Türk Anesteziyoloji Ve Ve Reanomisyon Derneği 49. Ulusal Kongresi

Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği 49. Ulusal Kongresi (TARK) Antalya’da ’Yaşamsal Teknoloji’ temasıyla devam ediyor. Kongreye 1400’e yakın sahasında uzman davetli katılırken başta ABD ve Avrupa olmak üzere 50’ye yakın konuşmacı katılımcı da kongreyi takip ediyor.

Türk Anesteziyoloji Ve Ve Reanomisyon Derneği 49. Ulusal Kongresi
Kongreyle ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Naslihan Alkış, Anestezi uzmanlarının ameliyat öncesinde, ameliyat süresince ve sonrasında hastayı takip ettiğini, bu süreçlerde ağrı duymasını engelleyerek hayati fonksiyonlarının sürdürülmesi için gerekli bakım ve tedavileri uygulayarak yapılan işlemlerin algılanmasını engellediklerini söyledi.

Sağlıkta tedavilerin başarısının multidisipliner yaklaşıma ve bu disiplinler arasındaki uyuma bağlı olduğunu hatırlatan Prof.Dr. Alkış, "Özellikle cerrahi tedaviler anestezi ve cerrahi ekiplerin ortak çalışması ile yürütülmektedir. Duyusuzluk, ağrısızlık, diğer bir deyişle ağrı duyusunun kaldırılması olarak ifade edilebilecek anestezi, anestezi uzmanının liderliğinde anestezi teknisyeni, teknikeri ve hemşiresinden oluşan bir ekiple gerçekleştirilir. Bu ekip, hastayı ameliyat öncesinde değerlendirerek bir anestezi planı oluşturulmasından, hastanın ameliyat boyunca ağrısız olmasını ve ameliyat sürecini güvenle geçirmesini sağlamaktan, ameliyat sonrası süreçte de hastanın yaşamsal fonksiyonlarının kontrolünden ve bu fonksiyonların sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinden sorumludur. İnsanlık var olduğu sürece sağlığın korunması, iyileştirilmesi çabaları devam edecektir ve sağlık korunabildiği sürece de insanlık var olacaktır. Bu döngüde sağlık çalışanlarımızın yeri her zaman olağanüstü bir konuma sahip olacaktır" dedi.

ANESTEZİDE HASTA GÜVENLİĞİ

Konuşmasında hasta güvenliği konusuna da değinen Prof. Dr. Alkış, Anestezi tipi ne olursa olsun, anestezi sırasında ve sonrasında Hasta kaynaklı ,Uygulanan anestezi kaynaklı, Cerrahi işlem kaynaklı, Çevresel faktörler nedeniyle Hasta güvenliğini tehlikeye atan sonuçlar ortaya çıkabileceğine dikkat ç ekti. Alkış," Diğer alanlarla karşılaştırıldığında, anesteziyoloji hasta emniyeti ve güvenli sağlık hizmeti açısından en önemli uzmanlık alanları içindedir. Bu bakımdan, kendine özgü yüksek riskli bir uygulama olmasına karşılık, anesteziyoloji bugün oldukça güvenli hale gelmiştir. Anesteziyolojideki ölüm oranları, klinikteki uygulamaların bugünkü güvenlik durumunu yansıtmaktadır. Anestezi kaynaklı ölümlerin oranını sağlıklı olarak tespitte zorluklar vardır. Zira anesteziye doğrudan veya dolaylı olarak bağlı terimi çok kesin tarif edilememektedir, ayrıca oranların bu kadar düşük olmasından dolayı çok yüksek sayıda vaka gerekmektedir. Bu kadar yüksek vak’a sayısı toplanması sırasında ise çalışma popülasyonu, teknoloji, hasta bakımında değişiklikler olacağından çalışmalar arası karşılaştırmalar güçleşmektedir. Ama her durumda anestezi kaynaklı ölüm oranlarının azaldığı açıktır. Hasta güvenliği için morbidite verileri de fikir vericidir. Anestezi ile ilgili morbiditelerde komplikasyonların hala çokça olduğunu görmekteyiz. Bazı önemli çalışmalarda anestezi ile ilintili minör perioperatif olayların yüzde 18-22 arasında olduğu bildirilmektedir. Majör perioperatif komplikasyon oranı yüzde 0,45-1,4 oranına ulaşmakta ve kalıcı hasar bırakan komplikasyon oranı da yüzde 0,2-0,6’ya varmaktadır" dedi.

GÜVENLİĞİN ARTIRILMASI

Güvenliği Arttırmada Kanıtlanmış Yöntemler bulunduğunu da söyleyen Prof.Dr. Neslihan Alkış ,son 10 yıl içinde, başka yüksek riskli alanlarda geliştirilmiş olan çeşitli risk yönetim metotlarının anestezistler tarafından uygulanmakta olduğunu ifade etti.

