Alparslan Kuytul Hoca Elazığ Ve Malatya'da Konferans Verdi
Alparslan Kuytul hocaefendi, bir konferansta yaptığı konuşmada, "Kur’an ve Sünnete dayanan halis inanç sahipleri davalarında ve duruşlarında sebat gösterebilir. Nitekim Ashab-ı Kiram bunun bir örneğidir" dedi.
Türkiye genelinde toplumu bilinçlendirmek amacıyla konferanslar düzenleyen Furkan Vakfı, sezonun 2. ve 3. konferansını Malatya ve Elazığ’da gerçekleştirdi.
13 Kasım günü Malatya Belediyesi konferans salonunda düzenlenen Hak Yolda Sebat konulu konferansa konuşmacı olarak Alparslan Kuytul hocaefendi katıldı.
Malatya konferansının ardından 14 Kasım günü Elazığ Atapark Düğün Salonunda yapılan konferansa yoğun katılım vardı. Kur’ân-ı Kerîm tilavetinin ardından duygu dolu şiirler söylendi. İslami sinevizyonların yer aldığı programda ilahi ve marşlarıyla halkın sevgisini kazanan Grup Furkan sahneye çıktı. Grup Furkan’ın ardından konferans bölümüne geçildi. Konferans bölümünün ardından Hocaefendi, sorulara cevap verdi. Konferanslar furkanvakfi.net ve tvfurkan.com adresinden canlı olarak yayınlanırken Kanal 5 televizyonundan da canlı yayınlandı.
Alparslan Kuytul hocaefendinin Malatya’da verdiği Hak Yolda Sebat konulu konferanslarında öne çıkan başlıklar şöyle:
"İmtihanların hikmetini bilmek sebat etmeyi kolaylaştırır. Kişi, karşı karşıya kaldığı imtihanlarda o imtihanın hikmetini bilirse sabredebilir ve sebat edebilir. Kur’an ve sünnete dayanan halis inanç sahipleri davalarında ve duruşlarında sebat gösterebilir. Nitekim Ashab-ı Kiram da bunun bir örneğidir. Hiçbir dava çile ile olgunlaşmamış ümitsiz insanlarla hedefine ulaşamaz. Çile çekmek kişinin davaya olan bağlılığını artırır, sebat etmesini kolaylaştırır. Bu din yeryüzüne inkılaplar yapmak için -hakkı getirip batılı zail etmek için- gönderildi. Davalarında sebat gösteremeyenler bu izzetli görevi sürdüremezler.
Dünya sevgisi ve ölüm korkusu, insanın hak olan yolda mücadele etmesinin en büyük engelidir. Dünyayı seven ve ölümden korkan kişiler dik duruş gösteremez, zorluklara sabredemezler. Hak yolda mücadele edenleri istikametten çıkarmak için türlü türlü rüzgârlar estireceklerdir. Eğer inanç kaynağınız sağlam ise, Kur’an ve sünnet ise, sapmazsınız. Sağlam inanç sahibi cesur insanlar sebat gösterirken, köle ruhlu korkak insanlar mağlubiyete mahkumdur. Bugünkü halimizden, daha önemli bir mesele var ki o da, nasıl öleceğimizdir. İman ile ölmek ise ancak hak yolda sebat etmekle mümkündür."
Kuytul Hoca, Elazığ’da verdiği Karanlıktan Aydınlığa konulu konferansında ise şöyle konuştu:
"İslam dışı düzenler karanlıktır, bu anlamda karanlık bir değil birden fazladır. Böyle karanlık düzenler aslında birer tağuttur. İşte Allah (cc) insanoğluna peygamberler göndererek, vahiyle terbiye ederek karanlıklardan kurtarmak istemektedir.
Akıl, vahiyle süslenilmesi gereken bir nurdur. Çünkü akıl, tek başına doğruyu bulma kabiliyetine sahip değildir. Keza vahiy de öyledir. Vahiy de akılla süslenmesi gereken bir nurdur. Akıl ve vahiy birbirinden ayrı düşünülemez. Akıl ve vahiy bir araya geldiği zaman insan doğruyu yanlıştan ayırt edebilir.
Şirk bütün hayasızlık ve azgınlıkların temelidir. Şirk, fertleri ve toplumları karanlığa sevk eder. Bu karanlıklardan aydınlığa çıkmak ise ancak ve ancak tevhid ile mümkündür.
Allah insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için insanlara ‘oku’ emri ile hitap etmiştir. Hakikatte İslam insanları okumaya ve düşünmeye sevk eder. Şirk ise zihinleri bulundırarak insanların düşünme ve anlama kabiliyetlerini köreltir.
İnsanın tağutları reddetmeyip şirke meydan okumadığı müddetçe aydınlığa çıkması mümkün değildir.
Vahyin inşa ettiği toplumlar bu karanlıklardan kurtulmuş aydınlığa kavuşmuştur. Bu şekilde medeni olmuştur. Bunun zıddı karanlıktır. Batı medeniyetinin bugünkü hali bu karanlığın bir örneğidir. Aydınlık medeniyetlerde, maddeye değil manaya kıymet verilmektedir. Karanlığın hüküm sürdüğü medeniyetlerde ise maddeye önem verilmektedir.
