Türkiye'de 9 Milyon Kişi Kalp Yetersizliği Riski Taşıyor
Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, Türkiye'de kalp yetersizliğinin gelişmiş ülkelere göre daha düşük olduğunu, ancak durumun 15-20 yıl içerisinde değişebileceğini söyledi.
Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) tarafından "Kalp Yetersizliği Farkındalık Günü" dolayısıyla basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıya, TKD Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, TKD Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Birhan Yılmaz, TKD Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Önceki Başkanı Prof. Dr. Yüksel Çavuşoğlu, TKD Genel Sekreteri Prof. Dr. Adnan Abacı ve Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Bekir Keskinkılıç katıldı.
Dernek Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, yaptığı konuşmada, Türkiye'de kalp yetersizliği yaş ortalamasının gelişmiş ülkelerden daha düşük olduğunu belirterek, hastalığın 15-20 yıl içinde toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşacağını vurguladı.
Tokgözoğlu, Avrupa ülkelerinde 15 milyon, ABD'de 6 milyon, Türkiye'de ise 1,5 milyon kalp yetersizliği hastasının bulunduğunu ifade ederek, "Türkiye nüfusunun yaşlanması sonucu bu rakamın önümüzdeki 10 yıl içinde en az iki üç kat artacağını öngörüyoruz. Bugün için ülkemizde 9 milyon kişi, kalp yetersizliği gelişimi açısından risk altında. Bu kişilerin üçte birinde ise yakın zamanda kalp yetersizliği gelişeceği öngörülüyor" diye konuştu.
Hastalıkta beklenen yaşam süresinin pek çok kanser türünden daha kötü olduğunu anlatan Tokgözoğlu, rahatsızlığın hayat boyu tedavi gereksinimi, sık hastaneye yatma ihtiyacı, komplike ve pahalı cihaz tedavisi uygulamaları nedeniyle de sağlık ekonomisine yüksek maliyetler getirdiğini bildirdi.
Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Adnan Abacı da kalp yetersizliği hastalarının yüzde 20'sinin ve ileri kalp yetersizliği bulunanların yüzde 50'sinin bir yıl içerisinde kaybedildiğini söyledi.
Abacı, erken tanı ve tedavi ile ölüm oranlarının azaltılmasının amaçlandığını belirtti. Abacı, hastalarda ilaç tedavisine ek olarak yaşam tarzı değişiklikleri, kalp pili tedavisi veya kalp şoklama cihazlarının uygulanmasıyla yaşam kalitesinin düzeltilebildiğini ve ölüm oranlarının düşürülebildiğini kaydetti.
-Başarı için toplum desteği şart
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Bekir Keskinkılıç, her vatandaşa erişebilir sağlık hizmeti anlayışıyla çalışmalarını yürüttüklerini belirtti. Keskinkılıç, bu kapsamda Türk Kardiyoloji Derneği ile birlikte önemli projelere imza attıklarını söyledi.
Keskinkılıç, tütün, alkol kullanımı, obezite ve hareketsiz yaşam tarzının kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok sağlık sorunun temelini oluşturduğuna dikkati çekti.
Tüm çalışmalara karşın hala gençler arasında sigara kullanımının bulunduğunu, sporun insan sağlığına pozitif etkisinin tam olarak algılanamadığını söyleyen Keskinkılıç, risk faktörlerinin azaltılabilmesi için daha fazla çalışma yapılmasının önemini dile getirdi. Keskinkılıç, tedavilerin başarıyla sonuçlanabilmesi için koruyucu faktörlerin uygulamaya geçirilmesinde toplum desteğinin şart olduğunun altını çizdi.
Keskinkılıç, hekim bilgisi dışında tedavi metotlarına kesinlikle başvurulmaması ve kişinin kendisinde farklı bir bulgu hissettiğinde zaman kaybetmeden doktora başvurması gerektiğini ifade etti.
Kaynak: AA
Toplantıya, TKD Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, TKD Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Birhan Yılmaz, TKD Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Önceki Başkanı Prof. Dr. Yüksel Çavuşoğlu, TKD Genel Sekreteri Prof. Dr. Adnan Abacı ve Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Bekir Keskinkılıç katıldı.
Dernek Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, yaptığı konuşmada, Türkiye'de kalp yetersizliği yaş ortalamasının gelişmiş ülkelerden daha düşük olduğunu belirterek, hastalığın 15-20 yıl içinde toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşacağını vurguladı.
Tokgözoğlu, Avrupa ülkelerinde 15 milyon, ABD'de 6 milyon, Türkiye'de ise 1,5 milyon kalp yetersizliği hastasının bulunduğunu ifade ederek, "Türkiye nüfusunun yaşlanması sonucu bu rakamın önümüzdeki 10 yıl içinde en az iki üç kat artacağını öngörüyoruz. Bugün için ülkemizde 9 milyon kişi, kalp yetersizliği gelişimi açısından risk altında. Bu kişilerin üçte birinde ise yakın zamanda kalp yetersizliği gelişeceği öngörülüyor" diye konuştu.
Hastalıkta beklenen yaşam süresinin pek çok kanser türünden daha kötü olduğunu anlatan Tokgözoğlu, rahatsızlığın hayat boyu tedavi gereksinimi, sık hastaneye yatma ihtiyacı, komplike ve pahalı cihaz tedavisi uygulamaları nedeniyle de sağlık ekonomisine yüksek maliyetler getirdiğini bildirdi.
Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Adnan Abacı da kalp yetersizliği hastalarının yüzde 20'sinin ve ileri kalp yetersizliği bulunanların yüzde 50'sinin bir yıl içerisinde kaybedildiğini söyledi.
Abacı, erken tanı ve tedavi ile ölüm oranlarının azaltılmasının amaçlandığını belirtti. Abacı, hastalarda ilaç tedavisine ek olarak yaşam tarzı değişiklikleri, kalp pili tedavisi veya kalp şoklama cihazlarının uygulanmasıyla yaşam kalitesinin düzeltilebildiğini ve ölüm oranlarının düşürülebildiğini kaydetti.
-Başarı için toplum desteği şart
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Bekir Keskinkılıç, her vatandaşa erişebilir sağlık hizmeti anlayışıyla çalışmalarını yürüttüklerini belirtti. Keskinkılıç, bu kapsamda Türk Kardiyoloji Derneği ile birlikte önemli projelere imza attıklarını söyledi.
Keskinkılıç, tütün, alkol kullanımı, obezite ve hareketsiz yaşam tarzının kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok sağlık sorunun temelini oluşturduğuna dikkati çekti.
Tüm çalışmalara karşın hala gençler arasında sigara kullanımının bulunduğunu, sporun insan sağlığına pozitif etkisinin tam olarak algılanamadığını söyleyen Keskinkılıç, risk faktörlerinin azaltılabilmesi için daha fazla çalışma yapılmasının önemini dile getirdi. Keskinkılıç, tedavilerin başarıyla sonuçlanabilmesi için koruyucu faktörlerin uygulamaya geçirilmesinde toplum desteğinin şart olduğunun altını çizdi.
Keskinkılıç, hekim bilgisi dışında tedavi metotlarına kesinlikle başvurulmaması ve kişinin kendisinde farklı bir bulgu hissettiğinde zaman kaybetmeden doktora başvurması gerektiğini ifade etti.