Alkış " Olay raporlaması da bunlar için olan örneklerden biridir. Örneğin olay bildirimi ABD Hava Kuvvetleri’nin 2. dünya savaşında geliştirdiği uçuş psikolojisi programından kaynaklanmıştır; 1954 yılında devreye alınmış ve o tarihten itibaren çeşitli alanlarda uygulanmıştır. Anesteziyolojiye uyarlanması önce Avustralya’da uygulanmış, daha sonra da 1990’lı yıllarda İsviçre’de kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde, kritik olay bildirimi sadece anestezi ve yoğun bakımda değil, aynı zamanda çeşitli diğer medikal branşlarda da uygulanan kanıtlanmış bir yöntemdir. Yerel olarak hastanelerde uygulanmakta, ulusal düzeyde de bütün dünyada hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde kullanılmaktadır. Bütün bu sistemlerin gayesi bildirilmiş istenmeyen olaylardan veya buna yol açabilecek durumlardan öğrenmektir. Kalite yönetiminin teknikleri (planla-yap-kontrol et-uygula) ile beraber, olay raporlama sistemleri anesteziyoloji ve sağlığın diğer alanlarındaki bakımın komplike sürecini iyileştirmeye yöneliktir. Simülasyon tekniği hasta emniyetini geliştirmeye yönelik diğer güçlü bir yöntemdir. Simülasyon olağandışı durumlar için beceri eğitiminde, öğrenci konumundakilerin değerlendirmesinde veya tekrar belgelendirmelerde, iletişim becerilerinin geliştirilmesinde, hatta anesteziyoloji, acil bakım tıbbı ve yoğun bakım gibi yüksek risk alanlarındaki takım çalışmalarına eğitim vermek için de çok faydalı olmuştur. Bugün, “teknik olmayan beceriler” olarak sınıflandırdığımız becerilerin, yüksek risk alanlarındaki süreçlerin emniyeti için geleneksel teknik beceri ve bilgi kadar önemli olduğu kabul edilmektedir. Bu düşünce, takım performansının emniyetli hasta bakımı için yaşamsal önem taşıdığı bilinci ile aynı doğrultudadır." diye konuştu.

Prensip olarak her insanın hata yapabileceği ve dolayısıyla sistemlerin insan hatalarını önleyebilecek şekilde tasarlanmaları gerektiğinin esas alındığını da hatırlatan Prof.Dr.Alkış, bundan dolayı anestezi için hazırlık gibi lineer prosesleri desteklemek için kontrol listeleri hazırlamakla kalınmadığını söyledi.

Alkış " Aynı zamanda değişik branşları içeren, hastanenin değişik kısımları için geçerli olan, hatta değişik takımlar ve meslekler için de geçerli olan, örneğin yanlış tarafın ameliyat edilmesini önlemek gibi komplike süreçler için de kontrol listeleri hazırlanmaktadır. Anestezi ile uğraşan profesyonellerin teknik ve insan faktörü ile ilgili teknik olmayan becerileri, hasta emniyetini etkileyen tek faktör değildir. Cemiyetteki değişik paydaşların bilinç seviyelerinin yükseltilmesi ve yetkili politik mercilerin gerekli desteğinin sağlanması da en az bunlar kadar önemlidir. Bu özellikle değişik hasta emniyetini arttırma girişimleri için parasal destek alınmasını kapsar. Bu kapsamda, Haziran 2010’da “European Board of Anesthesiology” ve “European Society of Anesthesiology”Anesteziyolojide Hasta Güvenliği İçin Helsinki Deklarasyonunu kabul etmişlerdir. Bunların anestezi pratiğine transferi anestezistlerin, akademisyenlerin ve kamu sektörünün birlikte çaba sarfetmelerini gerektirmektedir. TARD da bu deklerasyona imza atmış önemli derneklerden bir tanesidir." şeklinde konuştu.

ANESTEZİ KORKUSU

İnsanların başlarına ne geleceğini bilmedikleri bir ortama girdiklerini ve korkunun asıl sebebinin bu olduğunu söyleyen Prof.Dr. Naslihan Alkış, bu korkuların aşıllması için hem sosyal sorumluluk projesi olarak hem de kamuya hizmet anlamında bir kitap hazırladıklarını açıkladı.

