25. Dönem Milletvekili Yemin Töreni
TBMM Geçici Başkanı Deniz Baykal, "Uzun bir tek parti yönetimine dayanan iktidar döneminin acı tatlı deneyimleri sonucunda milletimizin kararı, uzlaşmak el birliği, iş birliği yaparak yönetmek doğrultusunda olmuştur" dedi.
TBMM Genel Kurulu, 25. Dönem Milletvekili Yemin Töreni için, Geçici Başkan Baykal başkanlığında toplandı.
Deniz Baykal, milletvekillerinin sadece seçildikleri illerin, üyesi oldukları siyasi partilerin değil, kendilerine oy vermiş olan ya da olmayan, bütün milletin temsilcileri olacağına işaret etti.
Dünyanın pek çok yerinde millet meclislerini devletlerin kurduğunu belirten Baykal, Türkiye'de ise devleti de orduyu da Millet Meclisi'nin kurduğunu ifade etti.
TBMM'nin, anayasayı yaptığı için değil, devleti kurduğu için Kurucu Meclis olduğunu kaydeden Baykal, "TBMM bu bir asra yaklaşan tarihi içinde misakı milli kapsamında egemen bağımsız bir devlet kurmuş, cumhuriyet devrimlerini gerçekleştirmiş, tek partili rejimden çok partili rejime geçişi sağlamış, eğitim, hukuk, kadın erkek eşitliği, sanayileşme, ekonomik kalkınma alanlarında büyük ilerlemeler sağlamıştır. 1999 yılından beri dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biriyiz. Bu tablo, milletimizin ve onu temsil eden TBMM'nin iftihar tablosudur. Türkiye'yi bu noktaya taşımakta kuşaklar boyunca hakkı ve emeği geçen, bütün insanlarımızı şükranla anmak manevi borcumuzdur" diye konuştu.
-"Lütuf değil mecburiyet"
Meclis'in, birbirini anlamak, birbirine saygı göstermek zorunda olan; ancak el ele verirlerse ayağa kalkabilecek, kol kola girerlerse ilerleyebilecek olan insanlardan oluştuğunu belirten Baykal, "Milletimizin takdiri böyle oldu. Şimdi bunu işletmek zorundayız. Uzun bir tek parti yönetimine dayanan iktidar döneminin acı tatlı deneyimleri sonucunda milletimizin kararı, uzlaşmak el birliği, işbirliği yaparak yönetmek doğrultusunda olmuştur. Elbette uzlaşma temelinde hukuk olacaktır, ahlak olacaktır, yurtseverlik olacaktır. Elbette siyasi partilerimizin temel ilkeleri barış içinde yaşamamızı imkansız kılmayacaktır" dedi.
Baykal, şöyle devam etti:
"Demokrasi çeşitli güç merkezlerini kapsayan çoğulcu bir güç yapısının ortaya çıkışıyla ve herkesin birbirine ihtiyacı olduğunu kavramasıyla gerçekleşir. Demokrasi, kudret sahiplerinin lütfu değil mecburiyetidir. TBMM yeni bir demokrasi inşa etmenin çoğulcu alt yapı şartlarına sahiptir. Geçmişte yaşanan gerginliklerin çatışmaların dayatmaların sonucunda ortaya çıkan kutuplaşmayı sürdürmenin şartları artık kalmamıştır. TBMM'nin bunu en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum. Meclisin bu yapısını iktidar kullanmanın önünde bir engel gibi düşünmemeliyiz. Belki de tam tersine bu Meclis yapısı birbirimizi anlamanın birbirimize saygı göstermenin işbirliği yaparak katılımcı bir demokrasiyi hayata geçirmenin bir fırsatı olarak değerlendirilmelidir.
Birbirinden farklı din inanç ve mezhep kimliklerine farklı etnik kimliklere sahip olmamız, bizi tek ve ortak bir milli siyasi kimlikte birleşip bütünleşmekten alıkoymamıştır, bundan sonra da alıkoymayacaktır.
