'Türkiye, Kalp Hastalıklarından Kaynaklanan Ölümlerde İlk Sırada'
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Sönmez 'Türkiye, kalp hastalıklarından kaynaklanan ölümlerde dünyada ilk sırada yer alıyor' 'Avrupa'ya kıyasla ise daha genç yaşta baypas ameliyatlarının gerçekleştiği ülkemizde, HDL, yani iyi kolesterolün düşük olması önemli bir problem oluşturuyor'
Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Türkiye'nin, kalp hastalıklarından kaynaklanan ölümlerde dünyada ilk sırada yer aldığını belirtti.
Sönmez, yaptığı yazılı açıklamada, insan vücudunda normal ölçülerde şeker olduğu gibi kolesterol de bulunduğunu belirterek, şekerin ani yükselmesinin komaya neden olurken kolesterol yüksekliğinin sonuçlarının yıllar sonra ortaya çıktığını ifade etti.
Kolesterolün, çeşitli besinlerle vücuda giren ve karaciğerde üretilen yağ benzeri bir madde olduğunu aktaran Sönmez, bir yapı taşı olmakla birlikte çeşitli hormonların, aynı zamanda d vitamini ve safra üretimi için de gerekli olduğunu kaydetti.
Sönmez, hücre zarlarının inşası ve bakımı için elzem olan kolesterolün iyi huylu (HDL) ve kötü huylu (LDL) olarak ikiye ayrıldığını anlatarak, şöyle devam etti:
'LDL'nin yüksek düzeyde olması damar çeperinde aterom plaklarının birikmesine yol açabilir. Ateromlar hangi organın damarında birikirse o organda hastalıklar ortaya çıkacaktır. Kalbi besleyen atardamarlar tutulursa koroner arter hastalığına ve kalp krizine, beyin damarları tutulursa inmeye yol açar. Kan kolesterol düzeyi 200, LDL 130'un üzerinde, HDL 35'in altında ise risk yüksektir. Özellikle bazı risk faktörleri LDL kolesterolün 100 mg/dl'nin altında olmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu faktörler şu şekilde sıralanabilir, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, fiziksel aktivite azlığı, sigara kullanımı, ailede yüksek tansiyon, kalp krizi ve felç öyküsü olması, aşırı kilo, 40 yaş ve üzeri erkek, menopoz sonrası.'
- 'Yüksek kolesterolün tek sorumlusu yanlış beslenme değil'
Sönmez, sağlıklı beslenme ve hareketli yaşamın kolesterolün dengede olması için temel kurallar arasında yer aldığını vurgulayarak, 'Doymuş yağ içeren bütün yiyecekler kolesterol içerir. Bu durumda ne kadar çok hayvansal gıda alınırsa kolesterol o kadar yüksek olur. Ancak kolesterolün tek sorumlusu olarak gıdalar görülmemelidir. Yaşam tarzı, aşırı kilo, sigara, ailenin tıbbi geçmişi, yaş, yüksek tansiyon, diyabet, böbrek ve tiroid hastalıkları gibi bazı faktörler de yüksek kolesterol için büyük risk oluşturabilir. Hiçbir şekilde dışarıdan kolesterol ihtiva eden yiyecekler tüketilmese bile vücudun günlük kolesterol imalatı 5,5 gramdır.' ifadelerini kullandı.
Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizle kan yağlarında hedeflenen değerlere çoğu zaman ulaşılamayabildiğine ve bu durumda hastaya ilaç tedavisi de önerileceğine işaret eden Sönmez, 'Türkiye, kalp hastalıklarından kaynaklanan ölümlerde dünyada ilk sırada yer alıyor. Avrupa’ya kıyasla ise daha genç yaşta baypas ameliyatlarının gerçekleştiği ülkemizde, HDL, yani iyi kolesterolün düşük olması önemli bir problem oluşturuyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Sönmez, kolesterolü normal olan hastaların da kalp krizi geçirebileceğinin unutulmaması gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
'Amerikan Kardiyoloji Derneği'nin kılavuzlarına göre kolesterol düşüren 'statin' türü ilaçlar sayısız faydalarının yanı sıra, damar sertliğini ortaya çıkaran enflamasyonu önleyen antienflamatuar özelliğindedir. Bu sayede plak stabilizasyonu (ilerlemesinin önlenmesi) sağlandığı gibi kritik olmayan bir plağın yırtılarak ani kalp krizine neden olması da önlenir. Yüksek kolesterolü olan hastalar, kolesterol düşürücü ilaç kullandıkları zaman kan kolesterol seviyeleri normale inince ilacı bırakabileceklerini düşünürler. Kolesterol düşürücü ilaç bırakıldığında ise kan yağları yine yükselir. Bu nedenle bu ilaçlar, diyabet ilaçları gibi devamlı kullanılmalıdır.'
- 'Tedavi yaşam şartlarındaki değişiklikle birlikte olmalı'
Prof. Dr. Sönmez, kolesterol yüksekliğinin tedavisinin mutlaka yaşam şartlarındaki değişiklikle birlikte olması gerektiğini vurgulayarak, şu tavsiyelerde bulundu:
'Diyet, kolesterolden fakir beslenme, kilo verme ve egzersiz olmazsa olmaz koşullardır. Bu koşullar olmadan uygulanacak statin tedavisi iyi bir çözüm değildir. Sorun yaşamamak için daha az hayvansal (doymuş) yağ tüketin. Alabildiğiniz en ince et dilimlerini satın alın. Ette gözle görülebilen tüm yağları ve tavuğun derisini ayırın. Şeker ve karbonhidrattan, özellikle mısır şurubu şerbeti içeren endüstriyel yiyeceklerden (sahte bal, reçel, hazır hamur işi tatlılar, bisküvi, pastane ürünü kekler, doğum günü pastaları, çikolata…) tüketmeyin. Çoklu veya tekli doymamış yağlar açısından zengin yağları tercih edin. Yemek pişirirken altın standart olan zeytinyağını kullanın. Makul dozda tereyağı kullanılabilir.'
