Başbakan Davutoğlu: Bu kabine, anayasal zorunlulukla oluşturuldu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni kabinedeki isimleri açıkladıktan sonra canlı yayında gündemi değerlendirdi.

Başbakan Davutoğlu: Bu kabine, anayasal zorunlulukla oluşturuldu
Başbakan Davutoğlu, Habertürk TV Ankara Temsilcisi Veyis Ateş'in sorularını yanıtladı. 

Davutoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları;

Üzerinde düşündüğümüz isimler oldu ancak, şartlar ve dağılım itibariyle çok elimizin serbest olduğu bir kabine değil bu. Anayasal zorunluluğu olan bir hükümet kurduk. Anayasa'ya riayet etmek birinci önemli husustu. Partilerin tamamı evet demiş olsaydı daha büyük bir taplo ortaya çıkacaktı. Belli kuralların işletilmesi gereken, bağımsız olması gereken ya da partili olduğunda şu özellikleri bulunması gereken şu sayılarda olması gereken bir tablo.

Ancak, açıkçası bu görevi aldıktan sonra herhangi bir önyargı olmadan öncelikle belli kriterleri zihnimde tasavvur ettim bunu da paylaştım; ehliyet, liyakat, uyum.

BUNUN HEPSİ ZORUNLULUKTU

Birincisi önemli husus; anayasal zorunluluk. Yani Anayasal zorunluluğu olan bir hükümet kurduk. Tamamıyla tercih hakkının benim elimde olmadığı ve benim sadece özellikle TBMM'de grubu olan partilerin dağılımı itibariyle Meclis Başkanı'nın bildirdiği belli sayılar içinde hareketin olduğu bir tablo. Dolayısıyla anayasa zorunluluğuna riayet etmek birinci husustu. Buna riayeti esas aldığım için de malum CHP'den, MHP'den ve HDP'den 5+3+3 oranında isimler tespit ettim. Bunun tespiti anayasal bir zorunluluktu.
Fakat bu isimleri tespit ederken hep şunu da göz önünde bulundurdum; temsil kabiliyeti olsun ve birlikte diyelim CHP ile ya da MHP ile koalisyon kurmuş olsaydık, tabi o zaman takdir sayın Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin olacaktı kimlerin gireceği ile ilgili ama, onların da tercih edebileceği isimler muhtemelen bunlar olurdu diye düşünerek devlet tecrübesine sahip olan, belli alanlarda uzmanlığına benim de başka bir partide olmakla birlikte hürmet ettiğim isimleri öne çıkarmaya çalıştım.

HERKESİN OLDUĞU BİR RESİM OLSUN İSTEDİM
Bu anayasal zorunluluğu 3 üye evet dedi, bir isim MHP'den ikisi HDP'den. Ve anayasal zorunluluk bu anlamda yerine getirilmiş oldu. O aşama ortaya çıkınca bu sefer madem ki ben tam olarak bu tabloyu gerçekleştiremedim ama Türkiye'nin resmi buraya yansısın dedim. Herkesin olduğu bir resim olsun istedim. Belli tercihleri buna göre yapmayı tercih ettim.

REDDEDENLER SINIRLARIN DIŞINA ÇIKMIŞ OLDU
AK Parti'den 13 bakanlığı 11'e düşürdük, bu bir zorunluluktu. Kimse 'Bu isim ne arıyor' demesin diye uzmanlığa baktım.

Bu bir AK Parti hükümeti değil, Anayasal bir hükümet, Anayasal zorunluluk söz konusu. Bu görev bana verilmeden önce diğer partilerin tüm isimlerine tek tek baktım. Hiçbir önyargı olmadan öz geçmişlerini incceledim. Reddedenler AK Parti hükümetini reddetmiş olmadı, Anayasa'nın sınırlarının dışına çıkmış oldular.

TÜRKEŞ'İN VERDİĞİ CEVABA ŞAŞIRMADIM
Türkeş'e mektup yazana kadar hiçbir görüşmem olmadı. Türkeş'i daha önceden tanıyorum. Birçok toplantıda beraber olduk. Aile geçmişini de siyasi kariyerini de bilirim. 'Evet' cevabını vermesi beni şaşırtmadı. 'Evet' dedikten sonra bir telefon görüşmemiz oldu ve teşekkür ettim. Sonraki gün bir araya geldik. Açık yürekliliğini bilirim.
Türkeş bence içinden gelen sesi dinledi. 'Bu bir devlet görevidir. Şuan bunu yapmazsam ileride bunu yapamam' dediğini düşünüyorum. 'Hayır' diyen herkese şaşırdım. Onları tanıdığım kadarıyla tercih kararlarına şaşırdım. Levent Tüzel'in 'hayır' demesi başka şeylere dayanıyordu. Farklı bir 'hayır' o.

