'Cemil Meriç Deneme Ödülü' Verilecek
Ailesi, doğumunun 100. yılında birçok etkinlikle anılan Cemil Meriç adına 'Cemil Meriç Deneme Ödülü' verecek Cemil Meriç'in kızı Prof. Dr. Meriç: 'Benden sonra tufan olmasın, babam unutulmasın' 'Cemil Meriç'in Fransa'ya yönelik bir maskesi, İslam dünyasına yönelik bir çehresi var. Bu çehreyi Arap diline tercüme ederek tanıtmak şu andaki Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumlarının birinci dereceden görevleridir' 'Cemil Meriç'in yabancı dillere çevrilmesi islamofobiye karşı da çok güzel bir cevap olacaktır'
SALİHA ÖZDEMİR - Doğumunun 100. yılında birçok etkinlikle anılan mütefekkir, sosyolog Cemil Meriç'in kızı Prof. Dr. Ümit Meriç, 'Ben yaşarken babam adına bir ödül koyulmalı, ben de şahsen bir ödül koyuyorum. Ailesi olarak 'Cemil Meriç Deneme Ödülü' vereceğiz.' dedi.
Prof. Dr. Ümit Meriç AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cemil Meriç'in doğumunun 100. yılı dolayısıyla yapılan anma etkinliklerini değerlendirerek, yapılan çalışmaları memnuniyetle karşıladığını, kendisinin ise bugüne kadar babası adına bir vakıf ya da dernek gibi bir şey kurmayı düşünmediğini söyledi.
Meriç, şöyle devam etti:
'Ben vakıflardan hiç hoşlanmıyorum, vakıfların vakfı yapan şahıslar ya da birinci ikinci derecede yakınları tarih sahnesinden silindikten sonra yok olduğunu düşünüyorum. Vakıf ahlaki bir müessesedir ve kapitalizmle bağdaşmamaktadır. Benden sonra tufan olmasın, babam unutulmasın. Ben yaşarken babam adına bir ödül koyulmalı, ben de şahsen bir ödül koyuyorum. Ailesi olarak 'Cemil Meriç Deneme Ödülü' vereceğiz.'
Birinciye 10 bin, ikinciye 7 bin 500, üçüncüye de 5 bin lira ödül verileceği bilgisini paylaşan Meriç, ödülü, babasının 100. doğum yıl dönümü olan 12 Aralık'ta ilan edeceklerini kaydetti.
Meriç, her kuşağın büyük yazarları kendine göre yeniden yorumladığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
'Cemil Meriç yorumlarının giderek derinleştiğini ve Cemil Meriç'in bir kartopunun ortasındaki çekirdek gibi var olduğunu ama giderek, geçen yıllara bağlı olarak o çığ haline gelen ve karanlık idrakleri açacak olan bir nur topu halinde Türkiye'de büyümeye devam ettiğini görüyorum. Derinleşiyor ve Cemil Meriç artık çekirdekte kaldı, okurları Cemil Meriç'ten daha önemli olmaya başladılar, bu Türkiye adına çok mühim bir hadise.'
- 'Babam Cemil Meriç kitabını genişlettim'
Babası için 1992'de yazdığı 'Babam Cemil Meriç' kitabını, doğumunun 100. yılı nedeniyle 11. baskıya hazırladığı bilgisini veren Meriç, 'Fakat Cemil Meriç artık kızının babası olmaktan çıktı, bu sebeple kitap da benim kitabım olmaktan çıktı. Kitabın bu baskısını artık başlıkladım, aile kökenine girdim, Dimetoka'dan Antakya Reyhanlı'ya genişlettim. Çünkü Cemil Meriç'in şahsiyetinin oluşumunda bu çok katmanlılık var.' diye konuştu.
Meriç, toplumların tarihini iyi bilmesinin önemine değinerek, şu değerlendirmeyi yaptı:
'Tarihi bilirsek coğrafya bizim olur. Şu anda çok güdük bir tarih bilinciyle yaşıyoruz. Bu topraklarda yaşayan insanların asla sahip olmaması gereken bir cehalet. Bu tarihi cehaletle bu toprakları bize bırakmazlar. 15 Temmuz'da yaşananlar, öncesi, bundan sonraki b planları, c planları hep bu kısır tarih bilincimize dayanıyor. Bunu mutlaka derinleştirmemiz lazım. Kitapta konuyu bu kadar genişletmemin sebebi de bu.'
