Gazeteci Halime Kökçe Ve Enver Aysever Davasına, Hakimin Sözleri Damgasını Vurdu
Star Gazetesi yazarı Halime Kökçe’nin, köşe yazarı Enver Aysever’e açtığı davanın ilk duruşmasında hakimin sözleri damgasını vurdu. Hakim Erdoğan, “Biz başka mahallenin çocuğu değiliz, bize güvenin. Balyoz, Ergenekon gibi davaların hakimleriyle ortak tek noktamız unvanlarımızdır” dedi.
İstanbul 15’inci Asliye ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasında müşteki Halime Kökçe ve tutuksuz sanık Enver Aysever ile taraf avukatları hazır bulundu. İddianamenin okunmasının ardından, sanık Aysever’in kimik tespiti yapıldı. Bin 300 TL aylık geliri olduğunu belirten sanık Aysever, Türkiye’nin Gezi sürecinde Kabataş olayı olarak adlandırılan tartışmalar içerisinde bulunduğunu söyledi.
Birçok platformda bu hususun tartışıldığına dikkat çeken Aysever, “Bende CNN Türk’te bu hususa ilişkin programlar yaptım. Yaptığım televizyon programının konusu farklıydı ancak tartışmaların bir noktasında gazeteci arkadaşlardan bir tanesi dürüstlük kavramı üzerinde konuşup bu kavramın anlamını sorduğumda konu gazetecilik etiğine gitti. Ben de değerlendirme yaptım. Ben sadece gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiler yönünde bu kelimeyi kullandım. Bir olguyu ortaya koydum. Yoksa bir hanımefendiyi rencide etme kastım bulunmamaktadır. Bu Kabataş’la ilgili söylemlerin toplumsal barışı bozacağını düşünüyorum Türkiye, aydınlarını yargılamakla karar bir tarih yazmaktadır” diye konuştu.
“SANIK OLAYI KABATAŞ DAVASI HALİNE DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞIYOR”
Müşteki Halime Kökçe ise, şikayetinin devam ettiğini belirterek, “Ben karşı tarafın, yargılamanın konusu olmayan konular yönünden savunma yaptıklarını düşünüyorum. Kaldı ki olayı hakaret davasından çıkartıp Kabataş davası haline dönüştürmeye çalışmaktadırlar. Zaten konuyla ilgili bir dava muhtemelen yürüyordur, görüşlerini orada ifade edebilirler. Ben davanın hakaret davası mecrasında ilerlemesini istiyorum” dedi.
HAKİM: “BİZİM HATALI BİR KARAR MI VERECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORSUNUZ?"
Duruşmanın sonunda hakim Mustafa Erdoğan, sanık Aysever’e hakkında ceza verilmesi halinde hükmün açıklanmasını ertelenip ertelenmemesi konusunda diyeceğini sordu. Aysever, "Temyiz hakkımız olması için hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemiyorum" cevabını verdi. Bunun üzerine hakim Erdoğan, "Bizim hatalı bir karar mı vereceğimizi düşünüyorsunuz?" diye sordu. Aysever ise böyle bir düşüncesinin olmadığını yargıya güvendiğini ancak itiraz hakkının da baki kalmasını istediğini açıkladı.
HAKİM: “‘O’ HAKİMLERLE ORTAK TEK NOKTAMIZ UNVANLARIMIZDIR”
Bunun üzerine hakim Erdoğan, salondaki izleyicilere dönerek, “Biz başka mahallenin çocuğu değiliz, bize güvenmeye devam edin. Türkiye’de yargı çok eleştiriliyor. Fakat Balyoz, Ergenekon gibi davalara bakıp böyle düşünmemek lazım. Türkiye’de yılda yaklaşık 50 bin dava görülüyor. Sadece 2 ya da 3 davaya bakarak tüm yargı eleştirilmemelidir. O hakimlerle ortak tek noktamız unvanlarımızdır. Mahkemelere güvenmek lazım. Bakın Türkiye’de en çok çalışan meslek gruplarından birinin mensuplarıyız. Özel hayatlarımız dahi neredeyse yok. 20-25 yılda Anadolu’nun her köşesinde çalışmış insanlarız. Yanlış kararlar verilebilir. Ama bunlar düzeltilir. Benim de gençlik yıllarımda verdiğim beraat kararları bozulmuştur. Ancak önemli olan bir yerlerden emir almadan karar vermektir. Yargı yaşayan bir organdır. Hala kamuoyu yoklamalarında en çok güvenilen kurumların başında yargı gelmektedir. Sadece iki üç davaya yargıyı indirgeyerek bizleri eleştirmeyin. Neden bu kadar çok konuştum onu da bilmiyorum" diye konuştu.
