Yıldız Sarayı'ndan Elazığ'a Osmanlı Mirası El Sanatı
Elazığ'da ahşap oyma yöntemiyle oyuncak iş makineleri üreten 61 yaşındaki Mehmet Hayati Çakır, İkinci Abdülhamid döneminde Yıldız Sarayı'nda marangozluk yapan dedesinin babasından kalma geleneksel el sanatını sürdürüyor.
Zafran Mahallesi'nde kiraladığı evi atölyeye dönüştüren Çakır, ahşap oymacılıkla yaptığı ve gerçeğini aratmayan dozer, kepçe, kamyon, beton mikseri, traktör gibi oyuncak iş makinelerini, tarihi Harput Mahallesi'nde bulunan El İşi Göz Nuru Çarşısı'nda açtığı stantta kızının desteğiyle satarak geçimini sağlıyor.
Hayati ustanın ahşap oyuncak iş makineleri sadece küçüklerin değil, büyüklerin de ilgisini çekiyor.
Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ahşap oymacılık mesleğinin kendisine dedesinden, dedesine ise Osmanlı padişahlarından İkinci Abdülhamid döneminde Yıldız Sarayı'nda marangozluk görevinde bulunan "Yedi Sekiz Hasan" lakaplı babasından miras kaldığını söyledi.
Dedesinin, kendisi 7 yaşındayken vefat ettiğini belirten Çakır, çocukluğunda ondan kalan ahşap süs eşyaları ile ev gereçlerinin uyandırdığı merakla ahşap oymacılığa yöneldiğini anlattı.
Ahşap oymacılıkla 10-12 yaşlarından itibaren uğraştığını dile getiren Çakır, şöyle konuştu:
"Çocukluğumda evimizde ceviz ağacından yapılma birçok küçük sandık, ahşap oyma üzerine çalışılmış pek çok eser gördüm. Bunları anneme sorduğum zaman dedemin yaptığını söyledi. Dedemin babası da çok uzun zamanlar önce İkinci Abdülhamid'in sarayında marangoz olarak çalışmış. Demek ki bu geni ta oradan almışım. Onları gördükten sonra elime aldığım küçük bir ahşabı şekillendirmeye ve ona yön vermeye çalıştım."
- Her şey oğlunun oyuncak kamyona ilgisiyle başladı
Teknolojinin gelişmesiyle yöresel el sanatları ve ahşap oymacılığının giderek azaldığını vurgulayan Çakır, atadan kalma mesleği sürdürebilmek için yarım asırdır mücadele ettiği bilgisini verdi.
Eskiden daha çok tahta kaşık ve tabak, çeyiz sandığı, biblo, aynalık ve çerçevelik gibi süs eşyaları ile ev gereçleri yaptığını aktaran 4 çocuk babası Çakır, 15 yıl önce ürettiği oyuncak kamyona en küçük oğlunun ilgi göstermesinden dolayı çocuklara yönelik eserler ortaya koymaya başladığını söyledi.
Çakır, yaptığı ahşap oyuncukların çocuklar tarafından çok beğenildiğine dikkati çekerek, "Mahallemdeki çocukların çoğu etrafıma gelir, 'Dede, bugün hangi oyuncakları yaptın, bize ne vereceksin?' derlerdi. Ben de naçizane yaptığım oyuncakları çocuklara ücretsiz dağıtırdım. Onları sevindirmek, gülen yüzlerini görebilmek beni daha çok mutlu ediyordu" diye konuştu.
Yaptığı oyuncaklara sadece çocukların değil, büyüklerin de ilgi gösterdiğini dile getiren Çakır, "Yaşlı bir teyze gelmişti. Bir baktım, eline kamyoneti almış vın vın, süre süre oynuyor. Dalmış, farkında değil. 'Teyzeciğim ne oldu sana, çocuk gibi oynuyorsun?' diye sordum. 'Evladım, çocukluğumda dedem bana böyle bir kamyon yapmıştı, o aklıma geldi' dedi. Bu beni çok duygulandırdı çünkü geçmişimiz hep ahşapla yoğrulmuştur. Şimdiki gibi plastikler, demirler yoktu" ifadelerini kullandı.
- "Bendeki bu ahşap aşkı çok büyük"
Ahşap oymacılığın zor ve sabır isteyen bir meslek olduğu kadar, kesici aletlerle çalışıldığı için kaza riski de taşıdığına dikkati çeken Çakır, zaman zaman kaza sonucu ellerini yaraladığını anlattı.
