Bakanlar Kurulu Toplantısı

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, başkanlık sisteminin Bakanlar Kurulunda görüşülmediğini belirterek, "Başbakanımızın ve hükümetimizin bulunduğu parlamenter demokrasi içinde 2015 seçimlerine giderken başkanlık konusunda taşıdığımız düşünce ve fikrin kamuoyuna açıklanması bir ihtiyaç haline gelebilir. Ama bugün için bunu erken buluyorum" dedi.

Arınç, Bakanlar Kurulunun ardından bir gazetecinin, "Çiftçilerin elektrik borçlarının Bakanlar Kurulu kararıyla Ziraat Bankası kanalıyla tahsil edildiği iddiaları var. Bu konuyla ilgili detay verebilir misiniz" sorusu üzerine "hiçbir detay veremeyeceğini, böyle bir konunun Bakanlar Kurulunda görüşülmediğini" söyledi.

Arınç, "Geçtiğimiz hafta bir sorunuza belediyeler, kamu kurumları açısından bilgi vermiştim. O bilgilerim biliyorsunuz, doğrulandı ve bazı belediyeler yapılandırma içine girdiler. Uzlaşma suretiyle bir kısım faizlerin silinmesi, geri kalanın da ödenmesi şekliyle, galiba 8 belediyemiz zannediyorum, yoksa 6 mıydı, belli bir bölgemizin belediyelerinin kamuya olan borçlarında geldiğimiz noktayı ifade etmiştim. Sorduğunuz konu görüşülmedi, görüşülmediği için detaylarını bilmiyorum" dedi.

Bir gazetecinin, "Hükümetin başkanlık sistemiyle ilgili öne çıkan bir görüşü var mıdır? Seçim beyannamesinde bu konu gündemde olacak mı" sorusu üzerine Arınç, başkanlık veya yarı başkanlık konusunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gündeme getirdiğini kaydederek, şöyle konuştu:
"Bunun dışında da bazı milletvekili arkadaşlarımız, bakanlarımız ne kadar katkı sağladı, bilmiyorum ama genel başkan yardımcıları da veya komisyon başkanları da bildiğimiz eski düşüncelerini tekrar ediyorlar. Bu hükümetimizin düşüncesi anlamına gelmez. Bakanlar Kurulunda bu konu enine boyuna tartışılmış ve bir hükümet politikası veya kararı haline getirilmiş değildir. Bu konuda bir aciliyet de görmüyoruz. Seçime yönelik programımızı veya planlamamızı veya projelerimizi Sayın Beşir Atalay ile birlikte bir heyetin hazırladığını söyleyebilirim. Kendisi geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, bunun öncelikli bir konu olmadığını ama değerlendirildiğini, gerekiyorsa seçimlere yakın bir zaman içerisinde de bu konunun açıklanabileceğini söylemişti. Bugün Bakanlar Kurulunda görüşmediğimiz gibi geçen hafta da görüşmedik. Sanıyorum önümüzdeki haftanın gündemi içinde de olmayacaktır.
Buna yönelik bir hükümet politikası olabilir mi, derseniz, parti açısından buna belli bir ölçüde ihtiyaç olabilir. Çünkü biz bir hükümetiz, bir başbakanımız var. Başbakanımızın ve hükümetimizin bulunduğu parlamenter demokrasi içinde 2015 seçimlerine giderken başkanlık konusunda taşıdığımız düşünce ve fikrin kamuoyuna açıklanması bir ihtiyaç haline gelebilir. Ama bugün için bunu erken buluyorum."
-Çipras'ın açıklamaları-
Arınç, bir gazetecinin, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın ilk resmi ziyaretini yaptığı Kıbrıs Rum kesiminde, yeniden müzakerelerin başlamasına Barbaros gemisinin Türkiye tarafından geri çekilmesini koşulunu getirdiğini belirterek, "Bu konuya ilişkin bir görüşme oldu mu? Hükümet, geminin geri çekilmesini, müzakerelerin tekrar başlaması için düşünür mü" diye sordu.
Toplantıda konunun görüşülmediğini ancak konuyu haberlerden takip ettiklerini bildiren Arınç, şunları söyledi:
"Sayın Çipras'ın yaptığı bizden farklı değildir. Türkiye'de bir hükümet kurulduğunda, başbakan göreve başladığında geleneksel olarak ilk ziyaret ettiği ülke KKTC'dir. Daha sonra da Azerbaycan ziyaret edilir. Sayın Çipras da göreve başladıktan sonra bizim yaptığımızı yapmış, o da Güney Kıbrıs'ı ziyaret etmiş, o ziyaretinde de bazı sözler söylemiş. Bir defa biz müzakere masasındayız. Çözüme ulaşmak için bu masadan netice almak konusunda kararlıyız. Dolayısıyla iç politikaya yönelik söylenmiş sözler sebebiyle ayrıca bir yorumda bulunmaya, bir eleştiri getirmeye ihtiyaç duymuyoruz. Orada yaşayan Türk uyruklu insanlar var, bunlar adanın belli bir bölgesinde. Parlamentoları var, hükümetleri var, egemenlik hakları var. Adanın sahip olduğu bütün zenginliklerin adada yaşayan insanlara ortak olarak paydaş olduğu bilgisi de düşüncesi de var.
Türkiye Cumhuriyeti'nin adanın belli noktalarında, kendi hukuki düzenlemeleri içerisinde bir gemisini dolaştırması bazı aramalar yapması hem ulusal hem uluslararası hukuktan kaynaklanan bir gelişmedir. Buna yönelik eleştiriler vardır, hatta Güney Kıbrıs Rum Yönetimi sadece bu sebeple masadan kalkmıştır, bunu da ilan etmiştir. Bütün bunların Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerimizi bozacağı düşüncesinde değiliz. Ortak çözüm konusunda hem Türk hükümeti hem de KKTC hükümeti isteklidir, arzuludur. Adadaki gerçekleri dikkate alan bir çözümün bulunması için de yeni bir sürecin BM aracılığıyla başlamasına yardımcı olmaktadır. Bu ilk ziyaretlerde bu tür konuşmaların yapılması nasıl bizim tarafımızdan doğal karşılanıyorsa Yunanistan tarafından da yapılmasını doğal karşılamak lazım."
-"Başkanın kıymetini Türkiye'nin bilmesi lazım"-
"Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın mesajlarını nasıl yorumluyorsunuz? İş yüküyle ilgili sözleri oldu. Daha önce yoğun iş yükünü hafifletmek için hem Yargıtayda hem Danıştayda bazı düzenlemeler yapmıştınız. Böyle bir çalışma söz konusu mu" sorusu üzerine Arınç, Anayasa Mahkemesinin bu tür toplantılarına gitmeye özen gösterdiğini, yüksek yargıda göreve başlayan bir yeni üyenin, o sevinç içerisinde ant içmesini ve müteakiben yapılan konuşmaları her zaman takip ettiğini anlattı.
Kılıç'ın güzel bir konuşma yaptığını söyleyen Arınç, "Bugüne kadar da kendisiyle bazı konuların dışında her zaman saygı içerisinde olduk. Başarılı bir dönem geçirdiğini söyleyebilirim" dedi.

