İto Ocak Ayı Meclis Toplantısı

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, Paris'teki silahlı saldırıya ilişkin, "Bu olay İslamofobi yani İslam'ı bir korku dini olarak gösterme çabalarının parçasıdır" dedi.

Çağlar, İTO'nun ocak ayı Meclis Toplantısında yaptığı konuşmada, Yönetim Kurulu Üyesi Öznur Değirmenci'nin, Yönetim Kurulu'ndan ve Meclis Üyeliği'nden ayrıldığı ve Değirmenci'nin yerine Adil Coşkun'un Yönetim Kurulu'nda göreve geldiği bilgisini verdi. Sultanahmet'te gerçekleşen terör saldırısına değinen Çağlar, "Şehidimize Allah'tan rahmet, yaralı kardeşimize de şifalar diliyorum. Yapılan bu menfur saldırıyı da şiddetle kınıyoruz" diye konuştu.

Çağlar, terör ve şiddetin, Türkiye'nin birliğine geçmişte zarar veremediğini ve bundan sonra da veremeyeceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fransa'daki olay çok daha büyük bir olay. Hem politik hem stratejik hem de siyasi derinliği olan bir olay. Biz ülke olarak terör belasından çok çektiğimiz için de bu olayın ne anlam içerdiğini çok iyi biliyoruz. Bu olay İslamofobi yani İslam'ı bir korku dini olarak gösterme çabalarının parçasıdır. O şirket bir çok karikatür çizdi fakat ne yazık ki -basın dahil- Peygamber Efendimiz hakkında çizilen karikatürleri hep ön plana çıkardı. Bu olayı tamamen İslam'a yüklenen bir oyun olarak görüyoruz. Bu sadece Fransa'daki olay değil, Almanya'da son dönemde özellikle Türklere karşı ırkçı saldırılar başladı.

"
Çağlar, Almanya'daki PEGIDA adlı hareketin göçmenlere, Müslümanlara ve Türklere yönelik bir nefret dilini hakim kılmaya çalıştığını belirtti.

Fransa'daki saldırıdan bir gün önce de Köln'de ırkçı bir gösteri düzenlediğini hatırlatan Çağlar, "Bugün yine Fransa'da iki polise saldırı düzenlendi ve Lyon'da bir patlama oldu. Avustralya'da, Batı Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde bu tür gruplar, güçlenmek için her türlü eylemi yapabilir" değerlendirmesini yaptı.
Çağlar, özellikle iş adamlarına bu noktada çok büyük görevler düştüğüne dikkati çekerek, "Tüccarımız, sanayicimiz, iş adamı olarak yurt dışında bıkmadan, usanmadan nasıl mal satıp uğraşıyorsa İslam'ın bir barış ve kardeşlik dini olduğunu hem yaşantımızla hem çalışmalarımızla hem de iş hayatımızla ulaştırmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Çağlar, Endülüs medeniyetinin sanatıyla, bilimsel örnekleriyle, felsefesiyle, mimarisiyle Müslümanları terörist olarak gören zihniyetlere en güzel cevap olduğunu da söyledi.


- "Küresel düzeyde yoksulluğun çözümlerini bulamadıkça terör belasıyla baş etmemize imkan yok"

Çağlar, Türkiye'nin G-20 Dönem Başkanlığı süresinde "küresel akıl"ın oluşmasında dünyanın geleceğine önemli ölçüde katkı sağlayacağına inandıklarını aktararak, "küresel akıl"ın küresel öğrenmeyi ve karar vermeyi birlikte ifade ettiğini anlattı. G-20 sürecinde "küresel akıl"ın en önemli aktörünün Türkiye olması gerektiğini dile getiren Çağlar, "Bu nedenle ayağımıza gelen bu fırsatı da iş adamları olarak çok iyi kullanabilmeliyiz" dedi.