Kitaba babasının yakınında bulunmuş ve hakkında yazıları olan 62 kişinin değerlendirmelerini de eklediğini ifade eden Meriç, bu kişilerin bir kısmının sosyoloji bölümünden öğrencileri, bir kısmının bizzat yanında bulunan, her anına tanık olanlar, bir kısmının da onu ziyaret eden, röportaj yapanlardan oluştuğunu söyledi.
Meriç, kitabın yakında İnsan Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulacağını belirterek, şunları aktardı:
'İlk kitabı okuyanlar gözyaşları içinde bitiriyorlardı kitabı, bunu okuyanlar aynı duygusal anları yaşamayacaklar çünkü daha rasyonel bir kitap oldu. Ağlanacak bir kitap yazmış olmaktan çok, Cemil Meriç'i birinci elden tanıyanları birinci elden tanımayanlara takdim etmek önemli, ben de bu görevi yerine getirmeye çalıştım.'
- 'Cemil Meriç'i dünyaya tanıtmamak Türkiye açısından bir ayıp'
Cemil Meriç'in şu anda dünyanın bildiği bir yazar olmadığına değinen Meriç, 'Biz biraz Cemil Meriç konusunda monogramız. Dünyanın bu kadar küçüldüğü, Latin Amerikalı ya da Malezyalı yazarların bile Türkiye'de tercüme edilerek okunduğu bir dönemde Cemil Meriç'i dünyaya tanıtmamak bence Türkiye açısından bir ayıp.' ifadelerini kullandı.
Meriç, babasının dönemin yazarlarından farklı bir eğitim aldığının altını çizerek, şunları vurguladı:
'Cemil Meriç tam bir 20. yüzyıl insanı, bütün iniş çıkışlarıyla 20. yüzyılı yaşamış biri. Suriye tecrübesi, Fransızların işgal ettiği bir mandadaki eğitim tecrübesini almış olduğu için aslında belki Türkiyeli olmaktan daha çok dünyalı. Laik bir eğitim alıyor. Çünkü Türkiye'de açılan okulların hepsi misyoner okuludur, protestan ya da katolik. Fakat Meriç'in okuduğu okul laik bir okuldur. Bu özellik Cemil Meriç'i bir manada aynı dönemin Türkiyesindeki entelektüellerden farklı ve üstün kılıyor.'
Babasının Fransızcayı çok iyi bildiğine vurgu yapan Meriç, 'Lisem üniversitemdir.' sözünü hatırlatarak, Antakya Sultanisi'nde Sorbonne'de doktora yapmış yabancı ve Osmanlı tebası olan hocalardan eğitim aldığını belirtti.
Meriç, babasının İstanbul'a geldikten sonra Balzac, Hugo gibi Fransız yazarları tercüme tenkitleri yaptığına dikkati çekerek, 'O dönemki çalışmalarıyla Fransa'nın kültür elçisi konumunda. Fransızların Cemil Meriç'in boynuna atlaması lazım. Atlayamıyorlar çünkü biz bu konuda yeterince aktif değiliz. Kendimi başta itham ediyorum ama Fransızların bunu bulması gerekiyor.' dedi.
- 'Kültürel erk üstüne düşeni yapmıyor'
Cemil Meriç'in Hisar dergisinde yazmaya başladığı dönemden itibaren başlayan yerlileşme sürecini de İslam dünyasının bilmesi gerektiğine işaret eden Meriç, şu görüşlerini aktardı:
'Cemil Meriç'in Fransa'ya yönelik bir maskesi, İslam dünyasına yönelik bir çehresi var. Bu çehreyi Arap diline tercüme ederek tanıtmak şu andaki Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumlarının birinci dereceden görevleridir. Cemil Meriç bugüne kadar Arapça'ya çevrilmemiş. Siyasi erk üstüne düşeni yapıyor ama kültürel erk üstüne düşeni yapmıyor. Bu eksikliğin ızdırabını duyuyorum, ben 70 yaşındayım, benden sonra bu ızdırabı kim duyacak?'
Meriç, Türkiye'de Cemil Meriç kadar hem dünya kültürünü temsil eden, hem de Türkiye'nin irfanına dikkat çeken ikinci bir isim olmadığı düşüncesini savunarak, Fransızca, Arapça ve İngilizce'ye çevrilmesi gerektiğini dile getirdi.
