Definecilerden 'Aynalı' Kazı
Van'da definecilerin kazdığı, aydınlatma amacıyla aynaların kullanıldığı, üç insanın rahatlıkla yan yana yürüyebileceği yaklaşık 50 metre uzunluğundaki mağara, görenleri hayrete düşürüyor İÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Konyar: 'Bu, boyutları açısından endüstriyel bir definecilik faaliyeti. O kadar geniş ve uzun tünelin temizlenmesi, açığa çıkarılması insanı hayrete düşürüyor' 'Bölge, Urartu bölgesi. Kaleleri, baraj göletleri, su kanalları var. Yani Urartular'la ilişkilendirilebilecek bir yapı'
SITKI YILDIZ - Van'da definecilerin kazdığı, ayna yardımıyla aydınlatılmaya çalışılan 50 metre uzunluğundaki mağara, bölgeye düzenli tırmanış yapan dağcılar tarafından fark edildi.
Bölgede yaklaşık 2 bin 700 yıl önce hüküm süren Urartu Krallığı'nın yaşam alanlarından biri olan Yoncatepe yerleşim alanı, büyük ve küçük Erek Dağı arasında kalan vadi, içme suyu getirmek için yapılan tarihi su kanalı ve bölgedeki kilise tarzı yapılar, definecilerin sıklıkla hedefi oluyor.
Yukarı Bakraçlı Mahallesi güneyinden Erek Dağı'na belli aralıklarla zirve tırmanışı düzenleyen Vadi Doğa Spor Kulübüne üye bir grup dağcı, yaz ve kış aylarında kullandıkları rotada tarihi alanlarda definecilerin verdiği tahribatlara yakından tanık oluyor.
Bu yılki tırmanışta da aynı rotayı kullanan grup, yaklaşık 4 kilometre uzunluğunda ve bazı bölümlerinde üstü kapatılmış su kanalının ikinci kilometresinde karşılaştıkları son kazının büyüklüğü ve başta ayna olmak üzere kullanılan malzemeler karşısında büyük şaşkınlık yaşadı.
Yıllardır aynı bölgeden tırmanış düzenleyen dağcıların bulduğu yeni kazı alanında, el arabaları, kürek, kazma, baret, demir şiş ve aynalar, definecilerin büyük bir alanda çalışma yaptığını gösteriyor.
- 'Bu kadar organize bir definecilik faaliyeti görmemiştim'
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erkan Konyar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kazılan alanın insan eliyle yapıldığını, doğal bir yapı olmadığını söyledi.
Yakınında kazı yapılan kanalın Ortaçağ veya daha erken dönemden kalma bir yapı olabileceğini belirten Konyar, şöyle konuştu:
'İşlevi noktasında madenci tüneli veya korunma noktasında açılmış bir yapı olabilir. Yalnız burada benim en garipsediğim ve bana sıra dışı gelen şey, burada bir definecilik faaliyetinin yürütülmüş olması. Bu da boyutları açısından endüstriyel bir definecilik faaliyeti. O kadar geniş ve uzun tünelin temizlenmesi, açığa çıkarılması insanı hayrete düşürüyor. Bölge Urartu bölgesi. Kaleleri, baraj göletleri, su kanalları var. Yani Urartular'la ilişkilendirilebilecek bir yapı. Ama daha önce yapılmış bir tünel, koridorun veya bir madenci galerisi üzerinde yeniden bir defineci çalışmasını görüyoruz. Belki yüzlerce yıl sonra ilginç bulunacak bir çalışma yapılmış. Kurdukları aynalar, kasklarla daha önce bu kadar organize bir definecilik faaliyeti görmemiştim.'
- 'Bu 19. yüzyılda yapılan saklanma veya kaçış yeri olabilir.'
Bölgede daha önce de definecilik kazılarıyla çok karşılaştıklarını aktaran Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Sinan Kılıç ise bu durumun Türkiye'nin genel bir sorunu olduğunu söyledi.
