Rüstem Paşa'nın Medresesinde Geleneksel El Sanatlarını Yaşatıyorlar
Kütahya'da, Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı ve damadı Rüstem Paşa tarafından 1550 yılında inşa ettirilen medresede, tezhip, ebru, çini, yöresel giysi, el nakışı ve gergefi gibi geleneksel Türk el sanatları yaşatılarak gelecek nesillere aktarılmaya çalışılıyor.
Balıklı Mahallesi'ndeki Rüstem Paşa El Sanatları Merkezi'nin Dernek Başkan Yardımcısı Sevil Lüleci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yapının Kanuni döneminden kaldığını söyledi.
Binanın, yıllar geçtikçe tahrip olduğu için sadece temel duvarlarının kaldığını ancak 2006 yılında aslına uygun restorasyon çalışmalarıyla yeniden gün yüzüne çıkarıldığını belirten Lüleci, şöyle konuştu:
"Medrese, restorasyondan sonra el sanatları icra edilmesi kaydıyla Kütahyalı bayanlara tahsis edildi. 2006 yılından bugüne medresede faaliyet göstermekteyiz. Özellikle geleneksel el sanatları üzerine çalışıyoruz. Buradaki sanatçıların birçoğu bayan ancak aramızda beyler de bulunmaktadır. Geleneksel sanatlardan tezhip, ebru, çini, Kütahya'nın yöresel kıyafetleri, el nakışı, el gergefi ve keçe üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Bunları halen günümüzde yaşatmaya gayret ediyoruz. Ayrıca yine geleneklerimizden olan doğum ve sünnet yatakları gibi çalışmaları da burada yapmaktayız. Merkezimizde 10 hücre atölyesi bulunuyor. Her atölyede sanatçılar bireysel olarak çalışıyor. Sanatçılarımız, sipariş üzerine iş alarak da çalışıyor. Buradaki arkadaşlarımız, ekonomiye katkı adına, ev hanımlarına da işler yaptırmaktalar. Burada yaptığımız işlerin dantellerini, oyalarını, pul ve boncuk işlemelerin hemen hepsini ev hanımlarına yaptırıyoruz. Bu vesileyle de her atölye için en az 6-7 ev hanımı, evinde çalışmakta."
Lüleci, evlerde parça başı çalışan kadınlara iş verilmesi bakımından istihdama da katkı bulunduklarını vurguladı.
- "Kültürümüze sahip çıkmalıyız"
Geleneksel giysi tasarımıyla uğraşan Dumlupınar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğrencisi Gülsüm Palas da işini çok sevdiğini anlattı.
Kendinden iki yıl önce ablası Rukiye Çağlar'ın bu tasarım işine başladığını dile getiren Palas, "4 yıldır buradayım. Geleneksel sanatlarımızdan olan gergef üzerine el nakışı yapıyorum. Onun yanı sıra ebru dersi veriyorum. Süslemeyi, işlemeyi ve parıltıyı sevdiğim için böyle bir sanata merak sardım. Benim yaşımdaki kişilerin de bu tür sanatlara ve kültürümüze sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum" ifadesini kullandı.
Kütahya Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Bayram Yıldız ise kentte faaliyet gösteren bazı ressamların eserlerinin bu merkezde sergilendiği bilgisini verdi.
"Başoda" olarak bilinen bölümde faaliyet gösterdiklerini kaydeden Yıldız, "Burada eğitim faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz, kurslar veriyoruz. 565 yıl önce yapılan bir binada çalışmak çok farklı. Amacımız, sanatsal bakış açısını yaygınlaştırmak ve sanatsal kalkınmayı sağlamaktır" diye konuştu.
Kaynak: AA
Binanın, yıllar geçtikçe tahrip olduğu için sadece temel duvarlarının kaldığını ancak 2006 yılında aslına uygun restorasyon çalışmalarıyla yeniden gün yüzüne çıkarıldığını belirten Lüleci, şöyle konuştu:
"Medrese, restorasyondan sonra el sanatları icra edilmesi kaydıyla Kütahyalı bayanlara tahsis edildi. 2006 yılından bugüne medresede faaliyet göstermekteyiz. Özellikle geleneksel el sanatları üzerine çalışıyoruz. Buradaki sanatçıların birçoğu bayan ancak aramızda beyler de bulunmaktadır. Geleneksel sanatlardan tezhip, ebru, çini, Kütahya'nın yöresel kıyafetleri, el nakışı, el gergefi ve keçe üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Bunları halen günümüzde yaşatmaya gayret ediyoruz. Ayrıca yine geleneklerimizden olan doğum ve sünnet yatakları gibi çalışmaları da burada yapmaktayız. Merkezimizde 10 hücre atölyesi bulunuyor. Her atölyede sanatçılar bireysel olarak çalışıyor. Sanatçılarımız, sipariş üzerine iş alarak da çalışıyor. Buradaki arkadaşlarımız, ekonomiye katkı adına, ev hanımlarına da işler yaptırmaktalar. Burada yaptığımız işlerin dantellerini, oyalarını, pul ve boncuk işlemelerin hemen hepsini ev hanımlarına yaptırıyoruz. Bu vesileyle de her atölye için en az 6-7 ev hanımı, evinde çalışmakta."
Lüleci, evlerde parça başı çalışan kadınlara iş verilmesi bakımından istihdama da katkı bulunduklarını vurguladı.
- "Kültürümüze sahip çıkmalıyız"
Geleneksel giysi tasarımıyla uğraşan Dumlupınar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğrencisi Gülsüm Palas da işini çok sevdiğini anlattı.
Kendinden iki yıl önce ablası Rukiye Çağlar'ın bu tasarım işine başladığını dile getiren Palas, "4 yıldır buradayım. Geleneksel sanatlarımızdan olan gergef üzerine el nakışı yapıyorum. Onun yanı sıra ebru dersi veriyorum. Süslemeyi, işlemeyi ve parıltıyı sevdiğim için böyle bir sanata merak sardım. Benim yaşımdaki kişilerin de bu tür sanatlara ve kültürümüze sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum" ifadesini kullandı.
Kütahya Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Bayram Yıldız ise kentte faaliyet gösteren bazı ressamların eserlerinin bu merkezde sergilendiği bilgisini verdi.
"Başoda" olarak bilinen bölümde faaliyet gösterdiklerini kaydeden Yıldız, "Burada eğitim faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz, kurslar veriyoruz. 565 yıl önce yapılan bir binada çalışmak çok farklı. Amacımız, sanatsal bakış açısını yaygınlaştırmak ve sanatsal kalkınmayı sağlamaktır" diye konuştu.