Babasının eserlerinin İslam ve Batı dünyası arasındaki iletişime katkı sağlayacağı yorumunu yapan Meriç, 'Cemil Meriç'in yabancı dillere çevrilmesi dünya insanlarını birbirine yakınlaştıracak, dünyada her gün yeniden yeniden üretilen islamofobiye karşı da çok güzel bir cevap olacaktır. İslam ümmetinin Ali Şeriati'den sonra ortak beyinlerinden biri olarak ortak bir zemine toplanmasını sağlayacaktır.' şeklinde konuştu.
...
Kaynak: AA
Prof. Dr. Ümit Meriç AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cemil Meriç'in doğumunun 100. yılı dolayısıyla yapılan anma etkinliklerini değerlendirerek, yapılan çalışmaları memnuniyetle karşıladığını, kendisinin ise bugüne kadar babası adına bir vakıf ya da dernek gibi bir şey kurmayı düşünmediğini söyledi.
Meriç, şöyle devam etti:
'Ben vakıflardan hiç hoşlanmıyorum, vakıfların vakfı yapan şahıslar ya da birinci ikinci derecede yakınları tarih sahnesinden silindikten sonra yok olduğunu düşünüyorum. Vakıf ahlaki bir müessesedir ve kapitalizmle bağdaşmamaktadır. Benden sonra tufan olmasın, babam unutulmasın. Ben yaşarken babam adına bir ödül koyulmalı, ben de şahsen bir ödül koyuyorum. Ailesi olarak 'Cemil Meriç Deneme Ödülü' vereceğiz.'
Birinciye 10 bin, ikinciye 7 bin 500, üçüncüye de 5 bin lira ödül verileceği bilgisini paylaşan Meriç, ödülü, babasının 100. doğum yıl dönümü olan 12 Aralık'ta ilan edeceklerini kaydetti.
Meriç, her kuşağın büyük yazarları kendine göre yeniden yorumladığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
'Cemil Meriç yorumlarının giderek derinleştiğini ve Cemil Meriç'in bir kartopunun ortasındaki çekirdek gibi var olduğunu ama giderek, geçen yıllara bağlı olarak o çığ haline gelen ve karanlık idrakleri açacak olan bir nur topu halinde Türkiye'de büyümeye devam ettiğini görüyorum. Derinleşiyor ve Cemil Meriç artık çekirdekte kaldı, okurları Cemil Meriç'ten daha önemli olmaya başladılar, bu Türkiye adına çok mühim bir hadise.'
- 'Babam Cemil Meriç kitabını genişlettim'
Babası için 1992'de yazdığı 'Babam Cemil Meriç' kitabını, doğumunun 100. yılı nedeniyle 11. baskıya hazırladığı bilgisini veren Meriç, 'Fakat Cemil Meriç artık kızının babası olmaktan çıktı, bu sebeple kitap da benim kitabım olmaktan çıktı. Kitabın bu baskısını artık başlıkladım, aile kökenine girdim, Dimetoka'dan Antakya Reyhanlı'ya genişlettim. Çünkü Cemil Meriç'in şahsiyetinin oluşumunda bu çok katmanlılık var.' diye konuştu.
Meriç, toplumların tarihini iyi bilmesinin önemine değinerek, şu değerlendirmeyi yaptı:
'Tarihi bilirsek coğrafya bizim olur. Şu anda çok güdük bir tarih bilinciyle yaşıyoruz. Bu topraklarda yaşayan insanların asla sahip olmaması gereken bir cehalet. Bu tarihi cehaletle bu toprakları bize bırakmazlar. 15 Temmuz'da yaşananlar, öncesi, bundan sonraki b planları, c planları hep bu kısır tarih bilincimize dayanıyor. Bunu mutlaka derinleştirmemiz lazım. Kitapta konuyu bu kadar genişletmemin sebebi de bu.'
Kitaba babasının yakınında bulunmuş ve hakkında yazıları olan 62 kişinin değerlendirmelerini de eklediğini ifade eden Meriç, bu kişilerin bir kısmının sosyoloji bölümünden öğrencileri, bir kısmının bizzat yanında bulunan, her anına tanık olanlar, bir kısmının da onu ziyaret eden, röportaj yapanlardan oluştuğunu söyledi.
