Yılmaz Açıklaması'Ne Kadar Demokrasi, O Kadar Ekonomi'
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, kalkınma süreciyle demokratikleşme sürecinin aslında el ele giden projeler olduğunu belirterek, "Ne kadar demokrasi, o kadar ekonomi” dedi.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayana Yılmaz, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Devletin, terörle mücadelede önceliğinin halkın güvenliği olduğunu söyleyen Bakan Yılmaz, “Bizim güvenlik konseptimiz artık farklı. Devlet güvenliği mantığından öte, halkın emniyetini sağlamaya yönelik bir yaklaşımımız var. Devletin de birinci vazifesi aslında halkın emniyetini sağlamaktır. Güvenlik hizmeti olmadan diğer hizmetler de olmuyor; ne yaşam kalitesi oluyor, ne iş yatırımı oluyor. Burada aslında biz bütün illerimizde, halkın emniyeti için, kamu düzenini sağlamak için oradayız. Bazen terörle mücadele ederken biraz uzuyor. Bu tıpkı vücutta sıhhatli olan bir dokuyu ortadan kaldırırken vücuda zarar vermemek gibi bir şey. Sivillerimize, insanlarımıza zarar vermemek için büyük hassasiyet gösteriliyor. Zaten teröristler de halkın arasına girip, halka zarar gelmesini istiyor. Bir taraftan bu mücadeleyi yaparken, bir taraftan halka zarar gelmemesi için elimizden geleni yapıyoruz” diye konuştu.
“HALK KESİNLİKLE BU ŞİDDET HADİSELERİNE PRİM VERMEDİ”
Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan halkın, terör olaylarını tasvip etmediğinin altını çizen Yılmaz, “Ben buradan Doğu’da, Güneydoğu’da yaşayan insanlarıma görüşü ne olursa olsun, hangi partiye oy vermiş olursa olsun şükranlarımı sunuyorum. Bu yaşananları halk tasvip etmiyor. En büyük maliyeti de o bölgede yaşayan halk ödüyor. Terör örgütü halkı sokağa döküp bir isyan, bir şehir savaşı oluşturma gayreti içine girdi ama bu tutmadı ve tutmayacak. Bir taraftan güvenlik güçleri görevlerini yapıyor ama bizim asıl dayanağımız, halkımızın burada gösterdiği tavır. Halk kesinlikle bu şiddet hadiselerine prim vermedi ve bundan rahatsızlık duyuyor. Terörle mücadeleden doğan birtakım sıkıntıları da hissediyor halkımız, bunu da görmemiz lazım. Elbette hiçbirimiz arzu etmeyiz böyle sıkıntılar yaşanmasını. Sonuçta sokağa çıkma yasağı koymak zorundasınız, mücadele ederken ister istemez bir takım yan etkiler ortaya çıkıyor ama esas mesele halkın bakış açısıdır. Burada da halkımız doğru yerde duruyor, bu olayları tasvip etmiyor” ifadelerini kullandı.
“NE KADAR DEMOKRASİ, O KADAR EKONOMİ”
“Terörle mücadeleye kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Hiçbir ilçemizi, hiçbir mahallemizi, hiçbir beldemizi terör örgütünün insafına bırakmayacağız” diyen Yılmaz, şöyle devam etti:
“Burada devlet olarak, hükümet olarak üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz. Terör olsun olmasın, yapılması gereken işler var. Sosyoekonomik kalkınmaya ilişkin atılması gereken adımlar var. GAP var, DAP var, yatırımlarımız var, reformlarımız var. Kalkınma süreciyle demokratikleşme süreci aslında el ele giden projelerdir. Ne kadar demokrasi, o kadar ekonomi. Bunları da bizim devam ettirmemiz lazım. Bir taraftan güvenliği sağlayacağız, bir taraftan kalkınma sürecini sürdüreceğiz, diğer taraftan demokratikleşme sürecini devam ettireceğiz. Bunu yaparken belli bir kesimi muhatap alma yanlışlığına da düşmeyeceğiz. Bu konular bütün toplumu ilgilendiren meselelerdir. Hiç kimse bunu tekelleştirmeye çalışmasın. Hele hele bir örgüt, kalkıp da ‘ben Kürtler’in temsilcisiyim’ diyorsa, bu kesinlikle reddedilmesi gereken bir tavırdır. Kürtler hiç kimsenin tekelinde değil. Çok farklı düşünen, farklı inançlara sahip, farklı siyasi tercihlere sahip Kürt vatandaşlarımız var. Bu çoğulculuğu hiç kimsenin öldürmesine izin vermememiz lazım. Biz, buna müsaade etmeyeceğiz.”
