40 Yaşındaki Öğretmenin Buruk 'Atama Sevinci'
Henüz 6 yaşındayken kurduğu öğretmenlik hayaline, bir dönem başörtüsü dolayısıyla ara vermek zorunda kalan Gülhan Cengil (40), zorlu mücadelenin ardından atanmanın buruk mutluluğunu yaşıyor.
Milli Eğitim Bakanlığının, Çğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'ndeki "40 yaş sınırı" şartının kaldırılmasına ilişkin düzenleme sonucu atanan 40 yaş üstü 129 öğretmenden biri olan Cengil, öğrencileriyle buluşacağı günü bekliyor.
Aftan yararlanarak 2009 yılında geri döndüğü İnönü Çniversitesi'nden 2013 yılında mezun olan Cengil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, atamasının yapıldığını öğrendikten sonra buruk bir sevinç yaşadığını belirtti.
Hakkari'nin Yüksekova ilçesine atandığını kaydeden Cengil, ilk atandığını duyduğunda ne hissedeceğini bilemediğini ifade etti.
Hem atanamayan arkadaşlarının hüznünü hem de geride bırakacağı çocuklarını düşündüğünü dile getiren Cengil, "Allah'tan hayırlısını istemiştim demek ki Rabbim bunu hayırlı gördü. Ama asıl mutluluğum Hatay'daki Nazmiye'nin, Kahramanmaraş'taki Filiz'in, Malatya'daki Yeliz'in, Adana'daki Melek'in, Ankara'daki Eylem'in, İstanbul'daki Hamiyet'in atanması olacak. Arkadaşlarla bu yolda çok mücadele ettik. Hala kendimizi ispatlama derdindeyiz. Bizi anlamalarını istiyoruz" dedi.
28 şubat mağdurları olarak Türkiye genelinde sosyal medya üzerinden görüştüklerini anlatan Cengil, "Atama bekleyen öğretmenlerin sayısı topu topu 300'ü bulmuyor. Bu rakam devletimiz için çok da sıkıntılı değil diye düşünüyorum. Zamanında şu anki Cumhurbaşkanımıza 'muhtar bile olamazsın' demişlerdi, şu an Cumhurbaşkanı oldu. Bizim arkadaşlarımıza da 'öğretmen olamazsın' dediler, onlar da öğretmen olmak istiyor. Bu çok zor olmasa gerek diye düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
- "Biz o dönemin Esma'larıyız"
Çniversitede 1998 yılında kazandığı Psikolojik Rehberlik ve Danışmanlık bölümünün birinci sınıfını okurken, başörtülü oldukları için arkadaşlarıyla çok sıkıntılar yaşadıklarını aktaran Cengil, şöyle konuştu:
"Rabia meydanındaki Esma neyse biz o dönemin Esmalarıyız. Çniversite kampüs alanlarındaki Esmalar bizlerdik. Kampüs alanlarında çektiklerimizden kimsenin haberi bile olmuyordu. Ne kadar coplandık, dayak yedik, bir arkadaşımız kendini yaktı. Çok bedel ödedik. 15 yıldır hayatlarımızı erteledik. Çğretmen olursak, atanırsak diye doğru dürüst alışverişe bile çıkmış değilim. Çocuklarımla yapacağım şeyleri bile zaman zaman erteledim. Arkadaşlarımın atanamama durumlarına bir çözüm bulunsaydı asıl sevincim o zaman olacaktı. Asıl duygularım o zaman perçinleşecekti. Bu yola beraber girmiştik. 28 şubat'ın soğuğunda beraber üşümüştük. O darbeyle beraber okullarımızdan atılmıştık. O sancıyı beraber çekmiştik. şu an ben bölümümde çok yüksek KPSS puanı gerekmediği için atanabildim ama diğer arkadaşlarım benim kadar şanslı değil. KPSS şartlarıyla o zamanki sınavın şartları aynı değil. 2-3 çocukla KPSS'ye hazırlanmak, 18 yaşındaki bir gençle yarışmak o kadar kolay değil. Arkadaşlarım o kadar yüksek puan alamadıkları için bugün atanamıyorlar. Onların 28 şubat'ı hala devam ediyor, hala üşüyorlar."
- "Her sofraya oturduğumda çocuklarım aklıma gelecek"
Furkan, İrem ve Hanzala isimli 13, 8 ve 3 yaşında çocuklarını geride bırakacak olmanın üzüntüsünü yaşadığını anlatan Cengil, Yüksekova'ya atanmasıyla bir süre çocuklarından ayrı kalmak zorunda kalacağını ifade etti.
Cengil, çocuklarından ayrı kalmayı göze alarak atanma tercihinde bulunduğunu belirterek, "Arkadaşlarım emeklilik hayali kurarken ben öğretmen olma heyecanını yeni yeni yaşamaya başladım. Eminim ki her sofraya oturduğumda çocuklarım aklıma gelecek. Çocuklar yemek yedi mi? Gece acaba üstleri açıldı mı diye düşüneceğim. Bunlar benim için sıkıntı ama yine de gideceğim" diye konuştu.
Kendi memleketinde öğretmenlik yapmanın ve her gün evine gelip çocuklarına sarılabilmenin kendileri için daha güzel olabileceğini dile getiren Gülhan Cengil, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çğretmenlik kadın için çok ideal bir meslek. 6 yaşındaki hayalim de buydu. Mesleğimi, burada olsaydım daha kolay yapardım. Çocuklarıma da her gün sarılabilirdim. Furkan bu yıl TEOG'a girecek. En kritik senesi. Daha sonra İrem için farklı tedirgin oluyorum. İrem okula giderken tehlikeli bir yoldan geçiyor. Gece bile uyurken yarın ne yapacak İrem diye düşünürüm. Zaten burada her gün uykularım kaçarken, orada nasıl olurum onu tasavvur edemiyorum. Her annenin yaşadığı tedirginliğini yaşıyorum ve yaşayacağım."
