Kilolu İnsanlar İş Hayatında Negatif Ayrımcılığa Maruz Kalıyor
Acıbadem Ankara Hastanesi Psikologu M. Bülent Baykal, kilolu insanların iş hayatında negatif ayrımcılığa uğradığına dikkat çekerek, "Bazı iş ortamlarında aşırı kilolu insanlar sadece görünüşlerinden dolayı terfi alamamakta, daha az ücret ödenen işlerde çalışabilmekte, hatta işten çıkarılmada ilk sırada yer almaktadırlar. Okullarda kilolu çocuklara isimler takılmakta, alay edilmekte, aşağılanmakta ve zorbalığın hedefi haline gelmektedirler" dedi.

Aşırı kilolu ve obez insanlarda depresyon, anksiyete, sosyal izolasyon, psikolojik uyum sorunlarının normal popülasyona göre birkaç kat daha fazla görüldüğüne dikkat çeken Baykal, "Sosyal mesajlar kilonun, kişinin kendi kontrolü ile alakalı olduğu inancını yaydığı için bu kişiler klişeleşmiş, basmakalıp tasvirlere karşı çıkmak yerine kilo vermeye çalışıp baskılardan kaçınmaya çalışmaktadırlar. Eğer diyetisyen ve psikolog desteğini alamazlarsa başarı yüzdeleri çok az olmakta ve kendilerini daha da başarısız gördükleri için özsaygıları daha da azalmakta ve depresyon sıklığı artmaktadır. Bu etiketlenme çoğu zaman kilo verme girişimlerinde olumsuz sonuçlar doğurmakta, bazı aşırı kilolu kişilerde daha fazla ve düzensiz yemek yeme isteğine yol açmakta ve kilo vermek yerine daha da fazla kilo almalarına neden olmaktadırlar. Tıbbi ortamlarda etiketlemelerde ise o kişilerin daha az ve yetersiz tıbbi destek almalarına neden olmaktadır. Araştırmalar özellikle kadın aşırı kilolu hastaların randevularını daha fazla iptal ettirdiklerini ve imkanlardan daha az yararlandıklarını göstermektedir" dedi.
Yüksek kilolu çocukların bu olumsuz etiketlemeden en çok etkilenen grubu oluşturduğunu vurgulayan Baykal, "Diğer çocuklar, aşırı kilolu arkadaşlarına acımasızca huysuz, aptal, çirkin, mutsuz, tembel ve az arkadaşı olması gibi atıflar yapmaktadırlar. Okul ortamları bu tür yıkıcı etiketlemenin en çok görüldüğü ortamlardır. Bu yıkıcı psikolojik davranışları en çok da çocuğun yakınında bulunan arkadaşları yapmaktadırlar. Bu davranışlara maruz kalan çocukların psikolojik durumları süratle bozulmakta, sürekli maruz kaldıkça da olumsuz tutumları içselleştirmekte, kendilerini suçlama ve depresif semptomlar geliştirerek özsaygılarında büyük bir yıkım meydana gelmektedir. Ergenlik döneminde ise bu yıkıma ek olarak bazı durumlarda intihar düşünceleri ve aşırı sosyal izolasyon da eşlik etmektedir" diye konuştu.