Özellikle terör olaylarının yaşandığı kentlerde planlı bir kentsel dönüşüm yaşanması gerektiğini belirten Bakan Yılmaz, “Kentsel dönüşümü bizim artık daha nitelikli hale getirmemiz lazım. Kentsel dönüşüm, sadece bina yapmak değildir. Mesleki eğitiminden, okuluna, kültürel boyutuna, ticari alanlarından, sosyal donanımına, spor alanlarına kadar, yaşam ve iş alanları sağlama anlamında daha bütüncül bir kentsel dönüşüm perspektifini hayata geçirmemiz lazım” değerlendirmelerinde bulundu.
HAKKARİ VE ŞIRNAK İL MERKEZLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
Hakkari ve Şırnak il merkezlerinin değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “İller değişmeyecek ama merkez ilçe değişmiş olacak. İlin merkez ilçesi taşınmış olacak. Hakkari’nin toplam nüfusu 276 bin 287, merkez ilçesinin nüfusu 79 bin 335, Yüksekova’nın nüfusu 117 bin 440. Arada çok ciddi bir fark var. Yüksekova’ya havaalanı yaptık, Hakkari’de böyle bir alan yok. Yüksekova gelişmeye müsait. Yaptığımız havaalanının merkeze uzaklığı 82 kilometre, Yüksekova’ya uzaklığı 5 kilometre. Şırnak’ın toplam nüfusu 488 bin 966, merkez ilçesinin nüfusu 91 573, Cizre’nin nüfusu 132 bin 857. Çok ciddi bir fark var. Havaalanına merkez ilçenin uzaklığı 60 kilometre, Cizre’nin uzaklığı 15 kilometre. Cizre çok tarihi, çok muazzam geçmişi olan bir mekan. Aslında zamanında yanlış yapılmış, şimdi normale dönüyoruz” şeklinde konuştu.
İRAN AMBARGOSUNUN KALDIRILMASI
İran’a karşı ambargo kararının kaldırılmasının İran ekonomisiyle birlikte Türkiye ekonomisine de olumlu yansıyacağını kaydeden Yılmaz, “Biz bölgemizde nükleer silahlanmaya karşıyız. Kim olursa olsun karşıyız. Aynı şekilde herkesin de barışçıl amaçlarla nükleer teknolojiden faydalanma hakkına sahip olduğuna inanıyoruz. Bugün uluslararası camia da bu noktaya geldi. Bunun getirdiği yeni ortam için de İran’ın ekonomik olarak daha güçlü bir performans sergileyeceğini düşünebiliriz. Bir taraftan da petrol fiyatlarının ciddi anlamda düştüğü bir ortamdayız. Ambargo kalkmış olsa bile İran’ın bir anda çok büyük gelirler elde etmesini beklememek gerekir. Daha ziyade yurtdışındaki kaynaklarını harekete geçirebilirse bu İran’a olumlu yansır. Hangi ülke olursa olsun, komşularımızdaki ekonomik anlamda iyi bir gelişme bizi de iyi etkiler. Avrupa’da bütün ülkeler çok akıllı oldukları için mi geliştiler? Orada bölgesel bir dinamik var. Bölgemizde ekonomi düzeliyorsa, size de mutlaka bir pay düşer. Ortadoğu’da demokrasi ve ekonomik düzey artarsa, bu bize de olumlu yansır. Dolayısıyla İran’ın ekonomik olarak daha iyi bir performans sergilemesi, bizim için de olumlu bir gelişme olur” diye konuştu.
