Erzurum Ulemasından Yunus Kaya Vefat Etti

Erzurum ulemasından Yunus Kaya vefat etti.


Erzurum eski müftülerinden Yunus Kaya’nın cenazesinin yarın Lalapaşa Camii’nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Tortum’un Serdarlı beldesinde defnedileceği belirtildi.

YUNUS KAYA KİMDİR?
Erzurum'un Tortum ilçesinin Yukarı Katıklı Köyü'nde (Yukarı Ödük-Serdarlı Belediyesi) 1927 yılında dünyaya geldi. Aslen Türkistan’ın Karaca denen mahallinden gelen bir aileye mensup olan Hocamızın babası Karaca oğullarından molla Zülküf’tür. Annesi Bağbaşı (Hahu) köyünden Çalık Oğullarından Ahmet Ağanın kızı Salıha hatundur. Altı yaşlarında köyün meşhur hafızı Gazap Hafız'dan 6 ay Kur'an dersi aldı. İlkokulu köyünde okuduktan sonra Aşur Hafız Efendi'den iki yıl Kur'an ve Tecvid dersleri yanında Tortum müftüsü Ali Efendinin oğlu İsmail Efendi'den rik'a yazısı ile Osmanlıca dersi aldı. Bu esnada şiddetli şekilde tifo hastalığına yakalandı. Rüyasında 40 doktor tarafından tedavi edildiğini gördü. Doktorlardan biri 40 güne iyileşir dedi.

Kırk gün sonra iyileşince halet-i ruhiyesinde ve duygularında büyük bir değişikliğin olduğunu hissetti. Artık dünyevi şeylerden ziyade uhrevi şeylere meyli iyice arttı ve akabinde dönemin Nakşibendî tarikatı büyüklerinden Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi'ye intisap etti. Aynca askere gidene kadar köyün İmam-Hatibi Müderris, âlim ve fazıl kişi olan Hacı Yunus Efendi'den Kur'an, Tecvid ve Fıkıh dersleri aldı.

1946-1949 yılları arasında Gümüşhane ve Erzurum'da vatani görevini yaptı. Askerden sonra tekrar köyüne dönerek bir yıl süreyle Yunus Efendi'den Akait ve Fıkıh derslerine devam etti. 1951 yılının ilk ayında dönemin Erzurum Müftüsü Müderris Muhammet Sadık SOLAKZADE Efendi'den medrese usulündeki tedrisata başladı.

Yedi yıl süreyle medrese sistemindeki bütün dersleri okudu. Ramazan tatilinde hocasından Farsça ve ta'lik hattıyla ilgili dersler aldı. Talebelik süresince Kurşunlu Medreselerinde kaldı. Özellikle Mantık, Münazara, İlmü'1-vad’, Belagat, Kelam, Tasavvuf, Usulü Fıkıh ve feraiz ilminde derinleşti ve icazet aldı. Ayrıca bu esnada bu dersleri alt kademedeki öğrencilere de okuttu.

1957 yılının on birinci ayında Mısır'a gitmek için hazırlık yapmaya başladı.

Dönemin şartlarında Mısıra doğrudan gitme imkânı olmadığından gayet meşakkatli olan bir buçuk aylık bir yolculuk yaparak vize almak için sırasıyla İran, Irak, Suriye ve Lübnan'a ulaştı. Diğer ülkelerde Mısır vizesi alamayınca en son çare olarak Beyrut konsolosluğuna başvurdu. Bu esnada hocası Solakzade'nin sıkıntılı anlarında okumak üzere, yaptığı bir tavsiyeyi hatırladı ve gece bin bir defa"salât-i münciye" yi okudu. Ertesi gün konsolosa uğrayınca hiç problem çıkarmadan hemen vizesini onayladı.

Akabinde Mısıra giderek Ezher idaresine müracaat etti; giderken Bağdat paktını dolaştığı için özel görevli olacağı ihtimaliyle Ezher’e kaydetmede tereddüt ettiler o dönem Ezher Üniversitesinde hoca olan Konyalı Ali Zeki Efendi’nin kefaletiyle Ezher’e kabul ettiler. Ali Zeki efendiye bu şahsa kefilmisin diye sorulunca O hiç tanımadığı halde hiç tereddüt etmeden “Tahte mes’uliyyeti ma dame hünak” -burada bulunduğu sürece benim mesuliyetimdedir- diyerek hocamızın fakülteye kaydolmasını sağlamıştır. Lise diploması olmadığı için, yönetmelik gereği Ezher Lisesi Müdürü ve dönemin âlimlerinden Şeyh Derviş'in başkanlığındaki komisyonca bir hafta süreyle ilmi sınava tabi tutuldu. Komisyonda bütün derslerden göstermiş olduğu üstün başarı takdirle karşılanarak lise diplomasını alması İçin yönetmelik gereği lisenin son sınıfına kaydoldu ve üstün başarı ile lise diplomasını aldı.

