Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya Soruları Yanıtladı (1)
'(Darbe girişimi) Olayın gerçekleştiği o geceden itibaren Türkiye'de finansal piyasaları en erken gözlemleyebileceğiz ödeme sistemleri hareketleri dahil, dikkat çekici sorunla ya da güven kanalında erozyona işaret eden hiçbir şeyle karşı karşıya kalmadık' '(S&P'nin kararı) Yakın zamanda bir reyting kuruluşunun aldığı kararları Merkez Bankası olarak aceleci bulduğumuzu ifade etmek isterim' 'Ağustos içerisinde Merkez Bankası olarak bir değerlendirme, yeni bir karar beklemediğimizi ifade etmiş olduk. Bu noktada bakışımız olumlu ve sürecin yönetilebilir olduğunu söyleyebiliriz.'
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz gecesinden itibaren Türkiye'de finansal piyasaların en erken gözlemlenebileceği ödeme sistemleri hareketleri dahil, dikkat çekici sorunla ya da güven kanalında erozyona işaret eden hiçbir şeyle karşı karşıya kalmadıklarını belirterek, 'Bunu bankacılık sektörü ve reel kesim de teyit etti. Önümüzdeki dönemde bunun korunacağını umuyoruz.' dedi.
Çetinkaya, yılın üçüncü Enflasyon Raporunu açıklamasının ardından ekonomistlerin ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Türkiye'de yaşanan gelişmeler sonrasında kredi derecelendirme kuruluşlarının not düşürmesi halinde ekonomi ve bankacılık sektörünün bundan nasıl etkileneceğinin sorulması üzerine Çetinkaya, ekonomide yaşanan bir olayın kredi notu üzerindeki olası etkisi değerlendirilirken birçok farklı boyuttan konuya yaklaşmak gerektiğinin altını çizdi.
Çetinkaya, derecelendirme kuruluşlarının olayın iktisadi faaliyete etkisi, bu etkiye karşı verilen kurumsal tepkinin boyutu ve kalitesi, nihai olarak finansal kanallar ve borç ödeme kapasitesi üzerindeki etki gibi unsurları etraflıca değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek, Türkiye'de son dönemde yaşanılan olayın (FETÖ'nün darbe girişimi) etkilerinin anlaşılabilmesi için yeterli zamanın geçmesi, yeterli verinin ve gözlemin oluşması gerektiğini, bunun için henüz erken olduğunu düşündüklerini söyledi.
Bu anlamda yakın zamanda bir reyting kuruluşunun (S&P) aldığı kararları Merkez Bankası olarak aceleci bulduklarını ifade eden Çetinkaya, şöyle devam etti:
'Az önce bahsettiğim boyutlara baktığımızda biz neler görüyoruz? Yaşanan olay öncesini birlikte değerlendirdiğimizde ne görüyoruz? Öncelikle iktisadi faaliyetler açısından baktığımızda, raporumuzda da bunun detaylarını göreceksiniz, tüm gelişmeler ılımlı ve istikrarlı bir büyüme eğiliminin korunduğunu gösteriyor. İç talep güçlü, bugün itibarıyla biz güven kanalı ile ilgili herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. (Darbe girişimi) Olayın gerçekleştiği o geceden itibaren Türkiye'de finansal piyasaları en erken gözlemleyebileceğiz ödeme sistemleri hareketleri dahil, ki bunun önemli kısmı Merkez Bankasının sorumluluğundadır, dikkat çekici sorunla ya da güven kanalında erozyona işaret eden hiçbir şeyle karşı karşıya kalmadık. Bunu bankacılık sektörü ve reel kesim de teyit etti. Önümüzdeki dönemde bunun korunacağını umuyoruz.'
Çetinkaya, mali disiplinin sürdürüldüğünün görüldüğüne, bunun için net mesajlar verildiğine işaret ederek, yaşanan olaylar ya da reyting ile ilgili herhangi bir kararın, bir etki oluşturması durumunda kurumların yeterli tepkiyi verebileceğini, bunu yaşayarak gözlemlediklerini dile getirdi.
