'Büyük Kamu İşlerinde Kamyon Şoförü De, Çoban Da Bulunamıyor'
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Özince: 'Türkiye’de genç işsizlik yüzde 19. İnsanlar iş beğenmiyorlar. Büyük kamu işlerinde kamyon şoförü de, çoban da bulunamıyor. Başka bir takım işlere de müracaat olmuyormuş' İş Bankası Genel Müdürü Bali: 'Hayatta her şeyi seçemiyorsunuz maalesef. Benim bankada özendiğim iki tane görev var. Birisi Kültür Yayınları Genel Müdürü Ahmet Salcan’ın pozisyonu, diğeri de Müze Müdürümüz Necdet Tanrıkulu’nun pozisyonu.'
Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, Türkiye’de genç işsizliğin yüzde 19 olduğunu belirterek, “İnsanlar iş beğenmiyorlar. Büyük kamu işlerinde kamyon şoförü de, çoban da bulunamıyor. Başka bir takım işlere de müracaat olmuyormuş' dedi.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın 60. kuruluş yıl dönümünü kutlamak üzere hazırlanan serginin açılış töreninde konuşan Özince, Kültür Yayınları’nın bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.
Özince, hiç bir Türk bankasıyla rekabet etme dertlerinin olmadığını belirterek, hepsinin yayınevi olduklarını dile getirdi.
Türkiye’de genç işsizliğin yüzde 19 olduğuna dikkati çeken Özince, 'İnsanlar iş beğenmiyorlar. Büyük kamu işlerinde kamyon şoförü de, çoban da bulunamıyor. Başka bir takım işlere de müracaat olmuyormuş. Hasan Âli Yücel onunla da uğraşmıştı. Köy Enstitüleri olayı, meslekli insan yetiştirme çabasıydı. Biz bugün bankacılıkta da çok büyük sıkıntılar içerisindeyiz. Bütün çalışanlarımız artık üniversite mezunu oldu. Hepsi terfi bekliyor. Bu bir marifet değil. Ekonomilerin yarışması açısından dünyada en önemli sermaye; insan sermayesi oldu. Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük problemlerinden bir tanesi insan sermayesinin değerlendirilmesi. Bunun için çocuklarımızın kitap okuması lazım.' diye konuştu.
Kitapla ilk tanıştığı yılları anlatan Özince, şunları söyledi:
'İlk kitaplarımdan birini çaldım. Hasan Âli Yücel’in serisinden, Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarından, Çocuk Kitapları Antolojisi. Bunu okumayı ilk öğrendiğim yıllarda, annemin öğretmen olduğu okulun kitaplığından çaldım. Hala bende duruyor. Ne yapayım kitap yoktu. Gazetelerden diziler okurduk. Yani Hasan Âli Yücel beni okuttu. Benim bir kaç bin kitabım olmuştur. Bazen düşünüyorum Atatürk’ün altını çize çize okuduğu 5 bin kitap falan var. Şimdi 'bu arayı kapatacak mıyım?' derdindeyim. Ben de Hasan Âli Yücel gibi okutan, Mustafa Kemal’e yakın kitabı olan ve okuyan bir insan olmayı çok arzu ediyorum.'
- 'Bankada özendiğim iki tane görev var'
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, görev sorumlulukları nedeniyle geçen 5 sene içinde istediği kadar okuyamadığından yakındığını anımsatarak, 'Hayatta her şeyi seçemiyorsunuz maalesef. Benim bankada özendiğim iki tane görev var. Birisi Kültür Yayınları Genel Müdürü Ahmet Salcan’ın pozisyonu, diğeri de Müze Müdürümüz Necdet Tanrıkulu’nun pozisyonu.” ifadelerini kullandı.
