İlamsız Takiplerde 'Hayali Alacak' İddiası
Dolandırıcıların kullanmaya başladığı 'hayali alacak' iddiası ile ilamsız takip yönteminin çok sayıda kişinin mağduriyetine neden olduğu, vatandaşın bilgi eksikliği veya önemsememesi durumunda takibin kesinleşerek haciz uygulanmak suretiyle mallarının elinden alındığı öne sürüldü TÜSODER Yönetim Kurulu Üyesi Yazıcı: 'Satıcı ve sağlayıcılar ile tüketiciler arasındaki fatura ve sözleşmelerden doğan alacaklar bakımından doğrudan icra takibi yoluna gitmek, hukuken kabul edilemez'.
BÜŞRA NUR ÖZCAN - Son zamanlarda dolandırıcıların kullanmaya başladığı 'hayali alacak' iddiası ile ilamsız takip yönteminin çok sayıda kişinin mağduriyetine neden olduğu, vatandaşın bilgi eksikliği veya önemsememesi durumunda takibin kesinleşerek haciz uygulanmak suretiyle mallarının elinden alındığı iddia edildi.
Bazı kişilerin kimlik ve adres bilgilerini ele geçiren dolandırıcıların, 40 lira masrafla icradan 'ödeme emri' gönderdikleri bazı vatandaşlar, 7 gün zarfında itiraz etmedikleri takdirde borç kesinleşerek, söz konusu kişinin para ve mal varlığı haczedilebiliyor. Herhangi bir belgeye dayanmadan yapılabilen ilamsız icra takibi nedeniyle hacizle karşılaşan vatandaşların 7 gün zarfında ilgili icra dairesine başvurmaları halinde kesinleşen icra takiplerine karşı önlem olarak İcra İflas Kanunu'nda değişiklik yapılması istendi.
Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) tarafından İcra İflas Kanunu'nda yapılacak değişiklikle, yakında yasalaştırılması beklenen 2 bin 500 liranın altındaki alacaklarda ilamsız icra takibi yapılmaması, bunun yerine arabuluculara başvurulması yönündeki düzenlemenin, Tüketici Kanunu ile uyumlu hale getirilerek tüketicilerin borçlarından dolayı icraya verilmesinin önlenebileceği belirtildi.
TÜSODER Yönetim Kurulu Üyesi Bayram Yazıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 'satıcı ve sağlayıcılar ile tüketiciler arasındaki fatura ve sözleşmelerden doğan alacaklar bakımından doğrudan icra takibi yoluna gitmenin, hukuken kabul edileyeceğini' söyledi.
Yazıcı, özellikle şirketlerin, 3 bin 480 liranın altındaki faturaya dayalı borçlar, kredi ve benzeri alacaklar için ilamsız icra yoluyla takip başlatmaları halinde, tüketicilerin bu takibe 7 gün içinde itiraz edip, takibi durdurabileceklerini vurgulayarak, 'Takip durduğu takdirde alacaklı şirketler, Tüketici Hakem Heyetlerine başvurarak, alacakları hakkında karar verilmesini isteyecek ancak Tüketici Hakem Heyetinden aldıkları olumlu kararı icra takibine konu edebileceklerdir' diye konuştu.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin, geçen yıl 3 bin 300 liranın altındaki alacaklar için Tüketici Hakem Heyetine başvurulmadan icra takibi açılamayacağına yönelik bir karara imza attığını hatırlatan Yazıcı, şöyle devam etti:
'Bu kararda belirtilen 3 bin 300 liralık sınır bu yıl itibarıyla artık 3 bin 480 lira oldu. Sadece Yargıtay'ın bu kararı değil, aynı zamanda 6502 Sayılı Tüketici Kanunun 68. maddesi ile bu meblağın altındaki tüketici işlemlerine dair alacak meselelerinde Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru zorunluluğu getirildi. Bu yüzden Yargıtay'ın vermiş olduğu bu karar ile 6502 Sayılı Kanunun 68. maddesi, satıcı ve sağlayıcılar ile tüketiciler arasındaki bütün alacak-borç ilişkilerini düzenlemektedir. Kısaca satıcı ve sağlayıcılar, 3 bin 480 liranın altındaki alacakları için doğrudan icra takibi yapamayacak, öncelikle Tüketici Hakem Heyetine başvurmak zorunda kalacaktır.'