Allah (cc)’ın göndermiş olduğu hayat kaynağı kitap, Kur’an-ı Kerim, varken kendi başına kanunlar koymaya çalışmak Allah’a meydan okumaktır. Kim Allah’a meydan okursa sonu hüsrandır."
Kaynak: İHA
13 Kasım günü Malatya Belediyesi konferans salonunda düzenlenen Hak Yolda Sebat konulu konferansa konuşmacı olarak Alparslan Kuytul hocaefendi katıldı.
Malatya konferansının ardından 14 Kasım günü Elazığ Atapark Düğün Salonunda yapılan konferansa yoğun katılım vardı. Kur’ân-ı Kerîm tilavetinin ardından duygu dolu şiirler söylendi. İslami sinevizyonların yer aldığı programda ilahi ve marşlarıyla halkın sevgisini kazanan Grup Furkan sahneye çıktı. Grup Furkan’ın ardından konferans bölümüne geçildi. Konferans bölümünün ardından Hocaefendi, sorulara cevap verdi. Konferanslar furkanvakfi.net ve tvfurkan.com adresinden canlı olarak yayınlanırken Kanal 5 televizyonundan da canlı yayınlandı.
Alparslan Kuytul hocaefendinin Malatya’da verdiği Hak Yolda Sebat konulu konferanslarında öne çıkan başlıklar şöyle:
"İmtihanların hikmetini bilmek sebat etmeyi kolaylaştırır. Kişi, karşı karşıya kaldığı imtihanlarda o imtihanın hikmetini bilirse sabredebilir ve sebat edebilir. Kur’an ve sünnete dayanan halis inanç sahipleri davalarında ve duruşlarında sebat gösterebilir. Nitekim Ashab-ı Kiram da bunun bir örneğidir. Hiçbir dava çile ile olgunlaşmamış ümitsiz insanlarla hedefine ulaşamaz. Çile çekmek kişinin davaya olan bağlılığını artırır, sebat etmesini kolaylaştırır. Bu din yeryüzüne inkılaplar yapmak için -hakkı getirip batılı zail etmek için- gönderildi. Davalarında sebat gösteremeyenler bu izzetli görevi sürdüremezler.
Dünya sevgisi ve ölüm korkusu, insanın hak olan yolda mücadele etmesinin en büyük engelidir. Dünyayı seven ve ölümden korkan kişiler dik duruş gösteremez, zorluklara sabredemezler. Hak yolda mücadele edenleri istikametten çıkarmak için türlü türlü rüzgârlar estireceklerdir. Eğer inanç kaynağınız sağlam ise, Kur’an ve sünnet ise, sapmazsınız. Sağlam inanç sahibi cesur insanlar sebat gösterirken, köle ruhlu korkak insanlar mağlubiyete mahkumdur. Bugünkü halimizden, daha önemli bir mesele var ki o da, nasıl öleceğimizdir. İman ile ölmek ise ancak hak yolda sebat etmekle mümkündür."
Kuytul Hoca, Elazığ’da verdiği Karanlıktan Aydınlığa konulu konferansında ise şöyle konuştu:
"İslam dışı düzenler karanlıktır, bu anlamda karanlık bir değil birden fazladır. Böyle karanlık düzenler aslında birer tağuttur. İşte Allah (cc) insanoğluna peygamberler göndererek, vahiyle terbiye ederek karanlıklardan kurtarmak istemektedir.
Akıl, vahiyle süslenilmesi gereken bir nurdur. Çünkü akıl, tek başına doğruyu bulma kabiliyetine sahip değildir. Keza vahiy de öyledir. Vahiy de akılla süslenmesi gereken bir nurdur. Akıl ve vahiy birbirinden ayrı düşünülemez. Akıl ve vahiy bir araya geldiği zaman insan doğruyu yanlıştan ayırt edebilir.
Şirk bütün hayasızlık ve azgınlıkların temelidir. Şirk, fertleri ve toplumları karanlığa sevk eder. Bu karanlıklardan aydınlığa çıkmak ise ancak ve ancak tevhid ile mümkündür.
Allah insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için insanlara ‘oku’ emri ile hitap etmiştir. Hakikatte İslam insanları okumaya ve düşünmeye sevk eder. Şirk ise zihinleri bulundırarak insanların düşünme ve anlama kabiliyetlerini köreltir.
İnsanın tağutları reddetmeyip şirke meydan okumadığı müddetçe aydınlığa çıkması mümkün değildir.
Vahyin inşa ettiği toplumlar bu karanlıklardan kurtulmuş aydınlığa kavuşmuştur. Bu şekilde medeni olmuştur. Bunun zıddı karanlıktır. Batı medeniyetinin bugünkü hali bu karanlığın bir örneğidir. Aydınlık medeniyetlerde, maddeye değil manaya kıymet verilmektedir. Karanlığın hüküm sürdüğü medeniyetlerde ise maddeye önem verilmektedir.
Allah (cc)’ın göndermiş olduğu hayat kaynağı kitap, Kur’an-ı Kerim, varken kendi başına kanunlar koymaya çalışmak Allah’a meydan okumaktır. Kim Allah’a meydan okursa sonu hüsrandır."