda bütçe ayırdıklarına işaret etti.
En fazla bütçeyi eğitime ayırdıklarını vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bizim dönemimizde de milli gelirin bugün 5,8'i eğitime ayrılıyor. Bu miktara vatandaşların bağış olarak yaptıkları dahil değil. Bu miktara İl Özel İdarelerinden eğitime ayrılan pay da dahil değil. Eğer bunları da eklersek mill gelirden eğitime ayrılan pay 5,8'in de üstüne çıkar. Nereden nereye geldiğimizi göstermek için 85'te milli gelirden eğitime ayrılan pay yüzde 1,2 idi. 20'lı yıllarda 2, 2, 2002'de 2,8-2,9'du şimdi ise 5,8 ve artısı var. 90'larda Avrupa'nın eğitime milli gelirinden ayırdığı pay Almanya'da 4,8, İtalya'da 4,9'du. Biz onların dörtte birini veya yarısını ayırıyorduk. Dolayısıyla da 80-90'larda hem Avrupa Birliği'nin, Avrupa ülkelerinin eğitime ayırdığından daha az pay ayıracakınız hem de ondan sonra da Avrupa Birliği ülkelerinden eğitimde daha iyi netice umacaksınız. Bu beklentinizle bu ayırdığınız birbirine uygun değildir."
- "Öğrencilerimizi değil, öğretmenleri taşıyayacağız"
Halen Avrupa ülkelerinin eğitime ayırdığı bütçenin ortalamasının 5,2, Türkiye'nin ise 5,8'den fazla olduğunu aktaran Yılmaz, Türkiye'nin geçmişte eğitime Avrupa ülkelerinden daha az önem verdiğine dikkati çekti.
Türkiye'nin şimdi Avrupa'dan daha fazla eğitime önem verdiğini dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yıl öncelikli hedefimiz, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak. Bütün valilerimizden ricamız var, okul öncesi eğitime öncelikle dikkat edin. Bir hususa daha dikkatinizi çekiyorum. Biliyorsunuz ilkokul, ortaokul ve lisede taşımalı eğitim var ama okul öncesinde öğrencilerimizi taşımayacağız, öğretmenlerimizi taşıyacağız. Gezici öğretmen, artık öğrenciler gezmeyecek, öğretmen gezecek. Dolayısıyla daha iyi bir şartı, eğitim imkanını evlatlarımıza vereceğiz. Yine bu yıl okul öncesi eğitimde ilk kez bir başlangıç yaptık. 37 ili pilot olarak seçtik. 37 ilde okul öncesi eğitime ilişkin kırtasiye masraflarını da bakanlık olarak biz karşılıyoruz."
- "Derslik başına düşen öğrenci sayısı 36'dan, 24'e düştü"
Eğitime ayırdıkları bütçeyle 270 bin derslik yaptıklarını anımsatan Yılmaz, derslik başına düşen öğrenci sayısının eğitimin kalitesini gösteren önemli unsurlar olduğunu belirtti.
Bakan Yılmaz, 70 kişilik sınıfta eğitim gördüğünü aktararak, "Bir öğretmen bir sınıfa girdiğinde bir sınıfta 70 öğrenci varsa, bir öğrencisine bir dakika dahi ayıramazsa orada kaliteli eğitimden bahsetmek mümkün mü? İşte bundan dolayı da mümkünse Türkiye'de derslik başına düşen öğrenci sayısını azaltmak istedik. Türkiye'de 2012 genelinde ortalama 36 iken şimdi 24'e düştü. Ağrı'da bu oranımız çok daha iyi. Ağrı'daki oran 45'ten 22'ye düştü. Kaliteli eğitim için öğretmen başına düşen öğrenci sayısının makul sayıda olması lazım. Biz geldiğimizde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 28'di. 580 bin öğretmen ataması gerçekleştirdik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 17'ye indi." diye konuştu.
Bu yıl 1,5 ve 9'uncu sınıflarda okuyan öğrencilerin yeni müfredatla eğitim almaya başlayacağını ifade eden Yılmaz, Türkiye'nin eğitimde çok daha iyi olacağını sözlerine ekledi.
Programa, Ağrı Vali Vekili Ejder Demir, AK Parti Ağrı Milletvekili Cesim Gökçe, İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, Ağrı Cumhuriyet Başsavcısı Tunay Pulça, 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Ahmet Ömercikli, kurum müdürleri, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile öğrenciler katıldı.