Şanlıurfa'daki Terör Saldırılarına İlişkin Dava
Balıklıgöl Devlet Hastanesinin acil servisinde görevli 2 polis memurunun şehit edilmesi ve AK Parti Eyyübiye İlçe Başkanlığına bombalı saldırı düzenlenmesine ilişkin davanın 8. duruşması görüldü
Balıklıgöl Devlet Hastanesinin acil servisinde görevli 2 polis memurunun şehit edilmesi ve AK Parti Eyyübiye İlçe Başkanlığına bombalı saldırı düzenlenmesine ilişkin davada, sanıkların yargılanmalarına devam edildi.
Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki 8. duruşmaya tutuklu sanıklar Erdal Dağhan, Hidayet Düger, Mahmut Tutal, Semih Altun, Servet Kılıç, Şilan Çetiner, Ömer Akpolat, Recep Çalışkan, Vedat Donuker ve Tarık Yıldızer, katıldı.
Mahkeme başkanının sanıklara atılı suçları ve haklarını okumasının ardından savunmaları alınmak isteyen sanıklar, savunmalarını Kürtçe yapmak istediklerini söyledi.
Erdal Dağhan, 2009 yılının aralık ayında sınırdan yasa dışı yolla geçerek Suriye'ye çalışmaya gittiğini ifade ederek, orada Suriyeli bir kadınla evlendiğini ve olayın gerçekleştiği tarihte Suriye'de olduğunu iddia etti.
Üzerine atılı suçları kabul etmeyen Dağhan, 'Kobani'de (Ayn el Arap) kalırken DEAŞ'ın saldırısı sonucu tek çocuğum öldü. Bunun üzerine DEAŞ ile 6 ay boyunca savaştım. Ben YPG'li değilim ancak intikamım için onlarla birlikte hareket ettim. Benim terör örgütüyle yakından uzaktan alakam yoktur, polislerin öldürülmesiyle alakam yoktur.' ifadelerini kullandı.
Şilan Çetiner de AK Parti'nin politikalarını beğenmediği için AK Parti İlçe Teşkilatı binasına patlayıcıyı kendisinin attığını söyledi.
Şiddet yanlısı biri olmadığını ve yaptığından pişmanlık duyduğunu belirten Çetiner, 'Patlayıcı yapmayı internetten gördüm, öğrendim. Sadece ateş çıkartacağını düşünüyordum. AK Parti binasında polis olduğunu bilmiyordum. Bilseydim yapmazdım. İnsan ölümüne karşıyım. Patlayıcıyı attığımda herhangi bir ses duymadım, zaten heyecanlıydım. Bana kimse 'dur' da demedi. Bir baktım, yaralı bir halde yerdeyim. Yanımda Recep isimli bir şahıs vardı ancak burada bulunan sanık Recep değildir. Recep, binanın camını kırdı. Ben de içeriye patlayıcıyı attım. Binanın içerisinde kimseyi görmedim, görseydim zaten atmazdım. Terör örgütüyle bir ilgim yoktur, yaptığım davranış bireyseldir. Örgüt propagandası yapmadım. Suçlamayı kabul etmiyorum.' diye konuştu.
Tarık Yıldızer de olaydan 15-20 gün önce Suruç ilçesine geldiğini ifade ederek, olayı gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü Terörle Mücadele Şubesinde öğrendiğini iddia etti.
Diğer sanıklarsa suçlamaları kabul etmeyerek tahliyelerini istedi.
Sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanıklarının tutukluluk halinin devamını kararlaştırarak, olayla ilgili dosyada bilgi ve görgüsü bulunan tanıklarla olay günü AK Parti Eyyübiye İlçe Teşkilatı binasında görevli polis memurlarının mağdur sıfatıyla beyanlarının alınması için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Kaynak: AA
Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki 8. duruşmaya tutuklu sanıklar Erdal Dağhan, Hidayet Düger, Mahmut Tutal, Semih Altun, Servet Kılıç, Şilan Çetiner, Ömer Akpolat, Recep Çalışkan, Vedat Donuker ve Tarık Yıldızer, katıldı.
Mahkeme başkanının sanıklara atılı suçları ve haklarını okumasının ardından savunmaları alınmak isteyen sanıklar, savunmalarını Kürtçe yapmak istediklerini söyledi.
Erdal Dağhan, 2009 yılının aralık ayında sınırdan yasa dışı yolla geçerek Suriye'ye çalışmaya gittiğini ifade ederek, orada Suriyeli bir kadınla evlendiğini ve olayın gerçekleştiği tarihte Suriye'de olduğunu iddia etti.
Üzerine atılı suçları kabul etmeyen Dağhan, 'Kobani'de (Ayn el Arap) kalırken DEAŞ'ın saldırısı sonucu tek çocuğum öldü. Bunun üzerine DEAŞ ile 6 ay boyunca savaştım. Ben YPG'li değilim ancak intikamım için onlarla birlikte hareket ettim. Benim terör örgütüyle yakından uzaktan alakam yoktur, polislerin öldürülmesiyle alakam yoktur.' ifadelerini kullandı.
Şilan Çetiner de AK Parti'nin politikalarını beğenmediği için AK Parti İlçe Teşkilatı binasına patlayıcıyı kendisinin attığını söyledi.
Şiddet yanlısı biri olmadığını ve yaptığından pişmanlık duyduğunu belirten Çetiner, 'Patlayıcı yapmayı internetten gördüm, öğrendim. Sadece ateş çıkartacağını düşünüyordum. AK Parti binasında polis olduğunu bilmiyordum. Bilseydim yapmazdım. İnsan ölümüne karşıyım. Patlayıcıyı attığımda herhangi bir ses duymadım, zaten heyecanlıydım. Bana kimse 'dur' da demedi. Bir baktım, yaralı bir halde yerdeyim. Yanımda Recep isimli bir şahıs vardı ancak burada bulunan sanık Recep değildir. Recep, binanın camını kırdı. Ben de içeriye patlayıcıyı attım. Binanın içerisinde kimseyi görmedim, görseydim zaten atmazdım. Terör örgütüyle bir ilgim yoktur, yaptığım davranış bireyseldir. Örgüt propagandası yapmadım. Suçlamayı kabul etmiyorum.' diye konuştu.
Tarık Yıldızer de olaydan 15-20 gün önce Suruç ilçesine geldiğini ifade ederek, olayı gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü Terörle Mücadele Şubesinde öğrendiğini iddia etti.
Diğer sanıklarsa suçlamaları kabul etmeyerek tahliyelerini istedi.
Sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanıklarının tutukluluk halinin devamını kararlaştırarak, olayla ilgili dosyada bilgi ve görgüsü bulunan tanıklarla olay günü AK Parti Eyyübiye İlçe Teşkilatı binasında görevli polis memurlarının mağdur sıfatıyla beyanlarının alınması için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.