Türkiye'de Her 10 Kişiden 7'Sinde Sindirim Sistemi Hastalığı Var

Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, Türkiye’de her 10 kişiden 7’sinde sindirim sistemi hastalığı olduğunu söyledi.

Türkiye'de Her 10 Kişiden 7'Sinde Sindirim Sistemi Hastalığı Var
Türk Gastroenteroloji Derneği (TGD) tarafından düzenlenen 33. Ulusal Gastroenteroloji Haftası 22-27 Kasım 2016 tarihleri arasında Regnum Carya Hotel, Belek, Antalya’da gerçekleştirildi.

Temel yaşam desteği, Motilite, Gastroözofageal Reflü Hastalığı kurslarının verildiği kongreye bine yakın doktor, hemşire, teknisyen ve öğrenci katıldı.

Konularında söz sahibi Türkiye’den 197 ve yurt dışından 10 konuşmacı ve oturum başkanının görev aldığını belirten Ulusal Gastroenteroloji Haftası Kongre Başkanı Zeynel Mungan, kongrede yabancı konukların bulunduğundan dolayı memnun olduğunu söyledi.



"Gastroenteroloji uzmanı sayısında Avrupa’da sonuncuyuz"

Kongrede sindirim sistemi hastalıklarının önemine değinen Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, toplum için bu denli önemli bir rahatsızlığa karşı, Türkiye’de gastroenteroloji uzmanı sayısının gititkçe azaldığına dikkat çekerek, "Avrupa ülkelerinde 100 bin kişiye düşen -g sayısı incelendiğinde, Türkiye yüzde birin altında olan tek ülke durumundadır. Avrupa ülkelerinde gastroenteroloji uzmanı sayısı incelendiğinde, Türkiye yüz binde birin altında olan tek ülke durumundadır. Bu oran, Macaristan’da yüz binde 20, İtalya’da yüz binde 8, Belçika’da yüz binde 6, Avusturya’da yüz binde 5, Fransa’da yüz binde 5, İsrail’de yüz binde 4, Portekiz’de yüz binde 4, Romanya, İsveç ve İsviçre’de de yüz binde 3 iken Türkiye’de yüz binde 0.9’dur. Bu oran daha da düşmeye başlamıştır" dedi.

"10 kişiden 7’sinde sindirim sistemi hastalığı var"

Türkiye’de her 10 kişiden 7’sinin sindirim sistemi hastalığı bulunduğunu belirten Dr. Bor, "Sindirim sistemi hastalıkları son derece önemli bir hastalık gurubu. Türkiye’de her 10 kişiden 7’sinde sindirim sistemi hastalığı olduğu öngörülmektedir. Reflü sıklığı yaklaşık yüzde 23, kabızlık sıklığı yüzde 9, altına büyük abdest kaçırma oranı yüzde 3,5, hassas bağırsak hastalığı sıklığı yüzde 15’tir. Bu hastalıkların yanı sıra safra taşı, hepatitler, kanserler de sık görülen sindirim sistemi hastalıklarıdır" diye konuştu.

Türkiye’de sindirim sistemi için 100 milyon ilaç tüketiliyor"

Türk Gastroenteroloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Kadir Bal da, Türkiye’de tüketilen ilaç miktarı hakkında önemli detayları paylaştı. Hastaların genelde hekime görünmeden başka hasta referanslarıyla ilaç alımı yaptığına dikkat çeken Prof. Dr. Kadir Bal, “"Midedeki asitin azaltımını sağlayan ilaçlar 1980 yılının ortalarından itibaren kullanılıyor. Sindirim sistemi için kullanılan ilaç sayısı Türkiye’de 100 milyon iken bunun 60 milyonunu bu ilaçlar oluşturuyor ve bu ilaçların yüzde 40’ı reçeteyle satılırken, yüzde 60’ı reçetesiz satılmakta. Bu ilaçları birisi alıyor, başkasına söylüyor ve o da onu kullanmaya başlıyor" dedi.

"70 milyon insanda bu bakteri var"

Tüm dünyanın yarısında, Türkiye’de de yaklaşık 70 milyon insanda görülen bir bakteriden bahseden Bal, insanlarda bu bakteriyi tedavi etmenin mali açıdan imkansız olduğunu söyledi.

Ülser oluşumunda etkin olan bakterinin helikobakter pilori olduğunu söyleyen Bal, "Ülser oluşumuna oldukça etkin. Her kişide mutlaka gastrit yapıyor. Ama bunların hepsini öldürebilir miyiz? Şuanda böyle bir gücümüz yok çünkü Türkiye genelinde bu bakterinin görülme oranı, ülkemiz nüfusunun yüzde 83-85 araları. Türkiye nüfusu 80 milyon olduğuna göre yaklaşık 70 milyon insanı bu ilaçlarla tedavi edemeyiz. Çünkü çok yüklü bir maliyet getiriyor" ifadelerini kullandı.