Bu güzel, aynı zamanda da zor ve kıymetli işi, değerini asla ifade edemeyecek olan ekonomik kıstaslarla yapmaya devam ettiklerini aktaran Bali, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Çünkü finansal bir kavram fiyat ve kitapla örtüşmüyor. Kitap değer, diğer konuştuğumuz fiyat. Fiyat onun çok uzağında kalıyor. Fiyat ile değerin en amansız çelişkisi kitaptır maalesef. Bir tarafta her bir bireye ayrı ayrı dokunan ikame edilemez bir yolculuk var. Öbür tarafa baktığınızda satış, pazarlama, baskı, dizgi, bir sürü ticari meta var ve içeriğinden tamamen kopmuş halde. Kitap başka bir şey o açıdan. Çocukluk günlerimizi, yıllarımızı hatırlayalım, onun kokusu bile başka bir şey. Bu yüzden bütün kitaplar ucuzdur. Buradan kitapların fiyatlarını değiştireceğimizi çıkartmayınız. Çünkü çok okuyarak, çoklu okuyarak, çok yönlü okuyarak, siz çoğalırken, başka biri olurken, verdiğiniz ve aldığınız arasındaki asimetriye bakarsanız bütün kitaplar ucuzdur. Bu yönüyle bakıldığında esasen eşitsiz bir zenginleşmedir. Maalesef maddi manada bir zenginleşme değil. Mesela, kelime hazinemiz zenginleşir.'
Bali, kullanılan kelime sayısının; insanların eğitimliliğini ve entelektüel seviyesini belirlediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
'Mesela, iyi okuyan bir insan, insandan “tane' diye söz etmez. Bir teknik direktör biliyorum, sürekli, her hafta sonu “futbolcularımın 3 tanesi” diyor. İyi okuyan bir insan, topluluklara ‘kalabalık' diye hitap etmez. Bir paşa hatırlıyorum, konuşmasına başlarken, 'bu seçkin kalabalık karşısında' demişti. Bir de geleneksel bir sorunumuz daha var; bitişik “de” ile ayrı “de”… Birisi ‘içinde, dahil' anlamında, bir tanesi ‘dahi' anlamında. Zordur… Onun için de davetiyelerde hala bu çileyi çekeriz. ‘Sizleri de’ bitişik diye gelir hep maalesef. Oysa kelimelerin hepsinin ayrı ayrı yeri ve uygunu var. Eşkıya filminin başında, çok otantik bir sahnede ‘kurşun’ denmesi gerektiği yerde militer bir deyim olan, mühimmat anlamında olan ‘mermi’ kullanılmıştır. Olmaz… Dil böyle bir şeydir. Dile özen gösterilmesi gerekir.'
Okumamanın ya da tek yönlü okumanın tek mahsurunun kelimelerle sınırlı olmadığına dikkati çeken Bali, az ya da tek yönlü okuyan kişilerin düşüncelerinin tekrarına ve teyidine muhtaç ya da onun esiri haline geldiğini anlattı.
Bali, giderek daralan bir dünyada, giderek çeşitliliğin kaybedilmesi nedeniyle bir homojenleşme yaşandığını belirterek, 'O homojen dünya görüşü kendini tekrar tekrar teyit etmeye başlar. Bu da tutarlılık gibi algılanmaya başlanır. Hatta, hatta şizofrenik sanrılarla 'herkes öyle düşünüyor’a kadar gider. Aslında talihsiz bir konfor da sağlar insanlara. Çünkü, adeta evrenin bütün sırlarını çözmüş gibisinizdir. Fikirleriniz öyle aşamalara geldiğinde, bunlar biraz ‘Nirvana’ aşamaları, paylaşmak ve tartışmak için değil hatta ikna etmek için bile değil size göre ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz insanlara ‘onları mahrum bırakmamak’ gibi kutsal bir vazifeyle, doğruluğu hiç sınanmamış fikirlerinizi anlatırsınız.” şeklinde konuştu.
Bali, konuşmasını ODTÜ’de öğrenci olduğu yıllarda yazdığı “Bey Amcanın Öyküsü” isimli şiirini okuyarak tamamladı.
İş Bankası Kültür Yayınları Genel Müdürü Ahmet Salcan ise Türkiye’de ilk defa bu sergide, bir yayınevinin ilk yayımladığı kitaptan son yayımladığı kitaba kadar tüm eserlerinin kitapseverlerle buluştuğunu vurguladı.