Meriç, kitabın yakında İnsan Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulacağını belirterek, şunları aktardı:
'İlk kitabı okuyanlar gözyaşları içinde bitiriyorlardı kitabı, bunu okuyanlar aynı duygusal anları yaşamayacaklar çünkü daha rasyonel bir kitap oldu. Ağlanacak bir kitap yazmış olmaktan çok, Cemil Meriç'i birinci elden tanıyanları birinci elden tanımayanlara takdim etmek önemli, ben de bu görevi yerine getirmeye çalıştım.'
- 'Cemil Meriç'i dünyaya tanıtmamak Türkiye açısından bir ayıp'
Cemil Meriç'in şu anda dünyanın bildiği bir yazar olmadığına değinen Meriç, 'Biz biraz Cemil Meriç konusunda monogramız. Dünyanın bu kadar küçüldüğü, Latin Amerikalı ya da Malezyalı yazarların bile Türkiye'de tercüme edilerek okunduğu bir dönemde Cemil Meriç'i dünyaya tanıtmamak bence Türkiye açısından bir ayıp.' ifadelerini kullandı.
Meriç, babasının dönemin yazarlarından farklı bir eğitim aldığının altını çizerek, şunları vurguladı:
'Cemil Meriç tam bir 20. yüzyıl insanı, bütün iniş çıkışlarıyla 20. yüzyılı yaşamış biri. Suriye tecrübesi, Fransızların işgal ettiği bir mandadaki eğitim tecrübesini almış olduğu için aslında belki Türkiyeli olmaktan daha çok dünyalı. Laik bir eğitim alıyor. Çünkü Türkiye'de açılan okulların hepsi misyoner okuludur, protestan ya da katolik. Fakat Meriç'in okuduğu okul laik bir okuldur. Bu özellik Cemil Meriç'i bir manada aynı dönemin Türkiyesindeki entelektüellerden farklı ve üstün kılıyor.'
Babasının Fransızcayı çok iyi bildiğine vurgu yapan Meriç, 'Lisem üniversitemdir.' sözünü hatırlatarak, Antakya Sultanisi'nde Sorbonne'de doktora yapmış yabancı ve Osmanlı tebası olan hocalardan eğitim aldığını belirtti.
Meriç, babasının İstanbul'a geldikten sonra Balzac, Hugo gibi Fransız yazarları tercüme tenkitleri yaptığına dikkati çekerek, 'O dönemki çalışmalarıyla Fransa'nın kültür elçisi konumunda. Fransızların Cemil Meriç'in boynuna atlaması lazım. Atlayamıyorlar çünkü biz bu konuda yeterince aktif değiliz. Kendimi başta itham ediyorum ama Fransızların bunu bulması gerekiyor.' dedi.
- 'Kültürel erk üstüne düşeni yapmıyor'
Cemil Meriç'in Hisar dergisinde yazmaya başladığı dönemden itibaren başlayan yerlileşme sürecini de İslam dünyasının bilmesi gerektiğine işaret eden Meriç, şu görüşlerini aktardı:
'Cemil Meriç'in Fransa'ya yönelik bir maskesi, İslam dünyasına yönelik bir çehresi var. Bu çehreyi Arap diline tercüme ederek tanıtmak şu andaki Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumlarının birinci dereceden görevleridir. Cemil Meriç bugüne kadar Arapça'ya çevrilmemiş. Siyasi erk üstüne düşeni yapıyor ama kültürel erk üstüne düşeni yapmıyor. Bu eksikliğin ızdırabını duyuyorum, ben 70 yaşındayım, benden sonra bu ızdırabı kim duyacak?'
Meriç, Türkiye'de Cemil Meriç kadar hem dünya kültürünü temsil eden, hem de Türkiye'nin irfanına dikkat çeken ikinci bir isim olmadığı düşüncesini savunarak, Fransızca, Arapça ve İngilizce'ye çevrilmesi gerektiğini dile getirdi.
Babasının eserlerinin İslam ve Batı dünyası arasındaki iletişime katkı sağlayacağı yorumunu yapan Meriç, 'Cemil Meriç'in yabancı dillere çevrilmesi dünya insanlarını birbirine yakınlaştıracak, dünyada her gün yeniden yeniden üretilen islamofobiye karşı da çok güzel bir cevap olacaktır. İslam ümmetinin Ali Şeriati'den sonra ortak beyinlerinden biri olarak ortak bir zemine toplanmasını sağlayacaktır.' şeklinde konuştu.
...