İLK BAKANLAR KURULU NE ZAMAN?

Bakanlar Kurulu toplantısı Pazartesi ya da Salı günü olur. Başbakan Yardımcısı arkadaşlarım benim dava arkadaşlarımdır. AK Parti içinde yerleri ayrıdır. Fakat Bakanlar Kurulu'nda hiçbir arkadaşımın birbirinden farkı yoktur.

BAHÇELİ'NİN SERT AÇIKLAMALARI

Bahçeli ile yüzyüze görüşmeye gittiğimizde gösterdiği nezaketle yazılı açıklamalarında gösterdiği üslup arasında herhangi bir bağ kurabilmek mümkün değildir. Ben yakıştıramıyorum. Bahçeli'nin tweetleri çok hafif düzeyde.

DEVLET BAHÇELİ'NİN AÇIKLAMALARI

Kullandığı dil hafif bir dil. Siz ağır demiştiniz ama ben bu dili, hafif bir dil olarak görüyorum. Ben diyorum ki herhalde bunları başkaları yazıyor. Bütün o tweet'leri okuduğunuzda bana hitap ediyor. Sayın Bahçeli'ye siyasi parti lideri olarak sagı duyarım. Milliyetçi Hareket Partisi'ne oy vermiş seçmenlerden dolayı saygı duyarım. Ama bu dil kullanılıyorsa, muhattabınızın seviyesi düşükse söylenecek sözlerin sınırlarına gelinmiştir. Ülkücü gençler, MHP'li gençler bu üsluptan ne öğrenecekler. Benim ağzımdan çıkan bir hakaret duydynuz mu? Şimdi o bana bakmış ve beni yorgun görmüş; onun yüzüne baktığımızda bir insanlık emaresi görmek mümkün mü? Ben yorgun değilim, çalışmaya yüzümüz olsun. Bahçeli'nin yüzünde yaşam emaresi görmek mümkün mü?

TÜRKEŞ AK PARTİ'YE GEÇECEK Mİ?
Böyle bir şeyi siyasi saygıya uygun görmem. Türkeş AK Parti'ye geçmek için 'evet' demedi. 'Partiden ihraç edilirseniz' diye düşünmem ben. Türkeş alternatifini düşünerek o kararı almadı. Bu bir AK Parti görevi değil. Bu hükümete giren AK Parti'ye geçmiş olmuyor. Bunu Türkeş'e söylemeyi doğru görmem, etik görmem.

'HDP TÜRKİYE'Yİ KARDEŞ KAVGASININ EŞİĞİNE GETİRDİ'

Ben HDP'yle koalisyonu doğru bulmadım, tavırlarından dolayı. Barışçıl bir siyasete geçmedikçe bizim HDP'yle işimiz yoktur. HDP Türkiye'yi kardeş kavgasının eşiğine getirdi. Biz HDP seçmenine saygıda kusur etmeyiz. Anayasal bir zorunluluk olarak o partiden 3 isme teklif götürdük. Şimdi beraber aynı kabinede olacağız. Benim bakanım olacaklar, bundan gocunmuyorum. Avrupalıların Türkiye'deki demokrasiyi de görmesini istedim. Avrupa Birliğine bizi nasıl tanıtacaklar onu da göreceğiz. Tabi çizgiyi de geçemezler, ben Başbakanım. Bakalım gerçek demokrasiyi istiyorlar mı, göreceğiz. Birisinin devlet diğerinin sivil toplum tecrübesi var.