1958-1959 ders yılında Ezher Üniversitesi Usuli'd-Din Fakültesine başladı.

Dördüncü sınıfta iken fakülte yönetimince yeni yapılan programa göre fakültede bir yıl daha okuyarak beş yılda mezun oldu. Mezuniyetten sonra iki yıl da Kelam, Tasavvuf ve Felsefeden ihtisas yaptı. Ayrıca Türkiye'den gelen imam- hatip mezunlarının Ezher Üniversitesine kabul edilebilmesi için İlgili makamlar nezdinde girişimde bulunup muadeletlerini gerçekleştirerek Ezher'in dini fakültelerine kaydolmalarını sağladı. Bu konuda hocası ve dönemin Ezher genel sekreteri Mahmud Hubballah'ın büyük katkıları olmuştur. O dönemde Ezher diploması ve doktorası geçersiz olduğundan doktora yazmayı bırakarak 1965 yılında Türkiye'ye döndü. Dönemin Milli Eğitim Bakanlığı'na müracaat ederek Fransa veya Pakistan'da doktora yapmayı istediğini ve bunun hukuki durumunu yazılı olarak sordu. Milli Eğitim Bakanlığı, "Ezher Üniversitesi diploması geçersiz olduğundan yapacağınız doktoranın da herhangi bir geçerliliği olmayacaktır" cevabını verdi. Sonra aynı yıl denkliği kabul edilen Bağdat Üniversitesi Küîliyetü'ş-Şeria ve'l-Adab Fakültesi'ne kaydoldu. Ezherden mezun olması nedeniyle bir yıl yeterli görülerek 1966 yılında bu fakülteden de mezun olarak Türkiye'ye döndü.

Türkiye’ye döndükten sonra sırasıyla Uşak, Çanakkale ve Erzurum illerinde 9 yıl il müftülüğü yaptı. Erzurum müftülüğü yaptığı esnada il müftülüğü binasını inşa etti. Aynca önderliğinde Yukarı Katıklı Köyü'ne büyük bir cami ve medrese inşa edildi. Akabinde 1975 yılının mayıs ayında Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne intisap etti. Burada 18 yıl kelam ve Tasavvuf derslerinin yanı sıra İslam felsefesi, Arapça ve Mantık dersleri de okuttu. Bu derslerin haricinde emekli olduktan sonra Solakzade Camii medresesinde ve evinde özel olarak Kelam, Mantık, Münazara ve Usul-ü Fıkıh dersleri de okuttu.

Diğer taraftan 2000 yılında, İhtisas eğitimine başlayan Ömer Nasuhi Bilmen Dini Yüksek İhtisas Merkezinde bir süre Kur'an-ı Kerim Meali dersini okuturken zaman zaman çeşitli ilmi konularda konferanslar verdi. Bu konferansları kaset ve CD'lere kaydedilmiştir. Ayrıca hocamız bu dönemde yaz tatillerinde genelde Azerbaycan ve Nahcivan’a giderek Diyanetin açmış olduğu kuran kurslarındaki talebelere ve ilahiyat lisesi öğrencilerine kitap, elbise ve para yardımlarının yanında yapılmakta olan dört camiye de maddi yardımda bulundu. Hocamız çokça talebe yetiştirmesinin yanı sıra şehrin merkez camilerinde ve çeşitli özel gün ve gecelerde çeşitli konferanslar ve vaazlar verdi. Ayrıca üniversitede bulunduğu dönemlerde çeşitli ilmi çalışmalar da yaptı. Bu çalışmalarına ilaveten fert beyitleri bulunan Yunus Kaya hocamızın Peygamber (sav) yazdığı methiyesi de önemlidir.

el-İcaretü Beyne Mezahibi's Sitte (Bağdat Üniversitesi)
el-Lafz ve'l Ma'na inde Ebi Hilal el-Askeri (Bağdat Üniversitesi)
Kelama Giriş(basıldı)
İlm-i Kelam (Mebde ve Meâd) (basıldı)
Tasavvuf (Nefsi Arıtma Ve Donatma) (basıldı)
PEYGAMBER (SAV)'E METHİYE
Hz. Hak yanında yüce kıymetin,
Fazilet babında ulvi makamın,
Ne kadar methetseler kimse eremez.

Kitledin kapusun kimse giremez.

Saçtın yeryüzüne nûr-i fazilet,
Yarasa tabiatlı bazı insanlar,
Aliller, zeliller, körler göremez.

Şeriat nurundan razı olamaz.

Olmazsa şefâat Yunus kuluna,
Varıp cennette seni bulamaz.
Kaynak: İHA