Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu Açıklaması
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Bizim hukukun üstünlüğünü talep etmemiz, 'kitaba göre ne karar verilecekse o kararın verilmesi gerekir' diye ısrar etmemiz, tanıdığı olanın değil haklı olanın kazanması için mücadele etmemiz ve bunu dile getirmemiz bir siyasi söylem değil, hukukun üstünlüğü siyasetinin söylemidir" dedi.
Feyzioğlu, Çorum Barosunun yeni hizmet binasının açılış törenine katıldı.
Vali Yardımcısı Fikret Zaman, CHP Çorum Milletvekili Tufan Köse ve Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül ile Adalet Sarayının arkasında bulunan hizmet binasının açılışını yapan Feyzioğlu, daha sonra binayı gezdi.
Baronun toplantı salonunda düzenlenen açılış töreninde konuşan Feyzioğlu, TBB yönetimi olarak görev sürelerinin sonuna kadar Türkiye'de tesisi olmayan baro bırakmama hedefinde olduklarını belirterek, birliğin tüm kaynaklarını avukatların hizmetine sunacaklarını söyledi.
Avukatların, yargının kurucu unsuru olduğunu ancak bunu herkese yeteri kadar anlatamadıklarını ifade eden Feyzioğlu, "Bir sistemde savcılar, yurttaşları soruşturur ve haklarında dava açar. Görevleri budur, olmazsa olmazdır. Bir sistemde yargıçlar, haklarında dava açılan kişilerin haklı mı, haksız mı, suçlu mu, suçsuz mu olduğunu tespit eder ve kanunu uygular. Aynı sistemde yurttaşı temsil eden tek bir makam vardır, o da avukatlık makamıdır. İşte yargının kurucu unsuru olmanın arkasındaki sebep, bizim bu muhakeme üçlüsünde yurttaşı ve yurttaşlardan oluşan milleti temsil ediyor olmamızdır" diye konuştu.
Avukatların önünde katetmeleri gereken uzun bir mesafe bulunduğunu savunan Feyzioğlu, "Sistemin bu şekilde işlemesi gerekirken işin neresindeyiz derseniz, daha yola yeni çıktık demek zorundayım. Katedecek epey bir mesafe var. Toplumun bireyleri zaman içerisinde avukatın vazgeçilmez önemini anlamaya başlamıştır ve bugün milyonlarca insan sizler için 'iyi ki avukatlar var, iyi ki barolar var' demektedir. Ben bu noktaya geldiğimiz için tüm hak savaşçısı meslektaşlarıma en içten teşekkürlerimi sunuyorum" ifadelerini kullandı.
Hukukun üstünlüğünü sağlamanın, tüm vatandaşları eşit yurttaşlık paydasında buluşturarak, üstünlerin değil, hukukun üstünlüğünü egemen kılmanın, bölünmez bütünlüğün vazgeçilmez şartı olduğunu anlatan Feyzioğlu, şunları kaydetti:
"Yaptığımız faaliyet, yargı faaliyeti, bu ülkenin birliğinin, bütünlüğünün, dirliğinin ve geleceğinin teminatıdır. Bizim elimizde yurttaşlarımızın canı vardır, bizim elimizde bize emanet yurttaşlarımızın malı, namusu, şöhreti, şanı, şerefi vardır. Attığımız her adım insanların hayatını etkiler. Bizim hukukun üstünlüğünü talep etmemiz, 'kitaba göre ne karar verilecekse o kararın verilmesi gerekir' diye ısrar etmemiz, tanıdığı olanın değil haklı olanın kazanması için mücadele etmemiz ve bunu dile getirmemiz bir siyasi söylem değil, hukukun üstünlüğü siyasetinin söylemidir. Eğer siyaset yapıyorsak, yaptığımız siyaset budur ve yapmaya da devam edeceğiz."
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Feyzioğlu, kamuoyunda "Torba Yasa" olarak bilinen 6111 sayılı kanunun içeriğiyle ilgili soru üzerine, "Bir kere torba yasa, yasa yapma tekniğine aykırı. Milletvekillerinin teklifleriyle hiçbir planlama olmadan, ilgili kurumların, sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin bilgilerine sunulmadan böyle gece yarısı bir şeyler yapılıyor, çıkıyor. Elbette bu anayasaya aykırıdır. Tahmin ediyorum ki Anayasa Mahkemesince iptal edilecektir ve öncelikle tabi yürürlüğünün durdurulması zorunludur" dedi.
- "Bizim kimseyle ilişkimiz gerilmez"
Feyzioğlu, bir gazetecinin "Daha önceki hükümetle ilişkileriniz gergindi, yeni hükümetle ilişkileriniz nasıl olacak" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Bizim kimseyle ilişkimiz gerilmez. Biz doğru olduğunu düşündüğümüzü söylemeye devam ederiz, kararlılıkla söyleriz. Bizimle ilişkisini germek isteyen buyursun gelsin ama biz düşündüğümüzü söylemeye devam ederiz. Kendileri de söylediklerimizin haklı olduğunu, doğru olduğunu eminim düşündüklerinde göreceklerdir."
- Musul'da rehin alınanlar Türkiye'de
Feyzioğlu, Irak'ta alıkonulan diplomatların Türkiye'ye getirilmesine ilişkin düşüncelerinin sorulması üzerine, şu ifadeleri kullandı:
"Biz IŞİD'in bu şekilde güçlenmesinden kimler sorumludur merak ediyoruz ama aynı zamanda merak ettiğimiz bir husus var. Eğer Neçirvan Barzani'nin kamuoyuna beyanatı doğruysa sorumluların ortaya çıkması lazım. Neçirvan Barzani, 'IŞİD, Musul'u almak üzere, biz şehri tahliye ediyoruz, sizi de kaçıralım, kurtaralım' dedi.
Şimdi bu beyan eğer doğruysa konsolosluğumuzun tahliye edilmemesinin sorumlusu konsolos olamaz, Dışişleri Bakanlığı'dır. Çünkü bir konsolosluğun tahliye edilmemesine sadece ve sadece Dışişleri Bakanlığı karar verir."
Metin Feyzioğlu, "Rehinelerimizin kurtarılmasından elbette son derece mutluyuz, elbette şükürler olsun ama Türkiye Cumhuriyeti gibi 'Ortadoğu'da benden habersiz kuş bile uçmaz' diyen bir geçmişten, bugün konsolosluğumuzun işgal edileceğinin haberini alamayan, alsa bile gereğini yapamayan bir duruma düşmek bir gurur tablosu değildir maalesef" diye konuştu.