Arınç, 1-2 ay içinde emekli olacak Kılıç'a, emeklilik hayatında başarılar diledi.
Kılıç'ın, Türkiye'de demokrasiye, insan haklarına, fikir ve düşünce özgürlüğünün güçlenmesine geçmişten bu yana düşünceleriyle kararlarıyla katkı vermiş mümtaz bir insan olduğunu ifade eden Arınç, "Birileri biraz daha fazla eleştirmiş olabilir, birileri biraz daha fazla ileri gitmiş olabilir. Ama Sayın Başkanın kıymetini Türkiye'nin bilmesi lazım. Ümit ediyorum ki kendisinden sonra göreve başlayacak arkadaşımız da aynı çizgiyi sürdürecektir. Bugün ilk defa göreve başlayan arkadaşımız gibi" diye konuştu.

Arınç, Kılıç'ın açıklamalarına atfen, "yargıdaki iş yüküne" ilişkin sorusu üzerine, "Daha nasıl hafifleteceğiz? Sayın Başkanımızın söylediği konu, farklı bir konu. 12 Eylül 2010 referandumuyla Türk milleti yüzde 58 oy kullandı ve bireysel başvuru hakkını kabul etti. Bu Türkiye demokrasisinde bir devrimdir. Bireysel hak ve özgürlükler konusunda bir devrimdir. Ancak 2 yıl sonra takriben biz bunun uygulamasına geçebildik, 2012'nin Eylül ayıydı. O günden bu yana sene olarak tek tek söyledi, Sayın Başkan. Şu anda galiba 30 bin küsur var, 16 bini çıkmış galiba, 16 bini ellerinde" yanıtını verdi.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkanını Türk milletinin benimsediğini ifade eden Arınç, "Mülkiyet hakkından tutunuz, uzun tutukluluk hallerine kadar, adil yargılama hakkının ihlal edilmesine kadar her konuda karar verebilecek bir noktada. Yargıya olan güveni Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurulara verdiği kararlarla adeta gerçekleştirmiş" değerlendirmesinde bulundu.
Referandum öncesinden, bugüne kadar gelinen noktayı büyük başarı olarak gördüğünü dile getiren Arınç, Yüksek Mahkemenin yerinde olmayan talepleri ayıkladıklarını, bir kısmı üzerinde de raportör ve hakimlerin karar verdiklerini ifade etti.