Bankacılık sisteminin mali yapısının son derece güçlü olduğunu vurgulayan Çetinkaya, Mayıs 2013'ten bu yana Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin birçok iç ve dış şok ile karşı karşıya kaldığını, sermaye hareketleri açısından bakıldığında Türkiye'nin bu sorunların daha şiddetlilerini geçmişte yaşadığını ve ülke olarak yönetebildiğini gösterdiğini kaydetti.
- 'Bu sürecin yönetilebilir olduğunu düşünüyoruz'
Çetinkaya, farklı yatırım stratejilerine sahip yatırımcılar olduğunu, bunların bir kısmının kendi değerlendirmelerinde ağırlıklı olarak reyting derecelendirmelerini dikkate alabildiklerini, ancak bununla birlikte kredi notlarının yatırım kararlarında tek belirleyici olmadığını ve birçok aktör için başat belirleyici olmadığını düşündüklerini söyledi.
Kredi derecelendirmelerinin önemli olduğunu ancak herkesin kendi risk değerlendirmesini ayrıca yapması gerektiğini ifade eden Çetinkaya, 'Biz bu anlamda derecelendirme şirketlerinin kararlarının önemli olmakla birlikte başka unsurların da burada etkili olduğunu düşünüyoruz. Geçmişte de bunu gördük. Bankacılık sektörünün en zor dönemlerde, en olumsuz koşullarda bile borçlarını çevirebilme, ihtiyaç halinde yeni borçlanma yolu ile ikame edebilme konusunda oldukça yetkin olduklarını gördük.
Çetinkaya, bankaların uzun süredir Merkez Bankasının sağladığı bir seçenek ile zorunlu karşılıklar ve rezerv opsiyon mekanizması kapsamında önemli bir rezerv oluşturmaya başladıklarının altını çizerek, bunun dışında Merkez Bankasının kısa vadeli fonlama ihtiyaçlarında döviz likiditesi tamponları olduğunu, bunun dışında da Bankanın sağlayabileceği katkıları bankacılık sektörünün yakından bildiğini belirtti.
Burada da herhangi bir etkinin ilk anda büyük bir sonuç üretmeyeceğini bildiklerini kaydeden Çetinkaya, şöyle konuştu:
'Derecelendirme kararında etkili olabilecek unsurlar da dikkate alındığında biz burada sürecin Türkiye açısından olumlu seyretmekte olduğu, zaten bu olay öncesinde iktisadi faaliyet tarafındaki ılımlı seyrin korunduğunun net bir şekilde görüldüğünü, güven kanalı ile ilgili herhangi bir sıkıntının halen gözlenmediğini, bu süreçten önce özellikle iktisadi faaliyetleri destekleyebilecek, reel sektöre katkı sağlayabilecek, ihracatçıyı destekleyebilecek unsurlar da başta olmak üzere bir reform gündeminin Meclis gündemine alındığını ve yasalaşmaya başladığını, bunlar arasında otomatik katılım gibi bireysel emeklilik gibi tasarrufları destekleyebilecek alt başlıkların olduğunu ve bunların devam edeceğine, Meclis'in çalışmaya devam ettiğine dair alınan kararları tekrar hatırlatmak isterim. Bu anlamda biz bu sürecin yönetilebilir olduğunu düşünüyoruz. Sağlıklı bir karar, yatırımcıların sağlıklı bilgilendirilebilmesi için tüm bu alanlarda gözlemlerin makul bir seviyeye ulaşması gerektiği gibi bunun bir zaman alacağını düşünüyoruz. Bunun için ağustos içerisinde Merkez Bankası olarak bir değerlendirme, yeni bir karar beklemediğimizi ifade etmiş olduk. Bu noktada bakışımız olumlu ve sürecin yönetilebilir olduğunu söyleyebiliriz.'
- 'Kredi büyümesi ticari krediler lehine gerçekleşiyor.'
Çetinkaya, kredi büyümesinin yavaşlaması durumunda ne gibi tedbirlerin alınacağının sorulması üzerine de kredi büyümesinin öncelikle bilinen rasyo ve kriterler de dikkate alındığında ülkede finansal derinleşmeye katkı sağlamasının önemine dikkati çekti. Çekinkaya, 'Ancak bu büyümenin finansal istikrara tehdit oluşturmayacak bir hızda gerçekleşmesi de önemli.' dedi.