Daha sonra ara kararını açıklayan hakim Erdoğan, sanık ve müşteki taraflara ek delillerini sunmaları için süre vererek duruşmayı erteledi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 25 Şubat 2015 tarihinde Habertürk kanalında yayınlanan “Karşı Görüş” programında, konuk Enver Aysever’in, diğer konuk Halime Kökçe’ye karşı hakaret içerikli sözler sarf ettiği kaydedildi. Aysever’in, Kabataş olayına ilişkin Kökçe’yi birkaç kez yalancılıkla itham ettiği, bu sözün başlı başına kişiyi küçük düşürücü, şeref ve haysiyetini incitici mahiyette bir söz olduğu ifade edildi. Aysever’in “basın yayın yoluyla alenen hakaret” suçundan 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar hapsi isteniyor.
“HAKİMİN AÇIKLAMALARI BENİ TEDİRGİN ETTİ”
Mahkemede, Enver Aysever’i yaklaşık 10 avukatın temsil ettiğini aktaran köşe yazarı Halime Kökçe, “Enver Aysever ve avukatları davayı bir hakaret davasından çıkartıp Kabataş’ta yaşandığı iddia edilen meselenin yargılandığı bir davaya dönüştürmeye çalıştılar. Adeta orada müşteki sıfatıyla bulunan ben değilmişim de Enver Aysever’in kendisiymiş gibi manzara yaratmaya çalıştılar. En hazini de aslında duruşma bittikten sonra mahkeme hakiminin bir salon dolusu Enver Aysever’in taraftarları ve avukatlarına dönerek ‘Biz aynı mahalledeniz’ gibi bir açıklama yapmış olmasıdır. Açıkçası bu da müşteki sıfatıyla bulunduğum mahkemede beni son derece üzmüş ve tedirgin etmiştir. Bütün sosyal medya üzerinden çağrı yapmışlar. Mahkemeye bir tek büyükelçiler gelmemişti bugün” dedi.
“BENİM BİR HAKARET DAVASIYLA SUÇLANMIŞ OLMAM ÇOK ÖNEMLİ DEĞİL”
Enver Aysever ise, adliye önündeki alanda yaptığı açıklamada, kendisine isnat edilen suçla ilgili söyleyeceği bir şey olmadığını söyledi.
Aysever, “Netice itibariyle ben televizyoncuyum. Yıllarca çok hararetli tartışmalar yaptım. Bu tartışmalarda insanların birbirine farklı cümleler kurduklarını gördüm. Buralardan bir suç çıkmaz. Genel olarak gazetecilik mesleğinde de bundan dolayı mahkemelere falan gidilmez. Türkiye’nin adalet sorunları var. Dolayısıyla benim bir hakaret davasıyla suçlanmış olmam çok önemli değildir. Biz burada avukat arkadaşlarımla birlikte esasen bir suçlamaya yanıt vermek için değil, bir yargılamanın başlaması için geldik” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Birçok platformda bu hususun tartışıldığına dikkat çeken Aysever, “Bende CNN Türk’te bu hususa ilişkin programlar yaptım. Yaptığım televizyon programının konusu farklıydı ancak tartışmaların bir noktasında gazeteci arkadaşlardan bir tanesi dürüstlük kavramı üzerinde konuşup bu kavramın anlamını sorduğumda konu gazetecilik etiğine gitti. Ben de değerlendirme yaptım. Ben sadece gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiler yönünde bu kelimeyi kullandım. Bir olguyu ortaya koydum. Yoksa bir hanımefendiyi rencide etme kastım bulunmamaktadır. Bu Kabataş’la ilgili söylemlerin toplumsal barışı bozacağını düşünüyorum Türkiye, aydınlarını yargılamakla karar bir tarih yazmaktadır” diye konuştu.
“SANIK OLAYI KABATAŞ DAVASI HALİNE DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞIYOR”
Müşteki Halime Kökçe ise, şikayetinin devam ettiğini belirterek, “Ben karşı tarafın, yargılamanın konusu olmayan konular yönünden savunma yaptıklarını düşünüyorum. Kaldı ki olayı hakaret davasından çıkartıp Kabataş davası haline dönüştürmeye çalışmaktadırlar. Zaten konuyla ilgili bir dava muhtemelen yürüyordur, görüşlerini orada ifade edebilirler. Ben davanın hakaret davası mecrasında ilerlemesini istiyorum” dedi.
HAKİM: “BİZİM HATALI BİR KARAR MI VERECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORSUNUZ?"