Kaynak: AA
Sönmez, yaptığı yazılı açıklamada, insan vücudunda normal ölçülerde şeker olduğu gibi kolesterol de bulunduğunu belirterek, şekerin ani yükselmesinin komaya neden olurken kolesterol yüksekliğinin sonuçlarının yıllar sonra ortaya çıktığını ifade etti.
Kolesterolün, çeşitli besinlerle vücuda giren ve karaciğerde üretilen yağ benzeri bir madde olduğunu aktaran Sönmez, bir yapı taşı olmakla birlikte çeşitli hormonların, aynı zamanda d vitamini ve safra üretimi için de gerekli olduğunu kaydetti.
Sönmez, hücre zarlarının inşası ve bakımı için elzem olan kolesterolün iyi huylu (HDL) ve kötü huylu (LDL) olarak ikiye ayrıldığını anlatarak, şöyle devam etti:
'LDL'nin yüksek düzeyde olması damar çeperinde aterom plaklarının birikmesine yol açabilir. Ateromlar hangi organın damarında birikirse o organda hastalıklar ortaya çıkacaktır. Kalbi besleyen atardamarlar tutulursa koroner arter hastalığına ve kalp krizine, beyin damarları tutulursa inmeye yol açar. Kan kolesterol düzeyi 200, LDL 130'un üzerinde, HDL 35'in altında ise risk yüksektir. Özellikle bazı risk faktörleri LDL kolesterolün 100 mg/dl'nin altında olmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu faktörler şu şekilde sıralanabilir, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, fiziksel aktivite azlığı, sigara kullanımı, ailede yüksek tansiyon, kalp krizi ve felç öyküsü olması, aşırı kilo, 40 yaş ve üzeri erkek, menopoz sonrası.'
- 'Yüksek kolesterolün tek sorumlusu yanlış beslenme değil'
Sönmez, sağlıklı beslenme ve hareketli yaşamın kolesterolün dengede olması için temel kurallar arasında yer aldığını vurgulayarak, 'Doymuş yağ içeren bütün yiyecekler kolesterol içerir. Bu durumda ne kadar çok hayvansal gıda alınırsa kolesterol o kadar yüksek olur. Ancak kolesterolün tek sorumlusu olarak gıdalar görülmemelidir. Yaşam tarzı, aşırı kilo, sigara, ailenin tıbbi geçmişi, yaş, yüksek tansiyon, diyabet, böbrek ve tiroid hastalıkları gibi bazı faktörler de yüksek kolesterol için büyük risk oluşturabilir. Hiçbir şekilde dışarıdan kolesterol ihtiva eden yiyecekler tüketilmese bile vücudun günlük kolesterol imalatı 5,5 gramdır.' ifadelerini kullandı.
Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizle kan yağlarında hedeflenen değerlere çoğu zaman ulaşılamayabildiğine ve bu durumda hastaya ilaç tedavisi de önerileceğine işaret eden Sönmez, 'Türkiye, kalp hastalıklarından kaynaklanan ölümlerde dünyada ilk sırada yer alıyor. Avrupa’ya kıyasla ise daha genç yaşta baypas ameliyatlarının gerçekleştiği ülkemizde, HDL, yani iyi kolesterolün düşük olması önemli bir problem oluşturuyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Sönmez, kolesterolü normal olan hastaların da kalp krizi geçirebileceğinin unutulmaması gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
'Amerikan Kardiyoloji Derneği'nin kılavuzlarına göre kolesterol düşüren 'statin' türü ilaçlar sayısız faydalarının yanı sıra, damar sertliğini ortaya çıkaran enflamasyonu önleyen antienflamatuar özelliğindedir. Bu sayede plak stabilizasyonu (ilerlemesinin önlenmesi) sağlandığı gibi kritik olmayan bir plağın yırtılarak ani kalp krizine neden olması da önlenir. Yüksek kolesterolü olan hastalar, kolesterol düşürücü ilaç kullandıkları zaman kan kolesterol seviyeleri normale inince ilacı bırakabileceklerini düşünürler. Kolesterol düşürücü ilaç bırakıldığında ise kan yağları yine yükselir. Bu nedenle bu ilaçlar, diyabet ilaçları gibi devamlı kullanılmalıdır.'
- 'Tedavi yaşam şartlarındaki değişiklikle birlikte olmalı'
Prof. Dr. Sönmez, kolesterol yüksekliğinin tedavisinin mutlaka yaşam şartlarındaki değişiklikle birlikte olması gerektiğini vurgulayarak, şu tavsiyelerde bulundu:
'Diyet, kolesterolden fakir beslenme, kilo verme ve egzersiz olmazsa olmaz koşullardır. Bu koşullar olmadan uygulanacak statin tedavisi iyi bir çözüm değildir. Sorun yaşamamak için daha az hayvansal (doymuş) yağ tüketin. Alabildiğiniz en ince et dilimlerini satın alın. Ette gözle görülebilen tüm yağları ve tavuğun derisini ayırın. Şeker ve karbonhidrattan, özellikle mısır şurubu şerbeti içeren endüstriyel yiyeceklerden (sahte bal, reçel, hazır hamur işi tatlılar, bisküvi, pastane ürünü kekler, doğum günü pastaları, çikolata…) tüketmeyin. Çoklu veya tekli doymamış yağlar açısından zengin yağları tercih edin. Yemek pişirirken altın standart olan zeytinyağını kullanın. Makul dozda tereyağı kullanılabilir.'