Bu anlamda bu iki faktörü bir arada gerçekleştirebilecek bir kredi büyümesi seviyesini makul bulduklarını dile getirdiklerinin altını çizen Çetinkaya, şunları kaydetti:
'Merkez Bankası olarak geçmişte bir referans değerden bahsetmiştik ama bugünler için, bu kriterler zaman içerisinde değiştiği için bunları takip etmeye devam edeceğiz. Genel yaklaşımımız bu. Dönemsel olarak baktığımızda öncelikle 'finansal derinleşme, finansal istikrar' denildiğinde bunların da alt başlıkları var. Bu alt başlıklardan biri kredinin talep eden tüm segmentlere mümkün olduğunca dengeli dağıtılabilmesi yani herhangi bir grubun, örneğin, ticari segmentte herhangi bir grubun krediye erişiminde diğerlerine göre özel bir sıkılığın ya da erişememe durumunun oluşmaması bizim açımızdan önemlidir. Eminim ve biliyorum ki BDDK bunu zaten yakından takip ediyor. Önümüzdeki dönem kredi büyümesi ile ilgili takip edeceğimiz temel unsurlar, kredinin finansal derinleşmeye destek sağlayabilecek konumda olması. Bir hedefimiz de bankacılık kredilerinin dağılımlarını, ticari ve bireysel kredi dağılımının, kompozisyonunun bahsettiğimiz iki hedefi destekleyebilecek durumda olmasıydı. Bunun sağlanmış olduğunu görüyoruz. Kredi büyümesi sağlıklı olarak ticari krediler lehine gerçekleşiyor. Bireysel kredilerde yine finansal derinleşmeye destek sağlayabilecek yatay bir patikada devam ediyor. Kredi büyümesini önümüzdeki dönemde bu çerçevede takip ediyor olacağız.'
Çetinkaya, kredi büyümesinin seyrine göre makroihtiyati politikalarda değişiklik olup olmayacağının sorulması üzerine de bunun ağırlıklı olarak BDDK'nın görev alanında olduğuna işaret ederek, 'Ancak biz de Finansal İstikrar Komitesinde bu konudaki görüş ve değerlendirmelerimizi paylaşıyoruz. Geçmiş dönem şunu göstermiştir, gerektiğinde gerekli tedbirleri almak, destek gerektiğinde desteği verme konusunda Türkiye'de düzenleyici, denetleyici otoriteler daima zamanında ve etkili tedbirler alabildiklerini gösterdiler. Şu an ben yakın dönemde acil bir ihtiyaç açıkçası hissetmiyorum ama elbette kredi cephesi yakından takip edilecektir.' diye konuştu.
(Sürecek)
Kaynak: AA
Çetinkaya, yılın üçüncü Enflasyon Raporunu açıklamasının ardından ekonomistlerin ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Türkiye'de yaşanan gelişmeler sonrasında kredi derecelendirme kuruluşlarının not düşürmesi halinde ekonomi ve bankacılık sektörünün bundan nasıl etkileneceğinin sorulması üzerine Çetinkaya, ekonomide yaşanan bir olayın kredi notu üzerindeki olası etkisi değerlendirilirken birçok farklı boyuttan konuya yaklaşmak gerektiğinin altını çizdi.
Çetinkaya, derecelendirme kuruluşlarının olayın iktisadi faaliyete etkisi, bu etkiye karşı verilen kurumsal tepkinin boyutu ve kalitesi, nihai olarak finansal kanallar ve borç ödeme kapasitesi üzerindeki etki gibi unsurları etraflıca değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek, Türkiye'de son dönemde yaşanılan olayın (FETÖ'nün darbe girişimi) etkilerinin anlaşılabilmesi için yeterli zamanın geçmesi, yeterli verinin ve gözlemin oluşması gerektiğini, bunun için henüz erken olduğunu düşündüklerini söyledi.