İşin zorluğuna ve tehlikesine rağmen tutkuyla bağlı olduğu mesleği sürdürebilmek için her şeyi göze aldığını belirten Çakır, "Bendeki bu ahşap aşkı o kadar derin ki elim de kopsa, ayağım da kopsa bırakacağımı zannetmiyorum. Bu konuda eşimle sürekli tartışıyoruz. 'Herif artık bırak, yapma, bak elini ayağını kesiyorsun, çok zahmet çekiyorsun' diyor. Buna rağmen bu mesleği ölene kadar sürdüreceğim çünkü bendeki bu ahşap aşkı çok büyük" değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
Hayati ustanın ahşap oyuncak iş makineleri sadece küçüklerin değil, büyüklerin de ilgisini çekiyor.
Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ahşap oymacılık mesleğinin kendisine dedesinden, dedesine ise Osmanlı padişahlarından İkinci Abdülhamid döneminde Yıldız Sarayı'nda marangozluk görevinde bulunan "Yedi Sekiz Hasan" lakaplı babasından miras kaldığını söyledi.
Dedesinin, kendisi 7 yaşındayken vefat ettiğini belirten Çakır, çocukluğunda ondan kalan ahşap süs eşyaları ile ev gereçlerinin uyandırdığı merakla ahşap oymacılığa yöneldiğini anlattı.
Ahşap oymacılıkla 10-12 yaşlarından itibaren uğraştığını dile getiren Çakır, şöyle konuştu:
"Çocukluğumda evimizde ceviz ağacından yapılma birçok küçük sandık, ahşap oyma üzerine çalışılmış pek çok eser gördüm. Bunları anneme sorduğum zaman dedemin yaptığını söyledi. Dedemin babası da çok uzun zamanlar önce İkinci Abdülhamid'in sarayında marangoz olarak çalışmış. Demek ki bu geni ta oradan almışım. Onları gördükten sonra elime aldığım küçük bir ahşabı şekillendirmeye ve ona yön vermeye çalıştım."
- Her şey oğlunun oyuncak kamyona ilgisiyle başladı
Teknolojinin gelişmesiyle yöresel el sanatları ve ahşap oymacılığının giderek azaldığını vurgulayan Çakır, atadan kalma mesleği sürdürebilmek için yarım asırdır mücadele ettiği bilgisini verdi.
Eskiden daha çok tahta kaşık ve tabak, çeyiz sandığı, biblo, aynalık ve çerçevelik gibi süs eşyaları ile ev gereçleri yaptığını aktaran 4 çocuk babası Çakır, 15 yıl önce ürettiği oyuncak kamyona en küçük oğlunun ilgi göstermesinden dolayı çocuklara yönelik eserler ortaya koymaya başladığını söyledi.
Çakır, yaptığı ahşap oyuncukların çocuklar tarafından çok beğenildiğine dikkati çekerek, "Mahallemdeki çocukların çoğu etrafıma gelir, 'Dede, bugün hangi oyuncakları yaptın, bize ne vereceksin?' derlerdi. Ben de naçizane yaptığım oyuncakları çocuklara ücretsiz dağıtırdım. Onları sevindirmek, gülen yüzlerini görebilmek beni daha çok mutlu ediyordu" diye konuştu.
Yaptığı oyuncaklara sadece çocukların değil, büyüklerin de ilgi gösterdiğini dile getiren Çakır, "Yaşlı bir teyze gelmişti. Bir baktım, eline kamyoneti almış vın vın, süre süre oynuyor. Dalmış, farkında değil. 'Teyzeciğim ne oldu sana, çocuk gibi oynuyorsun?' diye sordum. 'Evladım, çocukluğumda dedem bana böyle bir kamyon yapmıştı, o aklıma geldi' dedi. Bu beni çok duygulandırdı çünkü geçmişimiz hep ahşapla yoğrulmuştur. Şimdiki gibi plastikler, demirler yoktu" ifadelerini kullandı.
- "Bendeki bu ahşap aşkı çok büyük"
Ahşap oymacılığın zor ve sabır isteyen bir meslek olduğu kadar, kesici aletlerle çalışıldığı için kaza riski de taşıdığına dikkati çeken Çakır, zaman zaman kaza sonucu ellerini yaraladığını anlattı.
İşin zorluğuna ve tehlikesine rağmen tutkuyla bağlı olduğu mesleği sürdürebilmek için her şeyi göze aldığını belirten Çakır, "Bendeki bu ahşap aşkı o kadar derin ki elim de kopsa, ayağım da kopsa bırakacağımı zannetmiyorum. Bu konuda eşimle sürekli tartışıyoruz. 'Herif artık bırak, yapma, bak elini ayağını kesiyorsun, çok zahmet çekiyorsun' diyor. Buna rağmen bu mesleği ölene kadar sürdüreceğim çünkü bendeki bu ahşap aşkı çok büyük" değerlendirmesinde bulundu.