'Kimlik, Temsil, Hafıza' Temalı 2015 Gençlik Forumu
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Din, doğuştan kazandığımız ya da sonradan edindiğimiz diğer aidiyetleri ortadan kaldırmaya gelmez bilakis o diğer aidiyetlerin hakkını vermeye gelir. Bugün coğrafyamızda yaşanan mezhep çatışmaları, etnik çatışmalar pek çok çatışmaların temelinde bu vardır" dedi.
Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezi (TDV KAGEM) ve SETA Vakfı işbirliğiyle düzenlenen Gençlik Forumu’nun açılışı TDV Konferans Salonu’nda gerçekleşti. “Kimlik, Temsil, Hafıza” temasının işleneceği Gençlik Forumu’nun açılış konuşmasını Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez yaptı. Din ve kimlik ile ilgili düşüncelerini paylaşmak istediğini belirten Görmez, şöyle konuştu:
“Kimlik insan ve toplum için “Anne sütü kadar saf ve temizdir” der Amin Maalouf. Ninemizden öğrendiğimiz besmele kadar masumdur kimlik. Ama aynı zamanda kimlik ölümcüldür. Aynı zamanda kimlik yüz binlerce insanın hayatını yok edecek kadar ölümcüldür. Bir ülkenin geleceğini yıkacak kadar ölümcüldür kimlik. Etnik, dini, mezhebi pek çok çatışmanın temelinde kimlik vardır. Kimlik bunalımları vardır. Kimliği oluşturan aidiyetler vardır. Din, tarih, kültür, kavim, kabile, milliyet, ırk. Benlik, kimlik ve kişilik arasındaki ilişkiyi dikkate aldığımızda bütün aidiyetlerin en derununda din vardır. Kimliği ölümcül olmaktan kurtaran şey farklı aidiyetlere imkan tanımaktır. Din farklı aidiyetlere imkan tanıyan ve onları meşrulaştıran en büyük aidiyettir. Bütün aidiyetlere imkan tanır. Aidiyetleri kimliği oluşturan en üst aidiyet olarak bir dindar dinini kabul edebilir ama bunu kabul edeceğim derken kimliği oluşturan diğer unsurları, diğer aidiyetleri ki onların her biri Allah’ın ayetidir, onların her biri değerlidir. Din, doğuştan kazandığımız ya da sonradan edindiğimiz diğer aidiyetleri ortadan kaldırmaya gelmez bilakis o diğer aidiyetlerin hakkını vermeye gelir. Bugün coğrafyamızda yaşanan mezhep çatışmaları, etnik çatışmalar pek çok çatışmaların temelinde bu vardır. Dinin diğer bütün aidiyetleri yok ettiğini zannederler ve başka aidiyetlere saygı duyulmadığı zaman işte bu dinin kendisine de en büyük muhalefettir. Bütün aidiyetleri yok eden bir kimlik dini kimlikte olsa ölümcüldür. Allah’ın rızasına aykırıdır.”
Müslüman kimliğin Adem ile başlayarak İbrahim ile devam eden Resulü Ekrem ile kemale eren bir kimlik olduğunu ifade eden Görmez, “Din ve kimlik ilişkisi elbette önemlidir. Kimliği oluşturan bütün aidiyetlerin bekçisidir din. Tarih bize bunu göstermiştir. Dinini kaybeden dilini de kaybetmiştir, kültürünü de kaybetmiştir. Ancak bir de tehlike söz konusudur. Eğer din anlayışımız bizim hem insan olmaktan kaynaklanan aidiyetlerimizi hem bir topluma bir ırka bir dile aidiyetlerimizi yok edecek şekilde tanımlanırsa bu dini olmaz, bu Allah’ın rızasına aykırı olur. Bilhassa kaos dönemlerinde, şiddet dönemlerinde insanlar daha çok bu aidiyetlerin en derununa sığınır. Oradan bir ideoloji üretir. O ideolojiyle başkalarının kimliğini tanımaz, saygı duymaz. Kendini insan kılan diğer aidiyetleri telaffuz etmeyi bile günah addeder. Hâlbuki bütün bunlarda o kimliğin birer parçası ve Rabbimiz bize onları yok etmemizi istemiyor. Bütün o dilleri bugün yüzlercesi yok oldu dünyada o dillerin her birini Allah’ın birer aidiyeti olduğu o aidiyetlerinde Rabbimizin birer ayeti olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bugün küreselleşmeyle hepimize ve bütün insanlığa bir tek gömlek biçilmeye çalışılıyor. Bir tek kimliğe sahip olmamız isteniyor. Bundan dolayı da herkes kendi derunda olan bir aidiyete sığınarak oradan bir tepki refleks ortaya çıkarıyor ve diğerlerini yok sayıyor” şeklinde konuştu.