Bu anlamda yakın zamanda bir reyting kuruluşunun (S&P) aldığı kararları Merkez Bankası olarak aceleci bulduklarını ifade eden Çetinkaya, şöyle devam etti:
'Az önce bahsettiğim boyutlara baktığımızda biz neler görüyoruz? Yaşanan olay öncesini birlikte değerlendirdiğimizde ne görüyoruz? Öncelikle iktisadi faaliyetler açısından baktığımızda, raporumuzda da bunun detaylarını göreceksiniz, tüm gelişmeler ılımlı ve istikrarlı bir büyüme eğiliminin korunduğunu gösteriyor. İç talep güçlü, bugün itibarıyla biz güven kanalı ile ilgili herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. (Darbe girişimi) Olayın gerçekleştiği o geceden itibaren Türkiye'de finansal piyasaları en erken gözlemleyebileceğiz ödeme sistemleri hareketleri dahil, ki bunun önemli kısmı Merkez Bankasının sorumluluğundadır, dikkat çekici sorunla ya da güven kanalında erozyona işaret eden hiçbir şeyle karşı karşıya kalmadık. Bunu bankacılık sektörü ve reel kesim de teyit etti. Önümüzdeki dönemde bunun korunacağını umuyoruz.'
Çetinkaya, mali disiplinin sürdürüldüğünün görüldüğüne, bunun için net mesajlar verildiğine işaret ederek, yaşanan olaylar ya da reyting ile ilgili herhangi bir kararın, bir etki oluşturması durumunda kurumların yeterli tepkiyi verebileceğini, bunu yaşayarak gözlemlediklerini dile getirdi.
Bankacılık sisteminin mali yapısının son derece güçlü olduğunu vurgulayan Çetinkaya, Mayıs 2013'ten bu yana Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin birçok iç ve dış şok ile karşı karşıya kaldığını, sermaye hareketleri açısından bakıldığında Türkiye'nin bu sorunların daha şiddetlilerini geçmişte yaşadığını ve ülke olarak yönetebildiğini gösterdiğini kaydetti.
- 'Bu sürecin yönetilebilir olduğunu düşünüyoruz'
Çetinkaya, farklı yatırım stratejilerine sahip yatırımcılar olduğunu, bunların bir kısmının kendi değerlendirmelerinde ağırlıklı olarak reyting derecelendirmelerini dikkate alabildiklerini, ancak bununla birlikte kredi notlarının yatırım kararlarında tek belirleyici olmadığını ve birçok aktör için başat belirleyici olmadığını düşündüklerini söyledi.
Kredi derecelendirmelerinin önemli olduğunu ancak herkesin kendi risk değerlendirmesini ayrıca yapması gerektiğini ifade eden Çetinkaya, 'Biz bu anlamda derecelendirme şirketlerinin kararlarının önemli olmakla birlikte başka unsurların da burada etkili olduğunu düşünüyoruz. Geçmişte de bunu gördük. Bankacılık sektörünün en zor dönemlerde, en olumsuz koşullarda bile borçlarını çevirebilme, ihtiyaç halinde yeni borçlanma yolu ile ikame edebilme konusunda oldukça yetkin olduklarını gördük.
Çetinkaya, bankaların uzun süredir Merkez Bankasının sağladığı bir seçenek ile zorunlu karşılıklar ve rezerv opsiyon mekanizması kapsamında önemli bir rezerv oluşturmaya başladıklarının altını çizerek, bunun dışında Merkez Bankasının kısa vadeli fonlama ihtiyaçlarında döviz likiditesi tamponları olduğunu, bunun dışında da Bankanın sağlayabileceği katkıları bankacılık sektörünün yakından bildiğini belirtti.
