'Kainatın Yaratılışının Gayesi Aşk'

Yazar ve sunucu Er: 'Yüksek ilimlerin giriş kapısı, belleyici kulaktır. Göz gördüğünü unutur ama kulak işittiğini unutmaz' 'Konuşamayan insanların baş vurduğu tek yöntem şiddettir. Silahla, sopayla ya da yumrukla size mukabelede bulunurlar' 'Cenabı Hak, kainatı aşkla yaratmıştır. Aşkı sadece kadınla erkek arasında yaşanan bir duygu olarak görmemeliyiz'

MUSA ALCAN - Yazar ve spiker Sırrı Er, 'Allah'ın, Hazreti Adem'e öğrettiği ilk şey konuşmaktır. Cinsiyetiniz, mesleğiniz, yaşınız ne olursa olsun konuşabilmek, Allah'ın insanoğluna bahşettiği en büyük nimettir.' dedi.

Etkili, başarılı ve güzel konuşmanın inceliklerini, yazdığı kitaplarda okuyucuyla paylaşan Er, AA muhabirine yaptığı açıklamada, konuşmanın önemi ve etkileriyle, aşkı ele aldığı yeni kitabını anlattı.

Sırrı Er, çocukluğundan itibaren hitap etmeye meraklı olduğunu belirterek, 'Çocukluğumda ya hafız olmayı ya sanat müziği veya halk müziği okumayı hayal ederdim. Fatih İmam Hatip Lisesi sınavlarına girdim ama kazanamadım. Babam da 'Senin şarkıcı ya da türkücü olmanı istemiyorum' dedi. Neticede, hafız, şarkıcı veya türkücü olamadım ama yine sesimi kullanarak iş yapmaya başladım. 20'li yaşlarda adım attığım mesleğimde birçok ustayla çalışma imkanım oldu.' ifadelerini kullandı.

Halen TRT İstanbul Radyosunda spiker-sunucu olarak görev yapan Er, radyoda program yapmanın kamera önünde olmaktan daha cezbedici olduğunu kaydederek, şu bilgileri verdi:

'Radyo bu işin ilk mektebidir. Radyoyu tamamlamadan, kamera karşısında olmak hem kişinin gelişimine engel olur hem de onu seyreden insanlara sağlıklı bilgi vermesine mani olur. Bir düşünür, 'Kuşlar ayaklarından, insanlar da kulaklarından yakalanır' der. Yüksek ilimlerin giriş kapısı, belleyici kulaktır. Göz gördüğünü unutur ama kulak işittiğini unutmaz.'

- 'Ses, söz, his ve süs'

Güzel konuşmanın sadece spikerlere ya da siyasilere özgü bir şey olmadığının altını çizen Sırrı Er, konuşmayı dört kolonlu bir binaya benzeterek, 'Güzel ve etkili konuşmanın dört kolonu ses, söz, his ve süstür. Bir konuşmacının sesinin ve söz söyleme kabiliyetinin olması lazım. Aynı zamanda duygularının yerinde, mantıklı ve olumlu olması, anlatacağı konuları da süsleyerek nakletmesi gerekir. Bu kolonlardan birinin olmadığını varsayarsak o bina yan yatar ve onu ayakta tutmak mümkün olmaz.' diye konuştu.

Sırrı Er, konuşmanın, insanın ufkunu genişlettiğini dile getirerek, şunları aktardı:

'Konuşamayan insanların baş vurduğu tek yöntem şiddettir. Silahla, sopayla ya da yumrukla size mukabelede bulunurlar. Konuşmayı bilmediği için kendini ancak böyle ifade ediyor. Bakkalın, terzinin, manavın, annenin, babanın da konuşmaya ihtiyacı var. Allah'ın, Hazreti Adem'e öğrettiği ilk şey konuşmaktır. Cinsiyetiniz, mesleğiniz, yaşınız ne olursa olsun konuşabilmek, Allah'ın insanoğluna bahşettiği en büyük nimettir.'