Avrupa Birliği Bakanlığı yapan arkadaşımız, bu zeminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temsilcisi olarak Avrupa'da bulunacak. Ve bunu açıkça ifade ediyorum, bu temsili unutmamaası gerekir. Seçerken anayasal zorunluluk var ama yürütürken bu hükümetin iç disiplini ve uyumuna özen gösterecek. Dolayısıyla ben Ali Haydar Bey'in herhangir bir şekilde yurt dışıdna temsil anlamında bir zaaf oluşturmayacağını umud ediyorum. Brüksel'e gittiğinde bölücü terör örgütünün eylemlerini savunamaz. Ve o savunmadığı için de HDP'liler onu eleştiremez. Ya da Türkiye'deki anayasal düzen yerine şu düzen gelmelidir gibi bir fikri ortaya koyamaz. Bunlar tabi tecrübe ile beraber göreceğiz. Avrupa Birliği Bakanlığı bu açıdan hepimiz açıdan bir yüzleşme bakanlığıdır. Avrupa Birliği tarafından da böyle.Türkiye'de özgürlüklerin olmadığını iddia eden bazı bakanlar karşılarında HDP'li bir bakanla temas kuracaklar.Avrupa Birliği açısından da bir sınamadır bu. Acaba Avrupa Birliği kendi ülkelerinin hangisinde bug görüşleri olan bir siyasal hareket bir temsil makamına getirilmiştir? Türkiye'deki demokrasinin düzey ve seviyesini de Avrupalılar görmüş olacak. Ben onu görmek istiyorum.

HDP'Lİ KALKINMA BAKANI HAKKINDA
Kalkınma Bakanı, sivil toplum hareketi içinde gelen değerli bir vekil. Bakalım barajlara yapılan saldırıları, kalkınma için yapılan o büyük projeler konusunda HDP nasıl bir tutum takınacak? Kendilerinden çıkan bir bakanın kalkınma projelerine verilen desteğin yanında mı duracak, yoksa bütün bu barajları, askeri baraj diyen Demirtaş ve benzerlerinin zihniyeti ile mi hareket edecekler? Biz 12-13 yıl içinde Türkiye'nin her yerine kalkınma hamleleri yaptık. Onlar ise TIR'ları yaktılar, şantiyeleri bastılar, barajları yıkmaya kalktılar. Oraya yatırımla gelen işadamlarını korkutup kaçırdılar. Orada yatırım yapan işadamlarına haraç alıp onları oradan sürmeye kalktılar. Şimdi kalkınma projeleri, ve kalkınma ile ilgili hedefler onların bir arkadaşında.

SEÇİM GÜVENLİĞİ


Oy çıkmazsa öldürürüm' diyen bir terör örgütü var. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan bütün vatandaşlarımıza söylüyorum çekinmesinler. Bu konuda bir kaygı duyulmaması lazım.

'BİZ AKIL HAREKETİYİZ'

Türkiye şu anda yerküredeki en ilginç ve en cazibel siyaset labaratuvarı. Hiçbir ülkede görülmeyecek çeşitlilik, başka hiçbir ülkede görülmeyecek dinamizm Türkiye'de var. Onun için seçime katılım çok yüksek oldu. Çünkü herkes hareket halinde. AK Parti hareketi 12 yıl içinde başlangıç itibariyle 14 yıl içinde başka bir siyasi hareketin belki 140 yıl içinde yaşadığı tecrübeyi yaşadı. Hiçbir siyasi kadro aynı anda her şeyle birlikte test edilmedi. Darbe teşebbüsleri, vesayet çabaları, ekonomik krizlerdış politika anlayışı ve bunun getirdiği birtakım husumetler. Hepsi ile yüzleştik. Bu anlamda büyük bir tecrübe birikimi var.
14 yıl içinde öylesine zenginleşti ki AK Parti kadrosu devlet adamlığı vasfıyla, ben şu anda içinde 3,4,5 kabine çıkarabilirim. Hiç tereddütsüz herhangi birini. Derim ki halka, 4 kabine çıkarıp hangisini seçerseniz seçin ben aynı yetkinlikte o kabinenin Başbakanlığını yaparım diyecek güvene sahibim.Biz akıl hareketiyiz. AK Parti'nin yenilenmesi de lazım.

AK PARTİ-SP İTTİFAKI OLUR MU?

Her Parti ile görüşme zemini olduğu kanaatindeyim. AK Parti içinde bu tür akımlar kendilerine yer buluyor.

BAŞKANLIK TARTIŞMASI


Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında yetki sorunu var. Bir yetki karmaşası var, çözülmesi lazım. Sistemin başkanlığa doğru evrilmesi doğrusudur. Yaşayacak bir sistem kurmamız doğrusudur.