Lübnan'da Türk Varlığı Ve Osmanlı Mirası Tanıtım Toplantısı

“Türkiye-Lübnan Dostluk Köprüsü: Lübnan’da Türk Varlığı ve Osmanlı Mirası” raporun tanıtım toplantısı yapıldı.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın desteği ile Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) tarafından saha çalışmasına dayalı olarak hazırlanan “Türkiye-Lübnan Dostluk Köprüsü: Lübnan’da Türk Varlığı ve Osmanlı Mirası” raporunun tanıtım toplantısı yapıldı.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nda yapılan toplantıya, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül, ORSAM Başkanı Doç. Dr. Şaban Kardaş, panel konuşmacıları ORSAM Araştırmacısı Oytun Orhan, Lübnan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Halit Tadmuri, Lübnan Türk Cemiyeti Başkan Yardımcısı Hıdır Abbas ve katılımcılar katıldı.

“MEDENİYET SINIRLARI, SİYASAL SINIRLARIN BİTTİĞİ YERDE BİTER”

Panel öncesi konuşan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Doç. Dr. Bülbül, Türkiye’de yaşamanın birçok sorumluluğu da beraberinde getirdiğini vurgulayarak, “Çünkü dünyada çok az ülke vardır ki; medeniyet sınırları siyasal sınırlarını fersah fersah açsın. Herhalde dünyadaki ülkelerin çok önemli bir kısmının siyasal sınırlarıyla medeniyet sınırları örtüşür. Medeniyet sınırları, siyasal sınırların bittiği yerde biter. Ama bizim için bu herhalde çok ağır bir tanımlama olur” diye konuştu.

“FARKLILIKLARINDAN MİRASINDAN ÇEKİNEN BİR ÜLKE HALİNE GELMİŞİZ”

Osmanlı’nın kendilerine çok geniş bir miras bıraktığına dikkat çeken Bülbül, sözlerine şöyle devam etti:

“Bazen bu mirasın mütevazini anlamakta bile güçlük çekiyoruz. Hemen hemen dünyanın her tarafına mutlaka bir çalışması söz konusu olmuş ve bunun için de bize büyük bir miras bırakmış. Ancak son yüz yılda bu mirası çok hoyratça harcamış, bazen neredeyse o mirastan utanır hale gelmişiz. Farklılıklarından mirasından çekinen bir ülke haline gelmişiz. Tabii burada yaşanan savaşların Birinci Dünya Savaşı’nın Balkan Savaşı’nın, batının ve birçok ülkenin tutumu söz konusu olmuştur. Bu anlamda sadece Anadolu sınırlarında varlık göstermeye çalışan bir ulus devlete dönüşmüşüz. Ulus devlet tabi ki dünyaya yeni çıkan ülkeler için anlamlı bir çıkış olabilir. Ama bizim gibi imparatorluk bakiyesine sahip ülkeler için herhalde çok daraltıcı bir gömlek olsa gerektir. Biz yakın tarihimizde tüm yakın ilişkilerimizi unutur hale gelmişiz.”

“TÜRKİYE BURSLARI VERMEKTEYİZ. BU YIL 182 ÜLKEDEN BAŞVURU ALDIK”

Son dönemlerde sıklıkla dile getirilen bir kavramla ifade etmek gerekirse herhalde Bülbül, istikşafi işler yaptıklarını belirterek, “Terkettiğimiz, uzaklaştığımız, unuttuğumuz medeniyetin parçalarıyla yeniden diyalog kurmaya çalışan, onları yeniden keşfeden çalışmalar söz konusu. Türkiye bursları vermekteyiz. Bu yıl 182 ülkeden başvuru aldık. Dünyada 194 ülke olduğu düşünülürse ne büyük bir coğrafyadan ne büyük bir ilgiyle başvuru aldığımız ortaya çıkıyor” dedi.

Çeşitli coğrafyalardaki projelerden bahseden Bülbül, “Ortadoğu coğrafyasına yönelik, diğer Balkanlar ve Kafkaslar coğrafyasında olduğu gibi proje desteklerimiz var. Bu projelerde amaç ilgili ülkeyle Türkiye’nin ilişkilerini geliştirmek ve dostluk köprülerini arttırmak. Bu çerçevede verdiğimiz araştırma burslarımız var. Kendimizi entelektüel sermaye alanına odaklıyoruz. Türkiye bursları bağlamında 201 burslandırma yapmışız” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA