Arabuluculuk Sistemi Tutmadı
Isparta Barosu Başkanı Gökmen Gökmenoğlu, arabulucu aracılığıyla çözülen hukuk davalarının yüzde 1’den az olduğunu söyledi.
Hukuk sisteminde yargının iş yükünü azaltmak için 7 Haziran 2012’de yasalaşan arabuluculuk sistemi 2013 Haziranı’ndan bu yana uygulamada. Arabuluculuk sistemi getirilirken, Türkiye genelinde yargının iş yükünün yarı yarıya düşürülmesi hedeflenmişti. Türkiye’de 5 yıl kıdeme sahip olan, kasten işlenmiş suçtan mahkum edilmemiş, arabuluculuk eğitimi alan, yazılı ve mülakat sınavını geçmek suretiyle daire başkanlığının siciline kayıtlı hukukçular hukuk davalarında tarafları uzlaştıracaktı. Dünya genelinde 160 ülkede uygulanan arabuluculuk sistemi Türkiye’de tutmadı.
YÜZDE 1 BİLE DEĞİL
Isparta Barosu Başkanı Gökmen Gökmenoğlu, Türk toplumunda arabuluculuğa tarafların soğuk baktıklarını belirterek, “Hukuk dosyalarında arabuluculukla çözülen dava oranı yüzde 1 bile değil. Ceza davalarında daha başarılı. Çok küçük 300-500 liralık olaylarda taraflar vereyim de kurtulayım, gel git uğraşmayayım diyerek arabuluculuğa yanaşabiliyor” dedi.
Sistemin hukuk içinde geçmişten beri uygulandığını kaydeden Gökmenoğlu, “Arabuluculuk hukuk dosyalarında düşük miktarlardaki davalar için geçerli. Yani ticariler değil, kişiler arası davalarda. Diğer davalarda ise boşanma ya da tazminat gibi davalarda ise hakimler davanın muhataplarına ön duruşmalarda ’anlaşıyor musunuz’ diye soruyor. Yargılamayı ’uzatmayın, bizi de boşa yormayın’ diyor. Davalı ve davacılar da ’biz uzlaşmak istiyoruz, bizi bir arabulucuya yönlendirin’ diyebiliyor. Böyle olduğunda hakim, dava dosyasına arabulucu ücretini yatırtarak, arabuluculuk eğitimi almış bir avukata gönderiyor. Arabulucunun da bir ay süresi oluyor. Bu süre sonunda arabulucu avukat tarafların taleplerini ve ortaya çıkan sonucu bir tutanak haline getirerek mahkemeye sunabiliyor. Bu sistemimizde olan bir şey. Bunun yanında avukatlar da eskiden beri dava öncesi tarafları bir araya getirerek uzlaştırmaya çalışıyordu. Ama maalesef bugün bu sistem işlemiyor” şeklinde konuştu.
KÜLTÜRÜMÜZDE DE VARDI
Toplum içinde de küçük kavgalar, basit alacak verecek durumlarında geleneksel bir arabuluculuğun olduğuna dikkat çeken Baro Başkanı Gökmen Gökmenoğlu, “Eskiden de Türk toplumunda her mahallede her köyde köyün imamı ya da okulun öğretmeni bu arabuluculuk görevini yapıyordu. Hukuk sistemimiz geçmişimizde olan bu sistemi uygulamaya çalıştı. Ama modern çağda bu sistem çalışmadı. Modern toplumda geleneksel olarak kültürümüzde var olan arabuluculuk sisteminin hukuk sisteminde oturmadığı görünüyor” dedi.
HAKLILIĞA EN ÇOK İNANILAN ZAMANDA SORULUYOR
Baro Başkanı Gökmenoğlu, davanın taraflarının haklılıklarına en çok inandıkları ilk duruşmalarda arabuluculuk teklif edildiğini söyleyerek, “Türkiye’de bugün şöyle bir sistem var, insanlar dava sürecinde olabilecekleri görmek istiyor. Yani 6-7 celse mahkemeyi görüp oradan çıkan sonuçlar, hakimlerin tavrı ve kendi avukatları ile yaptıkları sözlü mülakatların ardından dava sonucu biraz kestirdikten sonra anlaşmaya yanaşıyor. Fakat bizdeki sistemde ön duruşmada uzlaşıyor musunuz? diye soruluyor. Yani her iki tarafın da haklılığının en üst düzeyde olduğu durumlarda uzlaşı soruluyor. Öyle olduğu zamanda her iki taraf da haklılığına inandığı için arabuluculuğa yanaşmıyor. Aslında arabuluculuk ilk başta sorulmak yerine belli dava sürecinde, olayın sıcaklığı atlatıldıktan sonra sorulsa daha fazla tutacaktır” ifadelerine yer verdi.