"Aşırı kilo verme karaciğerde yağlanmayı arttırıyor"

Karaciğer yağlanması konusunda bilgiler veren Türk Gastroenteroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Birol Özer yağlı karaciğer hastalığının, çağdaş toplumların hastalığı olduğunu söyledi.

Alkol kullanımı dışında kalori alımının karaciğer yağlanmasına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özer, "Alkol dışı yağlı karaciğer hastalığı; ağır alkol gibi sebeplerin bulunmadığı durumlarda karaciğerde yağlanma olmasıdır. ADYKH, karaciğerde sadece yağlanmanın olduğu ADYK ve yağlanmaya karaciğer inflamasyonunun eşlik ettiği ADYK hepatiti olmak üzere iki alt gruba ayrılır. Normalde karaciğerde yağ yok mu var tabi ki. Ancak yüzde 5 oranında. Kilolu hastalar bizlere geliyor. Alkol dışı sebeplerle yağlı karaciğer hastalığı durumu 100 kişiden 20 sinde var" dedi.

Karaciğer yağlanmasının önüne geçmek için tedavi seçeneği olarak kilo vermeyi işaret eden Prof. Dr. Özer, "Kimse diyet yapmak istemiyor. Biz bunu diyet ve egzersiz ile düzeltebiliriz. Ayda 3-4 kilo vererek yapabiliriz. Çok hızlı kilo vermek karaciğerde yağlanmayı arttırıyor. Beslenme konusunda da uyarılarda bulunan doktor, aldığınız kaloriyi azaltacaksanız" şeklinde konuştu.

Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, şunları söyledi:

"Endoskopik bazı işlemlerde SGK maliyeti arttırıcı bazı önlemler alıyor. Tabiî ki maliyet azaltılmalı ama bunun halk sağlığına yönelik sorunlarına dikkat etmeliyiz. bana kansızlıkla gelen hastaya ben hem midesine hem kalın bağırsana bakmak zorundayım. 55 yaşında midede bir şey bulamazsam, aynı seyansla bağırsağına bakıp çıkayım. Ama SGK ikinci işlemin yüzde 30’unu ödüyor. Hastayı yoğun bakıma aldık, ciddi felçli hasta en az 4 hafta yutamayacak. Bu hastalarda en önemli vefat nedeni beslenme bozuklukları, her şeyi etkiliyor. Artık mideye endoskopla basit bir lokal anesteziyle biz bir tüp takıyoruz. Aile için inanılmaz bir konfor bu. Ama yoğun bakıma geldi bir hasta yutamıyor. Bu hastaya yoğun bakımda yattı ve yoğun bakımdan çıktıktan sonraki süreçte de yapılan hiçbir işlemi paket dışında ödemiyor SGK. Ödemeyince bizim arkadaşımız riske giriyor midesine bir tüp takıyor. Hekim kendini sorguluyor, hastane kendisini sorguluyor. Özel veya devlet hastanesi fark etmiyor. Ben bir işlem yapıyorum, hizmet veriyorum, ciddi bir ödeme yapıyorum, elemana ödüyorum, endoskopiye ödüyorum, kite ödüyorum. Ciddi bir para o kit. Sonunda bana bir kuruş girdi bile yok. Ben bunu niye yapayım? Yaparsam kamuyu zarara sokuyorum. Bu da kabul edilemez. Bu konuda SGK’nın bizleri muhatap almasını istiyoruz. Biz Türk Gastroenteroloji’nin ana derneğiyiz, çatı derneğiyiz. SGK’da bir grup kişinin oturup da, belli konu alanında kim olduğunu bilmediğimiz bir takım arkadaşlarla aldığı kararların bu ülkenin halkına olumsuz dönmesini istemeyiz."

Türk Gastroenteroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hale Akpınar ise toplumun yüzde 15’inde görülen iltihaplı bağırsak hastalığının özellikle gelişmiş ülkelerde görüldüğünü ve Türkiye’de de 60 bin kişide bu rahatsızlığın varlığını gösterdiğini söyledi.



Dr. Hale Akpınar şunları söyledi:

"Genelde 15-30 yaş arasında görülüyor. İki türü bulunmakta ülseratif ve chron hastalığı olarak. Şikayetler ise yakınma birisi karın ağrısı diğeri ishal. Özellikle ishalleri kanlıysa, halsizlik kilo kaybı, kansızlık oluyor. Endoskopi en büyük tanıma aracı. Bu hastalık kronik bir hastalık."
Kaynak: İHA