- 'Telekomünikasyon, enerji ve bankacılık sektörlerini doğrudan etkilenecek'
Yazıcı, satıcı ve sağlayıcılar tarafından tüketiciler aleyhine yapılan icra takibine karşı, tüketicinin 7 günlük sürede itiraz etmemesi halinde takibin kesinleşeceğini belirterek, 'Bundan sonra tüketiciler, kesinleşmiş olan takibe karşı, sınır olarak 3 bin 480 liranın altındaysa Tüketici Hakem Heyetine borçlu olmadıkları gerekçesiyle başvurabilir; 3 bin 480 liranın üzerindeyse Tüketici Mahkemesinde 'menfi tespit' davası açarak borçlu olmadıklarının tespitini isteyebilir. Satıcı ve sağlayıcılar tarafından yasal sınırın altında kalan talepler için Tüketici Mahkemesine başvuru yapıldıysa, tüketiciler bu konuda öncelikle usulden davanın reddi yoluna giderek görevsizlik talep edebilir. Mahkeme resen yapacağı incelemede dava şartı olan görev konusunda Tüketici Kanunun 68. maddesine dayanarak usulden görevsizlik kararı verebilecektir. Bu durum ise piyasada tüketicilerden en çok alacaklı olan sektörlerden telekomünikasyon, enerji ve bankacılık sektörlerini doğrudan etkileyecek ve sistemlerinin değişmesine sebep olacaktır' değerlendirmesinde bulundu.
- Tüketici vekalet ücretinden kurtuluyor
Yargıtay tarafından geçen yıl alınan kararı ve Tüketici Kanunun 68'inci maddesini bir örnek ile değerlendiren Yazıcı, 'Mesela, bir telekomünikasyon şirketi tüketicinin gecikmiş faturasını hemen icra takibine koyabiliyor ve alacağını bu yolla tahsil edebiliyordu. Hemen icra takibine geçmek ise tüketiciye ekstra vekalet ücreti ve masraf getiriyordu. Şimdi, şirket ödenmemiş faturadan doğan alacağını öncelikle Tüketici Hakem Heyetine müracaat ederek talep etmek zorunda kalacaktır. Bu talep ise asgari 3-6 ayda karara bağlanacak, bu süre zarfında da tüketici herhangi bir ekstra vekalet ücreti ve masraf yükümlülüğü ile karşılaşmayacaktır. Eğer tüketici borcunu bu aşamada öderse ek masraf kalemleriyle karşı karşıya kalmadan borçtan tamamen kurtulabilir' diye konuştu.
Yazıcı, böylece bir şirkete 3 bin 480 liranın altında borçlu olan bir tüketicinin, şirketle sulh yapması için ciddi bir imkan olacağını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Eğer tüketici bu sürede de borcunu ödemezse elbette şirket Tüketici Hakem Heyetinden olumlu karar alması halinde aldığı kararı icra takibine koyarak masraf ve vekalet ücreti isteme hakkına sahip olacaktır. Bu içtihat doğrultusunda, bir şirketin ödenmemiş fatura alacağına veya bir bankanın ödenmemiş kredi alacağına kavuşması asgari 7 ay sürecektir. Ayrıca şirketlerin doğrudan icra takibi başlatamaması, hukuk ve alacak takibi sistemlerinin tamamen değişmesine de yol açacaktır. Büyük ihtimalle şirketler, alacakları doğrudan icra takibine vermek yerine gitmesi gereken Tüketici Hakem Heyeti yolunu seçmemek için tüketicilerle anlaşma yapabileceği bir uzlaşma mekanizması kurmak zorunda olacaktır. Zira hukuk büroları bu şekilde ilerleyen şirket alacaklarını kabul etmek istemeyecek, yorucu ve ücret alamayacakları bir işlem için çaba göstermeyeceklerdir.'