OKUL KAVGALARI DAHİ DAVA KONUSU
Yargıdaki iş yükünün çok basit konuların mahkemeye getirilmesi nedeniyle giderek arttığına dikkat çeken Gökmenoğlu, “Arabuluculuk hukuk sistemini rahatlatacak bir sistem. Yani mahkemelerdeki iş yükünü ciddi oranda azaltacak bir sistem. Mesela eskiden okullarda disiplin kurları bu işlevi yapıyordu. Okulda iki öğrenci arasındaki kavga, öğretmenle öğrenci arasındaki tartışmalarda disiplin kurulları iki tarafı uzlaştırırdı. Ama bugün ne hikmetse öğrenciler arasındaki tartışmalardan, öğretmen öğrenci arasındaki tartışmalara kadar her konu hukuk sisteminin konusu olmaya başladı.
Bugün gidin bakın asliye cezadaki dava dosyalarına, bir okulun demir kapısının üstünde hoplayan bir öğrencinin kapıya verdiği zarar ve bundan dolayı öğretmenin bu öğrenciyi uyarması sonucu öğrencinin öğretmeninden şikayetçi olması gibi davalar görülebilir” diye konuştu.
"BUNLAR DAVA KONUSU OLMAMALI"
Geçmişte kişiler arasındaki küçük meselelerin dava konusu olmadan çözülebildiğini söyleyen Baro Başkanı Gökmen Gökmenoğlu, açıklamasında şunları söyledi:
“Bunlar yargı sürecini etkiyor. Çok önemli konular hakimlerin savcıların önüne gelmesi gerekirken bu tür basit işler yargıya taşınıyor. Bu tür konular aslında okullarda çözülebilir ama belki insanlar sorumluluk almak istemediklerinden bu işleri yargıya taşıyor. Böyle olunca da yargının iş yükü artıyor. Hakimler, savcılar taraflara ’arabulucuya müracaat eder misiniz?’ sorusunu tarafların ilk kendini haklı gördüğü dönemde değil de dava süreci belli oranda ilerledikten sonra sorması ile bu sistem daha iyi işleyecektir diye düşüyorum.”
Kaynak: İHA
YÜZDE 1 BİLE DEĞİL
Isparta Barosu Başkanı Gökmen Gökmenoğlu, Türk toplumunda arabuluculuğa tarafların soğuk baktıklarını belirterek, “Hukuk dosyalarında arabuluculukla çözülen dava oranı yüzde 1 bile değil. Ceza davalarında daha başarılı. Çok küçük 300-500 liralık olaylarda taraflar vereyim de kurtulayım, gel git uğraşmayayım diyerek arabuluculuğa yanaşabiliyor” dedi.
Sistemin hukuk içinde geçmişten beri uygulandığını kaydeden Gökmenoğlu, “Arabuluculuk hukuk dosyalarında düşük miktarlardaki davalar için geçerli. Yani ticariler değil, kişiler arası davalarda. Diğer davalarda ise boşanma ya da tazminat gibi davalarda ise hakimler davanın muhataplarına ön duruşmalarda ’anlaşıyor musunuz’ diye soruyor. Yargılamayı ’uzatmayın, bizi de boşa yormayın’ diyor. Davalı ve davacılar da ’biz uzlaşmak istiyoruz, bizi bir arabulucuya yönlendirin’ diyebiliyor. Böyle olduğunda hakim, dava dosyasına arabulucu ücretini yatırtarak, arabuluculuk eğitimi almış bir avukata gönderiyor. Arabulucunun da bir ay süresi oluyor. Bu süre sonunda arabulucu avukat tarafların taleplerini ve ortaya çıkan sonucu bir tutanak haline getirerek mahkemeye sunabiliyor. Bu sistemimizde olan bir şey. Bunun yanında avukatlar da eskiden beri dava öncesi tarafları bir araya getirerek uzlaştırmaya çalışıyordu. Ama maalesef bugün bu sistem işlemiyor” şeklinde konuştu.