Van Gölü havzasında yoğun bir defineci tahribatı olduğunu belirten Kılıç, şunları kaydetti:
'Özellikle arkeolojik, sit ve korunması gereken alanlar, eski tarihi bina kalıntıları ve höyüklerde bu tür tahribatlar maalesef yapılıyor. Bölge insanı bir taşın üzerinde bir işaret görüp dibini kazma kürekle kazıyor. Hatta bazen dağın başına jeneratör çıkarıp hiltiler kullanarak tahribatlar yapanlar da oluyor. Bu olayda ise yerin altında bir galeri bulunuyor ve bu galeri doğal değil. Bu kazıyı yapanlar bir iki aydır orada gibi görünüyor. Ama o galeri bir iki ay önce açılmış bir galeri değil. Daha eski. Bu, maden galerisi olabilir. Bunun dışında yakınında bulunan ve manastır olduğunu bildiğimiz Yedi Kilise bulunuyor. 1920'li yıllara kadar kullanıldı. Bu, 19. yüzyılda yapılan saklanma veya kaçış yeri olabilir.'
- 'Aynaları ışık için kullanmışlar'
Tüneli gezi sırasında bulan kulübün yönetim kurulu üyeliğini yürüten Ömer Demez de ilk kez bu büyüklükte bir tahribat gördüğünü söyledi.
Mağaranın yaklaşık 50 metre uzunluğunda olduğunu belirten Demez, 'Buradan geçerken dışarıdan büyük bir toprak yığını gördük. Biz de keşif yapmak istedik. Sanırım definecilerin yaptığı bir şey. Mağarada halen kazma, kürekler, ihtiyaç malzemeleri bulduk. Ama anlamadığımız şey, her on metrede bir aynaların olması. Bu aynaları galiba ışık oranını arttırmak için kullanmışlar. Buralar genelde definecilerin uğrak yeri. Çünkü Urartular'dan kalma bir köy. Daha önce birçok yeri gezdim, çok sayıda defineciyle karşılaştım ve kazdıkları çok yer gördüm. Ama ilk defa bu kadar uzun, geniş ve yüksek bir yerle karşılaştım.' dedi.
Demez, her yıl aynı rotayı kullanarak zirve tırmanışları düzenlediklerini ve definecilerin daha küçük tahribatlarına tanık olduklarını, ancak ilk defa bu büyüklükte kazıyla karşılaştıklarını aktardı.
Durumun bildirildiği İl Jandarma Komutanlığı da kaçak kazıyla ilgili inceleme başlatırken, ilgili kurumların ise bölgedeki kaçak kazı çalışmaları konusunda bilgilendirileceği bildirildi.
Kaynak: AA
Bölgede yaklaşık 2 bin 700 yıl önce hüküm süren Urartu Krallığı'nın yaşam alanlarından biri olan Yoncatepe yerleşim alanı, büyük ve küçük Erek Dağı arasında kalan vadi, içme suyu getirmek için yapılan tarihi su kanalı ve bölgedeki kilise tarzı yapılar, definecilerin sıklıkla hedefi oluyor.
Yukarı Bakraçlı Mahallesi güneyinden Erek Dağı'na belli aralıklarla zirve tırmanışı düzenleyen Vadi Doğa Spor Kulübüne üye bir grup dağcı, yaz ve kış aylarında kullandıkları rotada tarihi alanlarda definecilerin verdiği tahribatlara yakından tanık oluyor.
Bu yılki tırmanışta da aynı rotayı kullanan grup, yaklaşık 4 kilometre uzunluğunda ve bazı bölümlerinde üstü kapatılmış su kanalının ikinci kilometresinde karşılaştıkları son kazının büyüklüğü ve başta ayna olmak üzere kullanılan malzemeler karşısında büyük şaşkınlık yaşadı.
Yıllardır aynı bölgeden tırmanış düzenleyen dağcıların bulduğu yeni kazı alanında, el arabaları, kürek, kazma, baret, demir şiş ve aynalar, definecilerin büyük bir alanda çalışma yaptığını gösteriyor.
- 'Bu kadar organize bir definecilik faaliyeti görmemiştim'
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erkan Konyar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kazılan alanın insan eliyle yapıldığını, doğal bir yapı olmadığını söyledi.