Çağlar, Türkiye'nin G-20 Dönem Başkanlığı süresince her şeyden önce coğrafyasıyla, jeostratejik konumuyla, tarihten gelen sorumluluklarıyla ve diplomasideki "insan odaklı" bakışıyla ezilen milletlerin sesi haline gelmek zorunda olduğunu vurguladı. Türkiye'nin, G-20 sürecinde dünyanın dikkatini çekmesi gereken dört temel mesele bulunduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
"Birinci nokta yoksulluk politikaları. Dünya sermayesinin yüzde 85'ini G-20 ülkeleri yönetiyor. Geri kalan yüzde 15 ise dünya nüfusunun neredeyse yarıya yakınını temsil ediyor. Küresel düzeyde yoksulluğun çözümlerini bulamadıkça terör belasıyla baş etmemize imkan yok. G-20 toplantılarında bu konuya dikkat çekmek zorundayız. İkinci nokta uluslararası göç konusu. Şu anda dünyada 51 milyon insan sığınmacı durumunda. Böyle bir rakam en son İkinci Dünya Savaşı'nda görülmüş. Sadece 2014 yılı içerisinde deniz yoluyla Avrupa ülkelerine ulaşmak isteyen ve bu yolda boğularak ölenlerin sayısı 2 bin 500. Zulümden kaçarak bize sığınan ve Güneydoğu'daki kamplarda yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz için yardım kampanyası başlattık. Oda olarak biz de erzak gönderiyoruz.
Üçüncü mesele tarımsal üretim. Bugün dünyada her 9 kişiden biri kronik açlıkla mücadele ediyor. Yanı başımızdaki Afrika... Özellikle Orta ve Güney kısımları toprak var, su var... Hem de dünyanın en zengin su kaynaklarına sahipler ama kıta genelinde dört kişiden biri açlıkla savaşıyor. Öne çıkartmamız gereken diğer bir nokta enerji. Enerji üzerindeki gerilim hatlarının iyi idare edilmesi barış odaklı diplomasinin hayati unsurudur."
Çağlar, dünya küresel bir enerji ağına dönüşürken Türkiye'nin bu noktada belirleyici rol oynadığını vurgulayarak, "Adalet temenniyle değil, teenni ile sağlanır. Yani ileriyi düşünerek adım adım hareket ederek" diye konuştu.

Küresel refah dengeli şekilde dağıldıkça, göçün oluşturduğu yıkımlar azaldıkça, tarım alanlarının etkin kullanımı sağlandıkça ve enerji güvenliği çatışma alanlarını bertaraf ettikçe ülke ticaretinin ve üretiminin artacağını da ifade eden Çağlar, şunları söyledi:
"Böylelikle hem ekonomimiz büyüyecek hem refah seviyemiz yükselecektir. Bunun için diyoruz ki bir 'telafi ekonomisi' oluşturulması gerekiyor. En büyük ekonomilere sahip ülkelerin yoksul ülkelerin gelişmesi adına harekete geçmesi. Türkiye bu noktada yeni küresel köprüler kurmaya ve dünyayı buluşturmaya devam etmek mecburiyetinde. Bu yıl 157 milyar doları aşan ihracatla yeni bir rekora imza atan Türkiye yoksul ülkeler de geliştikçe bu rakamı çok çok daha yukarıya taşıyacak."

- "İran'la İTO arasındaki ilişkileri geliştireceğiz"

Çağlar, bir yandan G-20, B-20 içerisinde yer alırken diğer yandan mart ayında, dünyanın en büyük gayrimenkul sektörünün marka fuarı MIPIM'de sektörün yıldızını parlatmaya karar verdiklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Fuar alanında kurulacak çadırımızla, İstanbul'un ilk defa birebir örneği olan maketimizle dev projelerin tanıtımlarıyla küresel bir çıkartmaya hazırlanıyoruz. İnşaat, gayrimenkul, tekstil sektörünü ön plana almıştık. İran'da önümüzdeki ay 'Türk Hazır Giyim ve Konfeksiyon Fuar' gerçekleştireceğiz. Biliyorsunuz son dönemde Türkiye ve İran arasındaki ticari ilişkiler son derece arttı. İki ülke arasında imzalanan tercihli ticaret anlaşmasıyla Türkiye'den 140, İran'dan ise 125 üründe gümrük vergileri aşağıya çekildi ve Tahran'da bir Ticaret Merkezi de kurulacak. İran ambargolarla teknolojik gelişimini sağlayamayan bir ülke. Türkiye olarak bundan çok çok iyi istifade etmemiz gerekiyor. Önümüzdeki yıllarda İran'la İTO arasındaki ilişkileri de geliştireceğiz."

- Ticari Faaliyet Endeksi

Çağlar, konuşmasında Ticari Faaliyet Endeksi'nin son rakamlarını da paylaşarak, "Üretim alanı endeksimiz ocak ayında 42,6, mart ayında 43,7; ticaret alanında ocakta 43,6, mart ayında ise beklentimiz 50,5. Hizmet alanında ocak ayında 47,4, mart ayında da 52,4. Genel Ticari Faaliyet Endeksi'miz de ocak ayında 42,2, mart ayında ise 49,5 olarak gerçekleşmesi bekleniyor" bilgisini verdi. Endekste gerçekleşen düşüşün, bahar aylarıyla birlikte olumlu bir sonuca doğru gittiğini belirterek, yılın ikinci çeyreğinde beklentilerdeki iyileşmenin daha açık bir şekilde görüleceğini öngördü.
İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Çağlar, aralık ayında İstanbul'da açılan firma sayısının 4 bin 591, kapanan firma sayısının ise 3 bin 230 olduğunu anlatarak, 2014'ün son ayında ise açılan firma sayısının 6 bin 11, kapanan firma sayısının 3 bin 728 olduğunu da sözlerine ekledi.
Kaynak: AA