KÜLTÜRÜMÜZDE DE VARDI
Toplum içinde de küçük kavgalar, basit alacak verecek durumlarında geleneksel bir arabuluculuğun olduğuna dikkat çeken Baro Başkanı Gökmen Gökmenoğlu, “Eskiden de Türk toplumunda her mahallede her köyde köyün imamı ya da okulun öğretmeni bu arabuluculuk görevini yapıyordu. Hukuk sistemimiz geçmişimizde olan bu sistemi uygulamaya çalıştı. Ama modern çağda bu sistem çalışmadı. Modern toplumda geleneksel olarak kültürümüzde var olan arabuluculuk sisteminin hukuk sisteminde oturmadığı görünüyor” dedi.
HAKLILIĞA EN ÇOK İNANILAN ZAMANDA SORULUYOR
Baro Başkanı Gökmenoğlu, davanın taraflarının haklılıklarına en çok inandıkları ilk duruşmalarda arabuluculuk teklif edildiğini söyleyerek, “Türkiye’de bugün şöyle bir sistem var, insanlar dava sürecinde olabilecekleri görmek istiyor. Yani 6-7 celse mahkemeyi görüp oradan çıkan sonuçlar, hakimlerin tavrı ve kendi avukatları ile yaptıkları sözlü mülakatların ardından dava sonucu biraz kestirdikten sonra anlaşmaya yanaşıyor. Fakat bizdeki sistemde ön duruşmada uzlaşıyor musunuz? diye soruluyor. Yani her iki tarafın da haklılığının en üst düzeyde olduğu durumlarda uzlaşı soruluyor. Öyle olduğu zamanda her iki taraf da haklılığına inandığı için arabuluculuğa yanaşmıyor. Aslında arabuluculuk ilk başta sorulmak yerine belli dava sürecinde, olayın sıcaklığı atlatıldıktan sonra sorulsa daha fazla tutacaktır” ifadelerine yer verdi.
OKUL KAVGALARI DAHİ DAVA KONUSU
Yargıdaki iş yükünün çok basit konuların mahkemeye getirilmesi nedeniyle giderek arttığına dikkat çeken Gökmenoğlu, “Arabuluculuk hukuk sistemini rahatlatacak bir sistem. Yani mahkemelerdeki iş yükünü ciddi oranda azaltacak bir sistem. Mesela eskiden okullarda disiplin kurları bu işlevi yapıyordu. Okulda iki öğrenci arasındaki kavga, öğretmenle öğrenci arasındaki tartışmalarda disiplin kurulları iki tarafı uzlaştırırdı. Ama bugün ne hikmetse öğrenciler arasındaki tartışmalardan, öğretmen öğrenci arasındaki tartışmalara kadar her konu hukuk sisteminin konusu olmaya başladı.
Bugün gidin bakın asliye cezadaki dava dosyalarına, bir okulun demir kapısının üstünde hoplayan bir öğrencinin kapıya verdiği zarar ve bundan dolayı öğretmenin bu öğrenciyi uyarması sonucu öğrencinin öğretmeninden şikayetçi olması gibi davalar görülebilir” diye konuştu.
"BUNLAR DAVA KONUSU OLMAMALI"
Geçmişte kişiler arasındaki küçük meselelerin dava konusu olmadan çözülebildiğini söyleyen Baro Başkanı Gökmen Gökmenoğlu, açıklamasında şunları söyledi:
“Bunlar yargı sürecini etkiyor. Çok önemli konular hakimlerin savcıların önüne gelmesi gerekirken bu tür basit işler yargıya taşınıyor. Bu tür konular aslında okullarda çözülebilir ama belki insanlar sorumluluk almak istemediklerinden bu işleri yargıya taşıyor. Böyle olunca da yargının iş yükü artıyor. Hakimler, savcılar taraflara ’arabulucuya müracaat eder misiniz?’ sorusunu tarafların ilk kendini haklı gördüğü dönemde değil de dava süreci belli oranda ilerledikten sonra sorması ile bu sistem daha iyi işleyecektir diye düşüyorum.”