Yakınında kazı yapılan kanalın Ortaçağ veya daha erken dönemden kalma bir yapı olabileceğini belirten Konyar, şöyle konuştu:
'İşlevi noktasında madenci tüneli veya korunma noktasında açılmış bir yapı olabilir. Yalnız burada benim en garipsediğim ve bana sıra dışı gelen şey, burada bir definecilik faaliyetinin yürütülmüş olması. Bu da boyutları açısından endüstriyel bir definecilik faaliyeti. O kadar geniş ve uzun tünelin temizlenmesi, açığa çıkarılması insanı hayrete düşürüyor. Bölge Urartu bölgesi. Kaleleri, baraj göletleri, su kanalları var. Yani Urartular'la ilişkilendirilebilecek bir yapı. Ama daha önce yapılmış bir tünel, koridorun veya bir madenci galerisi üzerinde yeniden bir defineci çalışmasını görüyoruz. Belki yüzlerce yıl sonra ilginç bulunacak bir çalışma yapılmış. Kurdukları aynalar, kasklarla daha önce bu kadar organize bir definecilik faaliyeti görmemiştim.'
- 'Bu 19. yüzyılda yapılan saklanma veya kaçış yeri olabilir.'
Bölgede daha önce de definecilik kazılarıyla çok karşılaştıklarını aktaran Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Sinan Kılıç ise bu durumun Türkiye'nin genel bir sorunu olduğunu söyledi.
Van Gölü havzasında yoğun bir defineci tahribatı olduğunu belirten Kılıç, şunları kaydetti:
'Özellikle arkeolojik, sit ve korunması gereken alanlar, eski tarihi bina kalıntıları ve höyüklerde bu tür tahribatlar maalesef yapılıyor. Bölge insanı bir taşın üzerinde bir işaret görüp dibini kazma kürekle kazıyor. Hatta bazen dağın başına jeneratör çıkarıp hiltiler kullanarak tahribatlar yapanlar da oluyor. Bu olayda ise yerin altında bir galeri bulunuyor ve bu galeri doğal değil. Bu kazıyı yapanlar bir iki aydır orada gibi görünüyor. Ama o galeri bir iki ay önce açılmış bir galeri değil. Daha eski. Bu, maden galerisi olabilir. Bunun dışında yakınında bulunan ve manastır olduğunu bildiğimiz Yedi Kilise bulunuyor. 1920'li yıllara kadar kullanıldı. Bu, 19. yüzyılda yapılan saklanma veya kaçış yeri olabilir.'
- 'Aynaları ışık için kullanmışlar'
Tüneli gezi sırasında bulan kulübün yönetim kurulu üyeliğini yürüten Ömer Demez de ilk kez bu büyüklükte bir tahribat gördüğünü söyledi.
Mağaranın yaklaşık 50 metre uzunluğunda olduğunu belirten Demez, 'Buradan geçerken dışarıdan büyük bir toprak yığını gördük. Biz de keşif yapmak istedik. Sanırım definecilerin yaptığı bir şey. Mağarada halen kazma, kürekler, ihtiyaç malzemeleri bulduk. Ama anlamadığımız şey, her on metrede bir aynaların olması. Bu aynaları galiba ışık oranını arttırmak için kullanmışlar. Buralar genelde definecilerin uğrak yeri. Çünkü Urartular'dan kalma bir köy. Daha önce birçok yeri gezdim, çok sayıda defineciyle karşılaştım ve kazdıkları çok yer gördüm. Ama ilk defa bu kadar uzun, geniş ve yüksek bir yerle karşılaştım.' dedi.
Demez, her yıl aynı rotayı kullanarak zirve tırmanışları düzenlediklerini ve definecilerin daha küçük tahribatlarına tanık olduklarını, ancak ilk defa bu büyüklükte kazıyla karşılaştıklarını aktardı.
Durumun bildirildiği İl Jandarma Komutanlığı da kaçak kazıyla ilgili inceleme başlatırken, ilgili kurumların ise bölgedeki kaçak kazı çalışmaları konusunda bilgilendirileceği bildirildi.