Diyarbakır Cezaevini İnceleme Alt Komisyonu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan '12 Eylül Askeri Darbesinden Sonra Oluşturulan Diyarbakır Beş No'lu Cezaevi İnceleme Alt Komisyonu' işkence gören mahkumlardan Sefer Kuşar ile askerlik görevini aynı cezaevinde yapan Adnan Gündüz'ü dinledi.

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan '12 Eylül Askeri Darbesinden Sonra Oluşturulan Diyarbakır Beş No'lu Cezaevi İnceleme Alt Komisyonu' işkence gören mahkumlardan Sefer Kuşar ile askerlik görevini aynı cezaevinde yapan Adnan Gündüz'ü dinledi.

Komisyon, AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, başkanlığında toplandı.

Toplantıda, Diyarbakır Cezaevi'nde işkence gören mahkumlardan Sefer Kuşar ile askerlik görevini aynı cezaevinde yapan Adnan Gündüz dinlendi.

Sefer Kuşar, 1982 yılında tutuklandığını ve yaklaşık 30 ay tutuklu kaldığını belirterek, cezaevinde uygulanan işkencelerin sistematik olduğunu, işkence görmedikleri, dayak yemedikleri bir günlerinin bile geçmediğini ifade etti.

Kuşar, kendilerine 'Sizi televizyonlu koğuşa mı banyolu koğuşa mı gönderelim' diye sorduklarını, ancak bu koğuşların gerçekte işkence koğuşu olduğunu anlattı.

Cezaevinde Türkçe bilmeyenlere marşlar ezberletilmeye çalışıldığını, marşları ezberlemeyi başaramayanların da koğuştaki diğer mahkumlarla, toplu işkenceye maruz kaldığını belirten Kuşar, koğuşlarda bitlendiklerini ve günün bir saatini bu bitleri temizlemekle geçirdiklerini bildirdi.

Kalaslarla yediği dayaktan oluşan yaraların doktor raporlarına 'Düştü başını yaraladı' gibi ifadelerle geçirildiğini kaydeden Kuşar, 'Ben orada bunları yaşamasaydım, işkence, insanlık suçu ve zulümlere inanmazdım.' diye konuştu.

Cezaevindeki işkencelerin Kürt toplumunda bir milat niteliği taşıdığına vurgu yapan Kuşar, bu süreç ile 'Güneydoğu sorununun' büyüdüğünü, çatışmayı benimsemeyen diğer kesimlerin de daha sonra PKK'ya katılarak, şiddete şiddetle karşılık verme düşüncesine kaydığını aktardı.

Aynı dönemde Diyarbakır Cezaevi'nde er olarak görev yapan Adnan Gündüz ise 1981-1982 yıllarında cezaevinde askerlik yaptığını, yaşadığı bir kaza nedeniyle bazı şeyleri hatırlamadığını belirtti.

Cezaevinde yatan mahkumların marşlar söylediğini hatırladığını aktaran Gündüz, şu bilgileri verdi:

'Cezaevinde sopayla gezen bir birim vardı. Biz onlara ulaşamıyorduk. Bizim elimizde sadece jop vardı. Kürt nedir? PKK nedir? bilmiyorduk. Bize 'eğer mahkumlara iyi davranırsanız, bunun haberi bize gelir' diyorlardı. Verilen görevi yapmayanlara da vatan haini muamelesi yapıyorlardı. Rahat davranmak veya gevşek davranmak suçtu. Birkaç kez ben de dayak yedim. Çok büyük psikolojik baskı vardı. Bizimle çok fazla bilgi paylaşmıyorlardı. Ancak bazı kişilerin tinerle birbirlerini yaktıklarını duydum. Bir yüzbaşı vardı. Köpeği ile dolaşıyordu. Cezaevindeki çığlıkları duyuyorduk.'

Aşırı işkence yapılan yerlere sokulmadıklarını bu yüzden de yaşanan ağır işkenceleri görmediğini bildiren Gündüz, Altan Tan'ın babası Bedii Tan'ın ölümü hakkında da bildiklerini anlattı.

Gündüz, Bedii Tan'ın yattığı koğuşa su sıkıldığını, hastaneye kaldırıldığını ve sonrasında da hayatını kaybettiğini öğrendiğini ifade etti.

Türkiye'nin, toplumun huzur ve barışı için geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini bu nedenle komisyonun önemli bir görev üstlendiğini belirten Komisyon Başkanı Miroğlu ise cezaevinde çok ağır işkencelerin gerçekleştirildiğini, işkence yapmayan bazı yetkililerin de görevden alındığını bildiklerini aktardı.
Kaynak: AA