Arınç, "Anayasa Mahkemesinin kendi yapısı içerisinde raportör ihtiyacı varsa veya diğer teknik bazı ihtiyaçlar söz konusuysa bunlar giderilebilir. Kaldı ki heyet halinde bunlara karar vermiyorlar, gruplar halinde bunları inceliyor. 5'li, 6'lı hakimler, zannediyorum, onlar karar veriyorlar. Yani dosya yükümüz bugün budur, daha da artabilir. Bu artacak taleplere karşı, bizim biraz daha güçlü olmamız gerekir diye söylemiştir. Ben şahsen öyle anladım" dedi.

-Arınç ve gazeteci arasında ilginç diyalog-
Bir gazeteci Arınç'a, "Fethullah Gülen'in öldüğüne" ilişkin iddialara atfen bir soru yöneltti. Soruya şaşıran Arınç ile gazeteci arasında şu diyalog geçti:
Gazeteci: "Cemaat lideri olarak bilinen Fethullah Gülen'in Eylül 2013 ayında öldüğü söyleniyor. Bununla ilgili çok ciddi..."
Arınç: "Nasıl?"
Gazeteci: "Hani, 2013 Eylül ayında"
Arınç: "Kim ölmüş?"
Gazeteci: "Fethullah Gülen'in öldüğü. Bununla ilgili de çok ciddi duyumlar var"
Arınç: "Allah Allah"
Gazeteci: "Bu konunun cemaat cephesinde çok büyük bir dağılma olacağı endişesi yaratacağı için gündeme getirilmediği söyleniyor. Şu anda gazetelerde de haber olmaya başlandı. 2014 yılı olarak geçiyor fakat kesin duyum 2013 Eylül ayı. Bu konuyla ilgili bir duyum aldınız mı?"
Arınç: "Çok şaşırttınız beni"
Gazeteci: "Çünkü hiçbir canlı görüntüsünün olmaması..."
Arınç: "Hani 1 Nisan olsaydı günlerden, herhalde belli bir amaçla böyle soruyorsunuz, diye düşünecektim. İlk defa sizden duyuyorum, ciddi de bulmuyorum. Şu ana kadar da siz konuşuncaya kadar da böyle bir şeyin ne dedikodusu ne de bir başka şekilde haberi, bilmiyorum arkadaşlara ulaştı mı, ilk defa. Yani ciddisiniz, değil mi, bu sorunuzda?"
Gazeteci: "Evet, gazetelerde de yayınlandı"
Arınç: "Hangi gazetelerde?"
Gazeteci: "Ege'nin Sesi gazetesi de haber yaptı"
Arınç: "Ege'nin Sesi mi? Ege'nin Sesi gazetesi?"
Gazeteci: "Evet, bu konuyla ilgili, hatta belgesi de var"
Arınç: "Ege'nin Sesi gazetesinin muhabiri misiniz?"
Gazeteci: "Hayır, değilim"
Arınç: "Ben böyle bir gazeteyi ilk defa duyuyorum. Yerel bir gazete mi?"
Gazeteci: "Yıllardır var bu gazete"
Arınç: "Allah Allah. Ben de Ege'nin çocuğuyum güya"
Gazeteci: "Kaç yıldır hem de... Yıllardır var bu gazete"
Arınç: "İzmir'de mi çıkıyor hanımefendi?"
Gazeteci: "Evet"
Arınç: "Allah sonumuzu hayır etsin. Kaynağınız Ege'nin Sesi gazetesi, öyle mi? Bu vesileyle onun ismini de duyurmuş, bir vesile propagandasını da yapmış olalım. Umarım 300 tirajlı bir gazetedir. Böyle bir haber orada yayınlandığı için gerçekten ciddi bulmamak gerekir. Ben zannediyorum ki şu gazete veya bu gazetede böyle bir haber var diyeceksiniz, ben de 'Bugüne kadar cahil kalmışım, özür dilerim' diyecektim. Ama haber kaynağınıza bakınca ciddi olmadığına şimdiden hükmettim. Başka bir soru var mı? Aman yarabbi, Allahım aklımızı korusun."
-"Çocuklar, bana ilaç verin bu toplantıdan sonra"-
Arınç, ilerleyen dakikalarda bir gazetecinin ikinci sorusunu yanıtlayacakken, "kafasının karıştığını" söyledi ve sorusunu tekrarlamasını istedi.
Arınç, "Ege'nin Sesi diye bir şey çıkardı, aklım başımdan gitti. Söyle Allah aşkına. Kızım sen, nasıl geldin bunlara, nasıl soruyorsun bunları? Adam ölmüş de 1 buçuk seneden beri... Allah Allah. Çocuklar, bana ilaç verin bu toplantıdan sonra, bu hanımefendi beni perişan etti" dedi.

(Bitti)
Kaynak: AA