Din ve inanç özgürlüğü demokratik bir toplumda doğal olarak din ve inanç örgütlenmelerinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Ama bu durum din ve inanç örgütlerinin sıcak siyaset ve bürokrasi alanlarında mevzilenmeleri sonucunu doğurmamalıdır. Türkiye de yaşanan acı olaylar ve çevremizdeki savaşlar çatışmalar bizi bir kere daha laikliğin önemini keşfetmek durumunda bırakmıştır.
Aynı şekilde hukuku ve adaleti de siyaset dünyasının dışında tutma zorunluluğu bir başka temel noktamızdır.
Birinci TBMM'nden başlayarak bugüne kadar bu kutsal çatı altında görev yapmış Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün vatan evlatlarını saygıyla selamlıyor aramızdan ayrılmış olanlara Allah'tan rahmet diliyorum.
Böyle bir parlamentoda bulunmanın sorumluluğu içinde görevimizi en iyi şekilde yapacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Anadolu'nun derin tarih, kültür ve inanç birikiminden Mevlana'dan, Hacı Bektaş-ı Veli'den, Yunus Emre'den yola çıkarak sürdürmekte olduğumuz medeniyet yolculuğunda bugün yeni bir aşamadayız. Eğer Cumhuriyetimizi demokrasi ile çatıştırmayı değil birleştirip bütünleştirmeyi başarırsak, eğer tarihimizden husumet değil, ders çıkarıp barış ve kardeşlik üretebilirsek, eğer siyasetimizin temeline, hukuku bağımsız ve tarafsız yargıyı yerleştirebilirsek Türkiye'miz 21. Yüzyılın en güçlü en saygın en parlak ülkelerinden birisi olacaktır. Bize insanımıza ve tarihimize yakışan da budur."
Baykal konuşmasının ardından ant içerek 25. Dönem'de yemin eden ilk milletvekili oldu. Bu arada Baykal'ın, "Geçici Genel Başkanınız olarak ilk yemini edeceğim" ifadesi salonda gülüşmelere neden oldu. Baykal daha sonra sözlerini düzelterek, "Geçici Başkan" olarak ant içeceğini belirtti.
Kaynak: AA
Deniz Baykal, milletvekillerinin sadece seçildikleri illerin, üyesi oldukları siyasi partilerin değil, kendilerine oy vermiş olan ya da olmayan, bütün milletin temsilcileri olacağına işaret etti.
Dünyanın pek çok yerinde millet meclislerini devletlerin kurduğunu belirten Baykal, Türkiye'de ise devleti de orduyu da Millet Meclisi'nin kurduğunu ifade etti.
TBMM'nin, anayasayı yaptığı için değil, devleti kurduğu için Kurucu Meclis olduğunu kaydeden Baykal, "TBMM bu bir asra yaklaşan tarihi içinde misakı milli kapsamında egemen bağımsız bir devlet kurmuş, cumhuriyet devrimlerini gerçekleştirmiş, tek partili rejimden çok partili rejime geçişi sağlamış, eğitim, hukuk, kadın erkek eşitliği, sanayileşme, ekonomik kalkınma alanlarında büyük ilerlemeler sağlamıştır. 1999 yılından beri dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biriyiz. Bu tablo, milletimizin ve onu temsil eden TBMM'nin iftihar tablosudur. Türkiye'yi bu noktaya taşımakta kuşaklar boyunca hakkı ve emeği geçen, bütün insanlarımızı şükranla anmak manevi borcumuzdur" diye konuştu.
