AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Özdağ Açıklaması

'Türkiye'de 'özerklik, öz yönetim' diyenler, Fırat'ın öbür tarafında Kürdistan, bu tarafında ortak yaşamdan bahsedenler; egemenliğimizi tartıştırmak istiyorlar demektir''Egemenliğimizi tartıştırmayacağız. Bu tür milletvekillerinin TBMM çatısı altında yeri yoktur. TBMM'ye fezlekeleri geldiği zaman da TBMM gereğini yapacaktır'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, 'Türkiye'de 'özerklik, öz yönetim' diyenler, Fırat'ın öbür tarafında Kürdistan, bu tarafında ortak yaşamdan bahsedenler; egemenliğimizi tartıştırmak istiyorlar demektir. Egemenliğimizi tartıştırmayacağız. Bu tür milletvekillerinin TBMM çatısı altında yeri yoktur. TBMM'ye fezlekeleri geldiği zaman da TBMM gereğini yapacaktır' dedi.

Özdağ, düzenlediği basın toplantısında, 1992'de Hocalı katliamının yaşandığını belirterek, Ermenilerin 613 insanı katletmesinin insanlık tarihinin trajedilerinden biri olduğunu söyledi.

Olayın, Azeri Türklerine karşı zulüm ve işkencenin zirve noktası olduğunu vurgulayan Özdağ, 'Hocalı katliamını soykırım olarak niteleme cesaretinden aciz olanlara seslenmek istiyorum; ispatsız, delilsiz, asılsız 1915 iddialarına şapka sallayanlar, o günkü gerçek katliamı görmekten imtina etmeyin. Siz bu tutumla vicdanlarınızda insanlığı idam etmektesiniz' diye konuştu.

Ermenistan'ın, yapılanlardan dolayı bugüne kadar Azerbaycan'dan özür dilemediğini, trajediyi yapanlar hakkında da hukuku işlettirmediğini ifade eden Özdağ, acının tazeliğini hala koruduğunu kaydetti. Ermenistan'ın işgalci olarak görüldüğünü, katliamcı olarak anılmaya devam edileceğinin altını çizen Özdağ, Türkiye olarak Azerbaycan'ın acısını yaşadıklarını, Ermenistan'n bir an önce Dağlık Karabağ'dan çekilmesini, sınırlarına geçmesini, Azerbaycan ile kavgayı bırakmasını, Türkiye ile de dostluk mesajları vermesini istediklerini dile getirdi.

Özdağ, Türkiye içinde bazı parti mensuplarının 1915 olaylarını, 'soykırım' olarak nitelendirdiğine işaret ederek, şöyle konuştu:

'O zaman Taşnak ve Hınçakların yaptıklarına karşı Osmanlı devletinin bölgedeki Arapları, Ermenileri, Türkmenleri ve tebasını korumak adına yapmış olduğu tehcir faaliyetlerini başkalarının soykırım olarak takdim etmelerini anlayabiliyoruz. Türkiye'yi sıkıştırmak milli menfaatleri adına bunu anlayabiliyoruz. Ama kendi içimizden, HDP milletvekillerini anlayamıyoruz. Avrupa Parlamentosunda bir Ermeni milletvekilinin 'Osmanlı askerlerinin Ermenilere karşı soykırım yaptığı gibi bugün de Suriye'de DAİŞ, IŞİD Hristiyanlara karşı soykırım yapıyor, bunu kabul edenler ayağa kalksın' dediği zaman CHP'den Deniz Baykal ayağa kalkmadı. HDP milletvekilleri ayağa kalktı, CHP'den bir milletvekili ayağa kalktı, dedesinin de kemiklerini sızlattı. O da CHP'nin Meclis Başkanlığına aday gösterdiği Gülsün Bilgehan Toker'di. Şu ana kadar açıklama yapmadı. CHP, ulusalcı olan, 'paralelle işbirliği yaptık' diyen bir milletvekilini hemen ihraç ederken, daha önce Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, 'Batı'da Kurtuluş Savaşı öncesinde Türkler, Rumlara karşı soykırım yaptı' demesine karşı da işlem yapmamıştı. Ulusalcılara, Atatürkçülere karşı işlem yapan Kılıçdaroğlu'nu 'Türkler, Ermenilere soykırım yaptı' diyen milletvekillerine karşı da işlem yapmaya davet ediyorum.'

24 yıl önce Hocalı'da yapılanlar ile bugün de PYD'nin Kobani'de yaptığının aynı olduğunu belirten Özdağ, 'Aynısı Bayırbucak'ta, Türkmendağı'nda işleniyor. İnsanlık, demokratik çoğulculuktan daha önce gelen insan hayatını ön plana almak zorundadır. Hocalı katliamını Türkiye unutturmayacak. Türk dünyası unutturmasın, Müslüman ülkeler de unutturmasın. İnsanlığa değer veren hiçbir devlet de bu katliamı unutmasın' değerlendirmesinde bulundu.

-'Gereği yapılacaktır'

Özdağ, bir gazetecinin 'Bir HDP milletvekilinin teröristin cenazesine katılmasının ardından başlayan dokunulmazlık tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusuna, hiçbir milletvekilinin üniter yapıya halel getirecek, demokrasinin askıya alınmasına vesile olacak işlemler yapamayacağını, insan hak ve özgürlüklerini ihlal edemeyeceğini, tüm siyasetçilerin milli bütünlük içinde siyaset yapmak zorunda olduğunu ifade ederek, şu karşılığı verdi:

'Türkiye'de 'özerklik, öz yönetim' diyenler, Fırat'ın öbür tarafında Kürdistan, bu tarafında ortak yaşamdan bahsedenler; egemenliğimizi tartıştırmak istiyorlar demektir. Egemenliğimizi tartıştırmayacağız. Bu tür milletvekillerinin TBMM çatısı altında yeri yoktur. Olmayacaktır, olmamalıdır. Gereği de yapılacaktır. Bir yandan terörle ve teröristle mücadele edeceğiz, bir yandan da bölücülüğe müsaade edilecek. Böyle bir şey olamaz. Bölücülükle, bölücülüğün siyasi uzantılarıyla, bölücülüğün illegal, bürokratik, medya uzantılarıyla ve onların dış boyutlarıyla uğraşmak mecburiyetindeyiz. Biz devletimizi sokakta bulmadık. Birlikte yaşama iradesine, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine inanıyoruz. Herkesin birinci sınıf vatandaş olarak bu ülkede yaşamasını, bireysel özgürlükleri yaşatmayı istiyoruz. Ama kolektif özgürlükle 'Türkiye'yi böleceğiz' diyenlere, 'hayır' diyoruz. Zaten Türkiye Cumhuriyeti Devletindeki Araplar, Kürtler ve Türkler de bu milletvekillerine ve bunların siyasi uzantılarına, bunların illegal terör yapılanmalarına karşı gerek hukukun, gerekse siyasetin gereğini yapmasını bekliyor. TBMM'ye fezlekeleri geldiği zaman da TBMM gereğini yapacaktır.'
Kaynak: AA