Burada da herhangi bir etkinin ilk anda büyük bir sonuç üretmeyeceğini bildiklerini kaydeden Çetinkaya, şöyle konuştu:
'Derecelendirme kararında etkili olabilecek unsurlar da dikkate alındığında biz burada sürecin Türkiye açısından olumlu seyretmekte olduğu, zaten bu olay öncesinde iktisadi faaliyet tarafındaki ılımlı seyrin korunduğunun net bir şekilde görüldüğünü, güven kanalı ile ilgili herhangi bir sıkıntının halen gözlenmediğini, bu süreçten önce özellikle iktisadi faaliyetleri destekleyebilecek, reel sektöre katkı sağlayabilecek, ihracatçıyı destekleyebilecek unsurlar da başta olmak üzere bir reform gündeminin Meclis gündemine alındığını ve yasalaşmaya başladığını, bunlar arasında otomatik katılım gibi bireysel emeklilik gibi tasarrufları destekleyebilecek alt başlıkların olduğunu ve bunların devam edeceğine, Meclis'in çalışmaya devam ettiğine dair alınan kararları tekrar hatırlatmak isterim. Bu anlamda biz bu sürecin yönetilebilir olduğunu düşünüyoruz. Sağlıklı bir karar, yatırımcıların sağlıklı bilgilendirilebilmesi için tüm bu alanlarda gözlemlerin makul bir seviyeye ulaşması gerektiği gibi bunun bir zaman alacağını düşünüyoruz. Bunun için ağustos içerisinde Merkez Bankası olarak bir değerlendirme, yeni bir karar beklemediğimizi ifade etmiş olduk. Bu noktada bakışımız olumlu ve sürecin yönetilebilir olduğunu söyleyebiliriz.'
- 'Kredi büyümesi ticari krediler lehine gerçekleşiyor.'
Çetinkaya, kredi büyümesinin yavaşlaması durumunda ne gibi tedbirlerin alınacağının sorulması üzerine de kredi büyümesinin öncelikle bilinen rasyo ve kriterler de dikkate alındığında ülkede finansal derinleşmeye katkı sağlamasının önemine dikkati çekti. Çekinkaya, 'Ancak bu büyümenin finansal istikrara tehdit oluşturmayacak bir hızda gerçekleşmesi de önemli.' dedi.
Bu anlamda bu iki faktörü bir arada gerçekleştirebilecek bir kredi büyümesi seviyesini makul bulduklarını dile getirdiklerinin altını çizen Çetinkaya, şunları kaydetti:
'Merkez Bankası olarak geçmişte bir referans değerden bahsetmiştik ama bugünler için, bu kriterler zaman içerisinde değiştiği için bunları takip etmeye devam edeceğiz. Genel yaklaşımımız bu. Dönemsel olarak baktığımızda öncelikle 'finansal derinleşme, finansal istikrar' denildiğinde bunların da alt başlıkları var. Bu alt başlıklardan biri kredinin talep eden tüm segmentlere mümkün olduğunca dengeli dağıtılabilmesi yani herhangi bir grubun, örneğin, ticari segmentte herhangi bir grubun krediye erişiminde diğerlerine göre özel bir sıkılığın ya da erişememe durumunun oluşmaması bizim açımızdan önemlidir. Eminim ve biliyorum ki BDDK bunu zaten yakından takip ediyor. Önümüzdeki dönem kredi büyümesi ile ilgili takip edeceğimiz temel unsurlar, kredinin finansal derinleşmeye destek sağlayabilecek konumda olması. Bir hedefimiz de bankacılık kredilerinin dağılımlarını, ticari ve bireysel kredi dağılımının, kompozisyonunun bahsettiğimiz iki hedefi destekleyebilecek durumda olmasıydı. Bunun sağlanmış olduğunu görüyoruz. Kredi büyümesi sağlıklı olarak ticari krediler lehine gerçekleşiyor. Bireysel kredilerde yine finansal derinleşmeye destek sağlayabilecek yatay bir patikada devam ediyor. Kredi büyümesini önümüzdeki dönemde bu çerçevede takip ediyor olacağız.'
Çetinkaya, kredi büyümesinin seyrine göre makroihtiyati politikalarda değişiklik olup olmayacağının sorulması üzerine de bunun ağırlıklı olarak BDDK'nın görev alanında olduğuna işaret ederek, 'Ancak biz de Finansal İstikrar Komitesinde bu konudaki görüş ve değerlendirmelerimizi paylaşıyoruz. Geçmiş dönem şunu göstermiştir, gerektiğinde gerekli tedbirleri almak, destek gerektiğinde desteği verme konusunda Türkiye'de düzenleyici, denetleyici otoriteler daima zamanında ve etkili tedbirler alabildiklerini gösterdiler. Şu an ben yakın dönemde acil bir ihtiyaç açıkçası hissetmiyorum ama elbette kredi cephesi yakından takip edilecektir.' diye konuştu.
(Sürecek)