'Şiddetli Baş Ağrılarını Önemseyin'
Hisar Intercontinental Hospital Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Kadir Tahta, beyinde oluşan anevrizmaların tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Hisar Intercontinental Hospital Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Kadir Tahta ile beyinde oluşan anevrizmaların tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Tahta, “Her yaştan kişide belirti vermeden, aniden ortaya çıkabilen anevrizmalar, gün içinde şiddetli baş ağrısıyla birlikte kişide bulantı, kusma, felç, görme, konuşma ve denge bozukluğu yaratabiliyor. Beyinde oluşan baloncukların patlamasıyla birlikte kişinin hayatını kaybetmesine neden olabilen beyin anevrizmalarında, zamanında doğru müdahale ile baloncukların kanama yapmadan teşhis ve tedavi edilmesi büyük önem taşıyor” dedi.
“Her yaştan kişide görülebiliyor”
Kadir Tahta, beyin tabanındaki damarlarda doğuştan olan baloncukların patlaması sonucu meydana gelebilen anevrizmaların çok nadir görülmesine rağmen insanların en verimli çağlarında efor sonrası ortaya çıkan bir durum olduğunu belirterek “Aslında anevrizma doğuştan gelen bir anomalidir. Kafa içi beyin dışı damarların yırtılması ile beyin çevresindeki boşlukta olan kanamalardır. 100 bin kişiden 5’inde belirti verebilen ve kanamaya yol açabilen anevrizmanın ilk işaretini ise şiddetli baş ağrısı oluşturuyor. Anevrizmaların en tehlikeli sonuçlarından biri beyin kanamasına yol açabilmesidir. Arteryel bir yırtılma olduğu için kafa içinde çok yüksek basıncın birden oluşmasına neden olur. Kafa içi basıncının tansiyonu yükseltmesi, kişide oldukça şiddetli bir baş ağrısı oluştururken, bilinç kaybı da görülebilmektedir. Ense ağrısı, bulantı, kusma, görmede ve dengede bozukluk hatta bilinç kaybı da yaratabilmektedir. Bu durum en sıklıkla her iki ön beyne giden damarların birleşkesinde görülmektedir. Baloncuk 7 mm çapa ulaştığında kritik kanama eşiğine girmiştir. Bu belirtilerle birlikte kişide tansiyon hastalığı veya şeker hastalığı da seyrediyorsa mutlaka doktora başvurularak gerekli tetikler yaptırılmalıdır. Düzenli kontrol ile risk faktörleri ortadan kaldırılarak, hastalığın neden olabileceği beyin kanamalarından büyük ölçüde korunulabilmektedir” dedi.
“Her baş ağrısı anevrizma demek doğru değil”
Günümüzde anevrizmaların tanısı ileri teknolojik aletler ile kolaylıkla teşhis edilebildiğini söyleyen Tahta, ”Bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans (MR), dijital anjiografi ile hastalığın tanısı kolaylıkla konulabilmektedir. İleri tanı yöntemleri ile vücuda anjiyografi gibi herhangi bir girişim yapmadan, kanamaya yol açmamış anevrizmalar da kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Anevrizma bulgu verdikten sonra tanının erken konulması oldukça önemlidir. Her baş ağrısı anevrizma nedenli olmadığı gibi anevrizma sonucu ortaya çıkan baş ağrıları da ağrı kesicilerle geçiştirilmemelidir. Özellikle anevrizma kanaması geçiren kişilerin yürümesine, hareket etmesine izin verilmemelidir. İlk 24 saat içinde tekrarlayan kanamalar yüksek derecede hayati risk taşıyabilmektedir. Anevrizmaların tedavisi için iki yol bulunmaktadır. Yoğun bakımda mutlak istirahate alınan hasta beyin cerrahisi bölümünce değerlendirilerek hastalığın tedavisine karar verilmektedir. Mümkün olan en kısa zamanda cerrahi müdahale ile baloncuğun boynu kapatılmaktadır. İlk kanama sonrası hastanın durumu ne kadar iyi ise cerrahi sonucunda elde edilecek cevap o kadar iyi olabilmektedir. Cerrahi sonrası ilk 4 gün kritik günler olarak seyretmektedir. Anevrizmanın yol açtığı beyin kanamalarında en korkulan komplikasyon ise ikinci bir beyin kanamasının oluşmasıdır. Fiziksel ve psişik rehabilitasyon ile de tatmin edici sonuçlar alınabilmektedir” şeklinde konuştu.
“Anevrizmanın tedavisi kişinin durumuna göre belirleniyor”
“Hastada kanamış anevrizma tespit edildiği andan itibaren vakit kaybetmeden anevrizmanın yeri ve boyutuna göre bir takım tedavi tekniklerine başvurulur” diyen Tahta şöyle konuştu: “Tespit edilen kanama en kısa zamanda cerrahi veya endovasküler yöntemle mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Cerrahi işlem gören hastalarda kanama riski büyük ölçüde azalmaktadır. Cerrahi tedavi: Tespit edilmiş anevrizmalar için en çok kullanılan ve en kesin yöntemdir. Anevrizmanın damardan çıktığı boyun bölgesine konulan anevrizma klipi ile anevrizmaya giden kan akımının kesilmesidir. Endovasküler (damar içi ) tedavi: Anevrizmanın içine damar içinden ulaşarak doldurulan yapıştırıcı materyal veya metal helezoncuk ile anevrizma içi akımın kapatılması işlemidir.
Beyin sağlığınızdaki risk faktörlerini göz ardı etmeden, erken önlem alın!