“RUSYA’DA FARKLI BİR SİYASİ ZİHNİYET VAR”
Rusya’nın Türkiye’ye karşı aldığı ambargo kararlarının, Rus halkına zarar vereceğini dile getiren Yılmaz, “Türkiye, Pazar çeşitlenmesine, ürün çeşitlenmesine gitmiş, çok dinamik bir girişimci sınıfı olan bir ülke. Yani bir pazarda sorun çıktığı zaman, bir başka pazara rahatlıkla erişebilen, alternatifler üretebilen bir ekonomik yapımız var. Serbest piyasa öyle bir ortam ki, ne kadar yasaklarsanız yasaklayın, bir şekilde mal ve hizmet akımları da gerçekleşiyor. Rusya’da farklı bir siyasi zihniyet var. Halkın menfaatlerini düşünüyorlarsa, bu ambargoları yapmamaları gerekiyor. Zaman içinde inşallah bu ilişkiler normalleşir” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partisinin kurultayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sarf ettiği sözleri eleştiren Yılmaz, şunları kaydetti:
“Olmaması gereken, siyasetin kalitesini düşüren bir üslup bu. Bu, halkın yüzde 50’sinin seçtiği, demokratik yollarla gelen bir Cumhurbaşkanına açık bir saygısızlık, siyasetin itibarını da zedeleyen bir tutum. Bir taraftan Cumhurbaşkanını taraflı olmakla suçlayacaksınız, siyasete müdahil olmakla suçlayacaksınız, diğer taraftan adeta Cumhurbaşkanını siyasete çekmek için tahrik edici bir üslup kullanacaksınız. Cumhurbaşkanımızla aynı fikirleri taşımayabilirsiniz ama Cumhurbaşkanımız halkın seçtiği bir lider ve devletin başıdır. Siyasetimizin bunlardan kurtulması lazım, daha seviyeli siyasi tartışmalarımızın olması lazım. Bu hakaretler aynı zamanda milli iradeye de yapılmış hareketlerdir.”
Kaynak: İHA
Devletin, terörle mücadelede önceliğinin halkın güvenliği olduğunu söyleyen Bakan Yılmaz, “Bizim güvenlik konseptimiz artık farklı. Devlet güvenliği mantığından öte, halkın emniyetini sağlamaya yönelik bir yaklaşımımız var. Devletin de birinci vazifesi aslında halkın emniyetini sağlamaktır. Güvenlik hizmeti olmadan diğer hizmetler de olmuyor; ne yaşam kalitesi oluyor, ne iş yatırımı oluyor. Burada aslında biz bütün illerimizde, halkın emniyeti için, kamu düzenini sağlamak için oradayız. Bazen terörle mücadele ederken biraz uzuyor. Bu tıpkı vücutta sıhhatli olan bir dokuyu ortadan kaldırırken vücuda zarar vermemek gibi bir şey. Sivillerimize, insanlarımıza zarar vermemek için büyük hassasiyet gösteriliyor. Zaten teröristler de halkın arasına girip, halka zarar gelmesini istiyor. Bir taraftan bu mücadeleyi yaparken, bir taraftan halka zarar gelmemesi için elimizden geleni yapıyoruz” diye konuştu.