Sergide, 1956 yılında ilk bastıkları kitap olan Atatürk’ün Zabit ve Kumandan ile Hasbihal’inden, en son yayımladıkları 3 bin 650’inci kitaba kadar tüm eserlerin yer aldığını belirterek, 'Ziyaretçilerimizi, yarım asrı geçen kesintisiz yayıncılık faaliyetimiz ile ilgili kısa bir yolculuğa çıkaracak olan böylesine zengin içerikteki bir sergiyi okurlarla buluşturmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.' ifadelerini kullandı.
Törende ayrıca yazar Doğan Hızlan ile Hasan Âli Yücel’in kızı Gülümser Yücel de bir konuşma yaptı.
Kaynak: AA
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın 60. kuruluş yıl dönümünü kutlamak üzere hazırlanan serginin açılış töreninde konuşan Özince, Kültür Yayınları’nın bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.
Özince, hiç bir Türk bankasıyla rekabet etme dertlerinin olmadığını belirterek, hepsinin yayınevi olduklarını dile getirdi.
Türkiye’de genç işsizliğin yüzde 19 olduğuna dikkati çeken Özince, 'İnsanlar iş beğenmiyorlar. Büyük kamu işlerinde kamyon şoförü de, çoban da bulunamıyor. Başka bir takım işlere de müracaat olmuyormuş. Hasan Âli Yücel onunla da uğraşmıştı. Köy Enstitüleri olayı, meslekli insan yetiştirme çabasıydı. Biz bugün bankacılıkta da çok büyük sıkıntılar içerisindeyiz. Bütün çalışanlarımız artık üniversite mezunu oldu. Hepsi terfi bekliyor. Bu bir marifet değil. Ekonomilerin yarışması açısından dünyada en önemli sermaye; insan sermayesi oldu. Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük problemlerinden bir tanesi insan sermayesinin değerlendirilmesi. Bunun için çocuklarımızın kitap okuması lazım.' diye konuştu.
Kitapla ilk tanıştığı yılları anlatan Özince, şunları söyledi:
'İlk kitaplarımdan birini çaldım. Hasan Âli Yücel’in serisinden, Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarından, Çocuk Kitapları Antolojisi. Bunu okumayı ilk öğrendiğim yıllarda, annemin öğretmen olduğu okulun kitaplığından çaldım. Hala bende duruyor. Ne yapayım kitap yoktu. Gazetelerden diziler okurduk. Yani Hasan Âli Yücel beni okuttu. Benim bir kaç bin kitabım olmuştur. Bazen düşünüyorum Atatürk’ün altını çize çize okuduğu 5 bin kitap falan var. Şimdi 'bu arayı kapatacak mıyım?' derdindeyim. Ben de Hasan Âli Yücel gibi okutan, Mustafa Kemal’e yakın kitabı olan ve okuyan bir insan olmayı çok arzu ediyorum.'
- 'Bankada özendiğim iki tane görev var'
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, görev sorumlulukları nedeniyle geçen 5 sene içinde istediği kadar okuyamadığından yakındığını anımsatarak, 'Hayatta her şeyi seçemiyorsunuz maalesef. Benim bankada özendiğim iki tane görev var. Birisi Kültür Yayınları Genel Müdürü Ahmet Salcan’ın pozisyonu, diğeri de Müze Müdürümüz Necdet Tanrıkulu’nun pozisyonu.” ifadelerini kullandı.
Bu güzel, aynı zamanda da zor ve kıymetli işi, değerini asla ifade edemeyecek olan ekonomik kıstaslarla yapmaya devam ettiklerini aktaran Bali, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Çünkü finansal bir kavram fiyat ve kitapla örtüşmüyor. Kitap değer, diğer konuştuğumuz fiyat. Fiyat onun çok uzağında kalıyor. Fiyat ile değerin en amansız çelişkisi kitaptır maalesef. Bir tarafta her bir bireye ayrı ayrı dokunan ikame edilemez bir yolculuk var. Öbür tarafa baktığınızda satış, pazarlama, baskı, dizgi, bir sürü ticari meta var ve içeriğinden tamamen kopmuş halde. Kitap başka bir şey o açıdan. Çocukluk günlerimizi, yıllarımızı hatırlayalım, onun kokusu bile başka bir şey. Bu yüzden bütün kitaplar ucuzdur. Buradan kitapların fiyatlarını değiştireceğimizi çıkartmayınız. Çünkü çok okuyarak, çoklu okuyarak, çok yönlü okuyarak, siz çoğalırken, başka biri olurken, verdiğiniz ve aldığınız arasındaki asimetriye bakarsanız bütün kitaplar ucuzdur. Bu yönüyle bakıldığında esasen eşitsiz bir zenginleşmedir. Maalesef maddi manada bir zenginleşme değil. Mesela, kelime hazinemiz zenginleşir.'
