Opr. Dr. Tülübaş Açıklaması 'Reflü İlerlerse Kansere Yol Açabilir'

İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü doktorlarından Opr. Dr. Erkam Tülübaş, reflü hastalığı ile ilgili bilgi verdi. Tülübaş, “Reflü yemek borusunun alt uç kısmında kronik tahrişe bağlı olarak yutma güçlüğü ve ileri ki dönemlerde de kansere yol açabilmektedir” dedi.

Opr. Dr. Tülübaş Açıklaması 'Reflü İlerlerse Kansere Yol Açabilir'
İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü doktorlarından Opr. Dr. Erkam Tülübaş, reflü hastalarına yeme-içme konusunda uyarılarda bulundu. Opr. Dr. Tülübaş, “Reflü yemek borusu alt uç kısmında kronik tahrişe bağlı olarak yutma güçlüğü ve ileri ki dönemlerde de kansere yol açabilmektedir” dedi.

Reflünün kelime olarak geri kaçma anlamına geldiğini belirten Tülübaş, “Bugün konuşacağımız gastro özofageal reflü hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanmaktadır. Reflü yemek borusuyla midenin birleşim yerinde olan kapakçık mekanizmasının bozulması sonrasında ortaya çıkan bir hastalık. Gerçek anlamda kapak mekanizması yoktur. Ters çevrilmiş bir mürekkep hokkası gibi düşünürsek, asidin yukarı kaçmasını engelleyen bir sistem var. Bunun açılması sonrasında bu hastalık meydana gelmektedir” diye konuştu.

Reflünün belirtileri nelerdir?

Tülübaş, reflünün çok farklı semptomlarla oluştuğunu belirterek “Bizim ülkemizde en çok olarak görülen retrosternal bölge dediğimiz göğüs arkasında yanmayla gelmekte, bunun haricinde ağza acı su gelmesi,yine bu bölgede yanma, baskı hissi, göğüs ağrısı, ses kısıklığı ,öksürük, astım ataklarına benzer şikayetlerle hasta bize başvurmaktadır” dedi.

Reflünün tanısı nasıl koyulur?

Reflünün tanısında öncelikle hastayla bire bir muhakkak görüşmenin önemli olduğuna dikkat çeken Tülübaş, “Hastanın şikayetlerini dinlediğimiz takdirde yaklaşık olarak bize reflü olup olmadığına dair fikir vermekte. Beraberinde yaptığımız gastroskopi işlemiylede hastalığa neredeyse yüzde yüze yakın olarak tanı konulabilmektedir. Buna rağmen hastanın reflü şikayetlerini düşünmekteyiz, endoskopi olarak bunu görüntüleyememişsek bundan bir sonraki aşama Ph Metre denilen bir işlem var. Hastaya yaklaşık iki üç milimetre çapında olan ince bir kabloyla burundan girerek yemek borusu alt uç kısmına kadar bu cihazı göndermekteyiz. Bu cihaz yaklaşık yirmi dört saat hasta da kalmakta sonrasında bize matematiksel olarakda veriyle bize reflü hastalığını ortaya koymamıza yardımcı olmaktadır. Reflü hastalığı tedavi anlamında kesin tedavisi cerrahidir. Sadece cerrahiye uygun olmayan adaylar için önerdiğimiz yöntemler vardır. Bunlar özellikle beslenme alışkanlıklarına dikkat edilmesidir. Bunların başlıcası çok fazla asitli içecekler içmemek, olur olmaz ağrı kesiciler kullanmamak, alkolden, sigaradan uzak durmak, çok baharatlı yemekler yememek, yağlı besinler tüketmemek ve yemek yerken birden bire mideyi şişirecek kadar çok fazla hacimde yemek tütekmemek başlıca önlemler olarak sayılabilir. Bunun haricinde yemek öğün sayısınıda artırmakta fayda vardır. Daha kısa aralıklarla daha az az ve de sık sık yemek yemek koruyucu olacaktır, ama cerrahi olarak kesin tedaviye ulaşmaktayız. Bunlar sadece koruyucu olarak yaptığımız yapabileceğimiz işlemlerdir.” ifadelerini kullandı.

Laparoskopik cerrahi reflüye çözüm müdür?