“HALK KESİNLİKLE BU ŞİDDET HADİSELERİNE PRİM VERMEDİ”
Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan halkın, terör olaylarını tasvip etmediğinin altını çizen Yılmaz, “Ben buradan Doğu’da, Güneydoğu’da yaşayan insanlarıma görüşü ne olursa olsun, hangi partiye oy vermiş olursa olsun şükranlarımı sunuyorum. Bu yaşananları halk tasvip etmiyor. En büyük maliyeti de o bölgede yaşayan halk ödüyor. Terör örgütü halkı sokağa döküp bir isyan, bir şehir savaşı oluşturma gayreti içine girdi ama bu tutmadı ve tutmayacak. Bir taraftan güvenlik güçleri görevlerini yapıyor ama bizim asıl dayanağımız, halkımızın burada gösterdiği tavır. Halk kesinlikle bu şiddet hadiselerine prim vermedi ve bundan rahatsızlık duyuyor. Terörle mücadeleden doğan birtakım sıkıntıları da hissediyor halkımız, bunu da görmemiz lazım. Elbette hiçbirimiz arzu etmeyiz böyle sıkıntılar yaşanmasını. Sonuçta sokağa çıkma yasağı koymak zorundasınız, mücadele ederken ister istemez bir takım yan etkiler ortaya çıkıyor ama esas mesele halkın bakış açısıdır. Burada da halkımız doğru yerde duruyor, bu olayları tasvip etmiyor” ifadelerini kullandı.
“NE KADAR DEMOKRASİ, O KADAR EKONOMİ”
“Terörle mücadeleye kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Hiçbir ilçemizi, hiçbir mahallemizi, hiçbir beldemizi terör örgütünün insafına bırakmayacağız” diyen Yılmaz, şöyle devam etti:
“Burada devlet olarak, hükümet olarak üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz. Terör olsun olmasın, yapılması gereken işler var. Sosyoekonomik kalkınmaya ilişkin atılması gereken adımlar var. GAP var, DAP var, yatırımlarımız var, reformlarımız var. Kalkınma süreciyle demokratikleşme süreci aslında el ele giden projelerdir. Ne kadar demokrasi, o kadar ekonomi. Bunları da bizim devam ettirmemiz lazım. Bir taraftan güvenliği sağlayacağız, bir taraftan kalkınma sürecini sürdüreceğiz, diğer taraftan demokratikleşme sürecini devam ettireceğiz. Bunu yaparken belli bir kesimi muhatap alma yanlışlığına da düşmeyeceğiz. Bu konular bütün toplumu ilgilendiren meselelerdir. Hiç kimse bunu tekelleştirmeye çalışmasın. Hele hele bir örgüt, kalkıp da ‘ben Kürtler’in temsilcisiyim’ diyorsa, bu kesinlikle reddedilmesi gereken bir tavırdır. Kürtler hiç kimsenin tekelinde değil. Çok farklı düşünen, farklı inançlara sahip, farklı siyasi tercihlere sahip Kürt vatandaşlarımız var. Bu çoğulculuğu hiç kimsenin öldürmesine izin vermememiz lazım. Biz, buna müsaade etmeyeceğiz.”
Özellikle terör olaylarının yaşandığı kentlerde planlı bir kentsel dönüşüm yaşanması gerektiğini belirten Bakan Yılmaz, “Kentsel dönüşümü bizim artık daha nitelikli hale getirmemiz lazım. Kentsel dönüşüm, sadece bina yapmak değildir. Mesleki eğitiminden, okuluna, kültürel boyutuna, ticari alanlarından, sosyal donanımına, spor alanlarına kadar, yaşam ve iş alanları sağlama anlamında daha bütüncül bir kentsel dönüşüm perspektifini hayata geçirmemiz lazım” değerlendirmelerinde bulundu.
HAKKARİ VE ŞIRNAK İL MERKEZLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
Hakkari ve Şırnak il merkezlerinin değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “İller değişmeyecek ama merkez ilçe değişmiş olacak. İlin merkez ilçesi taşınmış olacak. Hakkari’nin toplam nüfusu 276 bin 287, merkez ilçesinin nüfusu 79 bin 335, Yüksekova’nın nüfusu 117 bin 440. Arada çok ciddi bir fark var. Yüksekova’ya havaalanı yaptık, Hakkari’de böyle bir alan yok. Yüksekova gelişmeye müsait. Yaptığımız havaalanının merkeze uzaklığı 82 kilometre, Yüksekova’ya uzaklığı 5 kilometre. Şırnak’ın toplam nüfusu 488 bin 966, merkez ilçesinin nüfusu 91 573, Cizre’nin nüfusu 132 bin 857. Çok ciddi bir fark var. Havaalanına merkez ilçenin uzaklığı 60 kilometre, Cizre’nin uzaklığı 15 kilometre. Cizre çok tarihi, çok muazzam geçmişi olan bir mekan. Aslında zamanında yanlış yapılmış, şimdi normale dönüyoruz” şeklinde konuştu.