’Anestezi sırasında başıma ne gelecek, ne zaman anestezi doktorumla konuşmalıyım, neler sormalıyım’ gibi konuları cerrahi aday olan her hastanın öğrenmesini istedikleriniz hatırlatan Alkış " Bence ameliyathaneler, kişilerin hayatlarından kopmamaları için en güvenli yerlerdir. Ameliyathanede hayatınızın en ciddi riske girdiği anda en iyi desteği alabileceğiniz hem ekipman hem de yetişmiş anestezi uzmanları var. Korkmasınlar. Narkoz fazla gelmiş uyanamamış gibi şeyler bilgi eksikliğinden kaynaklı. Hastanenin kendi sağlık durumuyla ve cerrahinin tipiyle ilgili sorunlardır. Türkiye’de iyi eğitim görmüş anestezi uzmanları doktorları veriyor her türlü anesteziyi. Hastalığın seviyesi o ameliyat o hasta için risk getiriyorsa, o zaman ameliyatı engellemek söz konusu. yoksa anestezi almamak gibi bir kavramı doğru bulmuyorum. Ben uyuyayım hiçbir şey hissetmeyeyim diyen hastalar olabilir ama bu her zaman bizim insiyatifimizde, hangi anesteziyi alacağı uzmanlar tarafından belirlenir." dedi.

ANESTEZİ UZMANLARIN HAKLARI

Basın toplantısında dernek hakkında bilgi veren ve çalışanların sıkıntılarını dile getiren Dernek İkinci Başkanı Prof. Dr. Hülya Bilgin ise anestezi uzmanlarının genellikle anestezi hatalarıyla gündeme geldiklerini ancak çok başarılı ve önemli işlere imza atan bir bilim alanı olduğunu söyledi.

1956 yılında kurulmuş bir dernek olduklarını, anestezinin teknolojiye açık bir alan olduğunu, bugünkü teknoloji ile hastalara sınırsız saatte anestezi uygulayabildiklerinin belirterek " Sadece ameliyathanelerde değil, kliniklerde, endoskopik girişimlerde sürekli yardımlar veren bir ana bilim dalıyız çok fazla alanda çalışıyoruz. Bizim aynı zamanda çalışanların da güvenliğini sağlamamız gerekiyor. Bakanlığımızn dikkatini çekmemiz lazım kapalı ortamlarda çalışan mesaisi olmayan, çay kahve molası vermeyen bir branşta çalışıyoruz, kendinize özel program yapmanız mümkün gedil, sürekli risk altındasınız, hayatı pamuk ipliğine bağlı olanların pamuk ipliğini tutanlarız aslında. Çalışma şartlarının iyileştirilmesinin gerektiğini düşünüyorum. Yeni teknolojilerin anestezide kullanılabilir olması eğitim gerektiriyor" dedi.

Bakanlıktan taleplerini de ileten Hülya Bilgin, öncelikli olarak hastanelerde asgari anestezi cihazlarının sağlanması gerektiğine dikkat çekti. Bilgin " Bunlar olmadan anestezi verilemez, anestezi araç gereçleri olmayan hastaneye anestezi hekimi gönderilemez, o hastanede çalışmamız çok zor. Bakanlık asgari standartları sağlayacak ki biz de bu ortamda çalışacağız. Özellikle son yıllarda bakanlıkla çok iyi ilişkiler kuruldu, bu çok önemli. " diye konuştu.

TÜRKİYE YAŞLANDIKÇA CERRAHİ MÜDAHALE ARTIYOR

Derneğin Genel Sekreteri Prof.Dr. Zekeriyya Alanoğlu ise Türkiye’nin gittikçe yaşlanan nüfusa sahip olduğunu ve yaşlandıkça da cerrahi müdahale sayılarında artış olduğuna dikkat çekti. Prof.Dr. Alanoğlu "Yaşlanan hasta polülasyonu, bu kişilerin daha fazla cerrahi işlemle karşı karşıya kalmalarını doğuruyor. Yaş artmasıyla birlikte yandaş hastalıklar ortaya çıkıyor. Tansiyon, şeker, böbrek rahatsızlığı, karaciğer rahatsızlığı gibi. Burada en önemli faktör cerrahideki gelişmelerin anesteziyle,anestezideki gelişmelerin cerrahiyle birlikte at başı ilerlemiş olması.İnsani altyapının yetiştirilmesi de önemli. Bu insan gücünün yetiştirilmesi de önemli, bu anlamda derneğimiz üzerine düşen görevleri uzun yıllardır başarıyla gerçekleştirmekte. Türk anestezistleri, sadece Türkiye’de değil, dünyanını her yerinde bu görevi layığıyla yerine getirmekteler. Teknik altyapı, arkadaki insan gücü, cerrahi ekibin yetenekleri hepsi bir ekip işidir.Yurt dışında hastalar için anestezi uzmanları gardiyan yani koruyucu olarak tanımlanırlar" dedi.

Kongre 6 Aralık tarihinde sona erecek.
Kaynak: İHA