Laparoskopik cerrahinin reflüye kesin olarak çözüm cerrahi olduğunu bildiren Tülübaş, “Bu kapalı yöntem dediğimiz cerrahi yöntemdir. Karın bölgesinden yaklaşık olarak beş tane delikle beş milimetre ve on milimetre çaplarında deliklerden yapılan bir ameliyattır. Hasta yaklaşık olarak bir saat civarında ameliyatta kalmakta ve bir saatin sonunda hasta servise alınabilmektedir. Aynı gün yemek yiyebilmekte hastamız, ertesi günde taburcu olur ve yaklaşık olarak bir hafta sonrada günlük işlerine geri dönebilmektedir. Reflünün ilaçla tedavisi mümkün değildir. Sadece çok ilerleyen yaşlarda hastalar için önerdiğimiz yöntemlerdir. Çünkü otuzlu ve kırklı yaşlarda daha sık gördüğümüz bir hastalıktır. Yetmiş yaşında ve yandaş hastalıkları olan çok fazla olan hastalar için cerrahi öneremediğimiz durumlarda ilaç tedavisiyle şikayetleri bastırabilmekteyiz. Bir ömür boyunca ilaç kullanmak mümkün müdür ? degildir. Otuz yaşında olan bir hastamıza önündeki kırk, elli yıl boyunca sürekli ilaç kullandırmak mümkün olmayacağı için biz cerrahi tedaviyi önermekteyiz” dedi.

Reflünün belirtileri en çok hangi hastalıklarla karıştırılır?

“Reflünün daha çok kulak burun boğazdan, göğüs hastalıklarından, kardiyolojiden bize yönlendirilen hastalarımız mevcuttur” diyen Opr.Dr. Tülübaş, “Kronik faranjitle ses kısıklığı, öksürük, ağız kokusu, göğüs ağrısıyla gelen çok hastamız var. Bunun dışında genel cerrahi olarakda midedeki gastrit, ülser ve safra kesesi taşlarıda reflüyle karıştırılabilmektedir. Hamilelerde ve bebeklerde reflü görülür. Yanliz bu görülen reflü cerrahi anlamda bir cerrahi hastalığı olarak tanımlanmamaktadır. Geciçi olan reflülerdir. Hamilelerde üçüncü aydan sonra ortaya çıkan, karın içi basıncın artmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir reflü hastalığıdır. Gebelik bitimiyle beraber ortadan kalkar. Bu hastalara cerrahi önermeyiz. Bebeklerde görülüyor, bu da ters mürekkep hokkası şeklindeki yapının tam oluşmaması sonrasında ortaya çıkan bir durum.Yaklaşık olarak birinci yılı itibariye bazen ikinci yıla kadarda devam edebilmekte,ortadan kalkmakta ve bebeklik döneminde görülen fizyolojik reflü dediğimiz bir durumdur” şeklinde konuştu.

Reflünün yol açtığı problemler nelerdir?

Reflünün yol açtığı problemler hakkında bilgi veren Tülübaş açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Reflü genel cerrahi tarafından bakacak olursa; yemek borusu alt uç kısmında kronik tahrişe bağlı olarak yutma güçlüğü ve ileri ki dönemlerde de kansere yol açabilmektedir. Ama bu çok sık gördüğümüz bir durum mudur? Hayır. Endoskopi kontrolleriyle bunun önüne geçebilmekteyiz. Ama reflü hastalığı baret denilen hastalığa yol açmışsa o şartta cerrahiyi biraz daha ön planda tutmak faydalı olacaktır.

Reflü hastalarının yapmaları gerekenler nelerdir?

Reflü hastaları öncelikle yemek alışkanlıklarını gözden geçirmelidirler. Bunlar için yapılması gerekenler yağlı besinleri ve özellikle alkol tüketimini azaltmaları gerekiyor. Çay, kahve, sarımsak, soğan gibi baharatlar onun dışında domates, nane gibi besinlerde reflü hastalığını artırmaktadır. Bunlardan uzak durmak, yoğun gazlı içeceklerden içmemesi gerekmektedir hastalarımızın, sık sık ve daha az öğünlerle beslenmesi gerekmektedir. Reflü hastası olan hastalarımız için çok dar giysiler giyilmemesi, yatarken baş kısmının biraz daha yukarı pozisyonda olması biraz daha rahat ettirecektir".
Kaynak: İHA