Bali, kullanılan kelime sayısının; insanların eğitimliliğini ve entelektüel seviyesini belirlediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
'Mesela, iyi okuyan bir insan, insandan “tane' diye söz etmez. Bir teknik direktör biliyorum, sürekli, her hafta sonu “futbolcularımın 3 tanesi” diyor. İyi okuyan bir insan, topluluklara ‘kalabalık' diye hitap etmez. Bir paşa hatırlıyorum, konuşmasına başlarken, 'bu seçkin kalabalık karşısında' demişti. Bir de geleneksel bir sorunumuz daha var; bitişik “de” ile ayrı “de”… Birisi ‘içinde, dahil' anlamında, bir tanesi ‘dahi' anlamında. Zordur… Onun için de davetiyelerde hala bu çileyi çekeriz. ‘Sizleri de’ bitişik diye gelir hep maalesef. Oysa kelimelerin hepsinin ayrı ayrı yeri ve uygunu var. Eşkıya filminin başında, çok otantik bir sahnede ‘kurşun’ denmesi gerektiği yerde militer bir deyim olan, mühimmat anlamında olan ‘mermi’ kullanılmıştır. Olmaz… Dil böyle bir şeydir. Dile özen gösterilmesi gerekir.'
Okumamanın ya da tek yönlü okumanın tek mahsurunun kelimelerle sınırlı olmadığına dikkati çeken Bali, az ya da tek yönlü okuyan kişilerin düşüncelerinin tekrarına ve teyidine muhtaç ya da onun esiri haline geldiğini anlattı.
Bali, giderek daralan bir dünyada, giderek çeşitliliğin kaybedilmesi nedeniyle bir homojenleşme yaşandığını belirterek, 'O homojen dünya görüşü kendini tekrar tekrar teyit etmeye başlar. Bu da tutarlılık gibi algılanmaya başlanır. Hatta, hatta şizofrenik sanrılarla 'herkes öyle düşünüyor’a kadar gider. Aslında talihsiz bir konfor da sağlar insanlara. Çünkü, adeta evrenin bütün sırlarını çözmüş gibisinizdir. Fikirleriniz öyle aşamalara geldiğinde, bunlar biraz ‘Nirvana’ aşamaları, paylaşmak ve tartışmak için değil hatta ikna etmek için bile değil size göre ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz insanlara ‘onları mahrum bırakmamak’ gibi kutsal bir vazifeyle, doğruluğu hiç sınanmamış fikirlerinizi anlatırsınız.” şeklinde konuştu.
Bali, konuşmasını ODTÜ’de öğrenci olduğu yıllarda yazdığı “Bey Amcanın Öyküsü” isimli şiirini okuyarak tamamladı.
İş Bankası Kültür Yayınları Genel Müdürü Ahmet Salcan ise Türkiye’de ilk defa bu sergide, bir yayınevinin ilk yayımladığı kitaptan son yayımladığı kitaba kadar tüm eserlerinin kitapseverlerle buluştuğunu vurguladı.
Sergide, 1956 yılında ilk bastıkları kitap olan Atatürk’ün Zabit ve Kumandan ile Hasbihal’inden, en son yayımladıkları 3 bin 650’inci kitaba kadar tüm eserlerin yer aldığını belirterek, 'Ziyaretçilerimizi, yarım asrı geçen kesintisiz yayıncılık faaliyetimiz ile ilgili kısa bir yolculuğa çıkaracak olan böylesine zengin içerikteki bir sergiyi okurlarla buluşturmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.' ifadelerini kullandı.
Törende ayrıca yazar Doğan Hızlan ile Hasan Âli Yücel’in kızı Gülümser Yücel de bir konuşma yaptı.