Duruşmanın sonunda hakim Mustafa Erdoğan, sanık Aysever’e hakkında ceza verilmesi halinde hükmün açıklanmasını ertelenip ertelenmemesi konusunda diyeceğini sordu. Aysever, "Temyiz hakkımız olması için hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemiyorum" cevabını verdi. Bunun üzerine hakim Erdoğan, "Bizim hatalı bir karar mı vereceğimizi düşünüyorsunuz?" diye sordu. Aysever ise böyle bir düşüncesinin olmadığını yargıya güvendiğini ancak itiraz hakkının da baki kalmasını istediğini açıkladı.
HAKİM: “‘O’ HAKİMLERLE ORTAK TEK NOKTAMIZ UNVANLARIMIZDIR”
Bunun üzerine hakim Erdoğan, salondaki izleyicilere dönerek, “Biz başka mahallenin çocuğu değiliz, bize güvenmeye devam edin. Türkiye’de yargı çok eleştiriliyor. Fakat Balyoz, Ergenekon gibi davalara bakıp böyle düşünmemek lazım. Türkiye’de yılda yaklaşık 50 bin dava görülüyor. Sadece 2 ya da 3 davaya bakarak tüm yargı eleştirilmemelidir. O hakimlerle ortak tek noktamız unvanlarımızdır. Mahkemelere güvenmek lazım. Bakın Türkiye’de en çok çalışan meslek gruplarından birinin mensuplarıyız. Özel hayatlarımız dahi neredeyse yok. 20-25 yılda Anadolu’nun her köşesinde çalışmış insanlarız. Yanlış kararlar verilebilir. Ama bunlar düzeltilir. Benim de gençlik yıllarımda verdiğim beraat kararları bozulmuştur. Ancak önemli olan bir yerlerden emir almadan karar vermektir. Yargı yaşayan bir organdır. Hala kamuoyu yoklamalarında en çok güvenilen kurumların başında yargı gelmektedir. Sadece iki üç davaya yargıyı indirgeyerek bizleri eleştirmeyin. Neden bu kadar çok konuştum onu da bilmiyorum" diye konuştu.
Daha sonra ara kararını açıklayan hakim Erdoğan, sanık ve müşteki taraflara ek delillerini sunmaları için süre vererek duruşmayı erteledi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 25 Şubat 2015 tarihinde Habertürk kanalında yayınlanan “Karşı Görüş” programında, konuk Enver Aysever’in, diğer konuk Halime Kökçe’ye karşı hakaret içerikli sözler sarf ettiği kaydedildi. Aysever’in, Kabataş olayına ilişkin Kökçe’yi birkaç kez yalancılıkla itham ettiği, bu sözün başlı başına kişiyi küçük düşürücü, şeref ve haysiyetini incitici mahiyette bir söz olduğu ifade edildi. Aysever’in “basın yayın yoluyla alenen hakaret” suçundan 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar hapsi isteniyor.
“HAKİMİN AÇIKLAMALARI BENİ TEDİRGİN ETTİ”
Mahkemede, Enver Aysever’i yaklaşık 10 avukatın temsil ettiğini aktaran köşe yazarı Halime Kökçe, “Enver Aysever ve avukatları davayı bir hakaret davasından çıkartıp Kabataş’ta yaşandığı iddia edilen meselenin yargılandığı bir davaya dönüştürmeye çalıştılar. Adeta orada müşteki sıfatıyla bulunan ben değilmişim de Enver Aysever’in kendisiymiş gibi manzara yaratmaya çalıştılar. En hazini de aslında duruşma bittikten sonra mahkeme hakiminin bir salon dolusu Enver Aysever’in taraftarları ve avukatlarına dönerek ‘Biz aynı mahalledeniz’ gibi bir açıklama yapmış olmasıdır. Açıkçası bu da müşteki sıfatıyla bulunduğum mahkemede beni son derece üzmüş ve tedirgin etmiştir. Bütün sosyal medya üzerinden çağrı yapmışlar. Mahkemeye bir tek büyükelçiler gelmemişti bugün” dedi.
“BENİM BİR HAKARET DAVASIYLA SUÇLANMIŞ OLMAM ÇOK ÖNEMLİ DEĞİL”
Enver Aysever ise, adliye önündeki alanda yaptığı açıklamada, kendisine isnat edilen suçla ilgili söyleyeceği bir şey olmadığını söyledi.
Aysever, “Netice itibariyle ben televizyoncuyum. Yıllarca çok hararetli tartışmalar yaptım. Bu tartışmalarda insanların birbirine farklı cümleler kurduklarını gördüm. Buralardan bir suç çıkmaz. Genel olarak gazetecilik mesleğinde de bundan dolayı mahkemelere falan gidilmez. Türkiye’nin adalet sorunları var. Dolayısıyla benim bir hakaret davasıyla suçlanmış olmam çok önemli değildir. Biz burada avukat arkadaşlarımla birlikte esasen bir suçlamaya yanıt vermek için değil, bir yargılamanın başlaması için geldik” şeklinde konuştu.