- 'Kitabı yazmaya bir işaretle başladım'

Er, son kitabı 'Ve... Tek Hece Aşk'a da değinerek, ilk kez farklı bir alanda kitap yazdığını ve yeni kitabında, mecazi aşkın ilahi aşka dönüşmesini anlattığını vurguladı.

Kitabı babasına ithafen ve babasının vasiyetiyle yazdığını kaydeden Er, şu bilgileri verdi:

'Kitabı yazmaya bir işaretle başladım. Babam tasavvufla ilgileniyordu. Derviş desem yeri vardır. Geçen sene kaybettik. Aradan birkaç ay geçtikten sonra, kız kardeşim rüyasında babamı görmüş. Babam, kız kardeşime, 'Ağabeyine söyle, yeni kitabına Yunus Emre'nin, Dünyaya Çok Gelip Gittim şiirini koysun, vasiyetimdir' demiş. Duyunca çok şaşırdım. Bu alanda kitap yazmak haddime değildir. Yunus Emre'nin bu şiirini bilmezdim. Araştırmalara başladım ve bu kitap ortaya çıktı.'

Sırrı Er, insanın işini aşkla yapmasının önemine dikkati çekerek, 'Meseleye, 'Dünya gelip geçici, üç gün yaşayıp gideceğim' nazarıyla bakmamak gerekiyor. Bu dünya, ebedi olmanın, sonsuzluğa ulaşmanın ilk adımı. Konfüçyüs, 'Binlerce mil sürecek bir seyahat, küçük bir adımla başlar' diyor. Bu adımı atmanın ne kadar önemli olduğunu, kitabımda nakletmeye çalıştım.' dedi.

Yaklaşık bir yıllık bir çalışmayla tamamladığı kitabı sayesinde, bildiklerini hatırlayıp, bilmediklerini öğrendiğini aktaran Er, kitabın her yaştan insana hitap ettiğini ve son derece anlaşılır olduğunu dile getirdi.

- 'Börtü böceğe de aşık olunabilir'

Yazar Er, aşkı tarif etmenin zorluklarına işaret ederek, 'Hazreti Mevlana'ya 'Aşk nedir?' diye sorduklarında, 'Ben ol da bil' cevabını verir. Aşk böyle bir şey. Aşk, sarmaşık anlamına gelen 'ışk' kelimesinden gelir. Kainatın yaratılışının gayesi aşktır. Cenabı Hak, kainatı aşkla yaratmıştır. Aşkı sadece kadınla erkek arasında yaşanan bir duygu olarak görmemeliyiz. Börtü böceğe de aşık olunabilir. Yani işin kökeni aşık olmak, aşkla hareket etmektir.' değerlendirmesinde bulundu.

Kitapta bulunan eserlerin önemli bir kısmını babasından dinlediğini belirten Er, 'Kitap, Mesnevi tekniğiyle kaleme alındı, bir hikaye veya beyitle başlıyor. Hikaye veya beyitin açıklaması tamamlanmadan diğerine geçiliyor. Kitapta Fuzuli, Yunus Emre, Mevlana, Ömer Hayyam gibi isimlerin beyitleri ve onların açıklamaları var. 4-5 hikaye ya da 20-30 sayfadan sonra tekrar başa dönülüyor ve en baştaki hikaye tamamlanıyor.' ifadelerini kullandı.

Daha önce güzel ve etkili konuşma alanında, 'Temel Konuşma Teknikleri ve Diksiyon', 'Başarılı Konuşma Teknikleri' ve 'Sözün Büyüsü' isimli kitapları kaleme alan Er, çeşitli üniversiteler ve şirketlerde güzel konuşma eğitimleri verdiğini, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gösteri Sanatları Merkezinde de bu alanda yaklaşık 10 yıl hocalık yaptığını dile getirdi.

Kaynak: AA