- Parasal sınıra itiraz
Bir süre önce, 2 bin 500 liranın altındaki tüm uyuşmazlıklarla ilgili direk icra takibi yapılamayacağına dair basına yansıyan açıklamanın, tüketici işlemleri açısından ilgili Yargıtay kararı ve Tüketici Kanunu'nda belirtilen sınıra aykırı olduğunu ileri sürdü. Yazıcı, 'Sadece tüketici işlemleri için değil, işçilik kira alacakları gibi vatandaşı derinden etkileyen belirli alacak kalemlerinde uygulanacak olup, alacaklı veya borçlular, doğrudan icra takibi başlatamayacak sulh yoluyla ekstra masraf ödemeden sorunlar çözülebilecek. Ancak bu miktar, karışıklığa da sebep vermemek adına 2 bin 500 lira ile değil, Tüketici Sorunlar Hakem Heyeti parasal sınırları ile aynı olmalıdır' ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
Bazı kişilerin kimlik ve adres bilgilerini ele geçiren dolandırıcıların, 40 lira masrafla icradan 'ödeme emri' gönderdikleri bazı vatandaşlar, 7 gün zarfında itiraz etmedikleri takdirde borç kesinleşerek, söz konusu kişinin para ve mal varlığı haczedilebiliyor. Herhangi bir belgeye dayanmadan yapılabilen ilamsız icra takibi nedeniyle hacizle karşılaşan vatandaşların 7 gün zarfında ilgili icra dairesine başvurmaları halinde kesinleşen icra takiplerine karşı önlem olarak İcra İflas Kanunu'nda değişiklik yapılması istendi.
Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) tarafından İcra İflas Kanunu'nda yapılacak değişiklikle, yakında yasalaştırılması beklenen 2 bin 500 liranın altındaki alacaklarda ilamsız icra takibi yapılmaması, bunun yerine arabuluculara başvurulması yönündeki düzenlemenin, Tüketici Kanunu ile uyumlu hale getirilerek tüketicilerin borçlarından dolayı icraya verilmesinin önlenebileceği belirtildi.
TÜSODER Yönetim Kurulu Üyesi Bayram Yazıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 'satıcı ve sağlayıcılar ile tüketiciler arasındaki fatura ve sözleşmelerden doğan alacaklar bakımından doğrudan icra takibi yoluna gitmenin, hukuken kabul edileyeceğini' söyledi.
Yazıcı, özellikle şirketlerin, 3 bin 480 liranın altındaki faturaya dayalı borçlar, kredi ve benzeri alacaklar için ilamsız icra yoluyla takip başlatmaları halinde, tüketicilerin bu takibe 7 gün içinde itiraz edip, takibi durdurabileceklerini vurgulayarak, 'Takip durduğu takdirde alacaklı şirketler, Tüketici Hakem Heyetlerine başvurarak, alacakları hakkında karar verilmesini isteyecek ancak Tüketici Hakem Heyetinden aldıkları olumlu kararı icra takibine konu edebileceklerdir' diye konuştu.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin, geçen yıl 3 bin 300 liranın altındaki alacaklar için Tüketici Hakem Heyetine başvurulmadan icra takibi açılamayacağına yönelik bir karara imza attığını hatırlatan Yazıcı, şöyle devam etti:
'Bu kararda belirtilen 3 bin 300 liralık sınır bu yıl itibarıyla artık 3 bin 480 lira oldu. Sadece Yargıtay'ın bu kararı değil, aynı zamanda 6502 Sayılı Tüketici Kanunun 68. maddesi ile bu meblağın altındaki tüketici işlemlerine dair alacak meselelerinde Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru zorunluluğu getirildi. Bu yüzden Yargıtay'ın vermiş olduğu bu karar ile 6502 Sayılı Kanunun 68. maddesi, satıcı ve sağlayıcılar ile tüketiciler arasındaki bütün alacak-borç ilişkilerini düzenlemektedir. Kısaca satıcı ve sağlayıcılar, 3 bin 480 liranın altındaki alacakları için doğrudan icra takibi yapamayacak, öncelikle Tüketici Hakem Heyetine başvurmak zorunda kalacaktır.'