-"Lütuf değil mecburiyet"
Meclis'in, birbirini anlamak, birbirine saygı göstermek zorunda olan; ancak el ele verirlerse ayağa kalkabilecek, kol kola girerlerse ilerleyebilecek olan insanlardan oluştuğunu belirten Baykal, "Milletimizin takdiri böyle oldu. Şimdi bunu işletmek zorundayız. Uzun bir tek parti yönetimine dayanan iktidar döneminin acı tatlı deneyimleri sonucunda milletimizin kararı, uzlaşmak el birliği, işbirliği yaparak yönetmek doğrultusunda olmuştur. Elbette uzlaşma temelinde hukuk olacaktır, ahlak olacaktır, yurtseverlik olacaktır. Elbette siyasi partilerimizin temel ilkeleri barış içinde yaşamamızı imkansız kılmayacaktır" dedi.
Baykal, şöyle devam etti:
"Demokrasi çeşitli güç merkezlerini kapsayan çoğulcu bir güç yapısının ortaya çıkışıyla ve herkesin birbirine ihtiyacı olduğunu kavramasıyla gerçekleşir. Demokrasi, kudret sahiplerinin lütfu değil mecburiyetidir. TBMM yeni bir demokrasi inşa etmenin çoğulcu alt yapı şartlarına sahiptir. Geçmişte yaşanan gerginliklerin çatışmaların dayatmaların sonucunda ortaya çıkan kutuplaşmayı sürdürmenin şartları artık kalmamıştır. TBMM'nin bunu en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum. Meclisin bu yapısını iktidar kullanmanın önünde bir engel gibi düşünmemeliyiz. Belki de tam tersine bu Meclis yapısı birbirimizi anlamanın birbirimize saygı göstermenin işbirliği yaparak katılımcı bir demokrasiyi hayata geçirmenin bir fırsatı olarak değerlendirilmelidir.
Birbirinden farklı din inanç ve mezhep kimliklerine farklı etnik kimliklere sahip olmamız, bizi tek ve ortak bir milli siyasi kimlikte birleşip bütünleşmekten alıkoymamıştır, bundan sonra da alıkoymayacaktır.
Din ve inanç özgürlüğü demokratik bir toplumda doğal olarak din ve inanç örgütlenmelerinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Ama bu durum din ve inanç örgütlerinin sıcak siyaset ve bürokrasi alanlarında mevzilenmeleri sonucunu doğurmamalıdır. Türkiye de yaşanan acı olaylar ve çevremizdeki savaşlar çatışmalar bizi bir kere daha laikliğin önemini keşfetmek durumunda bırakmıştır.
Aynı şekilde hukuku ve adaleti de siyaset dünyasının dışında tutma zorunluluğu bir başka temel noktamızdır.
Birinci TBMM'nden başlayarak bugüne kadar bu kutsal çatı altında görev yapmış Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün vatan evlatlarını saygıyla selamlıyor aramızdan ayrılmış olanlara Allah'tan rahmet diliyorum.
Böyle bir parlamentoda bulunmanın sorumluluğu içinde görevimizi en iyi şekilde yapacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Anadolu'nun derin tarih, kültür ve inanç birikiminden Mevlana'dan, Hacı Bektaş-ı Veli'den, Yunus Emre'den yola çıkarak sürdürmekte olduğumuz medeniyet yolculuğunda bugün yeni bir aşamadayız. Eğer Cumhuriyetimizi demokrasi ile çatıştırmayı değil birleştirip bütünleştirmeyi başarırsak, eğer tarihimizden husumet değil, ders çıkarıp barış ve kardeşlik üretebilirsek, eğer siyasetimizin temeline, hukuku bağımsız ve tarafsız yargıyı yerleştirebilirsek Türkiye'miz 21. Yüzyılın en güçlü en saygın en parlak ülkelerinden birisi olacaktır. Bize insanımıza ve tarihimize yakışan da budur."
Baykal konuşmasının ardından ant içerek 25. Dönem'de yemin eden ilk milletvekili oldu. Bu arada Baykal'ın, "Geçici Genel Başkanınız olarak ilk yemini edeceğim" ifadesi salonda gülüşmelere neden oldu. Baykal daha sonra sözlerini düzelterek, "Geçici Başkan" olarak ant içeceğini belirtti.