İRAN AMBARGOSUNUN KALDIRILMASI
İran’a karşı ambargo kararının kaldırılmasının İran ekonomisiyle birlikte Türkiye ekonomisine de olumlu yansıyacağını kaydeden Yılmaz, “Biz bölgemizde nükleer silahlanmaya karşıyız. Kim olursa olsun karşıyız. Aynı şekilde herkesin de barışçıl amaçlarla nükleer teknolojiden faydalanma hakkına sahip olduğuna inanıyoruz. Bugün uluslararası camia da bu noktaya geldi. Bunun getirdiği yeni ortam için de İran’ın ekonomik olarak daha güçlü bir performans sergileyeceğini düşünebiliriz. Bir taraftan da petrol fiyatlarının ciddi anlamda düştüğü bir ortamdayız. Ambargo kalkmış olsa bile İran’ın bir anda çok büyük gelirler elde etmesini beklememek gerekir. Daha ziyade yurtdışındaki kaynaklarını harekete geçirebilirse bu İran’a olumlu yansır. Hangi ülke olursa olsun, komşularımızdaki ekonomik anlamda iyi bir gelişme bizi de iyi etkiler. Avrupa’da bütün ülkeler çok akıllı oldukları için mi geliştiler? Orada bölgesel bir dinamik var. Bölgemizde ekonomi düzeliyorsa, size de mutlaka bir pay düşer. Ortadoğu’da demokrasi ve ekonomik düzey artarsa, bu bize de olumlu yansır. Dolayısıyla İran’ın ekonomik olarak daha iyi bir performans sergilemesi, bizim için de olumlu bir gelişme olur” diye konuştu.
“RUSYA’DA FARKLI BİR SİYASİ ZİHNİYET VAR”
Rusya’nın Türkiye’ye karşı aldığı ambargo kararlarının, Rus halkına zarar vereceğini dile getiren Yılmaz, “Türkiye, Pazar çeşitlenmesine, ürün çeşitlenmesine gitmiş, çok dinamik bir girişimci sınıfı olan bir ülke. Yani bir pazarda sorun çıktığı zaman, bir başka pazara rahatlıkla erişebilen, alternatifler üretebilen bir ekonomik yapımız var. Serbest piyasa öyle bir ortam ki, ne kadar yasaklarsanız yasaklayın, bir şekilde mal ve hizmet akımları da gerçekleşiyor. Rusya’da farklı bir siyasi zihniyet var. Halkın menfaatlerini düşünüyorlarsa, bu ambargoları yapmamaları gerekiyor. Zaman içinde inşallah bu ilişkiler normalleşir” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partisinin kurultayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sarf ettiği sözleri eleştiren Yılmaz, şunları kaydetti:
“Olmaması gereken, siyasetin kalitesini düşüren bir üslup bu. Bu, halkın yüzde 50’sinin seçtiği, demokratik yollarla gelen bir Cumhurbaşkanına açık bir saygısızlık, siyasetin itibarını da zedeleyen bir tutum. Bir taraftan Cumhurbaşkanını taraflı olmakla suçlayacaksınız, siyasete müdahil olmakla suçlayacaksınız, diğer taraftan adeta Cumhurbaşkanını siyasete çekmek için tahrik edici bir üslup kullanacaksınız. Cumhurbaşkanımızla aynı fikirleri taşımayabilirsiniz ama Cumhurbaşkanımız halkın seçtiği bir lider ve devletin başıdır. Siyasetimizin bunlardan kurtulması lazım, daha seviyeli siyasi tartışmalarımızın olması lazım. Bu hakaretler aynı zamanda milli iradeye de yapılmış hareketlerdir.”