Kaynak: AA
Aftan yararlanarak 2009 yılında geri döndüğü İnönü Çniversitesi'nden 2013 yılında mezun olan Cengil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, atamasının yapıldığını öğrendikten sonra buruk bir sevinç yaşadığını belirtti.
Hakkari'nin Yüksekova ilçesine atandığını kaydeden Cengil, ilk atandığını duyduğunda ne hissedeceğini bilemediğini ifade etti.
Hem atanamayan arkadaşlarının hüznünü hem de geride bırakacağı çocuklarını düşündüğünü dile getiren Cengil, "Allah'tan hayırlısını istemiştim demek ki Rabbim bunu hayırlı gördü. Ama asıl mutluluğum Hatay'daki Nazmiye'nin, Kahramanmaraş'taki Filiz'in, Malatya'daki Yeliz'in, Adana'daki Melek'in, Ankara'daki Eylem'in, İstanbul'daki Hamiyet'in atanması olacak. Arkadaşlarla bu yolda çok mücadele ettik. Hala kendimizi ispatlama derdindeyiz. Bizi anlamalarını istiyoruz" dedi.
28 şubat mağdurları olarak Türkiye genelinde sosyal medya üzerinden görüştüklerini anlatan Cengil, "Atama bekleyen öğretmenlerin sayısı topu topu 300'ü bulmuyor. Bu rakam devletimiz için çok da sıkıntılı değil diye düşünüyorum. Zamanında şu anki Cumhurbaşkanımıza 'muhtar bile olamazsın' demişlerdi, şu an Cumhurbaşkanı oldu. Bizim arkadaşlarımıza da 'öğretmen olamazsın' dediler, onlar da öğretmen olmak istiyor. Bu çok zor olmasa gerek diye düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
- "Biz o dönemin Esma'larıyız"
Çniversitede 1998 yılında kazandığı Psikolojik Rehberlik ve Danışmanlık bölümünün birinci sınıfını okurken, başörtülü oldukları için arkadaşlarıyla çok sıkıntılar yaşadıklarını aktaran Cengil, şöyle konuştu:
"Rabia meydanındaki Esma neyse biz o dönemin Esmalarıyız. Çniversite kampüs alanlarındaki Esmalar bizlerdik. Kampüs alanlarında çektiklerimizden kimsenin haberi bile olmuyordu. Ne kadar coplandık, dayak yedik, bir arkadaşımız kendini yaktı. Çok bedel ödedik. 15 yıldır hayatlarımızı erteledik. Çğretmen olursak, atanırsak diye doğru dürüst alışverişe bile çıkmış değilim. Çocuklarımla yapacağım şeyleri bile zaman zaman erteledim. Arkadaşlarımın atanamama durumlarına bir çözüm bulunsaydı asıl sevincim o zaman olacaktı. Asıl duygularım o zaman perçinleşecekti. Bu yola beraber girmiştik. 28 şubat'ın soğuğunda beraber üşümüştük. O darbeyle beraber okullarımızdan atılmıştık. O sancıyı beraber çekmiştik. şu an ben bölümümde çok yüksek KPSS puanı gerekmediği için atanabildim ama diğer arkadaşlarım benim kadar şanslı değil. KPSS şartlarıyla o zamanki sınavın şartları aynı değil. 2-3 çocukla KPSS'ye hazırlanmak, 18 yaşındaki bir gençle yarışmak o kadar kolay değil. Arkadaşlarım o kadar yüksek puan alamadıkları için bugün atanamıyorlar. Onların 28 şubat'ı hala devam ediyor, hala üşüyorlar."
- "Her sofraya oturduğumda çocuklarım aklıma gelecek"
Furkan, İrem ve Hanzala isimli 13, 8 ve 3 yaşında çocuklarını geride bırakacak olmanın üzüntüsünü yaşadığını anlatan Cengil, Yüksekova'ya atanmasıyla bir süre çocuklarından ayrı kalmak zorunda kalacağını ifade etti.
Cengil, çocuklarından ayrı kalmayı göze alarak atanma tercihinde bulunduğunu belirterek, "Arkadaşlarım emeklilik hayali kurarken ben öğretmen olma heyecanını yeni yeni yaşamaya başladım. Eminim ki her sofraya oturduğumda çocuklarım aklıma gelecek. Çocuklar yemek yedi mi? Gece acaba üstleri açıldı mı diye düşüneceğim. Bunlar benim için sıkıntı ama yine de gideceğim" diye konuştu.
Kendi memleketinde öğretmenlik yapmanın ve her gün evine gelip çocuklarına sarılabilmenin kendileri için daha güzel olabileceğini dile getiren Gülhan Cengil, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çğretmenlik kadın için çok ideal bir meslek. 6 yaşındaki hayalim de buydu. Mesleğimi, burada olsaydım daha kolay yapardım. Çocuklarıma da her gün sarılabilirdim. Furkan bu yıl TEOG'a girecek. En kritik senesi. Daha sonra İrem için farklı tedirgin oluyorum. İrem okula giderken tehlikeli bir yoldan geçiyor. Gece bile uyurken yarın ne yapacak İrem diye düşünürüm. Zaten burada her gün uykularım kaçarken, orada nasıl olurum onu tasavvur edemiyorum. Her annenin yaşadığı tedirginliğini yaşıyorum ve yaşayacağım."