- 'Telekomünikasyon, enerji ve bankacılık sektörlerini doğrudan etkilenecek'
Yazıcı, satıcı ve sağlayıcılar tarafından tüketiciler aleyhine yapılan icra takibine karşı, tüketicinin 7 günlük sürede itiraz etmemesi halinde takibin kesinleşeceğini belirterek, 'Bundan sonra tüketiciler, kesinleşmiş olan takibe karşı, sınır olarak 3 bin 480 liranın altındaysa Tüketici Hakem Heyetine borçlu olmadıkları gerekçesiyle başvurabilir; 3 bin 480 liranın üzerindeyse Tüketici Mahkemesinde 'menfi tespit' davası açarak borçlu olmadıklarının tespitini isteyebilir. Satıcı ve sağlayıcılar tarafından yasal sınırın altında kalan talepler için Tüketici Mahkemesine başvuru yapıldıysa, tüketiciler bu konuda öncelikle usulden davanın reddi yoluna giderek görevsizlik talep edebilir. Mahkeme resen yapacağı incelemede dava şartı olan görev konusunda Tüketici Kanunun 68. maddesine dayanarak usulden görevsizlik kararı verebilecektir. Bu durum ise piyasada tüketicilerden en çok alacaklı olan sektörlerden telekomünikasyon, enerji ve bankacılık sektörlerini doğrudan etkileyecek ve sistemlerinin değişmesine sebep olacaktır' değerlendirmesinde bulundu.
- Tüketici vekalet ücretinden kurtuluyor
Yargıtay tarafından geçen yıl alınan kararı ve Tüketici Kanunun 68'inci maddesini bir örnek ile değerlendiren Yazıcı, 'Mesela, bir telekomünikasyon şirketi tüketicinin gecikmiş faturasını hemen icra takibine koyabiliyor ve alacağını bu yolla tahsil edebiliyordu. Hemen icra takibine geçmek ise tüketiciye ekstra vekalet ücreti ve masraf getiriyordu. Şimdi, şirket ödenmemiş faturadan doğan alacağını öncelikle Tüketici Hakem Heyetine müracaat ederek talep etmek zorunda kalacaktır. Bu talep ise asgari 3-6 ayda karara bağlanacak, bu süre zarfında da tüketici herhangi bir ekstra vekalet ücreti ve masraf yükümlülüğü ile karşılaşmayacaktır. Eğer tüketici borcunu bu aşamada öderse ek masraf kalemleriyle karşı karşıya kalmadan borçtan tamamen kurtulabilir' diye konuştu.
Yazıcı, böylece bir şirkete 3 bin 480 liranın altında borçlu olan bir tüketicinin, şirketle sulh yapması için ciddi bir imkan olacağını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Eğer tüketici bu sürede de borcunu ödemezse elbette şirket Tüketici Hakem Heyetinden olumlu karar alması halinde aldığı kararı icra takibine koyarak masraf ve vekalet ücreti isteme hakkına sahip olacaktır. Bu içtihat doğrultusunda, bir şirketin ödenmemiş fatura alacağına veya bir bankanın ödenmemiş kredi alacağına kavuşması asgari 7 ay sürecektir. Ayrıca şirketlerin doğrudan icra takibi başlatamaması, hukuk ve alacak takibi sistemlerinin tamamen değişmesine de yol açacaktır. Büyük ihtimalle şirketler, alacakları doğrudan icra takibine vermek yerine gitmesi gereken Tüketici Hakem Heyeti yolunu seçmemek için tüketicilerle anlaşma yapabileceği bir uzlaşma mekanizması kurmak zorunda olacaktır. Zira hukuk büroları bu şekilde ilerleyen şirket alacaklarını kabul etmek istemeyecek, yorucu ve ücret alamayacakları bir işlem için çaba göstermeyeceklerdir.'
- Parasal sınıra itiraz
Bir süre önce, 2 bin 500 liranın altındaki tüm uyuşmazlıklarla ilgili direk icra takibi yapılamayacağına dair basına yansıyan açıklamanın, tüketici işlemleri açısından ilgili Yargıtay kararı ve Tüketici Kanunu'nda belirtilen sınıra aykırı olduğunu ileri sürdü. Yazıcı, 'Sadece tüketici işlemleri için değil, işçilik kira alacakları gibi vatandaşı derinden etkileyen belirli alacak kalemlerinde uygulanacak olup, alacaklı veya borçlular, doğrudan icra takibi başlatamayacak sulh yoluyla ekstra masraf ödemeden sorunlar çözülebilecek. Ancak bu miktar, karışıklığa da sebep vermemek adına 2 bin 500 lira ile değil, Tüketici Sorunlar Hakem Heyeti parasal sınırları ile aynı olmalıdır' ifadelerini kullandı.