Forumun açılış konferansını ise bu yıl ki onur konuğu olan yazar Alev Alatlı verdi. Yarın da devam edecek forumda konusunda uzman akademisyen ve araştırmacıların yanında pek çok genç konuşmacı olarak katılacak. Ayrıca forumda din ve değerler, eğitim, siyaset, medya, sivil toplum gibi alanlarda var oluş şekilleri, sorunları ve rolleri ele alınacak.
Kaynak: İHA
“Kimlik insan ve toplum için “Anne sütü kadar saf ve temizdir” der Amin Maalouf. Ninemizden öğrendiğimiz besmele kadar masumdur kimlik. Ama aynı zamanda kimlik ölümcüldür. Aynı zamanda kimlik yüz binlerce insanın hayatını yok edecek kadar ölümcüldür. Bir ülkenin geleceğini yıkacak kadar ölümcüldür kimlik. Etnik, dini, mezhebi pek çok çatışmanın temelinde kimlik vardır. Kimlik bunalımları vardır. Kimliği oluşturan aidiyetler vardır. Din, tarih, kültür, kavim, kabile, milliyet, ırk. Benlik, kimlik ve kişilik arasındaki ilişkiyi dikkate aldığımızda bütün aidiyetlerin en derununda din vardır. Kimliği ölümcül olmaktan kurtaran şey farklı aidiyetlere imkan tanımaktır. Din farklı aidiyetlere imkan tanıyan ve onları meşrulaştıran en büyük aidiyettir. Bütün aidiyetlere imkan tanır. Aidiyetleri kimliği oluşturan en üst aidiyet olarak bir dindar dinini kabul edebilir ama bunu kabul edeceğim derken kimliği oluşturan diğer unsurları, diğer aidiyetleri ki onların her biri Allah’ın ayetidir, onların her biri değerlidir. Din, doğuştan kazandığımız ya da sonradan edindiğimiz diğer aidiyetleri ortadan kaldırmaya gelmez bilakis o diğer aidiyetlerin hakkını vermeye gelir. Bugün coğrafyamızda yaşanan mezhep çatışmaları, etnik çatışmalar pek çok çatışmaların temelinde bu vardır. Dinin diğer bütün aidiyetleri yok ettiğini zannederler ve başka aidiyetlere saygı duyulmadığı zaman işte bu dinin kendisine de en büyük muhalefettir. Bütün aidiyetleri yok eden bir kimlik dini kimlikte olsa ölümcüldür. Allah’ın rızasına aykırıdır.”
Müslüman kimliğin Adem ile başlayarak İbrahim ile devam eden Resulü Ekrem ile kemale eren bir kimlik olduğunu ifade eden Görmez, “Din ve kimlik ilişkisi elbette önemlidir. Kimliği oluşturan bütün aidiyetlerin bekçisidir din. Tarih bize bunu göstermiştir. Dinini kaybeden dilini de kaybetmiştir, kültürünü de kaybetmiştir. Ancak bir de tehlike söz konusudur. Eğer din anlayışımız bizim hem insan olmaktan kaynaklanan aidiyetlerimizi hem bir topluma bir ırka bir dile aidiyetlerimizi yok edecek şekilde tanımlanırsa bu dini olmaz, bu Allah’ın rızasına aykırı olur. Bilhassa kaos dönemlerinde, şiddet dönemlerinde insanlar daha çok bu aidiyetlerin en derununa sığınır. Oradan bir ideoloji üretir. O ideolojiyle başkalarının kimliğini tanımaz, saygı duymaz. Kendini insan kılan diğer aidiyetleri telaffuz etmeyi bile günah addeder. Hâlbuki bütün bunlarda o kimliğin birer parçası ve Rabbimiz bize onları yok etmemizi istemiyor. Bütün o dilleri bugün yüzlercesi yok oldu dünyada o dillerin her birini Allah’ın birer aidiyeti olduğu o aidiyetlerinde Rabbimizin birer ayeti olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bugün küreselleşmeyle hepimize ve bütün insanlığa bir tek gömlek biçilmeye çalışılıyor. Bir tek kimliğe sahip olmamız isteniyor. Bundan dolayı da herkes kendi derunda olan bir aidiyete sığınarak oradan bir tepki refleks ortaya çıkarıyor ve diğerlerini yok sayıyor” şeklinde konuştu.
Forumun açılış konferansını ise bu yıl ki onur konuğu olan yazar Alev Alatlı verdi. Yarın da devam edecek forumda konusunda uzman akademisyen ve araştırmacıların yanında pek çok genç konuşmacı olarak katılacak. Ayrıca forumda din ve değerler, eğitim, siyaset, medya, sivil toplum gibi alanlarda var oluş şekilleri, sorunları ve rolleri ele alınacak.