Çok düşük yüzdeli bir oluşum olması nedeniyle her bir kişiyi bilgisayarlı tomografi ile anjiografiden geçirmek imkansızdır. Ama risk gruplarındaki kişilerin özellikli olarak taramadan geçmesi önerilebilmektedir. Ailesinde anevrizma görülen kişilerde normale göre biraz daha fazla anevrizma tespit edilebilmektedir. En verimli çağında ani olarak kişilerin yaşamlarında ciddi etkiye neden olabilen anevrizma kanamasının tedavisi sonrasında, kişide damar hastalığı yoksa normal yaşam süresini tamamlamaktadır”.
Kaynak: İHA
“Her yaştan kişide görülebiliyor”
Kadir Tahta, beyin tabanındaki damarlarda doğuştan olan baloncukların patlaması sonucu meydana gelebilen anevrizmaların çok nadir görülmesine rağmen insanların en verimli çağlarında efor sonrası ortaya çıkan bir durum olduğunu belirterek “Aslında anevrizma doğuştan gelen bir anomalidir. Kafa içi beyin dışı damarların yırtılması ile beyin çevresindeki boşlukta olan kanamalardır. 100 bin kişiden 5’inde belirti verebilen ve kanamaya yol açabilen anevrizmanın ilk işaretini ise şiddetli baş ağrısı oluşturuyor. Anevrizmaların en tehlikeli sonuçlarından biri beyin kanamasına yol açabilmesidir. Arteryel bir yırtılma olduğu için kafa içinde çok yüksek basıncın birden oluşmasına neden olur. Kafa içi basıncının tansiyonu yükseltmesi, kişide oldukça şiddetli bir baş ağrısı oluştururken, bilinç kaybı da görülebilmektedir. Ense ağrısı, bulantı, kusma, görmede ve dengede bozukluk hatta bilinç kaybı da yaratabilmektedir. Bu durum en sıklıkla her iki ön beyne giden damarların birleşkesinde görülmektedir. Baloncuk 7 mm çapa ulaştığında kritik kanama eşiğine girmiştir. Bu belirtilerle birlikte kişide tansiyon hastalığı veya şeker hastalığı da seyrediyorsa mutlaka doktora başvurularak gerekli tetikler yaptırılmalıdır. Düzenli kontrol ile risk faktörleri ortadan kaldırılarak, hastalığın neden olabileceği beyin kanamalarından büyük ölçüde korunulabilmektedir” dedi.
“Her baş ağrısı anevrizma demek doğru değil”
Günümüzde anevrizmaların tanısı ileri teknolojik aletler ile kolaylıkla teşhis edilebildiğini söyleyen Tahta, ”Bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans (MR), dijital anjiografi ile hastalığın tanısı kolaylıkla konulabilmektedir. İleri tanı yöntemleri ile vücuda anjiyografi gibi herhangi bir girişim yapmadan, kanamaya yol açmamış anevrizmalar da kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Anevrizma bulgu verdikten sonra tanının erken konulması oldukça önemlidir. Her baş ağrısı anevrizma nedenli olmadığı gibi anevrizma sonucu ortaya çıkan baş ağrıları da ağrı kesicilerle geçiştirilmemelidir. Özellikle anevrizma kanaması geçiren kişilerin yürümesine, hareket etmesine izin verilmemelidir. İlk 24 saat içinde tekrarlayan kanamalar yüksek derecede hayati risk taşıyabilmektedir. Anevrizmaların tedavisi için iki yol bulunmaktadır. Yoğun bakımda mutlak istirahate alınan hasta beyin cerrahisi bölümünce değerlendirilerek hastalığın tedavisine karar verilmektedir. Mümkün olan en kısa zamanda cerrahi müdahale ile baloncuğun boynu kapatılmaktadır. İlk kanama sonrası hastanın durumu ne kadar iyi ise cerrahi sonucunda elde edilecek cevap o kadar iyi olabilmektedir. Cerrahi sonrası ilk 4 gün kritik günler olarak seyretmektedir. Anevrizmanın yol açtığı beyin kanamalarında en korkulan komplikasyon ise ikinci bir beyin kanamasının oluşmasıdır. Fiziksel ve psişik rehabilitasyon ile de tatmin edici sonuçlar alınabilmektedir” şeklinde konuştu.
“Anevrizmanın tedavisi kişinin durumuna göre belirleniyor”
“Hastada kanamış anevrizma tespit edildiği andan itibaren vakit kaybetmeden anevrizmanın yeri ve boyutuna göre bir takım tedavi tekniklerine başvurulur” diyen Tahta şöyle konuştu: “Tespit edilen kanama en kısa zamanda cerrahi veya endovasküler yöntemle mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Cerrahi işlem gören hastalarda kanama riski büyük ölçüde azalmaktadır. Cerrahi tedavi: Tespit edilmiş anevrizmalar için en çok kullanılan ve en kesin yöntemdir. Anevrizmanın damardan çıktığı boyun bölgesine konulan anevrizma klipi ile anevrizmaya giden kan akımının kesilmesidir. Endovasküler (damar içi ) tedavi: Anevrizmanın içine damar içinden ulaşarak doldurulan yapıştırıcı materyal veya metal helezoncuk ile anevrizma içi akımın kapatılması işlemidir.
Beyin sağlığınızdaki risk faktörlerini göz ardı etmeden, erken önlem alın!
Çok düşük yüzdeli bir oluşum olması nedeniyle her bir kişiyi bilgisayarlı tomografi ile anjiografiden geçirmek imkansızdır. Ama risk gruplarındaki kişilerin özellikli olarak taramadan geçmesi önerilebilmektedir. Ailesinde anevrizma görülen kişilerde normale göre biraz daha fazla anevrizma tespit edilebilmektedir. En verimli çağında ani olarak kişilerin yaşamlarında ciddi etkiye neden olabilen anevrizma kanamasının tedavisi sonrasında, kişide damar hastalığı yoksa normal yaşam süresini tamamlamaktadır”.